KobiEfor, 24. Yılı Etkinlikleri kapsamında düzenlediği ‘Sektörden Sektöre Çözümler ve Fırsatlar’ toplantısı ile Bursa’daydı. KobiEfor tarafından NOSAB (Nilüfer Organize Sanayi Bölgesi) işbirliği ve evsahipliğinde, Finansal Kurumlar Birliği (FKB), Hedef Filo, SOVOS Türkiye ve AKLease sponsorluklarında düzenlenen ‘Sektörden Sektöre Çözümler ve Fırsatlar’ toplantısı, NOSAB Yalçın Aras Konferans Salonu’nda, Bursa’da gerçekleştirildi.
İstiklal Marşı, Saygı Duruşu, KobiEfor tanıtım videosu ve KobiEfor Dergisi Sahibi-Editör Yalçın Sönmez, NOSAB Yönetim Kurulu Başkanı Erol Gülmez ve BTSO Yönetim Kurulu Üyesi Muhsin Koçaslan’ın açılış konuşmalarıyla başlayan toplantının sonunda KobiEfor Sahibi ve Editörü Yalçın Sönmez, KobiEfor Genel Koordinatörü Dr. Nurdan Sönmez ve NOSAB Yönetim Kurulu Başkanı Erol Gülmez tarafından konuşmacılara ve sponsorlara teşekkür belgeleri verildi.
KobiEfor Dergisi Sahibi-Editör ve Kocaeli Alikahya OSB Yönetim Kurulu Başkanı Yalçın Sönmez, rekabetçi yerli üretim için ‘Rekabetin Akıl Gücü’ şiarıyla; KOBİ’lere ve girişimcilere iletişim platformu olan KobiEfor Sanayi Ekonomi Dergisi’nin 24. yılında ‘Sektörden Sektöre Çözümler ve Fırsatlar’ toplantısına katılan tüm konuşmacılara, evsahibi NOSAB’a, destek veren kurum, kuruluşlara, sponsorlara ve katılımcılara teşekkür etti. Puslu, sisli, çok zorlu ve sıkıntılı bir süreçten geçtiğimizi, Pandemi’yle başlayan bunalımın; iklim değişikliği ve Rusya-Ukrayna savaşıyla derinleştiğini; ekonomik krize yolaçtığını belirten Sönmez, “Tedarik zincirleri kırıldı, emtia, gıda ve enerji arz güvenliği bozuldu. Enflasyon, finansal dengesizlik, finansa erişim zorluğu, resesyon, belirsizlik ve öngörülemezlikle oluşan tedirginlik, ekonomide istikrar ve güven ortamını sarstı ve hasar verdi” dedi. Sönmez, bu türbülans gibi süreçte bir de iş ve insan ilişkilerimizle yaşam biçimimizi değiştirip dönüştüren, dijitalleşmenin ve Avrupa Yeşil Mutabakatı’nın uyum sağlamak zorunda olduğumuz yeni standart ve kurallarıyla karşı karşıya bulunduğumuzu vurguladı: “Tam bir transformasyon yaşıyoruz. Bu değişim ve dönüşümün elbette zorlukları, riskleri ve tehditleri var. Ancak toplumsal bir seferberlikle farkındalığı ve bilinci oluşturarak, demokraside, hukukta ve ekonomide ihtiyaç duyduğumuz yapısal reformlarla güven ve istikrar ortamı sağlayarak, sürdürülebilir kalkınmanın ekosistemini hızlıca iyi hazırlayabilirsek; Ar-Ge ve inovasyonla ileri teknoloji geliştirerek, yüksek katmadeğerli rekabetçi yerli üretimle; yatırımları, üretimi, istihdamı ve ihracatı arttırarak, krizi fırsata çevirebiliriz. Bu süreçte gücümüze ve büyümemize katalizör olacak, Türkiye’nin; ‘Tedarik Zinciri Yönetim Merkezi’ olma potansiyelini de dikkate almamız faydalı olacaktır.”
BTSO Yönetim Kurulu Üyesi Muhsin Koçaslan, Türkiye açısından 2022’nin zorluklarla mücadele yılı olduğunu, BTSO’nun iş insanlarına ‘Kendinize inanın, ülkenize güvenin’ çağrısında bulunduğunu, Bursa gibi üretim merkezi kentlerin ekonomideki sürükleyici rolünü güçlendirecek yeni bir bakış açısına ihtiyaç duyduğunu söyledi: “Ülkemizin sanayide yüksek katmadeğerli ve ileri teknolojili alanlara dönüşüm hedefine en hazır kent Bursa’dır.” Koçaslan, imalat sanayisinde orta-yüksek teknoloji yoğunluğu yüzde 52 ile Türkiye ortalamasının iki katı, ihracatta kg birim değeri 4.5 doların üzerinde, 800 milyar lirayı aşan ekonomik işlem hacminde yüzde 46 sanayi payıyla Türkiye’nin üretim ve ihracat üssü Bursa’nın 11 bin km2’lik toplam yüzölçümünde sanayiye ayrılan payın sadece binde 8, bu oranın Londra’da yüzde 3, Berlin ve İstanbul’da yüzde 1.5 olduğunu anlattı.
BTSO Başkanı İbrahim Burkay’ın sıklıkla ifade ettiği ‘orta ihracat sendromu’nu aşabilmemiz için ekonomik ve sosyal kalkınmanın dinamosu olacak, işgücü verimliliğini artırarak bir üst ölçek büyüklüğüne geçecek KOBİ’lere ihtiyacımız bulunduğunu kaydeden Koçaslan, “Ancak bugün kentimizde KOBİ niteliğindeki sanayi işletmeleri, şehir içindeki plansız sanayi alanlarında yaklaşık 100-150 m2’lik tesislerde üretimlerini gerçekleştirmeye çalışıyor. 2018’de farklı sektörlerde faaliyet gösteren 2.500’den fazla üretici firmamızdan toplam 14 milyon m2’lik yatırım talebi topladık. KOBİ OSB ile şehir içindeki sanayi siteleri ve OSB arasında sıkışmış işletmeleri üretim ve lojistik altyapısı güçlü yeni bir alternatifle buluşturmayı hedefliyoruz.”
FKB Başkan Vekili Selahattin Süleymanoğlu, ‘Finansal Kurumlar Birliği: Birlikten Doğan Güç…’ başlıklı sunumunda, FKB’nin, bankacılık dışı finans sektörünü; 49 faktoring, 21 finansal kiralama (leasing), 20 finansman, 23 varlık yönetimi ve 6 tasarruf finansman şirketi olmak üzere toplam 119 üye şirketi ve 8 binin üzerinde çalışanı temsil ettiğini söyledi. Süleymanoğlu, ticareti finanse eden, nakit sıkıntısını çözerek işletmelere kolay ve hızlı finansman sağlayan faktoring sektörünün 2022’nin ilk 9 ayında, işlem hacminde yüzde 90, aktif büyüklükte yüzde 72, alacaklarda yüzde 72 büyüdüğünü aktardı. Toplam perakende, ticari motorlu araçlar, tekstil gibi sektörlerde yoğun kullanılan, KOBİ’lerin, ihracatçıların ve ekonominin uzandığı her yerde var olan faktoringin Pandemi ve sonrası dönemde finansmana ulaşımda ve teminatta yaşanan ciddi sıkıntılara çözüm olduğunu, krizi fırsata dönüştürdüğünü kaydeden Süleymanoğlu, faktoring şirketlerinin KOBİ’lere büyük destekler verdiğini aktardı. ‘Garanti, tahsilat ve finansman’ alanlarında hjzmet sunan faktoring şirketlerinin en önemli özelliğinin hız olduğuna, tahsilat takibini faktoringe devreden satıcının disiplinli bir tahsilat yapabildiğine dikkat çeken Süleymanoğlu, faktoring türlerini sıraladı: “Coğrafi Açıdan Faktoring Türleri; Yurtiçi Faktoring, İhracat Faktoringi, İthalat Faktoringi. Garanti Açısından Faktoring türleri; Garantili Faktoring (GKR), Garantisiz Faktoring (KR). Bildirim Durumuna Göre Faktoring Türleri; Bildirimli Faktoring (Teyitli / Teyitsiz), Bildirimsiz Faktoring.”
UNDP Türkiye İklim Değişikliği ve Çevre Portföyü Proje Yöneticisi Özge Renklidağ, ‘Sürdürülebilirlik & Yeşil Mutabakat’ başlıklı sunumunda, Birleşmiş Milletler’in (BM) kalkınma ajansı olan UNDP’nin yaklaşık 170 ülke ve bölgede faaliyetlerini yürüttüğünü, yoksulluğu ortadan kaldırmak, eşitsizlikleri ve dışlanmayı azaltmak, ülkelerin ilerlemeyi sürdürebilmeleri için çalışmalarını sürdürdüğünü anlattı. 2015’te BM’de 193 ülkenin mutabakat sağladığı Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları’na (SKA) değinen Renklidağ, ana faaliyetlerinin 3 çatıdan; sosyal gelişim, çevre koruma ve ekonomik büyümeden oluştuğunu aktardı: “Suriye krizine yanıt ve dayanıklılık, kapsayıcı ve demokratik yönetişim, özel sektör ortaklıkları, kapsayıcı ve sürdürülebilir büyüme ve iklim değişikliği ve çevre çalışmalarımızı sürdürüyoruz.”
Avrupa Yeşil Mutabakatı’nın BM’nin kimseyi geride bırakmama ve zarar vermeme gibi ilkeleri paylaştığını, Dünya’da yeşil dönüşüm, sürdürülebilir ekonomi çalışmalarına devam edildiğini belirten Renklidağ, Mutabakat’ın Türkiye’nin de kalkınma hedefleriyle uyumlu ilerleyen bir süreç olduğuna dikkat çekti: “1980’den beri ihracata dayalı büyüme stratejimizi de destekliyor. Hem AB adaylığımız, hem Gümrük Birliği ortağı olmamız da Avrupa Yeşil Mutabakatı’na uyumlu. İklim değişikliğinden çok fazla etkilenen bir ülkeyiz. Karbon vergisi, eko etiket gibi yeni standartlar geliyor, hızlı olursak riskleri fırsata çevirebiliriz. Hızlı yeşil dönüşümle maliyetler azalacak, rekabet gücü sağlayacak. Bu firmalarımızın ülkemizin kurumsallaşmasını ve daha standart üretim yapmamızı sağlayacak. Avrupa’ya ihracatta ilk sıralardayız, bunu korumak için de oldukça önemli. Yeşil dönüşüm ve yeşil yatırımlarda oldukça fırsat var. Yurtdışındaki yatırımcı ve yatırım fonları da yeşil veya sürdürülebilir faaliyet gösteren şirketlere yatırım yapmayı tercih ediyor. Neler yapmalıyız? AB’de bir mevzuat tsunamisi var, bu mevzuatları sıkı takip etmeliyiz. Üretim ve dağıtımda temiz ve yenilenebilir enerji tercih etmeli, döngüsel ekonomi ilkeleri iş ve üretim süreçlerine entegre edilmeli, üretim süreçlerinde sürdürülebilir ve geri dönüştürülebilir malzemeler kullanılmalı, modern teknolojiler kullanarak karbon salımı, enerji tüketimi ve atıklar azaltılmalı.” Renklidağ, İklim Değişikliği ve Çevre Portföyü olarak yürüttükleri çalışmalara değinerek, özellikle Bursa OSB’de dahil toplam 7 OSB’de KOSGEB desteğiyle uygulanan Türkiye’deki KOBİ’lerde Enerji Verimli Motorların Teşvik Edilmesi (TEVMOT) Projesi’ni anlattı: “Sadece Bursa’da 18 tane motor değiştirdik, 38 tonluk bir emisyon kazancı sağladık, yaklaşık 10 bin dolarlık bir hibeyi de firmalarımıza sağlamış olduk.”
TOSYÖV Bursa Destekleme Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Yavuz Kazangil, Türkiye’nin de imzaladığı Paris İklim Anlaşması sonrası hedeflerine ulaşmasının istikrarlı ve planlı bir çalışma sonucunda elde edilebileceğini anımsattı: “KOBİ’ler sürdürülebilir ekonomilere geçişin anahtarıdır ve pek çok ülkede ekonominin ve uluslararası rekabetin temel itici gücüdür. Değişime hızlı uyum sağlama güçleri KOBİ’lerin en büyük özelliğidir. KOBİ’lerin sürdürülebilir olmaları büyük önem taşımaktadır. İşte bu noktada TOSYÖV kuruldu.” TOSYÖV ve TOSYÖV Bursa Destekleme Derneği hakkında bilgiler veren Kazangil, en büyük sorunlarından biri; yetişmiş ara eleman olan KOBİ’lerde ikinci kuşak yöneticilik ve liderlik sürecinin de sancılı yaşandığını, kurum içi eğitim ve şirket anayasaları hazırlanmasıyla bunların aşılacağını kaydetti. Kazangil, TOSYÖV Bursa Destekleme Derneği’nin, üniversite-sanayi işbirliği çerçevesinde Bursa Teknik Üniversitesi, Uludağ Üniversitesi ve Mudanya Üniversitesi ile protokoller imzalayarak, çalışmalara başladığını paylaştı: “Ayrıca üniversitedeki öğrenci gruplarıyla projeler yapmaya onları işletmelerimizin geleceğine hazırlamaya çalışıyoruz. Üyelerimizi dijital dönüşüme hazırlarken dijital dönüşümün bir amaç değil bir araç olduğunun bilincindeyiz. TOSYÖV Bursa olarak biz, sürdürülebilir bir ekonomi ve bilhassa KOBİ’lerde farkındalık oluşturabilmek için çalışmalar yapıyoruz.”
Yeni Başkan olduğunu aktaran Kazangil, ilk etkinliklerini de Ekim’de, ‘KOBİ’lerde Kurumsal Sürdürülebilirlik’ başlığıyla gerçekleştirdiklerini kaydetti: “Merkezinde sürdürülebilirlik olan global yeni bir ekosisteme doğru gidiyoruz. Başta KOBİ’lerimiz olmak üzere tüm kurum ve kuruluşlarımızın sürdürülebilirlik ekosistemine bir an önce uyum sağlamaları gerekiyor. Sürdürülebilirlik bir amaç veya alınması gereken bir belge değil, bir yol haritasıdır. Bu toplantılarda sürdürülebilirlik bilincinin yaygınlaşmasına önemli katkıda bulunuyor.”
TurSEFF-GEFF Lead Marketing Consultant Arif Ergin, Türkiye Avrupa İmar ve Kalkınma Bankası (EBRD) tarafından geliştirilen TurSEFF ve GEFF’i anlattı: “TurSEFF (Sürdürülebilir Enerji Finansman Programı) 13 yıldır aktif olan bir program, önümüzdeki yıl itibariyle sona geliyor, birkaç sene daha devam ettikten sonra artık tamamen yoluna GEFF olarak devam edecek. TurSEFF, sürdürülebilir enerji ve kaynak verimliliği yatırımlarını hem kamuda hem özel sektörde finanse eden bir finansman programıdır, diğer kredi ve leasing programlarından farkı; krediyle veya leasingle beraber verilen teknik danışmanlık desteğidir. Bu destekler de Avrupa Birliği (AB), Hazine ve Maliye Bakanlığımız tarafından finanse edilmektedir, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı desteklemektedir. TurSEFF de GEFF de EBRD’nin toplam 28 ülkede uygulamaya koyduğu bir program, bu program kapsamında toplamda 5.7 milyar Euro yeşil proje finanse edildi. TurSEFF’in de bir parçası olduğu GEFF programı, yeşil projelerin finansmanı için EBRD tarafından geliştirilmiş ve donörlerce desteklenen bir çerçeve programıdır. 170’ten fazla anlaşmalı finansal kurumla 202.000’den fazla faydalanıcıya ulaşıldı. TurSEFF kapsamında finanse edilen bileşenler; enerji verimliliği, su verimliliği, hammadde verimliliği, atık yönetimi, yenilenebilir enerji. TurSEFF’te Ağustos’ta 2022 itibariyle 2.656 adet yeşil projeye toplamda 790 milyon Euro finansman sağladık, 667 MW toplam kurulu yenilenebilir enerji gücü, 1.1 milyon hanenin bir yılda tükettiği elektrik miktarına eşit enerji tasarrufu veya 1.2 milyon otomobilin yıllık CO2 eş emisyonuna eşit emisyon azaltımı sağlamış olduk. Tarıma da ciddi destekler sağladık. 250 bin Euroya kadar yatırımları online üzerinde finansmana ulaşabilirsiniz. Fonlar, Türkiye’de leasing firmaları ve bankalar üzerinden dağıtılıyor. Bu yatırımlar, CO2 emisyonlarında yılda 9 milyon tonun üzerinde bir azaltım sağladı. Dünya’nın sonu gelmiyor aslında yaşamın sonu geliyor, iklim değişikliği canlıları vuracak. TurSEFF, olumsuz etkilerin bertaraf edilmesi amacıyla geliştirilmiş bir finansman sistemiydi, bunun artık başarılamayacağı görüldü ve artık GEFF’te biz adaptasyon, yeni koşullara uyumlanmayla ilerliyoruz. GEFF’in lansmanı 2 hafta önce yapıldı, çok yeni başlayan bir program, GEFF’i ilk defa bir kalabalığa anlatmış oluyorum.”
Türkiye’nin ciddi anlamda su fakirliğine doğru gittiğini, önümüzdeki dönem GEFF’te su konusunu çok daha fazla odaklarına alacaklarını bildiren Ergin, GEFF’de sürdürülebilir tarım ve sürdürülebilir toprak yönetimini finanse edeceklerini açıkladı: “GEFF Türkiye’nin temel amacı; sürdürülebilir enerji, iklim değişikliğini azaltmak, yeşil ekonomi, kurumsal iklim yönetişimi, rekabetcilik, toplumsal cinsiyet eşitliği. GEFF tarafında şu anda elimizde 520 milyon Euro finansmanımız var. Su kaynaklarının ve denizlerin korunmasını gözeten yeni trend Mavi Ekonomi’yi konuşuyoruz. Türkiye su fakirliği çeken bir ülke olmaya doğru ilerliyor, ülkemiz Kahire iklim kuşağına girdi, çöl iklimi Türkiye’ye doğru yaklaşıyor. EBRD, EIB ve UfM, AB desteğiyle Mavi Akdeniz Ortaklığı’nı başlattı; Mavi Kredi geliyor. Mavi Akdeniz Ortaklığı, sürdürülebilir mavi ekonomi projeleri için hem sermaye harcaması hem de teknik yardım hibeleri sağlamak üzere önümüzdeki 8 yılda 6 milyar Euro’luk finansal araçlar geliştirecek.”
GÜNDER Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı ve Aydem Enerji Holding Yönetim Kurulu Üyesi F. Elif Yağlı Ece, dağıtım, bağlantı aşamasından son kurulum aşamasına kadar hepsini dikkate alarak hem GÜNDER Üyesi, hem de yatırımcı olarak tecrübelerini paylaştığını vurguladı: “İlk kurulumlar 2014’te başladı. Lisanssız santrallerle birlikte çok ciddi bir güneş kurulumu başladı. Türkiye’de şu anda 30’dan fazla panel üreticisi var, yılda 5 bin megawatt kadar üretim kapasitesi var. Çin yerine Türkiye’den panel tedarik etmek çok daha avantajlı. Mevzuat oturduktan ve elektrik fiyatlarındaki artıştan sonra çatı kurulumları yaklaşık 2 yılda kendini geri döndüren bir sistem haline geldi. Çatılarda sahaya göre yatırım maliyeti daha düşük. Sanayicilerin teknik kapasiteleri mümkünse önce çatılarını değerlendirmeliler. Saha kurulumları yaklaşık 3 yılda kendini ödüyor. Özellikle kamu bankalarından finansman bulmak mümkün. Aynı zamanda EPC+Finansman modeli de bulunuyor.”
Yağlı Ece, ‘Güneş enerjisi yatırımı nasıl yapılır?’ sorusunu da yanıtladı: “İlk önce çağrı mektubunun alınması, sonra projenin onaylatılması gerekiyor. Üretim Bağlantı Anlaşması’ndan sonra yatırım teşvik başvuruları yapılıyor. Yatırım uzun vadeli bir yatırım, o yüzden öncelikle dikkat edilmesi gereken konulardan biri özellikle doğru panel, invertör, konstrüksiyon vb. malzemelerin temini, kurulumun tamamlanmasının ardından santralin geçici kabulü ve mahsuplaşma için perakende sözleşmesinin tamamlanmasıyla işlem bitiyor. Dikkat edilmesi gerekenler ise şöyle: invertör seçiminde teknik olarak iyi ekibi, yaygın servisi olan birini seçmekte fayda var. Kayıpları minimize edecek projelendirme, tecrübeli montaj ekipleriyle çalışmak önemli. Çatı projelerinde gölgelenme olmamalı, çatıyı maksimum seviyede kullanacak yerleşim yapılmalı; saha projeleri enerji nakil hattına çok uzak olmamalı, sahanın güneşe bakış yönüne, sahanın tarım arazisi olmamasına, zemin yapısının sağlam olmasına, sahanın çok hafriyat ve tesviye ihtiyacı olmamasına dikkat edilmeli.”
Yağlı Ece, son mevzuat değişikliklerine de değindi: “Son mevzuat değişikliği ile devlet diyor ki kendi tüketiminin 2 katı kadar santral kurabilirsin, bunun 1 birimini kendin tüketirsin, 1 birimini ben satın alırım daha fazlasını devlete bedava verirsin. Mahsuplaşma aylık yapılıyor, devlet ödüyor veya siz ödüyorsunuz. Yıllık mahsuplaşma da yapılıyor, düzeltme varsa devlet size ödüyor, o yıl içinde tüketiminiz azaldıysa geçen yılı dikkate alıyor, arttıysa cari yılı dikkate alıyor devlet. Hangi tüketim fazlaysa o yılı dikkate alıyor. 2023 itibariyle bir tüketim noktası için farklı dağıtım bölgelerinde birden fazla üretim noktası olabilecek. Çatınızda sizin santraliniz olacak, başka bir bölgede de saha geliştirebileceksiniz, sanayiciler öncelikle çatısını kullanmalı, eksik kalan bölgeler için sahasını geliştirebilir. Aynı tüzel kişilik altında olursa birden fazla tüketim noktası, bir üretim noktasına bağlayabiliyorsunuz.”
NOSAB Yönetim Kurulu Başkanı Erol Gülmez; “KobiEfor, yaklaşık 24 yıldır Türkiye’de ekonominin nabzını tutan bir dergimiz. Bölgelerde bu tip etkinlikleri yapıyor. Bursa’da böyle bir etkinliği yapacaklarını öğrenince evsahibi olmak istedik” dedi. Gülmez, şunları söyledi: “Malum, derdimiz; enerji fiyatları ve enerji tedariği. Önümüzdeki dönemde karbon ayak izinden dolayı, temiz enerji üretemezsek ürünlerimizi Avrupa’ya satamayacağız. Ve bu da aslında çok yakın bir zaman. Dolayısıyla rekabet edemeyeceğiz. Biz Bursa’da yıllar önce 17 OSB bir şirket kurduk; BOSBİR (Bursa Organize Sanayi Bölgeleri Enerji Üretim A.Ş.). Ben onun Yönetim Kurulu Üyesi’yim, bugün onun Genel Kurulu vardı, bir 3 yıl daha Yönetim Kurulu olarak devam etme kararı aldık.
Hedef Filo Satış Direktörü Petek Öztürk, ‘Bugünden Geleceğe’ başlıklı sunumunda, Basketbol Federasyonu’nun resmi sponsoru olduklarını belirterek, katılımcılardan sunumdaki QR kodu okutmalarını rica etti, ankete katılan 32 kişiden 16 kişiye basket maçı bileti hediye ettiklerini söyledi. “Biz şirketlere 12 aydan 48 aya kadar araç çözümleri sunan, uzun dönemli operasyonel kiralama hizmeti veren bir şirketiz. Bizim misyonumuz; müşterilerimize kesintisiz hareket etme özgürlüğü vermek, onların hem iş hem yaşam kalitesini artırmak ve bunlara da kolay ulaşmalarını sağlamak için varız” diyen Öztürk, Hedef Filo’yu rakamlarla anlattı: “20 yıllık tecrübe, %100 yerli sermayeyle çalışıyoruz, 200 çalışanımız, 1200 tedarikçimiz, 2000 müşterimiz var, müşterilerimizin yaklaşık yüzde 80’i KOBİ’lerden oluşuyor, ağırlıklı KOBİ’lere hizmet veren bir şirketiz, 6 bölgede; 6 yıldır da Bursa’da varız, yolda 15000 aracımız ve 4.2/5.0 memnuniyet oranımız var, Dünya’da ilk olarak hem BMW hem Mercedes’in aynı anda iki markanın da partnerlik verdiği tek şirketiz.”
SOVOS Türkiye Kıdemli Satış Direktörü Ali Bulut, ‘E-Dönüşüm Süreçleri Hakkında Tüm İpuçları’ başlıklı sunumunda, şu bilgileri verdi: “2019’da Foriba adlı özel entegratörü satın alarak Türkiye pazarına giriş yapan Sovos, 2022’de Digital Planet’i satın aldı. Türkiye’de yaklaşık 350-400 kişilik bir ekibimiz var. Sovos, tüm ürünlerini kendi yazıyor, özel entegratörlük ve vergi çözümleri üzerinde çalışmalarını sürdürüyor. Sovos Cloud portalı kullanan yaklaşık 60.000’in üzerinde müşterimiz var. KOBİ’lerle ve çok büyük firmalarla yakın çalışıyoruz. Bulut sistemlerimizde günlük ortalama 2.2 milyon e-belge işlemi gerçekleştiriliyor. Türkiye’deki e-faturaların yüzde 70’ini yönetiyoruz. Sovos, globalde e-dönüşüm ve e-belgeler konusunda Dünya’da lider bir firma, şu anda 70’ten fazla ülkede kendi ürünlerimizle ve kendi desteğimizi vererek hizmet veriyoruz. Stockholm’deki regülasyon ekibimiz, Dünya’da 200’den fazla ülkedeki vergi regülasyonlarını takip ediyor. Bursa’da da çalıştığımız, yurtdışında faaliyetleri olan çok büyük firmalar var. Biz globale açılan firmalara yardımcı oluyoruz, sadece Türkiye’de değil, bulundukları diğer ülkelerdeki vergi yükümlülüklerine danışmanlık, servis hizmetlerimizi ve ürünlerimizi sunuyoruz. Böylece tek bir tedarikçi ve tek bir entegrasyonla bu yükümlülüklerini yerine getirmiş oluyorlar. Fortune 500 şirketlerinin yarısı dahil, Google, Apple, Shell, BP ve Türkiye’deki bilinen bütün holdingler gibi birçok şirket müşterimiz. 16 farklı dil kullanan 3.000’e yakın çalışanı olan Sovos, Türkiye’de ve Dünya’da satın almalarla büyüyor. Şu ana kadar yaklaşık 22 satın alma yaptık, sadece geçen yıl 9 şirketi satın aldık.”
AKLease Satış Müdürü Murat Ateş, NOSAB’ın bu sene müşterileri arasında yer aldığını ve burada bulunmaktan ayrıca mutlu olduğunu belirterek, şu bilgileri verdi: “Leasing (finansal kiralama) alternatif bir finansman modeli, banka kredisine benzer bir yapısı var. Sadece bizler nakit olarak kredi sağlamıyoruz, bir yatırım malının finansmanına aracılık ediyoruz. Yatırımcının belirlediği yatırım malını biz satın alarak yatırımcıya kiralamak yoluyla devrediyoruz, bir vade içerisinde yatırımcı üzerine düşen ödeme yükümlülüklerini yerine getiriyor ve yatırım sonunda da malın sahipliğini edinmiş oluyor. Yatırımcı menkul veya gayrimenkul sahip olmak istediği malı belirledikten sonra satıcı firmayla anlaşmasını yaparak leasing firmasına başvurusunu yapıyor. Bizler de bir banka kredisi çalışması yaparak, uygun görülmesi halinde bir sözleşme imzalıyoruz. Yatırımcı taahhütlerini yerine getirdikten sonra kira ödemelerinin sonunda malın kendisine sahip oluyor.”
Leasingde bireysel müşteriler haricinde tüm şirketlerle sözleşme yapılabildiğini aktaran Ateş, nelerin lease edilebileceğini aktardı: “Ulaşım araçları (ticari veya binek), gayrimenkuller, makine ve ekipmanlar ile tüm enerji yatırımlarını finanse edebiliyoruz.” Öncelikli olarak hizmeti ön planda tuttuklarını vurgulayan Ateş, tüm satın alma operasyonlarını aslında leasing firmasının üstlendiğini, dolayısıyla hizmet tarafında operasyonel kolaylık sağladığı için en önemli hizmetin bu olduğuna inandıklarını paylaştı: “Leasingin bir de vergisel avantajları var. Üretim mallarının KDV’si leasing yoluyla satın alınması durumunda %1’e düşüyor. Türkiye’de özellikle KOBİ’ler üzerinde KDV’nin hatırı sayılır bir maliyeti olduğunu düşünürseniz, leasingde finansmanın önemi ortaya çıkmış oluyor. Nakit akışına uygun, esnek veya sektöre göre mevsimsel ödeme planları yapıyoruz. Yatırıma özgü bir teşvik varsa, teşvikten olduğu gibi yatırımcının faydalanmasını sağlayabiliyoruz, teşvikten kazanılan tüm haklar leasing firması aracılığıyla tekrar devam ediyor. Leasing limitleri yatırımcıların banka limitleri tarafında serbestisini sağlıyor. Firmalara; banka tarafındaki limitlerini işletme sermayesinde kullanmalarını, yatırım malı finansmanının da leasing kanalıyla olmasını tavsiye ediyoruz. Genelde leasing işlemleri orta ve uzun vadeli oluyor, minimum 12 aydan başlayarak 5 yıl vadelere kadar çıkabiliyoruz.”
KobiEfor ve NOSAB (Nilüfer Organize Sanayi Bölgesi) işbirliğiyle; Sektörden Sektöre Çözümler ve Fırsatlar
Bunlar da ilginizi çekebilir