Çok hızlı transformasyon halinde yaşadığımız baş döndürücü değişim, paradigmaların da yenilenmesine neden oldu. ‘Yeni Normal’ diye tanımladığımız bu dönemle birlikte tercihten öte zorunluluk olan yeni nesil bir yaşamın içindeyiz.
Uzadıkça, her geçen gün, olumsuz etkileriyle tüm hayatımızı bunaltan Pandemi sürecinden henüz yakamızı kurtarmış değiliz. Herkes ekonomide ve sosyal yaşamda derin yaraların oluştuğu, ‘Yeni Normal’ dönemi az hasarla atlatmak için sabırlı ve zorlu bir mücadele veriyor.
Krize çözüm arayışında dijital dönüşümün ivmelendiğini ve her alanı kuşattığını gördük. Çok hızlı transformasyon halinde yaşadığımız baş döndürücü değişim, paradigmaların da yenilenmesine neden oldu. Bu kapsamda alışkanlıklar, iş ve insan ilişkileri, sistemler, iş modelleri, işgücü, yöntemler, kurallar ve kurumlar temelden değişip dönüşmekte, ağırlıklı hibrit yeniden bir kurulum gerçekleşmektedir.
Belli ki hiçbir şey eskisi gibi olmayacak. ‘Yeni Normal’ diye tanımladığımız bu dönemle birlikte tercihten öte zorunluluk olan yeni nesil bir yaşamın içindeyiz.
Avrupa Birliği (AB), Sanayi 4.0’ın Sanayi 5.0’a evrildiğini vurguluyor. AB, kısaca; ‘insan merkezli ve sürdürülebilir sanayiye geçiş için yeşil ve dijital teknolojilerle dönüşümü’ ifade eden Sanayi 5.0’ı stratejik hedef gösteriyor.
Anlaşıyor ki artık; ülkelerin, sektörlerin, şirketlerin rekabet güçlerini koruyabilmelerinin ve artırmalarının yolunun Sanayi 5.0’a uyumdan ve içselleştirmeden geçtiğini yaşayacağız.
Dergimizde bu ay Kapak konusu olarak işledik; TÜSİAD, ‘Oyunun Kuralları Değil, Kendisi Değişti’ temasıyla ‘Dijital Türkiye Konferansı’ düzenledi. Toplumsal ve ekonomik tüm süreçlerde bir dijital dönüşüm yolculuğu içinde olunduğunun aktarıldığı Konferans, sürecin başarısı için Türkiye’nin dijital dönüşüm yol haritasını belirlemeye çalıştı.
Gerek salgın sürecinde dayanıklılığın gerek toparlanma sürecine hızla geçişin unsurlarına bakıldığında bu süreçlerin belkemiğini dijitalleşmenin oluşturduğunun görüldüğü değerlendirildi. Dijital dönüşüm sürecinin insan kaynağından veri güvenliğine, iletişim altyapısından organizasyon yapılarına ve paydaşlarla işbirliklerine kadar, her alanda bütünsel olarak ele alınmasının gerekli ve ihtiyaç duyulan ekosistemin gelişimde önemli olduğu açıklandı.
Konferansta; ‘gelişmiş ülkelerin teknolojiyi, gelişmekte olan ülkelerin de ürünleri ürettiği’ uluslararası iş bölümünde köklü dönüşümlerin yaşanacağı belirtilerek, teknolojilerin ülkemizde üretilmesinin; sanayimizin gelişmesi, ekonomimizin küresel rekabetçiliği ve gençlerimizin istihdamı açısından kritik olduğu dile getirildi. Burada stratejik bir hedef ve vizyon olarak; Türkiye’nin ‘Tedarik Zinciri Yönetim Merkezi’ olma potansiyelini ve fırsatını hatırlatmakta yarar var. Bu dönemde şirketlerimizin dijital dönüşüm yatırımlarını çevik ve stratejik bir planlama çerçevesinde gerçekleştirmelerinin etkinliği ve başarıyı belirleyen unsurlar olacağının altı çizildi, gözden kaçırmayalım.
Demokraside, hukukta ve ekonomide hazırlanan reformların, Şubat ayında açıklanmasını bekliyoruz. Reformların beklentileri karşılayarak, belirsizlikleri giderip ülkemizin kalkınmasını ve büyümesini sağlayacak güven ortamını ve iklimini oluşturacağını ve böylelikle yatırımları, istihdamı, üretimi ve ihracatı artıracağımızı umuyoruz.
‘Yeni Normal’de hassas bir dengede sağlığımızı koruyarak, çalışıp üretmek zorundayız. Koronavirüs ile mücadelede ‘Maske-Mesafe-Temizlik’ kurallarına özenle uymalıyız. Fedekar sağlık çalışanlarımıza çok teşekkür ediyor, herkese sağlıklı, huzurlu ve mutlu günler diliyorum.
HEP BİRLİKTE BAŞARACAĞIZ.
YENİ NESİL YAŞAMA…
Paylaş