İstanbul’da, 7-8 Mayıs 2025’te, Marmara Grubu Vakfı tarafından düzenlenen ve dergimiz KobiEfor’un çözüm ortağı ve basın medya sponsoru olduğu; 28. Avrasya Ekonomi Zirvesi’ne katıldım ve burada dünyanın önde gelen eski Cumhurbaşkanları, başbakanlar, devlet adamları, yazarlar, düşünürler, kanaat önderleri ve bilim adamları konuşmacıydılar.
Zirve’de ayrıca Türkiye girişim ekosisteminin ve OSB’lerin gelişmesine büyük emek ve katkıları olan KobiEfor’un Onursal Başkanı, TOSYÖV eski Başkanı ve Kocaeli Alikahya OSB Başkanı olan rahmetli Yalçın Sönmez adına Yalçın Sönmez OSB Ödülü verildi. Zirve’de konuşmacıları dinlemek gerçekten ufuk açıcıydı ama benim için en can alıcı konuşmayı Nobel Ödüllü Bilim Adamımız Prof. Dr. Aziz Sancar yaptı. İlerlemiş yaşına rağmen ağır hareket etse de; zarif, düşünerek konuşan, konuşmasının her sözcüğü insanda yeni ufuklar uyandıran bir etki yaratıyor. Bilimi hayatın merkezine alan ve işi ciddi tutan ülkelerin dünyada nereye geldiğini anlattı. Bilimin insan refahına ve çağdaşlaşmasına katkısını örneklerle açıkladı. Israrla; “Bilimin yolundan gidin” dedi.
Hacı Bektaş-ı Veli de; “Bilimin yolundan gidilmeyen yolun sonu karanlıktır” demişti yedi asır önce. Anadolu irfanının bir söylemiydi aslında söylemek istediği. Türkiye Cumhuriyeti’ne ve özellikle Gazi Mustafa Kemal Atatürk’e olan vefa borcunu üstüne basa basa yineledi. Öyle iddialı bir retorikle söylemedi bunları. Bağırmadı, ikna etmeye çalışmadı, bir takım sahne oyunlarına başvurmadı. Sessizce, kendine konuşuyormuş, dost meclisinde ve sanki bir sır paylaşıyormuş gibi anlattı. Yoksulluğun kader olmadığını, azimle ve akıllı çalışarak her zorluğun üstesinden gelinebildiğini sözlerinin arasına serpiştirdi. Başkalarını bilmiyorum ama bana umut verdi; yüreğime su serpti, ülkem, insanım ve insanlık adına inancımı bir kez daha tazeledim. ‘Sosyal Bilim’ alanında çalışan bir akademisyen-bilim adamı-olarak mesleğimle, yaptığım işlerle ne kadar doğru yolda olduğumu anladım. Bu nedenle dünyanın kabul ettiği, onur ve gururumuz olan; dünyanın ismini tarihe kazdığı bir bilim adamını hem de en ön sıradan dinlemek onuruna erişmek hayatımın anlamlı günlerinden biri olarak zaman çizgimde yerini aldı.
“Bir bilim adamı ülkesinden en az 20 sene önde olmalı” diye bir kabul vardır bilim dünyasında. Bilim adamı olmak öyle kolay değildir. Yıllarca bir fikrin arkasından koşacak kadar geniş yürekli, açık fikirli, dayanıklı, uzgörü sahibi, uçuk kaçık deli fikirli, sebatkâr, azimli, azla yetinen, başkalarının ne söylediğine aldırmayan, inatçı, kararlı, polemikten ve gereksiz kavgalardan uzak, hep iyimser bir tutum ve davranış içinde olmalıdır. Bilim adamı ülkesini, insanını ve insanlığı amaç edinir; onların yaşamını kolaylaştırmaya kendini adar. Şöhretmiş, reklammış, algıymış tamah etmez. Aklını kimseye kiralamaz. Sevilme ve kabul edilme derdine düşmez. Doğruyu ve bildiğini yapar. Özgürlük ve bağımsızlık karakteridir. Yüreği geniş, kalbi sevgiyle ve erdemle dolu farklı bir dünyadır bilim adamı. “Yahu hocam çok bilim adamı tanıyoruz bu saydıklarının çoğu yok” diyebilirsiniz. Haklısınız. Unvanı olan ama kendisi sayılan meziyetleri taşımayan yüzlercesi olabilir; buna fazla bir şey diyemeyiz ama İşte Aziz Sancar var. Tarihimize bakarsak tanımadığımız ama bir şekilde hayatımıza dokunan yüzlercesini sayabiliriz biraz irdeler ve araştırırsak. Dünya tarihinde insanlığın bugüne gelişebilmesine katkı yapmış ve bedelini hayatıyla ödemiş bilim adamlarını da unutmamak lazım zira bazı bilim adamları yaptıkları ile ülkelerini de aşmış, tüm insanlığa ait olmuşlardır…
Nice Aziz Sancarların her alanda yetişmesi ülkemiz için değerlidir; dolayısıyla bilimin ışığında yol almak en önemli değerimiz ve ilkemiz olmalıdır. Ülkemiz bilim başta olmak üzere yanında sanat, felsefe ve sporla çağdaş olmanın ötesine geçebiliriz.
Not: “Bilim adamı” sözcüğünü ısrarla kullandım zira köken olarak “Adam”, cinsiyetsiz bir sözcüktür, “eril” bir sözcük değildir, erkek ve kadın için kullanılır; “Ademoğlu” demektir; yani Adem’in çocuğu, soyu. O nedenle “iş insanı” sözcüğünü pek benimseyemedim.