Deniyor ki; “FED kararlarından sonra sermaye akışının yönü değiştiği için küresel ekonomide yeni bir döneme girdik. Türkiye ekonomisinin kırılganlığı arttı.” Doğru ama FED, yeni süreci denetleyeceğini de açıkladı. Bu da; bu hassas dönemde küresel sistemde “zayıf halka” oluşmasına göz yumulmayacağı anlamına gelir. O halde, ülkelerin kendi ekonomik reform süreçlerini geliştirecek opsiyonları bulunuyor. Bu durumda Türkiye’nin, KOBİ’lere yönelik düzenleme ve reformlara yoğunlaşması gerekiyor.
Türkiye’de KOBİ’ler ihracatın yüzde 62.6’sını gerçekleştiriyor. Ancak bu ihracatın büyümeye ve kalkınmaya katkısı yok denecek düzeyde. Niçin? Çünkü; KOBİ’lerimiz yaratıcılık, yenilikçilik ve Ar-Ge faaliyeti yönünden rakipleriyle yarışacak düzeye gelememişler. Teknoparklarda güneş pili, hidrojen yakıtı pili, yapay zeka, robot, nanoteknoloji, biyoteknoloji vb. ürünleri üretiyorlar fakat bu sonuçlar genellikle “kapalı girişimcilik” olarak kalıyor, ticarileşemiyor, yatırıma ve ölçek ekonomisine dönüşemiyor.
KOBİ’lerimizin proje yapma kapasitesi de gelişemiyor. Bunun üç temel nedeni var: a) Türkiye’de, olaya bakışları farklı olduğu için üniversite-KOBİ işbirlikleri gelişemedi. b) Türk finansal sisteminde proje temelli finansal desteğin yeri yok denilecek düzeyde kaldı. c) Kamu desteklerinde bürokratik süreçler hala caydırıcı katılığını koruyor.
İhracatta ve küresel ticarette karlılık; yüksek ve orta-yüksek teknolojili “ölmeyen ürünler”in satışına kaymıştır. KOBİ’lerimiz bu gerçeği bizzat yaşayarak öğrenmişlerdir. Çıkış yolunun Ar-Ge ve inovasyondan geçtiğini bilmektedirler. Ancak yeterli ortam ve destekten yoksun oldukları için riski yüksek olan bu yola girmekten uzak durmaktadırlar.
Bu noktada şu reform alanlarına odaklanmalıyız:
Yeni düzenlemeler: Akademiyi girişimcileştirmeliyiz. Mevzuatı daha da yumuşatarak KOBİ’lerin Ar-Ge bölümü kurmasını kolaylaştırmalıyız. KOBİ’lerin sektörel temelli bölgesel kümelenmesi için örnek olacak modeller peşinde koşmalı, desteklemeli, yöresel kaynaklar ve yöresel ürünler temelinde KOBİ ihracatına yönelik Eximbank destekli KOBİ küme ortaklıkları geliştirmeliyiz. KOBİ’nin dışarıya yatırım refleksini teşvik etmeli, yurtdışı ihalelere katılacak KOBİ konsorsiyumları modeli yaratmalıyız. KOBİ’lere mikro ihracat olanakları sağlayan kurumlaşma ve organizasyonları çoğaltmalıyız.
Finansal yenilikler: KOBİ desteklerinde normlar, miktar değil, nitelik üzerinden oluşturulmalı. KOBİ’lere inovasyon desteklerinde “ön avans” sistemleri geliştirilmeli. KOBİ’leri hedef alan sanayileşme ve yatırım için etkin KOBİ fonlama mekanizmaları kurulmalı. Bankacılığımıza, KOBİ projelerine dönük kullanacakları serbest kullanım fonları kazandırılmalı. “KOBİ’lere öncelikli ödeme” daha sıkı kurallara bağlanmalı.
İdari yenilikler: KOBİ’nin hizmetinde kurumlar var, eşgüdüm de olmalıdır. Kamu-KOBİ işbirlikleri öncelik kazanmalıdır. İhracatçı olan/ve olacak KOBİ’ye mahalli bazda “tek durak” hizmeti verecek; KOSGEB Merkezleri, Kalkınma Ajansları, Bilim, Sanayi ve Teknoloji Müdürlükleri ve KOBİ STK’ları işbirliğine dayalı yeni bir yapılanma oluşturulmalı. ‘Bilgi’nin KOBİ’ler lehine kamulaştırılması mümkün kılınmalıdır. Ar-Ge ve inovasyon riskini göze alan KOBİ’ler özel koruma altına alınmalıdır.
KOBİ reformları başlamalı
Paylaş