27. Avrasya Ekonomi Zirvesi’nde, dünyada bir ilk; Robot Ada Vakıf üyesi oldu 27. Avrasya Ekonomi Zirvesi’nde, dünyada bir ilk; Robot Ada Vakıf üyesi oldu

Hem ülke hem de şirketler düzeyinde bu hedefse ancak riskleri fırsata dönüştürme imkanı sunan ‘Tedarik Zinciri Yönetimi ve Teknolojileri’ ile mümkün.
Dünya sanayisi, üretimi ve ticareti ile küresel tedarik zinciri; COVID-19 küresel salgını (Pandemi) ile başlayan, iklim krizi ve ekonomik krizler, doğal afetler, bölgesel çatışmalar, savaşlar, siber tehditler ve jeopolitik küresel risklerle devam eden süreçte yeniden şekillenmeye devam ediyor. Bütün bu yaşananların dünya ekonomisine vurduğu darbenin yansımaları; küresel tedarik zincirinde yaşanan ciddi kırılmalar, kopmalar ve tüm bilinenlerin yeniden şekillenmesi olarak karşımıza çıkıyor.
‘Zengezur Koridoru ve Kalkınma Yolu Projesi’ çalışmalarıyla Süveyş Kanalı’na alternatif bir taşıma modeli sunan, ‘Uzak Ülkeler Stratejisi’ ve hizmet sektörlerine verdiği destekler, hızlı büyüyen güçlü e-ticaret ekosistemi, Avrupa Yeşil Mutabakatı’na uyum sürecinde 2053 Net Sıfır Emisyon hedefiyle gerçekleştirdiği ikiz dönüşümle (yeşil ve dijital dönüşüm) Türkiye, küresel tedarik zinciri üssü olma hedefine hızla yaklaşıyor. Lojistik hub olma potansiyeliyle dikkat çeken Türkiye, imza attığı uluslararası anlaşmalar, büyük ölçekli şirketlerden KOBİ’lere, startuplardan mikro girişimcilere kadar sunduğu desteklerle hedeflerine hızlı ve emin adımlarla yaklaşıyor.
Dijitalleşme ve Endüstri 4.0 gibi inovasyonlar, tedarik zinciri yönetiminde yeni paradigmaların, ilkelerin ve modellerin geliştirilmesinde etkili oldu.  Dijitalleşme ve Endüstri 4.0 tedarik zincirlerinin dönüşümünü sağlayarak geleneksel tedarik zincirlerinden dijital tedarik zincirlerine geçişi hızlandırdı.  Bu durum tedarik zinciri alanında bir paradigma değişikliği olarak karşımıza çıktı. ‘Tedarik Zinciri Yönetimi ve Teknolojileri’, COVID-19’la birlikte daha da önem kazandı, Dünya Ekonomik Forumu’nun (WEF-World Economic Forum) açıkladığı küresel risklerin özellikle jeopolitik risklerin de ivmelendirmesiyle bütün yaşam alanlarımızda küresel bir yaygınlık kazandı.
Endüstri 4.0 yolculuğunda; akıllı fabrikalar, akıllı depolar, akıllı lojistik, akıllı tedarik zinciri yönetimi ve teknolojileri; Dijital İkiz, Büyük Veri (Big Data), Siber Fiziksel Sistemler (CPS-Cyber-Physical Systems), Robotlar, 3D Sistemler, 5G, Radyo Frekanslı Tanıma Sistemi (RFID), Sanal Gerçeklik (VR) ve Artırılmış Gerçeklik (AR) Teknolojileri, Blokzincir (Blockchain), Bulut Bilişim (Cloud Computing) Teknolojileri, İnsansız Hava Aracı (İHA), Drone’lar, Otonom Araçlar, Nesnelerin İnterneti (IoT), Endüstriyel Nesnelerin İnterneti (IIoT) ve Yapay Zeka (AI) Teknolojileri gibi yeni nesil teknolojilerle birlikte gelişti. Gelinen noktada dönüşümsel bir etki yaratan bu teknolojilerle birlikte yeşil ve dijital dönüşüm (ikiz dönüşüm) hayata geçti.
Birçok analiz, 2025 yılı itibarıyla iş dünyasını, Türkiye de dahil, küresel riskler anlamında zorlu bir ekonomik ve jeopolitik sürecin beklediğini öngörüyor. ‘Tedarik Zinciri Yönetimi ve Teknolojileri’ni üretim ve tüm iş süreçlerine dahil edemeyen işletmelerin küresel rekabette şanslarının olamayacağı görünür oldu. Bu süreçte iş dünyasında ulusal ve uluslararası başarı; sürdürülebilir, verimli, kaliteli, hızlı ve çevredostu; ‘Tedarik Zinciri Yönetimi ve Teknolojileri’ne bağlı.
Büyük ölçekli işletmelerden KOBİ’lere her ölçekteki işletme, kurum, kuruluş, organizasyon için ‘Tedarik Zinciri Yönetimi’, minimum maliyetle maksimum fayda oluşturmak demek, bunun da yolu; doğru kurgulanmış bir tedarik zincirinden ve doğru teknolojilerin kullanımından geçiyor. Verilerini ve depolarını doğru yönetemeyen, stoklarını doğru hesaplayamayan, üretim zincirini doğru kurgulayamayan, operasyonlarını ve tüm iş süreçlerini zamanında tamamlayamayan işletmeler, iş sözleşmelerinde verdikleri taahhütleri yerine getiremiyor, yükümlülükleriyle ilgili sorunlar yaşamaya başlıyor. Tüm bu sorunların çözümü ise ‘Tedarik Zinciri Yönetimi ve Teknolojileri’ ile mümkün. İşletmenin ve markanın sürdürülebilirliğinin sağlanmasında stratejik ve kritik önemdeki ‘Tedarik Zinciri Yönetimi ve Teknolojileri’, hız, verimlilik, kalite, zaman ve maliyet tasarrufu, dayanıklılık, sürdürülebilir büyüme, dirençlilik, esneklik, çeviklik, ölçeklenebilirlik, karlılık ve rekabet avantajı sunuyor.

İklim riskleri iş dünyası için keşfedilmemiş bir fırsat alanı
Dünyanın önde gelen çevresel raporlama platformu CDP’nin tedarik zinciri raporu, tedarik zincirlerindeki iklim risklerinin iş dünyası için keşfedilmemiş bir fırsat alanı olduğunu vurguluyor. Tedarik Zinciri Raporu 2024, şirketlerin tedarik zinciri emisyonlarını azaltarak yaklaşık 165 milyar ABD doları değerinde finansal kazanç elde edebileceğine ancak birçok şirketin hala bu fırsatları göz ardı ettiğine dikkat çekiyor. Türkiye’deki partneri 2010’dan beri Sabancı Üniversitesi Kurumsal Yönetim Forumu olan ve kar amacı gütmeyen Londra merkezli uluslararası kuruluş CDP’nin “Zinciri Güçlendirmek: Sürdürülebilir Tedarik Zinciri Dönüşümünü Hızlandırmak İçin Sektörel İçgörüler” başlıklı raporu, 2023’te 23.000’den fazla şirketin verilerini analiz etti. Bulgular, tedarik zinciri emisyonlarının (Kapsam 3) ölçülmesi ve yönetilmesinin bir gereklilik olduğunu gösteriyor. Şirketlerin, bu riskleri ele almamaları durumunda karşı karşıya kalacakları maliyet, bu riskleri hafifletmek için gereken önlemlerden neredeyse 3 kat daha fazla. Rapordaki önemli bulgular şöyle:
- Tedarik zinciri emisyonlarının izlenmesi ve yönetilmesi şirketler için avantajlı bir yaklaşım.
- Kapsam 3 emisyonları birçok şirket için hala kör nokta: Raporlama yapan her 4 şirketten yalnızca 1’i, tedarik zinciriyle ilgili iklim risklerini risk yönetimi süreçlerine dahil ediyor. Şirketlerin yarısından fazlası emisyonlarını azaltmak için girişimleri olduğunu bildirirken, sadece öncü olan %15’i bu süreçte değer zincirlerini hedef alıyor. Bu da bir şirketin karbon ayak izinin büyük bir kısmının tamamen göz ardı edildiği anlamına geliyor.
- Bankalar, çevresel kriterlere bağlı avantajlı finansman şartları sunarak büyük satın alıcıların ve tedarikçilerinin net-sıfır hedeflerine geçişini destekleyebilir: Bu finansal teşvikler, emisyon azaltımında büyük ölçekli etki yaratmada son derece etkili. Alıcıların finansal teşvikler sunduğu durumlarda, tedarikçilerin yıllık emisyonlarını azaltma olasılığı %52 daha yüksek.
“Harekete geçmeyenler geride kalacaktır”: CDP Tedarik Zinciri ve Raporlama Hizmetleri Direktörü Simon Fischweicher; şunları söylüyor: “Verilerimiz çok açık bir hikaye anlatıyor: Verimlilik, rekabet gücü ve iddialı iklim eylemi el ele gidiyor. İklim değişikliği, işletmeler ve küresel tedarik zincirleri için inkâr edilemez bir risk oluşturuyor, ancak aynı zamanda harekete geçmek isteyenler için önemli bir fırsat sunuyor. Bu bulgular, şeffaflığı benimseyen ve tedarik zinciri emisyonlarını ele alan şirketlerin yalnızca iklim risklerini azaltmadığını, aynı zamanda finansal kazançlar elde ettiğini net bir şekilde ortaya koyuyor.  Harekete geçenler, sadece dirençlerini artırmakla kalmıyor, aynı zamanda müşteri ve yatırımcılar için daha çekici hale gelerek pazardaki rekabetçi konumlarını da güçlendiriyor. Kısacası, tedarik zinciri emisyonlarını ölçmek ve yönetmek iş açısından mantıklıdır. Harekete geçmeyenler geride kalacaktır."

Tedarik zinciri şampiyonları tedarik zincirlerini dönüştürüyor
PwC’nin Tedarik Zincirlerinde Dönüşüm 2030 (Uyumlu, sürdürülebilir, akıllı bir ekosisteme doğru) raporuna göre; şirketleri %63’ü tedarik zincirlerini krizlere adapte olabilecek hale getirmeye çalıştıklarını, şampiyonları %93’ü bütünsel bir dönüşüme odaklandıklarını söylüyor. Şampiyonların %63’ü ESG ile ilgili yasal düzenlemelere uyum sağlamak için hazırlıklarını tamamladıklarını belirtirken bu oran tüm katılımcılarda %12. Şirketlerin %40’ı ise tedarik zincirlerini bölgeselleştirmek için çalışmalar yaptıklarını kaydediyor.
PwC’nin 1.000’den fazla tedarik zinciri lideriyle gerçekleştirdiği küresel araştırmaya göre, tedarik zincirleri uzun yıllardır görülen en büyük dönüşümden geçiyor. Jeopolitik krizler, teknolojik gelişmeler ve iklim değişikliği gibi faktörler, liderleri tedarik zincirlerini daha adapte edilebilir, sürdürülebilir ve bilişsel hale getirmeye, yani daha akıllı ve gelişen düşünce sistemleri kurmaya zorluyor. Yöneticiler, şeffaflığı artırdıklarını, yapay zekâ ve robotik gibi teknolojileri verimliliği artırmak için kullandıklarını ve sorunları tespit edip çözmek için tüm paydaşları birbirine bağladıklarını söylüyor.
Hedefler iddialı olsa da yalnızca çok küçük bir kısmı hedeflerine ulaşabiliyor: PwC Almanya Şirket Ortağı, Operasyonel Dönüşüm ve Tedarik Zinciri Eş Başkanı Stefan Schrauf, yöneticilerin iddialı hedefleri olduğunu belirtse de yalnızca çok küçük bir kısmının hedeflerine ulaşabildiğini anlatıyor: “İşte bu küçük grupta yer alan sektör liderleri, yani PwC’nin şampiyonları, toptan bir dönüşümün çok karmaşık bir süreç olduğunu söylüyorlar. Bu süreci yürütmek için ileri teknolojilere, üst düzey yetkinliklere ve yeni çalışma yöntemlerine ihtiyaç var. Tüm bunların yanı sıra net bir vizyon, yol haritası, kaynak kapasitesi ve çalışan desteği de gerekiyor.”
Tedarik zinciri yöneticileri tüm cephelerde ciddi krizlerle karşı karşıya. Jeopolitik krizler, iklim değişikliğinin etkileri, artan maliyetler, enflasyon ve ESG uyumluluğuna yönelik artan hükümet talepleri.  Tüketiciler, şirketlerin bir yandan kaliteli ve uygun fiyatlı ürünleri kapılarına getirirken diğer yandan da çevresel ve sosyal konularla ilgili çalışmalarla da öne çıkmalarını istiyorlar. Bu gibi kriz yaratan trendler, yeni tedarik zinciri modellerinin ve rekabetçi ekosistemlerin ortaya çıkmasına neden oluyor. Dünya çapındaki büyük yetenek eksiklikleri ve hızlı teknolojik gelişmeler nedeniyle durum daha da karmaşık hale geliyor.
Kriz yaratan 6 trend: PwC, kriz yaratan en önemli faktörleri, altı temel trend altında gruplandırdı: Ciddi tedarik zinciri krizlerinin sıklığının artması. ESG’ye uyum kapsamının genişlemesi. Tümüyle entegre ekosistemlerden kaynaklanan, artan rekabet. Yeni iş modellerini desteklemeye duyulan ihtiyacın artması. Yetenek ve işgücü eksikliğinin artması. Gelişen teknolojik ilerlemeler.
Şampiyonları diğer şirketlerden ayıran özellikler neler?: Stefan Schrauf, şunları ifade ediyor: “Tedarik zinciri yöneticileri, iddialı planlar yapıyorlar; ancak yalnızca küçük bir şampiyonlar grubu, bu planları tümüyle hayata geçirebiliyor. Bu sektör liderleri, ortak zorlukları ele almak ve ekonomik büyümeyi teşvik etmek için şeffaf, üretken ve paydaşlarla işbirliği içinde çalışarak bütüncül ve entegre bir yaklaşım benimsiyor. Şampiyonların diğer şirketlere göre bir ekosistemin parçası olma olasılığı diğer şirketlere göre üç kat daha fazla ve değişen müşteri ve yasal gerekliliklere cevap vermek için iş modellerini uyarlama olasılıkları daha yüksek. Öncelikli yetenek ve teknolojileri uygulayan şampiyonlar, tedarik zinciri maliyetlerinde %19 azalma ve gelirlerinde %16 artış öngörüyor.”
Tedarik zincirlerini dönüştürmek için kullanılan başlıca teknolojiler: Teknolojik değişimin hızı, tedarik zincirlerini ciddi şekilde sekteye uğratırken bir yandan da yeni fırsatlar sunuyor. Şirketler, veri görünürlüğünü artırmak, süreçleri ve karar alma faaliyetlerini otomatikleştirmek, iletişimi ve iş birliğini geliştirmek ve sonuç olarak değer zincirlerini daha sürdürülebilir ve dayanıklı hale getirmek için teknolojileri entegre ediyorlar. PwC Tedarik Zincirlerinde Dönüşüm 2030 raporuna göre; dönüşüm gücü açısından katılımcıların listesinde başı çeken dört teknoloji var: Dijital İkizler, Yapay Zeka (AI), Karar Destek Sistemleri, Gelişmiş Robotik Sistemler.

Tedarik Zinciri Yönetimi Teknolojileri ve yeni trendler
Yapay Zeka (AI-Artificial Intelligence) Teknolojileri, İş Zekası (BI-Business Intelligence) Çözümleri, Makine Öğrenimi (ML-Machine Learning), Derin Öğrenme (DL-Deep Learning), Yapay Zeka (AI) ve Makine Öğrenimi (ML),  Yapay Zeka Mühendisliği, Büyük Veri (Big Data), Endüstri 4.0 Çözümleri, Bulut Bilişim (Cloud Computing) Teknolojileri, Bulut Bilişim ve Büyük Veri, Dağıtılmış Bulut, Güçlendirilmiş Edge, Hiperotomasyon, Sanal Gerçeklik Teknolojileri (VR-Sanal Gerçeklik, AR-Artırılmış / Zenginleştirilmiş Gerçeklik, MR-Karma Gerçeklik, XR-Genişletilmiş Gerçeklik Teknolojileri), Dijital İkiz (Digital Twin), Simülasyon Teknolojileri.
Nesnelerin İnterneti (IoT), Endüstriyel Nesnelerin İnterneti (IIoT), 5G Teknolojileri, OT/VT Teknolojileri (Otomatik Tanıma ve Veri Toplama Sistemleri; AIDC-Automatic Identification and Data Capture-İnsan Müdahalesi Olmadan Nesnelerin Otomatik Tespiti, Tanımlanması, Bilgi Toplanması, Barkod Teknolojileri; Barkod Okuyucular, Barkod Yazıcılar, QR Kod, Karekod-Data Matrix, RFID-Radyo Frekanslı Tanımlama Sistemleri/ Kablosuz Tanıma Teknolojisi, RFID Okuyucular, RFID Yazıcılar, RFID Etiketler, Manyetik Şerit, OCR-Optik Karakter Tanıma / Fotoğrafı Metne Dönüştürme, Mobil Terminaller, Metni Sese Sesi Metne Dönüştürme Teknolojileri, Temaslı/ Temassız Akıllı Kartlar-Smart Card, Optik Karakter Tanımlama, Akıllı Plaka Tanıma Sistemleri, EDS-Elektronik Denetleme Sistemi, AIDC-Otomatik Tanımlama ve Veri Yakalama, Beacon: Düşük Enerjili Bluetooth-Bluetoth Low Energy-BLE Teknolojisi, NFC-Near Field Communication-Yakın Alan İletişimi-Yeni Nesil Kablosuz İletişim Teknolojisi), Giyilebilir Teknolojiler, Otonom Robotik Sistemleri, Robotlar, Robotik ve Otomasyon, Otonom Araçlar, Teslimat Robotları, İnsansız Hava Aracı (İHA), Drone’lar, 3D Sistemler, 3 ve 4 Boyutlu Yazıcılar (3D veya 4D Yazıcılar), Mobil Uygulamalar, Siber Fiziksel Sistemler (CPS-Cyber-Physical Systems), Blokzincir (Blockchain).
SCM/SCP Tedarik Zinciri Yönetimi / Planlaması (SD-Satış ve Dağıtım, MM-Malzeme Yönetimi, PP-Üretim Planlaması, QM-Kalite Yönetimi, PM-Fabrika Bakımı, HR-İnsan Kaynakları, FI-Mali Muhasebe, CO-İşletme Kontrolü, AM-Sabit Değerler Yönetimi, PS-Proje Sistemi, WF-İş Akışı, IS-Endüstriyel Çözümler), BPC (Business Planning and Consolidation- İş Planlama, Tahmin, Konsolidasyon-Bütçe Çözümleri), SNP (Tedarik Ağı Planlama), Tedarik Zinciri Mühendisliği, Tedarik Zinciri Performans Ölçümü Yazılımı, Talep Tahmini ve Tedarik Planlama Sistemi, Analiz Yazılımları, POD (Teslimat Yönetim Sistemi), APS (İleri Planlama Sistemleri), Stok Yönetimi, Depo Otomasyon Çözümleri, WMS (Depo Yönetim Sistemi / Bulut Tabanlı Depo Yönetim Sistemi), TOD (Tam Otomatik Depo/Akıllı Depo Sistemi), E-Ticaret Depolama Teknolojileri.
ERP (Kurumsal Kaynak Planlaması), MRP (Malzeme İhtiyaç Planlama), MRP II (Üretim Kaynak Planlama), MES (Manufacturing Execution-Üretim Yönetim / Yürütme Sistemi), Üretim Takip Sistemi, PLM (Product Lifecyle Management-Ürün Yaşam Döngüsü), CRM (Customer Relationship Management-Müşteri İlişkileri Yönetimi), SRM (Supplier Relationship Management-Tedarikçi İlişkileri Yönetimi), Müşteri ve Tedarikçi Analiz Programları, MPS (Müşteri Sipariş Bütçesi), SAS (Satınalma ve Müşteri Sipariş Yönetimi), Satış Otomasyon Çözümü, TMS (Taşıma Yönetim Sistemleri / Nakliye Yönetim Sistemi / Dağıtım Yönetim Sistemi), CMC (Konteyner Yönetim Birimi), CMS (Konteyner Yönetim Sistemleri), Dinamik Rotalama Sistemi, Yük Optimizasyon Sistemleri, GPS Sistemleri.
EDI (Elektronik Veri Değişimi), Doküman ve Arşiv Yönetim Sistemleri, Elektronik Belge Yönetim Sistemleri,  Elektronik Doküman Yönetim Sistemleri, E-Fatura, E-Arşiv, E-Defter, E-İrsaliye, Uzaktan Çalışma ve Web Konferans Sistemleri, Siber Güvenlik Teknolojileri, Sürdürülebilir ve Yeşil Teknolojiler, Esnek Tedarik Zincirleri ve Akıllı Sistemler, Tedarikçi İlişkileri ve İşbirliği Platformları, Dijital Tedarik Zinciri Platformları, Son Mil Teslimat (Last Mile Delivery) Yenilikleri, Çoklu Kanallı (Omnichannel) Entegrasyon, Veri Görselleştirme ve Dashboard’lar, Tedarik Zinciri Asistanları (Chatbotlar ve Sesli Asistanlar), Talep Odaklı Üretim ve Tedarik Zinciri (Demand-Driven Supply Chain), Siber-Fiziksel Sistemler (CPS), Adaptif Tedarik Zinciri (Adaptive Supply Chain), Sosyal Medya ve Analitik Kullanımı, Sanal Depolar ve Depo Yönetim Sistemleri (WMS), Yapay Zeka Destekli Tedarikçi Yönetimi, Tedarik Zinciri İçin Akıllı Sözleşmeler, Düşük Kod ve Kodlama Gerektirmeyen Platformlar (Low-Code/No-Code Tools), Etik ve Sürdürülebilir Kaynak Kullanımı, Edge Computing (Uç Bilişim), Esnek ve Ölçeklenebilir Teknolojiler, Mikro Depolar ve Hızlı Teslimat.
Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mehmet Fatih Kacır, Türkiye’de Tedarik Zincirleri: Avrupa Değer Zincirleriyle Daha Derin Entegrasyon Yoluyla Sürdürülebilirliğin Ele Alınması Projesi’nin açılış etkinliğine katıldı. Bakan Kacır, Proje’nin; girişimlerin Avrupa tedarik zincirine dahil olmasını sağlamak üzere çok boyutlu destek mekanizması sunduğunu söyledi: “Türkiye olarak; küresel değer zincirlerinin yeniden şekillendiği bu dönemde; siyasi istikrar iklimi, güçlü lojistik bağlantıları, yatırımcı dostu mevzuat düzenlemeleri, güçlü üretim ve teknoloji geliştirme altyapısıyla, Dünya’nın geri kalanından pozitif olarak ayrıştık. Dünya standartlarında kaliteli, sürdürülebilir ve esnek üretime rekabetçi maliyetlerle erişim arayışı içindeki firmaların üretim ve tedarik destinasyonu olmayı başardık.”
Bakan Kacır, “Gümrük Birliği ve serbest ticaret anlaşmalarıyla bir milyar nüfusluk pazara erişim imkanı olan ülkemiz; bugün birçok uluslararası firmanın üretim ve Ar-Ge merkezine ev sahipliği yapıyor. Türkiye bugün, Çin’den sonra, Orta Avrupa’ya kadar uzanan geniş kuşakta en fazla ürünü rekabetçi şekilde en fazla ülkeye ihraç edebilen ülke konumdadır. Yüksek katma değerli ve rekabetçi üretimde son yıllardaki kazanımlarımızın, özellikle Gümrük Birliği’yle birlikte firmalarımızın öncelikli pazarı haline gelen Avrupa Birliği’yle (AB) ticari ilişkilerimize olumlu yansımaları oldu” dedi.
2053’e dek 4 sektörün yeşil dönüşümü için 70 milyar dolar yatırım ihtiyacı: Bakan Kacır, şunları ifade etti: “Sanayimizin Avrupa pazarlarında rekabetçiliğini daha ileriye taşıyacak adımları hayata geçiriyoruz. Hazırladığımız ‘Yeşil Mutabakat Eylem Planı’ ile Avrupa Yeşil Mutabakatı’na uyum sürecimizi başlattık. Avrupa İmar ve Kalkınma Bankası’nın (EBRD) desteğiyle sınırda karbon düzenlemesinden en yoğun şekilde etkilenecek çelik, alüminyum, çimento ve gübre sektörleri için alternatif teknolojiler, gerçekleşecek emisyon azaltımları, gerekli yatırım ihtiyaçlarını değerlendiren ‘Sektörel Yol Haritaları’ oluşturduk. 2053’e dek bu dört sektörün yeşil dönüşümü için 70 milyar doların üzerinde yatırım ihtiyacını ortaya koyduk.”
Sanayicilere, KOBİ’lere ve yeşil teknoloji girişimlerine Türkiye Yeşil Sanayi Projesi ve Türkiye OSB Projesi ile 700 milyon dolar finansman: Bakan Mehmet Fatih Kacır, Dünya Bankası iş birliğiyle yürüttükleri ‘Türkiye Yeşil Sanayi Projesi’ ve ‘Türkiye Organize Sanayi Bölgeleri Projesi’ ile 700 milyon doların üzerinde finansmanı sanayicilere, KOBİ’lere ve yeşil teknoloji girişimlerine sunduklarını belirtti: “KOSGEB finansman desteğiyle; Avrupa İmar ve Kalkınma Bankası’ndan (EBRD) temin ettiğimiz 300 milyon avro kaynağı, KOBİ’lerin rekabetçiliklerini ve verimliliklerini arttırmaya yönelik dijital dönüşüm projelerine tahsis ediyoruz.”
İmalat sanayinde faaliyet gösteren yaklaşık 490 bin girişimin %10’unun geçtiğimiz yıl ihracat gerçekleştirdiğine değinen Bakan Kacır, bunun firmaların mevcut ölçekleri, ihracat kabiliyetleri hakkında önemli ipuçları verdiğini kaydetti: “Mikro ölçekteki imalat sanayi girişimlerinin ancak %4’ü ihracat gerçekleştirirken, büyük ölçekli girişimlerde bu düzeyin %80’lerin üzerine çıktığını görüyoruz. Günümüzde başta KOBİ’ler için dış pazarlara açılmakta, özellikle de bu ticari ilişkileri gelişmiş ekonomilerle kurmakta birçok zorluğun bulunduğunun da bilincindeyiz. İhracat gerçekleştirmek üzere gerekli bilgi birikimine ve deneyime sahip olmak, hedef pazar araştırması yapabilmek, standartlara, mevzuatlara ve isterlere uyum sağlamak, yurtdışındaki müşterilerin ihtiyaçlarına cevap verecek şekilde ürün ve hizmetleri konumlandırabilmek, ilave yatırımları gerçekleştirebilmek ve ticaret finansmanına erişim. Tüm bu saydığım maddelerin her biri, işletmelerimizin bu süreçte aşması gereken farklı ölçekteki idari, teknik ve mali engellere işaret ediyor.”
Rekabetçilik ve yenilik: Bakan Kacır, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı olarak bu engelleri aşmak üzere; her daim sanayicinin küresel pazarlarda önünü açacak adımların uygulayıcısı, destekçisi ve hamisi olarak hareket ettiklerini vurguladı: “Bu doğrultuda imalat sanayimizin tedarik zincirlerine entegrasyonundan Ar-Ge altyapısının desteklenmesine, ikiz dönüşümden KOBİ’lerimizin finansmana erişimine, küresel pazarlarda sanayicimizin önüne çıkan görünür ve görünmez tüm engelleri doğrudan veya dolaylı olarak kaldıran projelere ve programlara imza attık. 15 yılı aşkın bir süredir ‘rekabetçilik ve yenilik’ sektöründe AB Katılım Öncesi Yardım Aracı (IPA) fonlarının yönetiminde Program Otoritesi olarak faaliyet gösteren Bakanlığımız, birçok alanda büyük bir uyum arz eden AB politikaları ile ulusal stratejilerimiz çerçevesinde 800 milyon avroluk bütçeyle 90’a yakın projeyi hayata geçirdi.”

“Çok yönlü bir destek programını devreye alıyoruz”
Bakan Mehmet Fatih Kacır, “Türk firmalarının global değer zincirlerine katılım oranını iyileştirmeyi, AB ile Türkiye arasındaki ticaret bağlantılarını derinleştirmeyi; firmalarımızın Çevre, Sosyal ve Yönetişim (ESG) prensiplerini benimsemelerini hedefleyen çok yönlü bir destek programını devreye alıyoruz. Program sayesinde hem büyük ölçekli işletmelerimizin hem de onların tedarik zincirinde yer alan KOBİ’lerimizin, Avrupa Birliği’nin (AB) sürdürülebilirlik standartlarını benimsemelerini sağlamak adına tedarik zinciri finansal hacmini artıyoruz” açıklamasını yaptı.

“300 firmamızın Avrupa değer zincirine entegrasyonunu hedefliyoruz”
17 milyon avroluk hibe: Bakan Kacır, AB’nin 17 milyon avroluk hibe desteğiyle gerçekleştirdiği bu projede; EBRD ve diğer partner bankaların katılımıyla tedarik zinciri finansmanında kullanılmak üzere 170 milyon avroluk kaynağın oluşmasını mümkün kıldıklarını anlattı: “Programa dahil olan çapa alıcılar; kendi tedarik zincirlerine dahil olan firmaların ESG prensiplerini esas alarak iş süreçlerini yeniden şekillendirmeleri için yönlendirici konumda olacak. Bunun karşılığında da çapa alıcının değer zincirine dahil olan firmalar; programın sunduğu sonuç esaslı teşvik mekanizmasına erişim sağlayacak. Çapa alıcıya gerçekleştirdikleri tedariklerin fatura bedellerini, vade tarihinden önce ve piyasa koşullarından çok daha uygun iskonto oranları ile tahsil etme imkanına kavuşacak. 300 firmamızın Avrupa değer zincirine entegrasyonunu hedefleyen bu mekanizmada deprem bölgesindeki KOBİ’ler ve büyük ölçekli işletmelerimiz için destek tutarlarını artırımlı olarak uygulayacağımızı da özellikle vurgulamak isterim.”
1000 firmaya danışmanlık ve bilgi aktarımı: Bakan Kacır, “Program’ın bir diğer önemli bileşeni olarak, danışmanlık ve bilgi birikimi aktarımıyla 1000 firmamıza ESG prensipleri, sürdürülebilirlik ve dijitalleşme hakkında kapsamlı bir anlayış kazandırmayı ve Avrupa değer zincirlerine hazırlık düzeylerini yükseltmeyi hedefliyoruz. Programın tanıtımında ve doğru aday firmaların seçiminde ise; kalkınma ajanslarımızın geniş saha tecrübesi anahtar rol üstlenecek” diye konuştu.
Akbank ve Şok Market’ten ortak bir tedarik zinciri finansmanı programı: Akbank ve Şok Market’in; Program doğrultusunda ortak bir tedarik zinciri finansmanı programı oluşturmak üzere harekete geçtiklerini paylaşan Bakan Kacır, “Ülkemizin önde gelen gıda perakende firması Şok Market’in deprem bölgesinde yer alan önemli sayıda tedarikçisinin ilk kez bu program vesilesiyle tedarik zinciri finansmanına dahil olmasından da ayrıca mutluluk duyduk. Program kapsamında oluşturulacak bu mekanizmanın piyasada örnek bir model teşkil ederek, diğer bankalar ve alıcı kurumsal müesseselerin daha fazla sayıda ve daha büyük montanlı tedarik zinciri finansman çözümlerini ülkemize kazandırmasını hedefliyoruz” açıklamasını yaptı.
İmalat sanayisi başta olmak üzere tüm sektörlerdeki işletmelerin rekabet güçlerini artıracak projelere devam: İmalat sanayisi başta olmak üzere tüm sektörlerdeki işletmelerin küresel değer zincirlerinden daha fazla pay almalarını, rekabet güçlerini artıracak projeleri gerçekleştirmeyi sürdüreceklerinin altını çizen Bakan Kacır, şunları belirtti: “Projemizin bu alandaki çalışmalarımıza önemli ivme kazandırarak AB ve EBRD iş birliğinde daha nice kapsamlı ve sonuç odaklı projeye kapı açacağını ümit ediyoruz. Bakanlığımızın, ‘Avrupa Sürdürülebilir Kalkınma Fonu’ mekanizması kapsamında geliştirilecek yatırım ve finansman projelerinin tasarımında ve uygulamasında öncü rol üslenmeye hazır olduğunu da özellikle belirtmek isterim.”

Tedarik Zinciri Yönetimi ve Teknolojilerinin işletmelere faydaları
- Tahminleme ve analitik, optimizasyon, risk yönetimi, şeffaflık ve izlenebilirlik, gerçek zamanlı izleme imkanları sunuyor.
- Veri Tabanlı Yönetim ve Envanter Kontrolü: Bulut tabanlı depo yönetim sistemleri, stok seviyelerini optimize etmek, lojistik süreçlerini daha verimli hale getirmek için kullanılıyor. Depo içi süreçlerin dijitalleştirilmesi, ürünlerin doğru zaman ve yerlerde olmasını sağlayarak stok maliyetlerini azaltıyor.
- Akıllı sözleşmeler, işlemleri hızlandırıyor, maliyetleri düşürüyor.
- Gelişmiş Analitik: Büyük Veri analitiği, tedarik zinciri süreçlerindeki zayıf noktaları belirleyerek, iyileştirme önerileri sunuyor.
- Bağlı sistemler: Depo ve lojistik araçları arasında gerçek zamanlı veri paylaşımı, operasyonel verimliliği artırıyor.
- Entegre Çözümler: Dijital platformlar, tedarikçi ilişkilerini, envanteri, lojistiği ve müşteri taleplerini tek bir platformda entegre ederek iş süreçlerini hızlandırıyor.
- Çok Kanallı (Omnichannel) Entegrasyon; Entegre Tedarik Zinciri, Stok Görünürlüğü, Hızlı İade Süreçleri: Fiziksel mağazalar, e-ticaret platformları ve diğer satış kanalları arasında kesintisiz veri akışı, tüm satış kanallarında stokların gerçek zamanlı izlenmesini sağlıyor. Tüketici iade süreçleri hızlanıyor ve kolaylaşıyor.
- Bütünleşik Sistemler: Tedarikçilerle iş birliğini kolaylaştıran platformlar, verilerin gerçek zamanlı paylaşılmasını sağlıyor.
- Merkezi Yönetim: Bulut tabanlı çözümler, tedarik zinciri verilerini merkezi bir platformda topluyor, analiz ediyor ve paylaşıyor.
- Reaktif Sistemler: Gerçek zamanlı talep değişimlerine hızlı tepki veren tedarik zincirleri oluşturuluyor.
- Esnek Üretim Sistemleri, Entegre Üretim ve Tedarik Zincirleri: Talep doğrultusunda üretim hatları yeniden düzenlenebiliyor. Fiziksel varlıkların dijital modelleri ile birlikte çalışması sağlanıyor.
- Proaktif Bakım: IoT sensörleri sayesinde akıllı çözümler, ekipman arızalarını öngörerek bakım süreçlerini optimize ediyor.
- Depo Otomasyonu, Üretim Hattı Entegrasyonu ve Drone’larla Kolay ve Hızlı Teslimat: Otonom mobil robotlar ve işbirlikçi robotlar (cobotlar), mal taşıma, sıralama ve paketleme işlemlerinde kullanılıyor. Robotlar üretim ve lojistik süreçlerini daha hızlı ve hatasız entegre ediyor. Drone’lar, stok sayımı, hızlı teslimat ve erişimi zor bölgelerde ürün sevkiyatı gibi görevlerde kullanılıyor.
- Depo Operasyonlarında Hız: AR gözlükleri, depo çalışanlarının ürünleri hızlıca bulmasına ve toplamasına yardımcı oluyor.
- Eğitim ve Simülasyon: VR, tedarik zinciri personelinin karmaşık süreçlerde pratik yapmasını sağlıyor.
- Simülasyon ve Optimizasyon: Tedarik zincirinin dijital bir kopyası (Dijital İkiz), farklı senaryoların test edilmesine olanak tanıyor.
- Gerçek Zamanlı Güncelleme: Dijital İkizler, sistem performansını sürekli izleyerek iyileştirme önerileri sunuyor.
- Esneklik ve Ölçeklenebilirlik: Değişen talep koşullarına hızlı uyum sağlıyor.
- Karbon Ayak İzinin İzlenmesi: Sürdürülebilir ve yeşil teknolojiler, tedarik zincirinin her aşamasında karbon emisyonlarını ölçerek çevresel etkilerin azaltılmasına yardımcı oluyor.
- Enerji Verimliliği: Yenilenebilir enerji kullanan ve enerji tasarrufu sağlayan sistemler ön plana çıkıyor.
- Döngüsel Ekonomi Uygulamaları: Geri dönüşüm ve yeniden kullanım süreçlerini destekleyen teknolojiler, çevredostu iş süreçlerini destekliyor.
- Kriz Yönetimi: Akıllı Tedarik Zinciri Yönetimi; pandemiler, doğal afetler gibi olaylara karşı hızlı çözüm üreten dinamik sistemler geliştiriyor.
- Yerelleştirme Stratejileri: Bu teknolojiler, yerel tedarikçilerle iş birliği yapmayı kolaylaştırıyor.
- Siber Güvenlik, Tehdit Algılama, Güvenli Veri Paylaşımı: Gelişmiş siber güvenlik teknolojileri, tedarik zincirindeki veri ihlallerini önceden tespit edebiliyor. Şirketler, arasında güvenli bilgi akışı sağlamak için şifreleme ve kimlik doğrulama çözümleri kullanılıyor.
- Kapsayıcı İletişim: Video konferans, mesajlaşma ve belge paylaşımı gibi araçlarla tedarik zinciri paydaşları arasında kesintisiz iletişim sağlanıyor.
- Hızlı Veri İletişimi, Bağlantılı Cihazlar: 5G, gerçek zamanlı veri iletimini hızlandırıyor, lojistik ve tedarik zinciri süreçlerinde anlık karar almayı mümkün hale getiriyor. 5G daha fazla IoT cihazını bağlayarak daha verimli bir ağ yapısı oluşturuyor ve tedarik süreçlerini daha dinamik hale getiriyor. Tedarik zinciri aktörleri arasında daha hızlı, şeffaf veri akışı sağlanarak daha iyi iş birliği yapılıyor.
- Anlık Durum Takibi ve Performans İyileştirmeleri: Kullanıcı dostu görselleştirme araçları, tedarik zinciri operasyonlarının her aşamasını görsel olarak takip etmeyi sağlıyor. Tedarik zinciri yöneticileri, dashboard’lar üzerinden operasyonel verimliliği analiz ederek iyileştirme fırsatlarını hızla belirleyebiliyor.
- Tedarikçi Performans İzleme ve İleriye Dönük Risk Yönetimi: Yapay Zeka (AI) destekli yazılımlar, tedarikçilerin performansını sürekli izleyerek şirketlere daha iyi seçimler yapma imkanı sunuyor. Yapay Zeka, tedarikçilerden olası kesintileri öngörerek alternatif planlar geliştirilmesine yardımcı oluyor.
- Dinamik İzleme: CPS (Siber-Fiziksel Sistemler), ürünlerin üretimden teslimata kadar tüm yaşam döngüsünü izliyor.
- Otonom Araçlar, Teslimat Robotları ile Esnek Teslimat Seçenekleri: Sürücüsüz teslimat araçları ve drone’lar, son mil teslimatlarını daha hızlı ve ekonomik hale getiriyor, şehir içi teslimatlar için otonom küçük kullanılabiliyor. Bu teknolojiler; müşterilere teslimat zamanını ve yerini seçme imkanı sunuyor.
- Yanıtlar ve Verimlilik Artışı: Yapay zeka destekli asistanlar, tedarik zinciri sorunları için hızlı çözüm önerileri sunarak, manuel müdahaleyi azaltıyor. Otomatik müşteri hizmetleri, tedarik zinciri yöneticilerine zaman kazandırıyor.
- Talep Tahmini ve Geribildirim Toplama: Sosyal Medya ve Analitik kullanımıyla; sosyal medya analizleri yapılabiliyor, müşteri talepleri, trendleri ve pazar davranışları önceden tahmin edilebiliyor. Müşteri geribildirimleri sayesinde tedarik zinciri süreçlerini hızla iyileştirmek ve ürün kalitesini artırmak mümkün.
- Stok dönme hızı ve gelirlerde artış, tedarik zinciri yönetimi maliyetleri, sipariş karşılama, pazara ulaşım sürecinde azalma, ürün bulunabilirliği, talebe yanıt verme ve karşılama yeteneğinin gelişimi, ekonomik katmadeğer oluşturulması, sermayeden yararlanma ve lojistik maliyetlerinde tasarruf imkanlarını da sağlıyor.

2024’ün en etkili tedarik zinciri liderleri ödüllendirildi
Lojistik Derneği (LODER) ve Slimstock ortaklığında düzenlenen 10. Türkiye’nin En Etkili Tedarik Zinciri Profesyonelleri ödül töreni, sektörel liderleri İstanbul’da bir araya getirdi. Törenin açılış konuşmalarını ve LODER Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Gülçin Büyüközkan ve Slimstock Türkiye Ülke Müdürü Songül Sezer yaptı.  LODER Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Gülçin Büyüközkan, “Bu yıl 10. kez düzenlediğimiz Tedarik Zinciri Ödülleri, sektördeki liderlik, iş birliği ve inovasyonu teşvik etmesi açısından çok değerli bir platform sunuyor” dedi. Slimstock Türkiye Ülke Müdürü Songül Sezer, “Tedarik Zinciri yönetimi, yalnızca şirketlerin operasyonel süreçlerini optimize etmekle kalmaz; aynı zamanda rekabet avantajı sağlamanın ve sürdürülebilir büyümenin temel yapı taşlarından biridir. Slimstock olarak, lojistik ve tedarik zinciri ekosistemini desteklemeye devam ediyoruz. Ödüllendirilen profesyonellerin hikâyeleri, yenilikçi yaklaşımlar ve çözüm odaklı düşüncelerle sektöre ışık tutarken, hepimiz için büyük bir ilham kaynağı oluşturuyor” dedi.
Davetli Konuşmacı NorthFind Management CEO’su ve Yazar Jonathon Karelse, ‘Tedarik Zincirinde Karar Alma Sanatı ve Bilimi’ sunumunda, tedarik zincirini yönetiminde karar alma süreçlerinin yalnızca verilere dayalı analizlerle değil, aynı zamanda deneyim, içgörü ve öngörüyle nasıl zenginleştirilebileceğini detaylarıyla ele aldı: “Tedarik zinciri yönetimi, iş dünyasının en stratejik alanlarından biri olarak karşımıza çıkıyor. Karar alma süreçlerinde bilimsel yaklaşımları yaratıcı içgörülerle dengelemek, günümüzün değişen pazar dinamiklerine uyum sağlamada kritik bir öneme sahip.”

2024 Türkiye’nin En Etkili Tedarik Zinciri Profesyonelleri: Alfabetik sıralamayla ödül alan şirket ve temsilcileri şöyle:
- Kürşat Apan (Mey Diageo-Tedarik Zinciri Direktörü)
- Kudret Arman (P&G-Tedarik Zinciri Direktörü)
- Meriç Atalay (Tavuk Dünyası-CSCO-Tedarik Zincirinden Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı)
- Dr. Mustafa Barış (DÖHLER Group-TIP Bölgesi Lojistik Direktörü)
- Dr. Mehmet Beytur (Türk Telekom-Destek Hizmetleri ve Satın Alma Yönetimi Genel Müdür Yardımcısı)
- Begüm Çağlayan (Sandoz-Tedarik Zinciri Direktörü)
- Ertuğrul Çelebi (English Home-Lojistik Genel Müdür Yardımcısı)
- Ahmet Özgür Doğan (Karsan-Tedarik Zinciri Direktörü)
- Ali Ersever (Schneider Elektrik-Tedarik Zinciri Direktörü)
- Nevzat Hacıoğlu (Koçtaş-Tedarik Zinciri ve Lojistik Direktörü)
- Ahmet İlham İster (Coca-Cola-Tedarik Zinciri Planlama ve Optimizasyon Direktörü)
- Dr. Orhan Orhon (Çalık Holding-CPO-Satın Alma Grup Başkanı)
- Nesime Esra Sancak Basat (Samsung-Klima Tedarik Zinciri Yönetimi Kıdemli Müdürü)
- Ahmet Seyhan (Hasçelik-Tedarik Zinciri Direktörü)
- Aziz Ünal (Enerjisa Üretım-İşletme ve Tedarik Zinciri Genel Müdür Yardımcısı)
- Arzu Ünay (L’Oréal-Operasyon Direktörü)
- Ahmet Yağcı (Penti- Lojistik Direktörü)
- Ferda Yapıcı (NETAŞ-Tedarik Zinciri Direktörü)
- Cenk Yenginer (Teknosa-Kategori ve Tedarik Zinciri Genel Müdür Yardımcısı)
- Adem Yüksel (SCHOTT-Tedarik Zinciri Direktörü ve Bilgi İşlem)

Yılın En İyi Projeleri:
- “En Sürdürülebilir” proje ödülünü Schneider Elektrik Lojistik Direktörü Ali Ersever
- “En Teknolojik” proje ödülünü, Sandoz Tedarik Zinciri Direktörü Begüm Çağlayan ve Karsan Tedarik Zinciri Direktörü Ahmet Özgür Doğan,
- “En Yenilikçi” proje ödülünü Coca-Cola Tedarik Zinciri Planlama ve Optimizasyon Direktörü Ahmet İlham İster,
- “En Etkin / Etkili” proje ödülünü Enerjisa Üretim İşletme ve Tedarik Zinciri Genel Müdür Yardımcısı Aziz Ünal aldı.
‘Yılın Projesi’ Ödülü Karsan’ın oldu: Salondaki katılımcıların oylarıyla belirlenen Yılın Projesi Ödülü ise ‘Otonom Yük Taşıma Robotu’ projesi ile Karsan Tedarik Zinciri Direktörü Ahmet Özgür Doğan’ın oldu.

TEDARİK ZİNCİRİ NEDİR?
Hammaddelerin mamullere veya hizmetlere dönüştürülerek son kullanıcılara ulaştırıldığı karmaşık lojistik sistemlerine ‘tedarik zincirleri’, bu zincirler boyunca malzemelerin, ürünlerin, hizmetlerin ve bilgilerin tedarikçiler ve müşterileri arasında karşılıklı akışına yönelik tüm yönetsel görevler, kaynaklar, teknolojiler, insanlar, örgütler, sistemler ve faaliyetleri kapsayan entegre yapı ise ‘Tedarik Zinciri Yönetimi’ olarak tanımlanıyor. ‘Tedarik Zinciri Yönetimi’ bir başka tanıma göre; “Müşteriye doğru ürünün, doğru zamanda, doğru yerde, doğru fiyata tüm tedarik zinciri için mümkün olan en düşük maliyetle ulaşmasını sağlayan malzeme, bilgi ve para akışının entegre yönetimi.”

E- ticarette tevkifat oranı belli oldu
E-ticaret üzerinden yapılan mal satışları ve hizmetlerde tevkifat oranı %1 olarak belirlendi. Konuya ilişkin Cumhurbaşkanı Kararı, Resmi Gazete’de yayımlandı. Karar, 1 Ocak 2025’te yürürlüğe girecek. 7524 sayılı Kanun ile yapılan düzenlemelerle, aracı hizmet sağlayıcılarıyla elektronik ticaret aracı hizmet sağlayıcılarının Elektronik Ticaretin Düzenlenmesi Hakkında Kanun kapsamına giren faaliyetleri dolayısıyla hizmet sağlayıcılarıyla elektronik ticaret hizmet sağlayıcılarına aracılık yaptıkları ödemeler üzerinden tevkifat uygulaması getirildi. Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda şunları söyledi: “Maliye Bakanlığı yaptığım 2010’da, hiçbir mükellefin fiziken vergi dairesine gelmek zorunda olmadığı bir dijitalleşme seviyesine ulaşmayı hedeflemiştik ve Türkiye Yüzyılı hedefi doğrultusunda yürütülen çalışmalarla bu seviyeye geldik.” Son bir yılda yaklaşık 20 milyon işlem Dijital Vergi Dairesi üzerinden yapıldı, 200 milyon ödeme ve 120 milyon beyanname elektronik ortamda alındı.
Kimler tevkifat yapmakla yükümlü olacak?: Aracı hizmet sağlayıcıları, başkalarına ait iktisadi ve ticari faaliyetlerin yapılmasına elektronik ticaret ortamını sağlayan gerçek ve tüzel kişiler ile elektronik ticaret aracı hizmet sağlayıcıları, elektronik ticaret pazar yerinde elektronik ticaret hizmet sağlayıcıların mal veya hizmetlerinin teminine yönelik sözleşme yapılmasına ya da sipariş verilmesine imkan sağlayan aracı hizmet sağlayıcıları, Elektronik Ticaretin Düzenlenmesi Hakkında Kanun kapsamına giren faaliyetleri dolayısıyla aracılık yaptıkları ödemeler üzerinden vergi tevkifatı yapmakla yükümlü kılındı.
Kimlerden tevkifat yapılacak?: Hizmet sağlayıcıları, elektronik ticaret faaliyetinde bulunan gerçek ya da tüzel kişiler ile elektronik ticaret hizmet sağlayıcıları, elektronik ticaret pazar yerinde ya da kendine ait elektronik ticaret ortamında mal veya hizmetlerinin teminine yönelik sözleşme yapan ya da sipariş alan hizmet sağlayıcılarından, yaptıkları mal satışı ve hizmet ifaları karşılığı kendilerine yapılan mal ve hizmet bedeli ödemeleri üzerinden aracılık yapanlarca tevkifat yapılacak.

Sürdürülebilirlik; ‘Tedarik Zinciri Yönetimi’nin temel bir unsuru
TEDAR Yönetim Kurulu Başkanı Tuğrul Günal, ‘Tedarik Zinciri Yönetimi’nin (TZY) şirketlerin marka değeri, rekabetçiliği ve sürdürülebilirliği üzerindeki kritik rolünü vurguladı. Günal, ‘Tedarik Zinciri Yönetimi’ bölümlerinin şirket cirolarının %50’sini üçüncü taraflardan satın alma yoluyla yönettiğini ve bu bölümlerin stratejik planlama, bütçe yönetimi, ürün geliştirme ve operasyon planlama gibi alanlarda önemli katma değer sağladığını belirtti. Günal, ayrıca, kaliteden ödün vermeden satınalma üzerinden yapılan her 1 USD’lik tasarrufun takribi 2 USD’lik satışa eşit olduğunu vurguladı.
Tuğrul Günal, sürdürülebilirliğin ‘Tedarik Zinciri Yönetimi’nin temel bir unsuru olduğunu, atık, su, elektrik ve yakıt tüketimini azaltarak maliyet tasarrufu sağlamanın yanı sıra insan ve çalışma hakları, çevre ve sosyal sorumluluk gibi konularının şirketlerde yaygınlaştırılmasında da kilit rol oynadığını söyledi. 
‘Tedarik Zinciri Yönetimi’nin geleceği hakkında da değerlendirmelerde bulunan Günal, dijital dönüşüm ve otonom tedarik zincirlerinin önemine dikkat çekti: “Çağ dijitalleşme çağıdır, her nerede olursanız olun işinizi, ilgili tüm paydaşlarınızla birlikte yapabilmeniz dolayısıyla yönetebilmeniz imkan dahilinde olmalıdır. Ulaşılabilirlik, şeffaflık, verimlilik, rekabetçilik, modern dünyaya entegrasyon, dolayısıyla var olabilmek ancak ve ancak bu sayede gerçekleşebilecektir.”
Tedarik zinciri bölümlerinin Pandemi dahil bundan sonraki çeşitli risklere çok daha hazırlıklı olabilmek için, onlarca alternatif senaryoyu kapsayan testler uygulamaya başladığını bildiren Günal, tedarik zinciri yönetimi alanında yapılmış olan genel araştırmalarda, tedarik zinciri bölümlerinin dayanıklılıklarının artırılmak istendiği ortaya çıktığına değiniyor.

Günal, alınması gereken en önemli aksiyonları şöyle özetliyor:
- Ek maliyet üstlenmek pahasına da olsa alternatif tedarikçi yaratılarak bundan sonraki zorluklarda daha dayanıklı olmak.
- Üretim alanlarını yeni lokasyonlara kaydırılabilmek.
- Katma değer yaratan kategori yönetimi uygulamasına geçmek.
- Dijital dönüşümü hızlandırılarak çevik bir operasyon modelini uygulamaya almak.
- Şirketlerde insana verilen önem, her zamankinden daha fazla olacak.
- Verimliliği artırmak.
- Görünürlüğü artırmak.
- Sürdürülebilirliği ve kurumsal sosyal sorumluluğu artırmak.

Şirketlerin, sürdürülebilirlik hedeflerine ulaşmak için tedarik zincirlerini yeniden yapılandırmaları gerektiğinin altını çizen Günal, 2030 yılına kadar birçok tedarik zincirinin net sıfır olmayı taahhüt ettiğini anlattı. Günal, bu durumun şirketlerin bu alanlarda yapacakları yatırımların uzun vadede büyük faydalar sağlayacağını, sürdürülebilirlik ve kurumsallaşmanın önemini bir kez daha gözler önüne serdiğini ifade etti.

Tedarik zincirine bütünsel bir yaklaşım gerekiyor
Uluslararası Taşımacılık ve Lojistik Hizmet Üretenleri Derneği (UTİKAD) Yönetim Kurulu Başkanı Bilgehan Engin, “Tedarik zinciri, ürünlerin, tedarikçiler, üreticiler, toptancılar, dağıtımcılar, perakendeciler ve nihai olarak da tüketiciler arasındaki hareketini sağlayan ilişkiler ve bağlantılar bütünü olarak tanımlanabilir. Bu ekosistemin ihtiyaçları çeşitli etkenler sebebiyle gün geçtikçe değişiyor. Tedarik zincirinde baş gösteren ani değişimlere, Pandemi, ekonomik kriz ve siyasi gelişmeler gibi dışsal etkilerin küresel tedarik zincirinin işleyişi üzerindeki etkilerine uyum sağlamak gerekiyor” diyor.
Engin, tedarik zincirinin önemli bir parçası olan lojistikte hız, doğruluk ve aynı zamanda maliyet ön plana çıkarken yapay zekanın da iş modellerine dahil edilmesiyle birlikte verinin de öneminin ortaya çıktığını belirtiyor: “Lojistik sektöründe verinin doğruluğu ve doğru verinin işlenebilmesi, sektörümüzdeki yapay zeka kullanımından alınabilecek verimi en üst düzeye çıkarabilmektedir. Bu sebeple tedarik zincirinde verinin çok önemli olduğunu söylememiz mümkün. İş modelleri, globalleşme ve dijitalleşmeyle birlikte hem elde ettiğimiz verinin hacmi arttı hem de veriden elde etmek istediğimiz değer farklı bir konumda. Doğru verinin odak noktasında olduğu tedarik zinciri, verimliliği ve esnekliği artırırken bütünsel yaklaşım sayesinde tüm paydaşların koordinasyonu da sağlanmış olacaktır. Lojistik sektörü temsilcileri olarak veri kullanımında analitik olgunluk seviyemizi sorgulayarak veri işleme kabiliyetlerimizle iş süreçlerimizi nasıl ileriye taşıyabileceğimizi keşfetmemiz gerekiyor. Bütüncül bir yaklaşım için ise veri sahipliği, verinin kalitesi, zenginleştirilmesi ile verinin tanısal aşamalarından geçirilmesi önem arz ediyor. Küreselleşme ve dijitalleşmeyle birlikte son 20 yılda hızla değişen teknolojinin adeta bir uzvumuz gibi çepeçevre hakim olduğu bir iklimin içerisinde yaşıyoruz.”
İnsan-teknoloji arasındaki ilişkiyi anlamak için disiplinlerarası çalışmaların öneminin  ortaya çıktığını, ortak çalışma kültürünün yaygınlaşmasının önceliklendirildiğini kaydeden Engin, tedarik zincirinde disiplinler arası yaklaşımla inovasyonu benimseyen ve uygulayan aynı zamanda bu sistemin verimliliğini ve sürekliliğini sağlayan şirketlerin öne geçeceğini söyledi: “Kamu kurumları, özel sektör ve STK’lar bir bütünün parçaları hizmet üretenleri ve hizmet sağlayıcıları olarak inovasyon stratejileri doğrultusunda atılacak yenilikçi adımları desteklemek oldukça önemli. Bu yaklaşımların sürdürülebilirliği de hizmet ihracatında lojistik ve taşımacılık sektörünün ülke ekonomisine sağladığı katkıyı artıracaktır.”
UTİKAD, Türkiye’nin küresel hub olması için çalışmalar yürütüyor: Engin, Türkiye lojistik sektörünün çatı kuruluşu ve referans noktası UTİKAD’ın bugüne kadar yürüttüğü faaliyetler ve etkinliklerin bu yaklaşımlar doğrultusunda Türkiye’nin küresel hub olması hedefiyle gerçekleştirildiğini vurguluyor: “2024’te sektörde kaydedilen en büyük başarılar ve önemli dönüm noktaları arasında UTİKAD’ın Turkish Cargo ana sponsorluğunda düzenlediği ülkemizin en büyük lojistik buluşması Türkiye Logistics Summit yer alıyor. UTİKAD’ın lojistik ve taşımacılık sektörüne kazandırdığı Türkiye Logistics Summit isimli, geleceğe iz bırakan marka etkinlikte bu yöndeki gelişmelere olumlu bir katkı sağladı, 100 milyar dolarlık sektörü buluşturduk. Geleneksel hale getireceğimiz bu etkinlikle UTİKAD olarak kaliteli nitelikli iş gücüne erişim, ülke ekonomisine katkı, Türkiye’nin küresel ticaret payından aldığı oranı artırma hedeflerimiz doğrultusunda; tüm paydaşlarla birlikte ilgili bakanlıklarımızla yakın temaslar kurarak iş birliği ve dayanışmayla taşımacılık türlerinden elde edilen geliri artırarak Türkiye’nin lojistik sektöründe dünya ilk 10 sırada yer alması için çalışmalarımızı kararlılıkla sürdüreceğiz.”

“Türkiye’nin uluslararası lojistik merkezi haline gelmesi mümkün”
TÜSİAD’ın düzenlediği konferansla kamuoyuna sunduğu “E-Ticaret Lojistiğinde Sorunlar ve Politika Önerileri” başlıklı rapora göre; Türkiye’de 2027’ye kadar toplam e-ticaret depo arzının yaklaşık 11 milyon 400 bin m2, ihtiyaç duyulacak mavi yaka insan kaynağının ise yaklaşık 121 bin kişi olması öngörülüyor. Türkiye’de e-ihracatla ilgili pazardaki oyuncuların kapsamlı bilgiye sahip olmaması, lojistik altyapı eksiklikleri, gümrük süreçlerindeki zorluklar ve dijitalleşme ihtiyacı gibi engellerin aşılması gerekiyor. Küresel perakende e-ticaret pazarının 2023’ten 2027’ye kadar yıllık %9.6 büyümesi bekleniyor. E-ticaret firmaları geleneksel perakende firmalarına göre 3 kat daha fazla depolama alanına ihtiyaç duyuyor.  Raporda depolama alanındaki politika önerileri şöyle: Depo kapasitesinin iyileştirilmesi ve belirli standartlara ve gereksinimlere uygun hale getirilmesi. İnsan kaynağı yetkinliğinin artırılması ve nitelikli işgücünün geliştirilmesi. Teknoloji altyapılarının geliştirilerek entegrasyonunun sağlanması. Süreçlerin iyileştirilmesi için yönetmeliklerin geliştirilmesi. Sürdürülebilir uygulamaların desteklenmesi.
“İntermodal taşımacılık güçlendirilmeli”: TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Orhan Turan, şunları ifade etti: “Türkiye'nin stratejik konumuyla birlikte, uluslararası lojistik merkezi haline gelmesi mümkün. Bunun için de en önemli adımlardan biri; intermodal taşımacılığın güçlendirilmesi. Kamu politika belgelerinde de yer alan, bu hedefe yönelik yapılacak altyapı yatırımları ve mevzuat düzenlemelerinin önceliklendirilmesi, Türkiye’yi lojistikte önemli bir oyuncu yapabilir. Sektördeki verimliliği artırmak, rekabet avantajı sağlamak için dijitalleşme ve akıllı lojistik uygulamaları devreye girerken, hız ve verimlilik için teknolojinin rolü yine büyük önem taşıyor. Bununla birlikte e-ticaret firmaları ve lojistik şirketleri daha yeşil çözümler benimsemeli. E-ticaret firmaları, lojistik firmalarıyla birlikte, tedarik zincirlerini optimize etmek, enerji verimliliğini artırmak ve atık yönetimini iyileştirmek için çeşitli stratejiler geliştirirken; çevre dostu üretim ve dağıtım yöntemleriyle karbon ayak izlerini azaltmayı hedeflemelidir. Bu dönüşüm, sadece çevresel faydalar sağlamakla kalmayıp, aynı zamanda markaların rekabet gücünü artıran ve uzun vadeli müşteri sadakati oluşturan bir strateji haline gelmektedir.”
“E-ticaret büyümesine cevap verecek bir altyapıyı inşa etmeliyiz”: TÜSİAD Ulaştırma ve Lojistik Çalışma Grubu Başkanı Nilgün Keleş, Türkiye’deki toplam e-ticaret operasyonunun önemli bir kısmını karşılayan Kuzey Marmara bölgesinde, e-ticarete uygun toplam stoğun yaklaşık 7.5 milyon m2 ve toplam arzın neredeyse tamamının dolu durumda bulunduğunu kaydetti: “E-ticaretin mevcut büyüme trendini dikkate aldığımızda bu arzı 2027 yıl sonuna kadar yaklaşık 11.5 milyon m2’ye çıkartmak durumundayız. İşgücü açığı, artan gayrimenkul maliyetleri ve sipariş işleme sürecinin hızını artırmaya yönelik baskılar, günümüzde e-ticaret sektöründe depolama alanında karşılaşılan zorluklar olarak öne çıkıyor.  Önümüzdeki dönemde e-ticaret büyümesine cevap verecek bir altyapıyı inşa edemezsek, e-ticaret pazarının gerek insan kaynağı gerek teknoloji gerekse ciddi depo arz problemleriyle karşı karşıya kalması kaçınılmaz olacaktır.”

“Türkiye, alternatif tedarik zinciri olarak yükseliyor”
Demir ve demir dışı metaller sektörü ihracatı 10 milyar dolara dayandı: İstanbul Demir ve Demir Dışı Metaller İhracatçıları Birliği (İDDMİB), 2024’ün Eylül ayı ve Ocak-Eylül dönemi ihracat rakamlarını açıkladı. Sanayi sektörleri arasında en çok ihracat yapan 6. sektör olan demir ve demir dışı metaller sektörünün Eylül ayı ihracatı geçen yılın aynı ayına göre %2.96 artarak 1.06 milyar dolar olarak gerçekleşti. 2024 Ocak-Eylül verilerine göre ise Türkiye ihracatı 192.81 milyar dolar olarak gerçekleşti; demir ve demir dışı metaller sektörü aynı dönemde 9.47 milyar dolar ihracatla genel ihracattan %5.6 pay aldı. Geçen yılın aynı ayına göre %2.96 artış gösteren sektör, ülke genelindeki ihracat performansına önemli bir katkı sağladı.
Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) Başkan Vekili ve İstanbul Demir ve Demir Dışı Metaller İhracatçıları Birliği (İDDMİB) Yönetim Kurulu Başkanı Çetin Tecdelioğlu, dünya genelinde Uzak Doğu ve Çin’e karşı alınan önlemlerin, Türk mallarına ve Türk ihracatçılarına olan talebi artırdığını söyledi: “Çin’e karşı Avrupa ve Amerika tarafından alınan önlemlerden dolayı Türk malları tercih edilmeye başlandı. Özellikle yaz aylarında ihracatın artış göstermesi, Türk ürünlerine olan ilginin ve talebin bir göstergesi. Şu an dünyanın Uzak Doğu ve Çin’e karşı koymuş olduğu tepkiden faydalanarak Türk mallarına ve ihracatçısına dönmüş durumda. Bu fırsatı en iyi şekilde değerlendirmeliyiz. Türk tedarik zinciri global çapta güvenilir bir partner olarak kabul edildi. Türkiye, güvenilir bir tedarik zinciri yönetiyor ve Çin’e alternatif olarak en güvenilir ülke konumunda. Bu avantajı iyi kullanmamız lazım. Türkiye, doğru bir partner ve doğru bir tedarik zinciri yöneten bir ülke. Bunu iyi değerlendirmeliyiz.”
Demir ve demir dışı metaller sektöründe yaşanan bu gelişmelerin; Türkiye’nin global ticaretteki stratejik konumunu güçlendirirken, aynı zamanda Türk ihracatçılarının da yeni fırsatlara daha hızlı adapte olmasına olanak tanıdığını kaydeden Tecdelioğlu, sektörün Avrupa pazarlarındaki büyümesinin ve Çin’e alternatif olarak görülmesinin, önümüzdeki dönemlerde de ihracatın artarak devam edeceğinin sinyallerini verdiğinin altını çizdi.