Askeri operasyonlar içinde en zor olanı amfibi harekattır. Kısaca, düşman topraklarında kara harekatını yürütecek olan birlikleri değişik büyüklükteki çıkarma gemilerine konuşlandırarak, hasım bir deniz bölgesinden geçirip, yine hasım bir kara parçasına başarılı bir şekilde çıkarma yapmak olarak tanımlanan bu operasyon birçok bakımdan zorluklar içerir. Kıbrıs ve Normandiya çıkarmalarını örnek olarak göstereceğimiz bu harekat çeşidinin başarılı olabilmesi için karşı bir atakta denize dökülmeden düşman topraklarında tutunabilmek üzere çıkarma yapılan bölgede çok hızlı bir şekilde güçlenmek gerekir. Çıkarma yapılan bu bölgeye askerler ‘köprübaşı’ derler. Bir çıkarma harekatında en kısa zamanda köprübaşını güçlendirmek askerler için çok önemli bir önceliktir ve deniz, hava, kara birlikleri arasında müthiş bir koordinasyon ve bilgi paylaşımı gerektirir. Hatırlarsanız, ikinci Kıbrıs harekatının en önemli amacı; köprü başını güçlendirmekti.
Aynı kavram, yani ‘köprübaşını tutma’ kavramı ihracatta da vardır. Belli bir ürün grubunda, belli bir hedef pazar veya ülkede pazar payı yakalayan ihracatçılarımız o pazarda hızla ‘köprübaşı’ tutamaz veya yeterince güçlenemez ise rakip ürünler tarafından geliştirilen karşı bir pazarlama atağı ile veya bölgesel küçük bir krizde bile bu pazarı kaybedebilirler.
İhracatımızı artırmaya yönelik olarak müthiş bir mücadele veren ihracatçılarımız ne yazık ki yeni pazarlar bulma konusundaki başarılarını, buldukları pazarlarda ‘köprübaşı’ tutma konusunda gösterememektedirler. Bu durumu dünyada 390 civarındaki ihracatçı ülke arasında ‘ihracat konsantrasyonu’ değerimizin 0.03 ile sonuncular arasında olmasından anlayabiliriz. Kısaca, biz çok değişik pazarlarda ihracatçılarımızın olağanüstü gayretleri sonucunda yeni pazarlar bulabiliyoruz ancak o pazarda hızla güçlenemediğimiz için en küçük bir ekonomik kriz veya karşı pazarlama atağında o pazarı kaybediyoruz. Bu nedenle de ihracatımız bölgesel ve küresel krizlere karşı son derece hassastır.
Bu zafiyetimizin kök nedenleri; ‘büyük resmi’ görebilme konusunda yetkin, ihracat operasyonumuzu koordine eden ve yöneten bir koordinatör kurum eksikliği, ihracat ile ilgili kurumlarımız arasında koordinasyon zafiyetleri ve bilgi paylaşımı konusunda yetkin ve hatta istekli olmamamızdır.
İhracat ile ilgili olanların tamamı bilmektedir ki her ürün grubunda birçok, hatta onlarca dernek, birlik ve oda vardır. Bu kurumlar arasında, hem koordinasyon konusunda yeterince yetkin olamamamız, hem de bilgi paylaşımı konusunda çok istekli olmamamız bizi ihracat konusunda çok savunmasız, İngilizce tabiri ile ‘Vulnerable’ yapmaktadır. Bu faktörlerin yanında bana ‘İhracattaki bu zafiyetimizde en önemli faktör hangisi?’ diye sorarsanız, ben şampiyonluğu; ihracatta ‘büyük resmi’ takip edebilen, ihracatçılarımızı bir orkestra şefi gibi uyumlu ve bilinçli olarak yönetebilen, yetkin bir ‘üst kurum’ eksikliğine verirdim.
Unutulmamalıdır ki, askeri ve iş dünyası birbirinden tamamen kopuk iki dünya değildir. Her iki grubundan da birbirlerinden öğrenebilecekleri çok şey vardır. Görebilene!
İhracatta ‘Köprübaşı’ Tutmak
Paylaş