Brandfocus: Markaların kalbinde bir iletişim orkestrası

Türkiye’nin lider iletişimine odaklanan ilk PR ajansı; YOU Thought Leadership kuruldu

Brandfocus Ajans Başkanı Tülin Çeneli Dönmez, “Brandfocus olarak, ismimizle marka özümüzü ve misyonumuzu yansıtan bir iletişim ajansıyız. ‘Brand’ ve ‘focus’ kelimelerinden doğan ismimiz, markalara olan odaklanma tutkumuzun bir simgesi. Biz, markaların hikayelerini anlatan, onların kimliklerini güçlü ve bilinir kılan, yaratıcı ve entegre çözümler sunuyoruz. Kuruluşumuzdan bu yana, teknoloji sektörü başta olmak üzere fintek, FMCG, teknoloji, otomotiv, finans, hukuk, eğitim ve enerji gibi pek çok farklı sektörden markanın yol arkadaşıyız. Sektörel tecrübemiz, uzmanlıklarımız ve sektörler dikeyindeki derinliğimizle, dinamik ve yaratıcı bir ekip yapımızı koruyarak, marka ihtiyaçlarına özel çözümler üretiyoruz” diyor.
Ajansa özgü ‘Öğrenen Marka İletişimi’ modeli: Tülin Çeneli Dönmez, Brandfocus’a özgü ‘Öğrenen Marka İletişimi’ modeliyle, hızla değişen dünyada değişime öncülük etmeyi ve bu değişime daha hızlı ve etkili cevap verebilecek yaklaşımları benimsediklerini belirtiyor: “Ekip yapımız ve sayımız iş ortaklıklarımıza göre değişkenlik gösterse de her zaman yeni, öğrenmeye açık ve tutkulu bir ekip olmayı sürdürüyoruz. Geçtiğimiz yıl, ekonomideki dalgalanmalara rağmen 2.5 kat büyüme göstererek sektör ortalamalarının üzerinde oldukça iyi bir başarı elde ettik. Bu yıl hedefimiz, global doğan bir iletişim ajansı olarak, hem ülkemizde hem de globalde ses getirecek sürdürülebilir projelere imza atmaya devam etmek. Markalarımızın kalbinde bir iletişim orkestrası olarak, bir ajans olmanın ötesinde markalarıyla birlikte öğrenen, gelişen ve büyüyen bir yol arkadaşıyız.”

İnovatif adımlar, global hedefler
Tülin Çeneli Dönmez, Brandfocus olarak sektörde farklılık yaratan, toplumsal faydayı önceliklendiren, yenilikçi ve teknolojik gelişmeleri odağımıza alan bir ajans yapısıyla hizmet verdiklerini anlatıyor: “2025-2026 hedeflerimiz doğrultusunda, müşteri portföyümüzü genişletmeyi, sektörde fark yaratmaya devam etmeyi ve global pazarda güçlü bir temsilci olmayı önceliklendiriyoruz. İstihdamı artırarak daha geniş bir yetenek havuzu oluşturmayı, hizmet portföyümüzü yeni ve sürdürülebilir çözümlerle zenginleştirerek farklı sektörlere değer katmayı hedefliyoruz. Yapay zeka ve dijital dönüşüm projeleriyle sektöre yön veren inovatif adımlar atarak, ulusal başarılarımızı uluslararası platformlara taşımayı planlıyoruz. Yaratıcı, yenilikçi ve teknoloji odaklı yeni hizmetlerimizle, globalde ülkemizi temsil eden ilk 5 ajanstan biri olmayı hedefliyoruz. Geleceğe odaklı bu stratejimizle hem yerel hem de global iş birliklerini güçlendirmeyi ve böylece sürdürülebilir bir büyüme yakalamayı öngörüyoruz.”
Markaları geleceğe hazırlamak: Tülin Çeneli Dönmez, “Yaşanan iklim krizi ve ekonomik dalgalanmalar ekseninde, stratejilerimizi sürdürülebilirlik odaklı geliştirerek, önümüzdeki problemlerin çözümleyici tarafında etkili bir rol oynamayı hedefliyoruz. Dünyadaki ve sektörümüzdeki değişimleri öngörerek Brandfocus olarak, ‘Öğrenen Marka İletişimi’ modelimizi geliştirdik. İletişim danışmanlığında değişim yaratmak ve markalarımıza yeni dünyanın gereksinimlerine uygun stratejik çözümler sunmak için çıktığımız bu yolda, özgün modelimizle fark yaratıyoruz. Bu model, markaların özüne sadık kalarak, paydaşlarının nabzını tutan ve sürekli gelişimi temel alan bir iletişim anlayışı üzerine inşa edildi. Amacımız, yalnızca markaların bugünkü ihtiyaçlarını karşılamakla kalmayıp, sürekli gelişen ve dönüşen dünyada, onları geleceğe hazırlayan esnek ve dinamik iletişim stratejileriyle buluşturmak” diye konuşuyor.

“İletişim artık bir etki süreci”
2025’te iletişim sektörünün sürdürülebilir başarısı için en önemli önceliklerden birinin, insan davranışlarındaki derin değişimleri anlamak ve bu değişimlere proaktif yanıt verebilmek olduğunu aktaran Tülin Çeneli Dönmez, insanların iletişimde yalnızca mesajın içeriğine değil, mesajın nasıl ve ne zaman iletildiğine de büyük önem verdiğine dikkat çekiyor: “Bu noktada, hedef kitlelerin günlük yaşam döngülerini, alışkanlıklarını ve duygusal geçişlerini anlama kapasitesine sahip olmak, markaların fark yaratmasını sağlayacak. İletişim stratejilerinin yalnızca sonuç odaklı değil, sürece de değer katan bir yapıda olması gerekecek. Daha da önemlisi, iletişimin bir anlık değil, süreklilik taşıyan ve süreç yönetimini kapsayan bir deneyim olarak kurgulanması gerekecek. Bu, bir kampanyanın başlangıç ve bitiş tarihlerinden öte, markaların yıl boyunca bireylerle sürekli bir etkileşim içinde olmasını ifade ediyor. İnsanlar, kendilerini destekleyen ve hayatlarının farklı alanlarında onlara fayda sağlayan markalarla bağ kuruyor. Dolayısıyla, iletişim artık bir ‘etki anı’ değil, ‘etki süreci’ olarak görülmeli. Bu süreçte markaların yalnızca konuşması değil, dinlemesi ve bireylerin hayatına aktif katkı sağlayan bir rol üstlenmesi gerekiyor.”
“Yapay zeka tabanlı paydaş iletişiminde öncü ajanslardan biriyiz”: Tülin Çeneli Dönmez, iş yönetimi süreçlerinde dijital dönüşümü önemsediklerini vurguluyor: “Ekibimizde yapay zeka ve süreç otomasyonlarına odaklanan marka yöneticilerimiz, alanında deneyimli kişilerden aldıkları eğitimlerle dijital tabanlı gelişimimizi destekliyorlar. Özellikle yapay zeka ve veri analitiği alanlarındaki gelişmeleri yakından takip ederek, markalarımıza daha etkili ve kişiselleştirilmiş iletişim stratejileri sunmak için çalışıyoruz. Yapay zeka tabanlı paydaş iletişimi, ekip ve süreç yönetimi başta olmak üzere, bu alanda öncü ajanslardan biriyiz. Tabii ki burada teknoloji sektörünün dönüşümünü sağlayan markalarımızın varlığı da bizim için çok kıymetli. Onlar da bizim dijital dönüşümümüzü her daim destekliyorlar. Yeşil dönüşüm alanındaysa toplumsal faydayı ön planda tutan projelerle sürdürülebilirlik odaklı bir yaklaşımı benimsiyoruz. Geçtiğimiz sene kadınlar, çocuklar, suyu koruma, çevreyi koruma ve toplumsal alanda birçok etkili ve anlamlı işe imza attık. Bu sayede hem dijitalleşmede hem de sürdürülebilirlikte fark yaratan çözümler üreterek markalarımıza değer katıyoruz.”
Fark yaratan, uzun vadede değer üreten stratejiler: “Bizce marka, insanların kalbinde yer eden, özgün değerler yaratarak, farkındalık ve güven inşa eden bir deneyim süreci” sözleriyle markayı tanımlayan Dönmez, başarılı bir kampanyanın hedeflediği kitleye vermek istediği mesajı net ve etkili ileten, bu mesajın sonuçlarını somut verilere dönüştürebilen, elde edilen verilerle kendini geliştirebilen kampanya olduğunu kaydediyor: “Günümüzün iletişim süreci, kampanyaların başarılı olabilmesi için mesajların hem duygusal hem de işlevsel bağlamda hedef kitleyle uyumlu olmasını daha da önemli hale getirdi. Biz, ‘satış’ odaklı bir yaklaşım yerine, markaların öğrenmeye, gelişmeye ve hedef kitlelerinin ihtiyaçlarına odaklanmasını önemsiyoruz. Bu anlayışla, kampanyalarımızın fark yaratan ve uzun vadede değer üreten stratejiler üzerine kurulmasını sağlıyoruz."
Etkili bir iletişim stratejisi için öneriler: Tülin Çeneli Dönmez, markalara, dijital dünyada etkili bir iletişim stratejisi için öncelikle güçlü bir marka hikayesi oluşturmalarını, bu hikayeyi farklı platformlarda tutarlı bir şekilde anlatmalarını ve bir marka deneyimi yaşatmalarını öneriyor: “Hedef kitlelerine ulaşmak için net mesajlar içeren ve duygusal bağ kurabilecekleri içeriklere odaklanmaları önemli. Örneğin; bir gıda markasıysanız, yerel üreticilerle iş birliğinizi vurgulayan projeler geliştirebilir ve bu projeleri hedef kitlenizle yüz yüze etkinlikler, basılı materyaller ve dijital platformlar aracılığıyla paylaşabilirsiniz. Aynı zamanda, markaların kriz yönetimine hazırlıklı olmalarını, hızlı ve proaktif tepki verebilecekleri bir iletişim stratejisi oluşturmalarını öneriyoruz. Dijitalleşme, bir araçtan çok stratejiyi destekleyen bir platform olmalı; temel odak, doğru mesajı doğru zamanda doğru kanallardan iletmektir.”
Ajans seçiminde dikkat edilmesi gerekenler: Tülin Çeneli Dönmez, ajans seçiminin, markalar ve KOBİ’ler için uzun bir yolculuğun ilk adımı olduğunun altını çiziyor: “Bu nedenle, doğru eşleşmeyi bulmak oldukça kıymetli. Öncelikle, ajansın hangi vaatle ortaya çıktığı ve ne gibi yaratıcı, yenilikçi hizmetler sunduğu çok önemli. Bunun yanı sıra sektörel uzmanlıkları, deneyimleri, ekibi, özgün yaklaşımı da markaların dikkat etmesi gereken kriterlerin başında geliyor. Ekibin dinamikliği ve vizyonu, her daim iletişim süreçlerinizde yanınızda olduğunu hissettirmesi de oldukça değerli. Kurumsal tarafta çalışmış bir iletişimci olarak bence, aslında her şeyden önce aynı takımın parçası olduğunuzu hissetmek ve aynı dili konuşabilmek en  önemlisi. Sizi anlayan bir ekiple yol almak, sizi hem güvende hissettirir hem de markanızı her daim bir adım öne taşır.”
Sektörde fark yaratmanın anahtarı: Tülin Çeneli Dönmez, 2025 ve 2026’da iletişim sektörünün, dijital dönüşüm ve teknolojik yeniliklerin etkisiyle önemli bir büyüme kaydetmeye devam edeceğini öngörüyor: “Türkiye’de medya ve reklam yatırımları, geçtiğimiz yıllarda olduğu gibi hızlı bir artış gösteriyor. Özellikle dijital reklamcılık, sosyal medya ve içerik üretimi gibi alanlarda yatırımların yükselmesi bekleniyor. Deloitte’in raporlarına göre, 2024’te %148.6 artışla 110 milyar TL’yi aşan medya yatırımları, 2025 ve 2026’da da bu ivmeyi sürdürerek sektörün büyüme trendini destekleyecek. Yapay zeka, artırılmış gerçeklik (AR) ve sanal gerçeklik (VR) gibi teknolojilerin daha yaygın kullanılması, markalar için yepyeni iletişim yolları sunacak. Bu dönemde iletişim stratejilerinin kişiselleştirilmesi, veri odaklı yaklaşımların yaygınlaşması ve yeşil dönüşüm projelerinin iletişim sektörüne entegre edilmesi, sektörün yönünü belirleyecek. Globalleşme ve dijitalleşmenin etkisiyle, uluslararası pazarlarda daha fazla yer almaya öngörürken; hem KOBİ’ler hem de büyük markalar iletişim bütçelerini artırarak bu büyüme sürecine katkı sağlayacak. İnovasyonun ve toplumsal faydanın ön planda olduğu projeler, sektörde fark yaratmanın anahtarı olmaya devam edecek.”