Toplum 5.0 henüz içini doldurmakta olduğumuz dinamik bir kavramdır ve bu nedenle bütün dünyada tartışılıyor. Nisan ayında gerçekleştirdiğimiz 21. Avrasya Ekonomi Zirvesi’nde konuya uluslararası bir zaviyeden, XIV. KOBİ Zirvesi’nde ise Türkiye açısından farklı boyutlarıyla bakarak toplumla paylaşmaya değer düşünceler üretmeye çalıştık.
Konuya dünya çapında bakanlar şunu görüyor: Dijital dönüşüm çağına girdik. Dönüşümü bilişim teknolojileri sürüklüyor. Ancak sanayi bilişim teknolojilerini içine alarak üretimin şeklini ve içeriğini değiştiriyor; ortaya Endüstri 4.0 süreci çıkıyor. Üretimde ilişkileri dönüştüren süreç doğal olarak toplumları da dönüştürüyor. Ancak bu dönüşüm öylesine hızlı gerçekleşiyor ki devlet ve siyaset dünyası dönüşüme ayak uyduramadığı için süreci yönetmekte aciz kalıyor. Böyle olunca da dünya, kaos denebilecek bir belirsizlik yaşıyor.
Bu nedenle bugün bütün toplumlar ve yönetsel işlev yüklenmiş kurumlar, teknolojideki değişimle eşzamanlı olarak insani ve toplumsal gelişmeyi de yeniden kurgulamak durumundadırlar. Buna mecburuz çünkü Endüstri 4.0 süreci aynı zamanda yıkıcı bir teknoloji hegemonyasına yol açıyor. Teknolojik gelişmeyi, doğayla uyum halinde, insanın ve insanlığın gelişimine faydalı olacak bir vizyona kavuşturmamız gerekiyor.
Teknolojideki değişim iş yapma biçimlerini, iş ilişkilerini de değiştiriyor, geliştiriyor ve hızlandırıyor; toplamda daha verimli hale getiriyor. Üretimde ilişkilerin dönüşmesi toplumsal ilişkilere de bambaşka bir nitelik kazandırıyor.
Üretimdeki dönüşüm sürecini Türkiye’de taşıyacak olan şüphe yok ki KOBİ’lerdir. Fakat bu alan hayli sıkıntılıdır.
KOBİ’lerin dönüşüm sürecine uyumlarını kolaylaştırmak ve Endüstri 4.0’a yönelik gelişmelerini sağlamak için kaynağa ihtiyaç vardır. Bu kaynağa erişimde kamuya, özel sektöre ve finans kurumlarına büyük iş düşmektedir.
Süreci işbirlikleri ve sinerji yaratacak ortaklıklarla ele almazsak dönüşümü KOBİ’lerin durağan dünyasına sokamayız.
Önemli bir nokta daha var. Süper Akıllı Toplum’a ulaştıran yolda, başka toplumların üretip benimsediği bazı hazır modeller önümüze konuyor; Toplum 5.0’a bu modelleri seçerek ulaşabileceğimiz telkin ediliyor. Hazır dönüşüm modellerine ancak dönüşüm sürecini hiç anlamamış toplumlar itibar eder. Her toplumun dönüşümü kendine göredir ve hatta şunu da ekleyebiliriz, kültürel dönüşüm dijital dönüşüm süreçlerini hızlandıran bir faktördür; bu faktör dışarıdan müdahaleyi kaldıramaz, aksi halde vasatlaşır, popülerleşir, kokuşur, teknoloji ise bu kültürle birlikte tahripkar olur; Türkiye bu risk altındadır ve dijital dönüşüm sürecini doğru yönetmek zorundadır.
Bir şey daha: Siyaset teknolojik gelişmelerin dönüştürdüğü toplumlar dünyasının gerisinde kalıyor, Türkiye toplumu bu bakımdan da kendine sağlıklı bakmalı ve kendi ilerleyişi ile siyasetin gerileyişi arasındaki makasın fazla açılmasına izin vermemelidir.