Sporla ilgili değil aslında makalenin konusu ama oradan açılınca konu söyleyemeden yapamadım mesleki alışkanlığın bir yansıması olarak affedin.
Sizlerle paylaşmak istediğim asıl konu; ağaç diplerine atılan izmaritler. Bizim sitenin hemen çıkışında servis araçlarını getiren arabaların durduğu yer var. Yüzlerce insan her zaman burayı işe gelmek ve eve gitmek için kullanıyor, doğal olarak ama kadınlı erkekli bu kardeşlerimiz ne yazık ki kaldırımdaki ağaçların dibine sigara izmaritlerini atıyorlar ve ağaçların dibi bunlarla doluyor. 10 metre sonra çöp kutularımız var ama kimse oraya gitmiyor ve herkes istisnasız sigara izmaritlerini buralara atıyor. Defalarca fotoğrafını çekip sosyal medyada paylaştım; hatta hemen yakındaki Ataşehir Belediyesi’ne önlem almaları için telefon bile ettim ama sonuç hayal kırıklığı…
Gözlemlediğim kadarıyla bu kişilerin çoğu okumuş-yazmış ve aklı başında insanlar. Çoğu ya belediyede çalışıyor ya da yakınlardaki bankalarda. Sosyal statüleri yüksek gibi görünüyor ama bu davranış öyle çirkin bir hal aldı ki artık dayanılmaz gibi…
Az bulunan bu ağaçlar zaten kaldırımların üstünde; etrafları betonla çevrilmiş; güya koruma altındalar. Diplerine bir avuç toprak bırakılmış o kadar. Zavallı ağaçlar büyüme mücadelesi verirken; okumuş-yazmış, okullara gitmiş, meslek sahibi genç insanların sigara izmaritlerini kül tablası niyetine ağaçların diplerine atması; işte bunun yakışığı kalmıyor…
Bu delikanlılar böyle yetişmiyorlar; okullarda ise bunların yanlışlıkları anlatılıyor biliyorum ama daha sonra ne oluyorsa bu arkadaşlarımız hem sağlıklarını hem de çevrelerini, insana anlamsız bir haz uğruna hiçe sayıyorlar…
Sağa-sola atılan pet şişelerin, cam şişelerin kırılarak caddelere fırlatılmasını, arabalardan atılan çöpleri saymıyorum bile; hatta son günlerde pet şişelere tuvaletini yapıp sokağa atanları geçtim ama sigara izmaritlerinin ağaç diplerine küllük niyetine atılmaları işte bu kafamı fazla bozmaya yetiyor…
‘Acaba ağaçlar dile gelse ne derdi?’ diye de düşünmüyor değilim. Nankörlük ve vefasızlıkla suçlardı galiba bizi. “Ben, sizler için gece gündüz oksijen üreteyim, beşiğinizden tabutunuza kadar size malzeme olayım, ısınmak için beni yakın, gölgemde dinlenin, meyvelerimden yiyin, sizleri eğlendirmek için saz olayım, sizlere ormanlarımda huzur vereyim, binlerce bitkiyi, canlıyı içimde barındırayım ama siz kalkın bana ihanet edin, hor kullanın ve değerimi bilmeyin“ derdi galiba gibime geliyor…
Belki daha başka şeyler de söylerdi ama kim duyacak ki… Kör, sağır, duyarsız ve vicdansız olduktan sonra kim bir ağacın değerini, önemini ve varlığını düşünebilir ki İnsandan önce ağaç vardı bu dünyada… Haddimizi ve yerimizi bilmeli ve dağdan gelip bağcıyı kovmamalı insan…