Dünya ekonomisinin ana sıkıntısı ‘büyüme’dir. Türkiye ekonomisi için de böyle. Bize özgü olan ise gelişen ekonomilerden örneğin; Çin ve Hindistan ekonomileri yüzde 6’nın üzerinde büyüme hızını istikrarlı biçimde yakalamışken Türkiye’nin hala büyüme sıkıntısını aşamamış ülkelerden biri olmasıdır.
Türkiye yatırımla büyümelidir ancak satılmayacak mal üretmek için yatırım olmaz. Bu nedenle Türkiye’de yatırımlar satılacağından emin olduğumuz malların üretilmesine yönelik olmalıdır.
Satılacağından emin olduğumuz mal, yüksek teknolojiyle ve yöntemle üretilmiş, katmadeğeri yüksek olandır. Dünya ticaretinde rekabetçi olabilmenin başka yolu da yoktur.
Bu nedenle artık Türkiye’nin ekonomik gündemi, yüksek katmadeğerli üretim yapacak yatırımlara kilitlenmiştir.
Bu noktada Türkiye’de yatırımların canlanması için geçilmesi gereken son bir eşik kalıyor; o da siyasal ortamın netleşmesidir. Yatırım ortamına düşen gölgeyi Hükümet politikaları silecektir. Haziran ayı içinde Hükümet’in bu yönde köklü adımlar atacağı bekleniyor. Hükümet de zaten bu beklentiyi beslemiş, “yeni bir atılım dönemi başlatacağını” duyurmuştur. Bunlardan biri de geniş kapsamlı bir “Üretim Reform Paketi” olacaktır ve halen TBMM’nin ilgili komisyonlarında olgunlaştırılmaktadır; Haziran ayı içinde kanunlaşması hedeflenmiştir.
Sözün burasında kapak konumuza gelelim. TOSYÖV 25 Mayıs’ta İstanbul’da, “Endüstriyel Dönüşümle, Geleceğin KOBİ’leri” başlığı altında XIII. KOBİ Zirvesi’ni gerçekleştirdi. Zirve’de; ‘Değişen ve dönüşen, dijitalleşen dünyada KOBİ’nin yeri ve geleceği’ irdelendi.
Kalkınma Bakanı Lütfi Elvan, “geleneksel üretim modellerinin yerini Sanayi 4.0 denilen yeni bir yaklaşıma bıraktığı bir döneme tanıklık edildiği”ni hatırlatarak KOBİ’lere; “En gelişmiş teknolojileri kullanarak üretim sürecini hızlandırmayı, bu süreçte oluşacak hataları en aza indirmeyi, üretimde esnekliği ve verimliliği artırmak suretiyle küresel rekabette üstünlük sağlamayı” hedef gösterdi.
KOBİ’lerin buna göre:
- Türkiye Ar-Ge harcamalarında KOBİ’lerin payı 10 yılda yüzde 10’dan yüzde 18’e yükselmiş. Hızlanmaları gerekiyor.
- Araştırıldı; KOBİ’ler içinde düşük teknolojiden yararlananların oranının yüzde 60, ihracat yapan tüm 65 bin KOBİ içinde ileri teknoloji kullanan KOBİ sayısının binde 3 olduğu açığa çıktı. Teknolojik değişim geçirmeleri gerekiyor.
- Türkiye’deki KOBİ’lerin yüzde 97’si aile şirketi ve yüzde 5’i ikinci nesle, yüzde 3’ü 3. nesle geçebiliyor. Dönüşüme sarılmaları gerekiyor.
- KOBİ’ler için değişim-dönüşüm alanları tek boyutlu değil, yatırım yapılacak çok alan var. Bu alanlar arasında; “Endüstri 4.0, Toplum 5.0, Nesnelerin İnterneti (IoT), Büyük Veri, Sanal Gerçeklik, Yapay Zeka, Bulut Bilişim, Akıllı Şehirler-Binalar-Fabrikalar ve Akıllı Sistemler” öne çıkıyor.
KOBİ’lerin vizyonu bütün bu alanları kapsayan genişlikte olmalı.
KOBİ’lerde dönüşümün finansmanı da kamudan; KGF’nin 2016 yılı sonunda 5 milyar TL olan KOBİ kefalet tutarı, yeni dönemle birlikte 2017’nin ilk 5 ayında 180 milyar TL’ye, destek kapasitesi 262 bin KOBİ’ye ulaştı. Genelde KOBİ’lere 3 milyon TL’ye, Hazine garantili KOBİ’ye ise 12 milyon TL’ye kadar kefalet verilebiliyor artık.
KOBİ’ler bu fırsatı görsün ve kullansın.
Büyüme sıkıntısı nasıl aşılacak?
Paylaş