Önemli olan kalitenin, toplama parçalarla olamayacağıdır. Önemli olan kaliteyi bir felsefe olarak görüp bir yaşam becerisine dönüştürebilmek ve ona uygun bir tutum geliştirmektir. Aksi takdirde toplam değil, toplama kalite olacaktır ki toplama işlerden veya parçalardan kalite oluşturulamaz.
İnsanoğlunun kendini bildi bileli bir şekilde kaliteyi aradığını söylersek abartmış olmayız. Zira yaşam koşulları kendisini dünden daha iyi, güçlü, akıllı, hızlı, becerikli, uyumlu, zeki, olgun olmaya zorlamaktadır. Dolayısıyla insanın değişim ve gelişim yolculuğunda her zaman bir “kalite” arayışı vardır. Kalite kavramı da zamanın ruhuna göre değişmekte ama bir şekilde kendisini var etmeye devam etmektedir.
Kalite, 20. yüzyılın ikinci yarısından sonra endüstriyel alanda küreselleşmenin sonucu olarak “saldırgan” ve “imhacı” bir rekabete girilmesiyle işletmelerin varlığını tehdit etmesiyle daha belirgin olmaya başlamıştır. Küreselleşme sınırları, iş yapma, üretim ve örgüt yapılarını değiştirmiş, egemen oldukları pazarda küçülmek ve değişmek zorunda kalan şirketler yeniden pazar payını yakalamak için yönetim ve üretim anlayışlarında yeni arayışlara ve değişimlere girmek zorunda kalmışlardır.
‘Toplam Kalite’yi (TKY) bir felsefe olarak kabul edip ilk Japonya’da uygulayan Amerikalı bir mühendis olan William Edwards Deming’dir. II. Dünya Savaşı’ndan yeni çıkmış; “Japon malı tapon malı” anlayışından dünyaya meydan okuyan ekonomik bir küresel güce evrilmeye başlamıştır. Deming’in, Japonlara, “Beni dinlerseniz kısa sürede ayağa kalkarsınız, dediğimi yapmaya devam ederseniz öncü bir ülke olursunuz” desturu bu gelişimde kalitenin oluşma sürecinde önemli rol oynamıştır.
Japonya’da başlayan Toplam Kalite Yönetimi’ni (TKY) kısa sürede dünyanın önde gelen farklı alanlardaki işletmeleri, kurumları ve örgütleri uygulamaya başlamış ve TKY yeni nesil bir yönetim anlayışı olarak literatüre geçmiştir. Daha sonraki süreçlerde yer alan Kalite Düşünürleri olan Juran, Feigenbaum, Ishikawa, Taguchi, Crosby, Drucker ve diğerleri kalitenin dünyada yerleşmesine önemli katkılar yaptılar.
“Kalite” Latince kökenli bir terimdir. Latince’deki “qualitas” Fransızca’ya “qualite” olarak geçmiş daha sonra Fransızca okunuşu olan “kalite” kavramı Türkçe’ye geçmiştir. Kalitenin sözlük anlamı “nitelik”tir. Nitelik ise varlıklar arasında bulunan ve nicelikle ilgisi olmayan ayrımları şu ya da bu bakıma göre oluşturan durumlardır. Bununla birlikte sözcüğün ve dilin soyut yapısından kaynaklanan durumdan dolayı kalite kavramı farklı düşünürler tarafından farklı şekillerde algılanmıştır. Kimisi, “Ürün tatminini sağlamak amacı ile bir ürünün müşteri gereksinimlerine uyum koşullarını tanımlayan özellikler”, kimisi, “geliştirilebilecek her şeydir”, kimisi, “en ekonomik, en kullanışlı ve her zaman tüketiciyi tatmin eden ürün veya hizmetin üretilmesi, “ ürünün sevkiyattan sonra toplumda neden olduğu minimum zayiattır”, kimisi ise; “bir mal ya da hizmetin belirli bir gerekliliği karşılayabilme yeteneklerini ortaya koyan karakteristiklerin bütünüdür” olarak tanımlanıyor. Bununla birlikte Crosby’ye göre kalite; kusursuzluk arayışına sistemli bir yaklaşımdır, Deming’e göre ise, “kalite; müşterinin şimdiki ve gelecekteki isteklerinin karşılanması” olarak betimlenir.
Kalitenin ortak özellikleri ise; müşteri tatmini, verimlilik, israfta azalma, esneklik, sürece dayanan üretim, işi doğru ve tam yapmak, işi bir defasında doğru yapmak, kusursuzluk arayışı barındırır. Bununla birlikte kalite her şeyden önce bir tavırdır. Bir örgütteki herkesin görevidir, sürekliliktir, önderliktir, değişime ayak uydurmak, sürekli öğrenmek ve aynı zamanda saygınlıktır.
Kaliteyi bir sayfaya sığındırmak kolay değildir; sadece ne olduğu konusunda kısa bir özettir yazılanlar ama önemli olan kalitenin, toplama parçalarla olamayacağıdır. Önemli olan kaliteyi bir felsefe olarak görüp bir yaşam becerisine dönüştürebilmek ve ona uygun bir tutum geliştirmektir. Aksi takdirde toplam değil, toplama kalite olacaktır ki toplama işlerden veya parçalardan kalite oluşturulamaz.
Toplam mı Yoksa, Toplama Kalite mi?..
Paylaş