Dünya ekonomisi, 2013’te biraz daha toparlandı. Bu toparlanmada ABD’nin yeniden büyümeye başlaması etkili oldu. Japonya’nın genişlemeci politikaları, ülkeyi yıllardır süren durgunluktan çıkarmayı başardı. Avrupa’da ise yaygın ve dengeli bir toparlanmadan sözetmek henüz mümkün değil.
Çevre ülkelerde sorunlar devam etmekle birlikte merkez ülkelerde iyileşme işaretleri görülüyor. Gelişmiş ülkeler yavaşça güç kazanırken gelişmekte olan ülkelerde büyüme yavaşladı.
Son açıklanan üçüncü çeyrekteki yüzde 4.4 oranındaki büyüme oranı her ne kadar parlak olsa da cari açığın GSYH’ya oranının yüzde 7’ler civarında seyrediyor olması, finansman imkanlarının daralacağı bir küresel ortamda işimizi zorlaştırıyor. Ekim ayında sanayi üretimindeki gerileme büyümenin ivmesinin azaldığını ortaya koyuyor.
Bu koşullar altında 2014’e bir dizi belirsizlikle beraber giriyoruz. Üstüne üstlük belirsizlikler sadece ekonomide değil siyasette de mevcut. Önümüzdeki dönemde 3 seçim yaşayacağız. Bu seçimler ekonomik konuları maalesef ikinci plana itecek. Bu açıdan bakınca 2014’ün 2013’ten çok daha parlak olacağını düşünmüyorum. Ekonominin iniş ve çıkışlarından en çabuk etkilenen kesimin KOBİ’ler olduğu düşünüldüğünde daha temkinli olmamız gereken bir yıla girmek üzere olduğumuzu söylememiz yanlış olmayacaktır.
Dünyada yaşanacak tüm ekonomik belirsizlikler karşısında izleyeceğimiz yol haritalarını doğru belirlemeyi öğrenerek dünya ekonomisinin en güvenilir merkezi olma yolunda ilerleyebiliriz. Mali disiplinden taviz vermeyerek, KOBİ sorunlarına eğilerek, bölgesel ekonomik büyüme stratejileri geliştirerek, ihracat ve ithalat pazarlarımızı çeşitlendirerek, karşımıza çıkacak dış kaynaklı sorunların ülke ekonomisinin ve büyüme rakamlarının üzerindeki etkisini dengelememiz mümkün olacaktır.
Üretim maliyetlerinin düşürülmesi şart olmakla birlikte, cari açığı kapatmak için bu da yeterli değil. Her şeyden önce, 2014 yılında günümüzün tüketici profiline uygun bir mal sepeti ile uluslararası pazarlara çıkmamız gerekiyor. Günümüzde tüketiciler teknolojinin yoğun kullanıldığı ürünlere rağbet gösteriyor. Teknoloji girmeyen ürünleri ne kadar ucuz üretirseniz üretin, pazar başarısı elde edilemiyor.
SÜLEYMAN ONATÇA - TÜRKONFED Yönetim Kurulu Başkanı
KOBİ sorunlarına eğilmeliyiz
Yorumlar