Kuşaklar arası çatışma evrenseldir. Hayatları zorluklarla geçen ama yılmaz, disiplinli, ısrarcı ve hayal gücü yüksek insanlar er ya da geç bir şekilde başarıyorlar. Burada önemli olan yılmazlık, disiplin ve bir gün her şeyin değişeceğine olan kök inançtır.
Kuşaklar arası çatışma evrenseldir. Çocuklar, çocuklukta hayran oldukları anne-babalarından ergenlik zamanında kaçmaya, gençlikte beğenmemeye, onları cahil ve eski kafalı bulmaya ve ne zaman ki hayata atıldıklarında anne-babalarının değerini anlamaya daha sonralarda ise onları birer bilge olarak kabul etmeye evrilir. Bu normaldir ama son günlerde yaşanılan sorunlardan birisi de gençlerin yeterince hayatlarının sorumluluklarını almadıkları; hayatta mücadele etmek yerine kolayı seçmeleri, sürekli anne-babalarını suçlamaları, hazırı seçmeleri ve kolay, zahmetsiz bir yerlere gelmeleri konusundaki yaygın kanıdır.
İnsan doğasında iki kere iki dört etmiyor. İnsan mantık dışı bir varlıktır. Haz hayatında önemli rol oynar. Hazza yönelen ve hazzı yaşamın merkezine koyan insan farklı bir tutum geliştirmeye başlar. Bir de refah içinde büyümüşse ona sorumluluğu, mücadeleyi, disiplini öğretmek deveye hendek atlatmaktan zordur. Haz odaklı kişinin temel korkusu da acıdır ve acıdan kaçmak için de denize düşse yılana sarılır misali haz tuzağında debelenip durur.
Hayatı mücadele içinde geçen, yokluktan beslenen ve daha küçük yaşlarda hayatın soğuk rüzgarlarıyla kavrulan bireyler ise hayata daha fazla sarılmakta ve bir şeyler olmak ve bir yerlere gelebilmek adına -önceleri eksiklik gibi görülse de- daha fazla şanslı olmakta. Ve yılmaz bir tutum içinde doğru bir karakter geliştirirler. Bir yerlere gelmiş, iş kurmuş, buluş yapmış, sivrilmiş insanların hayat hikayeleri çoğunlukla yoklukla mücadele içinde geçmiş ve oradan sert, kararlı ve güçlü olarak çıkmış birinci kuşak insanlardır. Derler ya, “Zor zamanlar güçlü insanlar, kolay zamanlar zayıf insanlar yaratır”, işte öyle.
Hayatları zorluklarla geçen ama yılmaz, disiplinli, ısrarcı ve hayal gücü yüksek insanlar er ya da geç bir şekilde başarıyorlar. Hayatları zorluk içinde gelen ve çabuk yılan ve vazgeçenler de yok değil. Burada önemli olan yılmazlık, disiplin ve bir gün her şeyin değişeceğine olan kök inançtır. Başarıyı getiren para, statü, fiziksel cazibe, tek başına yetenek değildir. Başarıyı getiren; “Ne olduğunuzdan çok ne yaptığınız ve ne yapmanız gerekendir.” Ne yapmanız gerektiğinin sorumluluğunu alan insanlar mutlaka hayatlarının efendileri olma yolunda tam gaz gideceklerdir. Başına gelenlerden ailesini, hayatı, başkalarını suçlayanlar ve hatayı kendilerinde aramak yerine “düşman dışarda” anlayışında olanlar hiçbir zaman başarılı olmazlar.
Hayatı zorluklarla geçmiş ve bir mevki, statü ve yer etmiş insanların çocuk yetiştirmede yaptığı hatalarından önemlisi; “Biz zorluk çektik, onlar çekmesin” anlayışıdır. Çocuklarınıza hayatı yeterinden fazla kolaylaştırınca doğal olarak onlarda mücadele azmi gelişmiyor. Refah ve kolay hayat, zayıf ve haz odaklı insanlar yaratıyor. Sonra anne-babanın aklına geliyor ama bir yaşa gelmiş ve kolaya alışmış insanı yeniden eğitmek zor oluyor. Oyuncağını kendi yapmış, okul kıyafetlerini kendi ütülemiş, kravatını kendi bağlamış, yatağını kendi toplamış insanlar kolay pes etmezler. Onları başarısızlık korkutamaz.
Hayata karşı takındığımız tutum, hayat başarısında önemlidir. Kolay olan bir şey yoktur ama kolaylaştırılmamış şeyler vardır. Gençlerin ve yetişkinlerin dahi öğrenmesi gereken önemli bir yaşam becerisi; sorun çözme yetisi kazanmaktır. Okullarda matematik bize sorun çözmeyi öğretir ama kâğıt üzerinde kalır genelde bu bilgiler. Okulda matematikte başarılı olan büyük bir yüzde hayatta çuvallar. Çünkü sorun çözmeyi kâğıt üzerinde bırakmış yaşamın kendisine aktaramamıştır bu bilgiyi. Okul başarısı hayat başarısı anlamına gelmez büyük bir oranda. Hayatta başarılı olabilmek için daha başka yetilere ihtiyaç vardır. Özsaygı, disiplin, yılmazlık, duygularını yönetebilme, doğru iletişim, etkili dinleme ve kendini başkalarının yerine koyabilme gibi bir dizi donanım gerekir. Bu yetiler için de okumak, okumak ve yine okumak önemlidir. Zorluklarda şikayet eden, ‘buralarda yaşanmaz’ diye başka ülkelere kaçma fırsatı arayan, kendini geliştirmek ve değiştirmek yerine sürekli iş, eş, yer değiştiren kişiler, çoğunlukla kolaya kaçma dürtüsü içindedir ve bunlara mutluluk her zaman başka yerde ve başka insanlarda olacaktır.
Hayat mücadele değildir, mücadelenin kendisini hayat olarak benimseyen bireyler ne istiyorlarsa dışarda onları içinde yaratanlardır. İnkar ederek birşeyin olmasını beklemez, istiyorlarsa ya bir yol bulurlar ya da bir yol yaparlar.
Gençlik, Sorumluluk ve Hayat Kavgası
Paylaş