Öğretimden farklı olarak eğitimin amacı, bireylere yaşamlarında karşılaşacakları her türlü sorunu çözmeyi öğretebilme yetisi kazandırmaktır. Bu yetiyi kazanmak için okula gerek yoktur; insan düşünerek, okuyarak, gözlemleyerek, yaşayarak, kurs veya seminerlere giderek çeşitli yollarla sorun çözme becerisini kazanabilir; kazanmalıdır.
Asıl soru, insanın bu kadar sorun çözme konusunda yetisi ve seçenekleri olmasına rağmen neden hala sorun çözmek bir kenarda dursun, sorunun parçası haline gelmiştir bunca ve onca gelişmelere ve teknolojiye rağmen? Neden hala insanların çoğu çeşitli acılar çekmektedir? Ve neden hala insanlar iyilik, güzellik ve barış istemelerine rağmen kavga, kargaşa, ezme, yok etme ve savaş çığırtkanlıkları yapmaktadır?
Sorun; insanın dünyayı ve yaşamı nasıl algıladığı veya algılatıldığı ile ilgilidir. Sayısı azımsanmayacak insanlar bilgi, erdem, barış, dostluk, kardeşlik ve yaşanabilir bir dünya kurmanın hayali ve mücadelesi içindeyken ne yazık ki sayısı daha fazla olan insan bundan farklı olarak; belki de çıkarları gereği karmaşayı, ötekileştirmeyi ve düşmanlığı körüklemeyi tercih etmektedir bilerek veya bilmeyerek…
İnsanoğlu varoluşundan bu yana sadece 250 yıl savaşmamış, geri kalan dönemde savaşacak veya yok edecek bir neden veya bahaneler bulmuşlardır. İnsanların savaşma nedenlerinin altında, en önemlileri, inanç, milliyet, cinsiyet ve ekonomik nedenler gelmektedir. Oysa “insan olma” erdemini hayata geçirseydi insanoğlu birbirine hayatı zindan edecek savaşlar yerine; “daha yaşanabilir bir dünya ve çevre ülküsü ” savaşı verseydi “yok etmek” yerine “var etmek” erdemini geçerli kılacaktı…
İnsanın geldiği nokta azımsanamayacak bir noktadadır aslında. İnsan ve insanlık muhteşem bir medeniyet yaratabilir ve bazı ülkeler buna yaklaşmıştır da. Buna rağmen fakir ve her şeyden yoksun olmalarına karşın bazı ülkelerin insanlarının sürekli “savaşır durumda” olmaları ayrı bir çelişkidir…
Her insanın varoluşunda “daha iyi ve yaşanabilir bir dünya”nın oluşmasına katkı sağlama görevi vardır, yaşı, cinsiyeti, milliyeti, inancı veya ekonomik durumu ne olursa olsun. Her öğreti, eğitim ve öğretim mutlaka insan ve insanlığı yüceltmelidir. Aksi takdirde yaşamın ve yaşamanın değeri anlamsızlaşmaya başlar ki kimse bunu istemez sanırım…
Özetle; şiddet asla çözüm değildir ve insan saldırganlık eğilimlerini daha yaratıcı bir şekle dönüştürmek zorundadır; bunun da en pratik yolu “sevgiyi ve saygıyı” yaşamın merkezine koymaktır.