KobiEfor Sanayi Ekonomi Dergisi
2015-01-01 08:30:00

Okuma Yazma üzerine...

Turgay Biçer

01 Ocak 2015, 08:30

Yazınının, Sümerler tarafından bulunmasıyla başlayan uygarlık süreci kuşaktan kuşağa aktarılırken bu dönemlerde okuma ve yazma, insanlık tarihinin önemli değerleri olarak ele alınmış ve yüceltilmiştir doğal olarak.
Okuma ve yazma günümüzde de cehaletten aydınlığa giden önemli süreçte yine önemli bir koşul olarak yerini almaktaydı kısa bir zaman öncesine kadar. Hatta, ülkelerin okuma yazmanın nüfusa oranı aynı zamanda bir gelişmişlik ölçüsü olarak da kabul edilmiş; okuma  yazma bilmeyenlere okuma ve yazmayı öğretmek için tüm ulus olarak seferber olunmuştur. Asker ocaklarında bile, Ali okullarında, Anadolu’nun herhangi bir yerinden gelen ve okuma yazma bilmeyenlere buralarda okuma yazma öğretildiklerini biliriz. Aynı şekilde halk eğitim merkezlerinde ve semt okullarında da okuma yazma öğretilmektedir hala bu eksikliği olanlara.
Okuma yazma bir zamanlar yüceltilen değerler olmuştur ve okuma yazma çağdaş ve uygar bir insanın kendini aydınlatmasının en önemli olgusudur ve bu böyle olacaktır ki okuma yazma yerine beynine çip takana kadar ama günümüzün asıl sorunlarından birisi, bu akıllı (!) denen telefonların okuma yazmanın derin anlamlarını bozmalarıdır…
Sosyal medya ile birlikte kitap, dergi, okumanın azaldığı, insanların artık gazete bile almadığı, bilmek, araştırmak, üretmek yerine, tüketmenin ve zamanı gereksizce ve önemsizce harcamanın “değer” olduğu bir döneme geçmiş bulunuyoruz. Üniversitede öğrencilerime mesleki ve bireysel gelişimlerine katkı sağlaması için okunması gereken kitapları yazılı olarak olarak verdiğimde, birçok öğrenci “okumayı sevmediğini, okusa bile kitaptan çabuk sıkıldığını veya bir türlü bitiremediklerini” sık sık söyler oldular. Çevremde bu söylemlere benzer çok şeye şahit olurum. Kitap okuma oranı azaldı, okumak ve yazmak eskisi kadar değer değil ve önem de arz etmiyor…

Sigara vb. gibi sağlıksız olan şeylere harcanan para ile kitaba ayrılan para kıyas edilemeyecek kadar arada uçurum olmasına rağmen yine de kitap okumanın ve yazmanın bence bireylere tam olarak doğru anlatılamadığını düşünüyorum. Kitap okuma bir işkence haline geliyorsa o öğretmenler ve okullar dahil işlerimizi doğru yapamadık denilebilir. Okuma yazmanın içi bu kadar boşaltılmışsa “Gelişmiş ve uygar bir ülke nasıl olunabilir?” bir düşünme gerekir?

Acaba okuma ve yazma deyince vurguyu –ma ekini fazla mı vurguladık ve önemsizleştirdik? Ya da okuma yazma ile uğraşmayı “tu kaka” yaparak insanları okuma yazmadan mı uzaklaştırdık?;

Ne yaptıysak yanlış yapmışız belli ki. Bırak okuma yazma bilmeyi, üniversite diplomalarının bile değersizleştiği bir ortamda “eğitim” kavramını tartışmanın anlamı bile kalmıyor doğal olarak

Görgüyü, erdemi ve sevgiyi paralı olmaya, zenginleşmeye ve mal mülk sahibi olmaya değişirsek “Okuyacaksın da ne olacak?” sorusu doğal olarak insanı okuryazar olmaktan çok ötelere fırlatacaktır…

“Oku” diye başlasa da kutsal kitabımız; okumadıktan, deneyimleri yazmadıktan, bilgileri paylaşmadıktan, yazılı kültürümüzü zenginleştirmedikten sonra okumak sadece belirli azınlığın bir değeri olarak kalacaktır…

Okuma yazma öğrendik ama “okumaya” bir türlü başlayamadıktan; okumayı bir yaşam biçimine dönüştürmedikten sonra hangi dili konuştuğunuzun, eğitiminizin; son günlerin tartışması olan Osmanlıca okuma yazmanın hiçbir önemi kalmayacaktır zira okumak şimdilik moda değildir ve gereksiz gibi görünmektedir…

İnsanlar bilgili, erdemli ve değerli olmaktan çok tanınmış, mal mülk sahibi olmak, güzel yerlerde yemek içmek, marka giyinmek gibi geçici ve doyurucu olmayan ikincil şeylere yönelince doğal olarak yaşamda daha çok acılar çekmeye devam edecektir…

Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.