Bir patron şirketinin ne kadar kurumsal olduğunu hemen anlamak istiyorsanız, şirket kasası ile patronun cüzdanı arasındaki ilişkiye bakabilirsiniz. İkisinin arasındaki mesafe ile şirketin kurumsallığı ters orantılıdır.
İş dünyamızdaki yaygın inanışın aksine şirketlerin kurumsallaşması önündeki en önemli engel patronların şirket operasyonlarını profesyonel yöneticilere teslim etmesindeki zorluk değildir. En önemli engel; birçok patronun şirket kasasını kendi cebi gibi görme alışkanlığından vaz geçmek istememesidir.
Danışmanlık veya gözlem yaptığım birçok aile şirketinde patronların şirket kasasını kendi kişisel portföyleri gibi gördüklerini ve kişisel harcamalarını da buradan yaptıklarını gözlemledim. Bazı patronlar şirket faaliyetleri kapsamında almış olduğu bir devlet desteğini özel arabalarını yenileme fırsatı olarak bile görebilmektedir. Belki azınlıktadır ama şirket kasasına giren yüklü bir nakit girişini fırsat olarak görüp, aile üyelerinin uzun zamandan beri hayal ettikleri bir yazlığı alan patronlar da vardır. Daha sonra bu harcamaları mevzuata uydurma sorumluluğu ise şirketin mali işler yöneticisine düşer.
Giderek artan küresel rekabete ilave olarak corona süreci ile kuralları da değişen yeni ticaret ortamında şirketlerimizin hayatta kalabilmeleri ancak maliyetlerini düşürmeleri ve rekabetçi bir fiyat ile piyasaya çıkmaları sayesinde mümkün olabilmektedir. Patronun kendi özel ihtiyaçları için yapmış olduğu bütün harcamalar şirketin sabit giderlerini kontrolsuz bir şekilde arttırır ve birim maliyetlerin üzerine biner.
Patronların şirket kasasından yaptıkları bu çeşit harcamalar şirketi finansal olarak zayıflatmakta, daha da önemlisi şirketin maliyet muhasebesini tahrip etmektedirler. Bu nedenle, şirketinin karlı bir şekilde hayatta kalmasını isteyen bir patron bu duruma önce kendisi özel bir dikkat göstermeli ve mali işler sorumlusundan da aksi durumda kendisini ikaz etmesini istemelidir.
Bir patron kendi şirketinin yüzde yüz oranda sahibi bile olsa şirketten üç farklı şekilde nakit alabilir. Birincisi; şirkette faal olarak çalışıyor, örneğin şirket genel müdürlüğünü yürütüyorsa bu hizmetinin karşılığı olan maaştır. İkinci bir kaynak olarak; şirket yönetim kurulu başkanı veya üyesi pozisyonunda ise bu hizmetinden dolayı huzur hakkı alabilir. Üçüncüsü ise; yıl sonunda yönetim kurulu kararı ile dağıtılması gereken kar payından kendisine düşen oranda nakit almaktır. Tabii, böyle bir kazanç için şirketin yılı karlı olarak kapatması gerekir.
Şirket patronları benzer hassasiyeti kredi kartlarında da göstermeli ve özel harcamalarını kendi özel kredi kartından yapmalı, şirket kredi kartını kullanmamalıdır. Bütün aile üyelerine şirket kredi kartı çıkartan ve harcamalarını bu kredi kartları üzerinden yapmalarını sağlayan patronlar bu alışkanlıklarını dağiştirmeden kurumsallaşma kelimesini ağızlarına bile almamalıdır.
Bu kapsamda değerlendirebileceğimiz bir başka önemli husus ise yönetim kurulu üyeliği pozisyonunu kontenjandan dolduran ancak şirkete bile uğramayan aile üyelerine huzur hakkı kapsamında ödeme yapılmasıdır.
Patron makul sınırlar içinde olmak üzere maaşını ve huzur hakkını şüphesiz kendisi belirleme hakkına sahiptir ama şirket kasasından patronun cebine dördüncü bir nakit akışı yoktur veya olmamalıdır.
Bir patron şirketinin ne kadar kurumsal olduğunu hemen anlamak istiyorsanız, şirket kasası ile patronun cüzdanı arasındaki ilişkiye bakabilirsiniz. İkisinin arasındaki mesafe ile şirketin kurumsallığı ters orantılıdır.
Şirketin Kasası Patronun Cebi Değildir!
Paylaş