Ekim ayı içinde yönetim kurulu üyeliği yaptığım şirketlerden birisi için genel iş fırsatlarını yerinde incelemek ve mümkün olduğunca değerlendirmek üzere iki günlüğüne Dubai’de düzenlenen ‘Madenciler Fuarı’na (THE MINING SHOW)’ katıldım.
Dubai’nin kongre merkezinde düzenlenen bu fuar çok büyük olmamakla beraber son derece prestijli bir fuar idi. Fuarda stant açan şirketlerin nerede ise tamamı özellikle Ortadoğu ve Afrika ağırlıklı madencilik sektörüne ‘anahtar teslim’ çözümler sunan ürün ve hizmet şirketleri idi. Kimler yoktu ki? Çin’den Hindistan’a, Ukrayna’dan Finlandiya’ya kadar birçok şirket giderek bir teknoloji yarışına döndüğünü düşündüğüm fuarda kıyasıya yarışıyorlardı. Bir tarafta madencilere yönelik çözümleri ile dron şirketleri heyecanlı bir mücadele içinde iken bir başka köşede maden sahalarındaki toz ile mücadelede alternatif çözümler sunan bir şirket ürün ve hizmetlerini madencilere beğendirmeye çalışıyordu. Bütün bu mücadeleye ilave olarak, fuarın farklı köşelerinde de şirket yöneticileri yapmış oldukları özgün çalışmaları anlatırken diğer taraftan da şirketlerini tanıtma gayreti içinde idi.
Kısaca, geriye çekilip de izlediğim manzara bana ekonomik alanda kıyasıya süren ‘Dünya Savaşı’ görüntüsü veriyordu.
Buraya kadar herşey mükemmel. Mükemmel olmayan ve benim içimi acıtan ne biliyor musunuz? Bu müthiş mücadele içinde Türkiye’den tek bir stant olmadığı gibi, fuar ziyaretçileri arasında da görebildiğim kadarı ile hiç Türk yoktu. Sadece Türk şirketleri Ortadoğu ile Afrika coğrafyasında müthiş fırsatlar sunan madencilik sektörüne sırtına dönmekle kalmıyor adeta Türkiye ülke olarak ‘biz bu mücadelede yokuz!’ mesajı veriyordu.
İçimi hüzünle dolduran bu durumu görünce ünlü Yönetim Danışmanı Gary Hamel’in meşhur sözünü hatırladım: ‘Rakipler sektörünüzü altüst ederken sizin sadece operasyon becerinizi arttırmanız, Roma yanarken keman çalmaya benzer.’
Gerçekten hemen hemen bütün ülkeler ve dolayısı ile bu ülkelerin ilgili şirketleri Gary Hamel’in ifadesi ile kendi sektörlerinde ‘Roma’yı yakarken’, bizim şirketlerimiz de ya ürün kalitesini iyileştirmeye çalışıyor, ya stok düzenlemesi yapıyor, ya göstermelik TÜBİTAK projeleri ile devletten kaynak aktarmaya çalışıyor veya üretim süreçlerini gözden geçiriyor, yani operasyonlarını iyileştiriyor; kısaca, ‘Keman çalıyor’.
Diğer taraftan, ülke olarak 2023 yılı için dünyada şimdiye kadar gerçekleşmemiş bir rekor büyüme hızı gerektiren ‘500 milyar USD’ ihracat hedefi koyuyor, sonra ona ulaşmanın zorluğunu fark edip, 2023 hedefimizi ‘Dünya ihracatından yüzde 1.5 pay almak’ şeklinde revize ediyoruz.
Kısaca, kendimizi kandırıyoruz. Meslek hayatım boyunca yanılıyor olmayı hiç bu kadar arzu etmemiştim.
‘Roma Yanarken, Keman Çalan’ İhracatçılarımız!
Paylaş