‘Bir devletin temel kurumlarının nasıl işleyeceğini belirleyen, genel kabul görmüş kurallar bütünü’ olarak tanımlanan bir anayasa, bütün devletlerin ‘olmaz-ise-olmaz’ bir unsurudur. Devletlerin olduğu kadar, şirket sahibi ailelerin, özellikle bünyesinde birden fazla şirket barındıran ailelerin de ‘kurallar bütününü’ netleştiren bir aile anayasasına olan ihtiyaçları açıktır.
KURUMSALLAŞMA
Gittikçe daha çok küreselleşen ve daha da acımasız hale gelen rekabet ortamı ile başarılı olarak mücadele eden onbinlerce şirket ve KOBİ’lerimizin büyük bir çoğunluğu ‘Aile Şirketi’ şeklinde yapılanmıştır. Bu şirketlerimizin kurucu liderlerinin, zamanı geldiğinde kurumunu ikinci kuşağa sorunsuz bir şekilde devretmenin sorumluluğunu uzun yıllar omuzlarında taşıdığına şahit olmaktayız. Bu geçişin sağlıklı olabilmesi için ilk adım olan kurumsallaşmanın gerçek anlamda tamamlanmış olması beklenir. Öte yandan ‘Kurumsallaşma’ şirket patronlarımızın çoğu için bir ‘şehir efsanesine’ dönüşmüştür. Bunun en önemli nedeni çevrelerinde veya doğrudan kendilerinin yaşadığı başarısız uygulamalardır.
‘Bir işletmenin faaliyetlerini kişilere bağımlı olmadan sürdürebilmesini sağlamak üzere, işletmenin işleyişindeki bütün faaliyetlerin belirli yazılı kurallara uygun olarak yürütülmesi’ olarak tanımlanabilen kurumsallaşmanın aile şirketleri için çok önemli bir adımını, iyi hazırlanmış bir ‘Aile Anayasası’ oluşturur.
AİLE ANAYASASI
Aile şirketlerinde aile üyeleri arasındaki ilişkiler ile aile üyesi ve şirket arasındaki ilişkileri düzenleyen ve muhtemel oluşabilecek sorunları en aza indirgemeyi amaçlayan yazılı kurallar bütünü ‘Aile Anayasası’ olarak tanımlanır. Devlet anayasalarına benzer şekilde aile anayasası da aile üyeleri arasındaki ilişkilerin hukukunu belirleyen kurallar bütünü olarak tanımlanır.
Anayasalar, klasikleşmiş bir ayrıma göre, ‘yazılı-yazısız’ ve ‘katı-yumuşak’ şeklinde ayrımlara tabi tutulmaktadır. İngiltere’deki uygulamada olduğu gibi, ‘Yazısız anayasa’, toplum içinde uzunca bir süre kesintisiz olarak tekrarlanan ve bağlayıcı olduğuna inanılan uygulamalardan oluşur. Benzer şekilde bazı aile şirketlerinde de çok güçlü aile bağları, gelenek, görenek ve kültürden kaynaklanan alışkanlıklar nedeni ile bağlayıcı olduğuna inanılan uygulamalardan dolayı yazılı bir anayasaya ihtiyaç duymadan aile ve şirket ilişkileri mükemmel bir şekilde yürütülmektedir. Bu tür aile şirketlerinde de İngiltere’dekine benzer şekilde, yazısız-zımni-bir anayasanın varlığından sözetmek mümkündür. Yazılı bir anayasaya sahip olmadan başarılı olan aile şirketleri yok mudur? Kesinlikle vardır ve bu şirketlerin başarısı aile içi hiyerarşinin gücünden veya aile üyeleri arasındaki uyumdan gelmektedir.
NE ZAMAN HAZIRLANMALI
Aile şirketlerinin girişimci, lider ruhlu kurucusu, şirketin işleri iyi gitmiyorsa enerjisini işlerini toparlamaya, şirket işleri iyi gidiyorsa daha ziyade büyümeye odaklanmasından dolayı aile anayasası hazırlama konusunu genelde ihmal ederler. Oysa aile anayasası aile üyeleri arasındaki ilişkiler fikir ayrılıkları sebebi ile henüz yıpranmadan yapılmalı, uygulanmaya başlanmalı ve sistemin sağlıklı çalıştığı aile fertleri tarafından test edilebilmelidir.
Büyük aile şirketlerinin en önemli sorunlarından birisi de ailenin ikinci kuşak üyeleri olan çocuk, damat, gelin ve/veya yeğenlerin sisteme giriş sürecidir. Bu konuda aile şirketlerinin çok iyi tanımlanmış bir kurallar bütünü yok ise bütün üyeler kendilerine şirket içinde farklı bir konum ve pozisyon belirler ki bu durum çoğu kez ne o üyenin, ne ailenin ne de şirketin yararına olur. Aile içi çatışmalar artık başlamıştır ve bir ‘Aile Anayasası’ esasları belirlemek ve daha da önemlisi sağlıklı bir şekilde hayata geçirmek nerede ise imkansızdır.
Bilindiği gibi ülke anayasaları gerek yapı, gerek içerik yönünden benzerlikler göstermesine rağmen anayasalarında yeralan hükümlerin ayrıntıları ve derinliği ülkeden ülkeye farklılıklar gösterir. Her toplumun anayasal kuralları kendi iç dinamiklerinin doğal sonucudur. Benzer şekilde aile anayasaları da temel prensiplerde benzerlikler göstermesine rağmen ailelerin yapısal özelliklerindeki farklılıklardan dolayı aile anayasasındaki hükümler de hem ayrıntı, hem de derinlik olarak diğerlerinden ayrılır.
NASIL HAZIRLANIR?
Aile anayasasının hazırlanma süreci de devletler anayasasının hazırlanma sürecine benzer. Geniş bir katılım sağlanabilmesi için çok ayrıntılı ve uzun bir çalışma gerekebilir. Bu nedenle ‘Aile Anayasası’nın, içinde aile üyelerinin de yeraldığı, profesyonel bir ekip tarafından hazırlanması tavsiye olunur. Bu ekip, öncelikle şirket bünyesinde faaliyet gösteren aile üyeleri başta olmak üzere, tüm aile üyeleri ile görüşmeler yapmak sureti ile aileyi diğerlerinden farklı yapan temel değerleri ve prensipleri belirlemelidir. ‘Aile Anayasası’ ailenin temel değerleri üzerine inşa edileceğinden bu görüşmeler son derece önemlidir. ‘Aile Anayasası’ üyelerin imzasına açılmadan önce bütün üyeler arasında bir uzlaşma sağlanabilmesi anayasasının uzun ömürlü olabilmesi açısından hayati önem taşır.
Bir aile şirketi için aile üyelerinin tamamı tarafından onaylanmış bir aile anayasasının hazırlanması çok önemlidir. Ancak aile üyelerinin bu anayasaya uygun olarak davranışlarını ‘bir kere bile delmeden’ sürdürmesi, anayasanın hazırlanmış olmasından çok daha önemlidir.
Kusursuz olarak hazırlanmış olsa bile, aile üyelerinin bazıları tarafından benimsenmemesi ve uyulmaması halinde aile anayasasının gerçek amacına ulaşmayacağından emin olabiliriz. Bu nedenle aile üyeleri arasındaki iletişimin kalitesini arttırma yönünde yapılacak her türlü faaliyet, aile anayasasının başarılı olarak uygulama şansını arttıracaktır. Benzer şekilde, aile üyeleri arasındaki hoşgörü de aile anayasasının başarısı için önemli faktörlerden birisidir.
SONUÇ OLARAK…
Kısaca, aile şirketini gelecek nesillere başarı ile taşıyacak en önemli faktör, aile üyeleri arasındaki iletişim ve hoşgörü, kısaca ailenin temel değerlerinin kalitesidir. Bütün bunlara ilaveten kuralların yazılı hale getirilmesi kurumsallığın iyi bir göstergesinden başka bir şey değildir.
Aile Anayasası
Paylaş