Virüs tıp yazınında, (edebiyatında) 10 ila 400 nm (nanometre) büyüklüğünde olan, bulaşıcı hastalıklara yol açan mikrop; bakteri süzgeçlerinden geçen, bakteri vasatlarında üremeyen, biyolojik karakteri kesin olarak bilinmeyen, soğuk algınlığından öldürücü hastalıklara kadar birçok hastalığın nedeni olan mikroorganizmalardır; virüslerin varlığı 19. asrın sonlarına doğru Cöffler ve Frosch tarafından ispatlandı. 1899’da M.W. Beijerinck, hastalıklı tütün yapraklarında “tütün mozayik virüsü”nü tespit etti. Daha sonraki yıllarda ultralsantrifüj, kültürler ve elektronmikroskop kullanılarak virüsler hakkında yeni bilgiler edinilmiştir. (Kaynak: //virus.nedir.com/#ixzz3QBdk9s00)
Bu yazıda amacım hastalık virüslerini anlatmak değil, ama insanı duygu, düşünce ve davranış olarak ele geçiren ve diğer virüsler kadar hayatımızı etkileyen “düşünce virüslerine” giriş yapmak için virüsün ne olduğunun altını çizmekti.
Hepimiz, bedensel sağlığımızı tehdit eden virüsleri aşağı yukarı tanırız, önlem almaya çalışır ve bu konuda ülkemizde yeteri derecede olmasa da yine de dikkat etmeye çalışırız.
Düşünce virüsleri olarak kabul edilen, dil ve davranışa yansıyan, kişiye zarar veren inanç, davranış virüslerinden bahsediyoruz ki hemen hemen kimse bunların da virüs olduğunu bilmez. Örneğin, “Bizden adama olmaz, çok yaşlı veya gencim, kadınlar şöyledir, erkekler böyledir, burası Türkiye abicim, Almanlar disiplinli kardeşim, Japonlar çok çalışkan, babana bile güvenmeyeceksin, yaşam böyle, Ahmet/ Zeynep şöyle” vs gibi söylemler gramer olarak doğru olsa bile gerçeklikten yoksun, o kadar da yanlış ve kişileri tembelliğe, mutsuzluğa, atalete iten, hayatlarının sınırlı ve acılar içinde geçmesine neden olan inançlardır.
Bu olumsuz düşünce virüsleri genellemeler, çarpıtmalar ve silmeler olarak adlandırılan dilbilgisi yapıları ile gerçekleşir. Aslında genellemesiz, çarpıtmasız ve silmesiz bir ifade yoktur ama önemli olan dil ve düşünce yapısının üretken, doğru ve gerçekçi kurgulanmış olması gerekir. Örneğin; aşık olan kişi sevgilisini kendi zihninde farklı bir yere koyar, ona toz bile konduramaz ve onun yaptığı bir hareketle ya sevinir ya da yıkılabilir ama başka insanların aynı davranışlarına tepki bile vermemesi düşünce virüslerine örnektir.
Nasıl bazı bakteriler insan sağlığı için önemli ise bazı düşünce virüsleri de sağlıklı ve bir o kadar önemlidir. Aşk bunlardan birisidir; aşk olmasaydı ve insanlar sevgililerine diğer insanlardan farklı davranmasaydı edebiyat, sanat, müzik endüstrisi olamazdı. Romantik bir yemek için ay ışığı ve mumlarla kaplı bir mekana gidilmez, hediyeler alınmaz, güzel elbiseler, kokular sürülmez, olabildiğinden daha nazik ve kibar davranmazlardı…
Aşkın büyüsü yitirildiğinde insanların birbirlerine “Sevdiğim insan bu olamaz” yakarışlarını hepimiz biliriz.
İnsanları küçülten, sınırlayan, potansiyellerine engel olan, kendileri olarak yaşatmayan, sevecenlikleri ve duygularına ket vuran, özsaygı ve özgüvenlerini yok eden her türlü düşünce virüsleri yani olumsuz düşünce ve davranışlardan kendini temizlemesi veya bunlara karşı önlem alması insanın insan olma sürecinde bireysel gelişimi için önemlidir. İnsan başarılı, mutlu, sağlıklı olabilir. Tütün, alkol, madde kullanmak, olumsuz düşünce virüsleridir. Saldırgan, kötümser, tembel, güvensiz, inançsız, özgüvensiz, şüpheci, kıskanç; yani tüm olumsuzlukları düşünen insanı cendere altına alan, işte bunlar, düşünce virüslerinin insanda yaptığı tahribatlardır ve insanı intihara kadar sürükleyebilir.
Yaşam, güzel, anlamlı, değerli, üretken, muhteşem ve bir kadar da geliştirilmeye, değiştirilmeye ve daha muhteşem yapılmaya açık bir olgudur. İnsan değişir, olumlu, iyimser, güçlü, dayanıklı ve aklını, kalbi ile birlikte kullanmayı öğrendiğinde muhteşem dönüşümlere imza atabilir. İnanmak, istemek ve sahip olduğu her türlü kaynağı, gücü, bilgiyi, kendini ve yaşamı güçlendirecek ve değerli kılacak şekilde kullanmayı öğrenmeli ve öğretmelidir.
Tüm okurlarım; tanıdık tanımadık tüm dostların sevgililer gününü kutlarım.