Türkiye’de üniversite-sanayi  işbirliğinin istenen düzeyde olup olmadığı hep tartışma konusu olagelmiştir. Üniversitelerimizin yeni girişimcilerin yolunu  açmaya, yenilikçiliğe (inovasyona) katkısının ne aşamada olduğunu  KobiEfor Genel Koordinatörümüz Nurdan Sönmez, Marmara Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof.Dr. Sedefhan Oğuz ile konuştu.
Üniversite-sanayi işbirliğinin bugün Türkiye’nin gelişimi açısından yeterli düzeyde olmadığını düşünen Marmara Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof.Dr. Sedefhan Oğuz, bu konuda yapılacak çok iş, atılması gereken çok adım olduğunu düşünüyor. Bu adımları atması gereken tarafların tek olmadığını vurgulayan Oğuz, “Herkes aynı anda üzerine düşeni yapmalı. Herkes birlikte ellerini taşın altına sokmalı” diyor.
Özellikle meslek okullarında uygulanan müfredatların staj ağırlıklı olduğunu ancak sağlıklı uygulanmadığını anımsatan Oğuz, stajın önemine dikkat çekiyor:  “Alışılmış düzenin dışına çıkmak gerekiyor. Üniversite proje üretebilir, öğrencilerini öğretim üyeleri desteğiyle işletmelerde yaptığı çalışmaların faydasını denetleyebilir. İşletmeler de gençleri işleri aksatan olarak değil, gelecekteki yeni yapılacak işlerin kaynağı olarak görmeli, onlara biraz daha hoşgörüyle yaklaşıp, yardımcı olur, onları yönlendirirse iki taraflı fayda olur. Gençler de faydalı olduklarını anladıkları an, onlar da işletmenin yararına çaba göstermeye başlar.”
En az bir yabancı dil bilen, üniversitede okuyan ve bulunduğu işletmedeki pek çok kişiden daha geniş vizyona sahip üniversite öğrencisine stajı sırasında yalnızca ayak işleri yaptırmanın onların iş yapma şevkini kırdığını aktaran Oğuz, “Çalışmanın kuralı; verilen görevi yapmaktır, buna karşı değilim ama bu gence bu işlerin yanısıra bir fırsat verilmeli. İş hayatının bazı prensipleri vardır. Staj, iş disiplinine alışmaktır, yani belli bir saatte o işyerinde olacaksın, mazaretsiz olarak dışarı çıkmayacaksın, verilen işleri düzgün yapacaksın, mesai bittiğinde çıkacaksın, ast-üst ilişkilerini öğreneceksin  ve insan ilişkilerini öğreneceksin” diyor. Oğuz, üniversite ve lise öğrencilerine okulları zorunlu kılmasa da her yıl mutlaka staj yapmalarını öneriyor: “Kendi tanıdıkları aile şirketleri dışında muhakkak yabancı bir işletmede staj yapmalılar. İş disiplinine sahip olmayı orada öğrenecekler. Kendini göstermeye çabalayacak ve o özgüveni kazanacaklar.”
Sedefhan Oğuz, soru soran, araştıran, kendini geliştirmek için çabalayan, fikir danışan öğrencinin başarılı olacağına inanıyor ve öğrencilerine mutlaka fırsatları değerlendirerek yurtdışına  gitmelerini öneriyor: “Bugün iletişim çağı, her yerden destek bulup gidebilirsiniz. Öğrenci gittiği yerde parasını idare etmeyi, kendini ispatlamayı, Türk olarak Türkiye’yi tanıtmayı, insanlara Türkiye hakkında sorulan sorulara yanıt vermeyi öğrenecek.”  Oğuz, mezun olunan okul ve derece önemli olsa da günümüzde işe alımda kriterlerin farklı olduğuna dikkat çekiyor: “Yabancı dili iyi olmayan, hiçbir yerde staj yapmamış, hiçbir sosyal sorumluluk projesinde de çalışmamış, hiçbir fikri olmayan gençler işe alınmıyor, çoğu işsiz kalıyor. Yalnızca ders çalışmak yeterli değil, öğrencinin etrafında ne olup bittiğiyle ilgilenmesi şart.”

Sedefhan Oğuz, iş yaşamında başarılı olmak isteyen genç girişimcilere ve girişimci olmak isteyenlere şunları öneriyor: “Yurtdışına gitsinler, bir yabancı dili iyi öğrensin ler. İngilizce muhakkak öğrensinler, ikinci bir yabancı dil avantaj olacaktır. İletişim kanallarını doğru kullanmayı öğrenmeli, inter netten dünyayı takip etmeliler. Araştırmacı olacaklar, yorulacaklar ve çok çalışacaklar. fians bir faktör olsa da başarının en önem li şartlarından biri çok çalışmak. Az çalışarak  başarıya ulaşan birisini  tanımıyorum. Ne kadar çok insan tanırsan o kadar çok iş yapma şansın yükselir.”
Sedefhan Oğuz, iş yaşamında  başarının sırrını da açıklıyor: “İşinin başında olacak- sın, işini seveceksin,  çalışanlarınla birlikte olacaksın. Kendini tepedeki altın kafese ka patırsan çalışanlarına uzak olursan, olmaz. Yeditepe Üniversitesi’nin hızla büyümesinin ve başarısının birincil nedeni, üst kademe yönetici- lerin herkesle sürekli birarada olmasından kaynakla nır. Herkes bir işin ucundan tuttu, mütevelli heyet başkanı da dahil her yönetici herkesle biraradaydı, kapılarımız hep açıktı. İşi sevmek, işin başında ol mak, çalışanlarla birarada olmak çok önemli.”
Üniversitelerin girişimcilerin yolunu açması,  ino- vasyonu teşvik etmesi gerektiğini vurgulayan Oğuz’un üniversite-sanayi işbirliğine somut katkısı ise vakıf yönetim kurulu başkanı danışmanlığı döne minde üniversitenin kurduğu akreditasyonu olan, Bakanlık’tan onaylı Gıda Analiz Laboratuvarı’nın sanayiye tanıtılmasında destek vermesi. Öğrencilerini “benim  damarlarımı besleyen kan”  diye niteleyen Oğuz, birçok sosyal medya mecrasını etkin kullanı yor, çeşitli etkinliklerle iletişimde olduğu insanları biraraya getirerek tanışmalarını  sağlıyor ve sosyal sorumluluk projeleriyle ilgili her bilgiyi sosyal med- yada paylaşıyor.
Babasının kızı: Babasının 90. yaş gününü Eskişe hir’de kutladıklarını anlatan Oğuz, yaptığı her işin başlangıcının  önünde iyi  bir öğretmenin olmasına bağlıyor: “Bugün Türkiye’de ‘Hocaların  Hocası’ diye adlandırılan, 1958’de Anadolu Üniversitesi’nin çekir- değini oluşturan Eskişehir İktisadi İdari ve Ticari İlimler Akademisi’ni kurmuş, sonra 1969’da orayı üniver- site haline getirebilmek için kanun teklifi vermesi açısından Meclis’e girmesi gerektiğini düşünerek, millet- vekili seçilip, Milli Eğitim Bakanı olmuş. 1977’de bu- günkü Marmara Üniversitesi’nin temelini oluşturan İstanbul İktisadi Ticari İlimler Akademisi’nin Sultanahmet’teki binasını yangından  sonraki haliyle aka- demi reisi olarak devralmış, o binayı yenilemiş ve 1982’de o kurum Marmara Üniversitesi olduğunda kurucu rektörü olmuş. 1992’ye kadar da rektörlük görevine devam etmiş birisinin kızı olmamın,  benim ha yatımdaki en önemli artı olduğunu düşünüyorum. Ondan gördüklerimi hayata uyguladığımı düşünüyo rum. En büyük avantajım, böyle bir ailede böyle bir babanın  kızı olarak yetişmiş olmam.”
Prof. Dr. Sedefhan Oğuz da babasının izinden gidiyor. Üsküdar Amerikan  Kız Lise- si, Eskişehir İktisadi ve Ticari İlimler Akade- misi, Marmara Üniversitesi İngilizce İşlet- me-Davranış Bilimleri yüksek lisansı, sonra- sında yine aynı üniversitede aynı bölümde doktora… 1990’lı yıllarda İstanbul Sanayi Odası’nda (İSO) Üniversite-Sanayi  İşbirliği Komisyonu’nda Marmara Üniversitesi’ni temsilen görev. Profesörlük... 4 yıl sonra- sında vakıf üniversitesine geçiş. Üniversite öğretim üyeliğinin yanısıra 10 yıl boyunca Yeditepe Üniversitesi’nde  Rektör Yardımcısı ve Öğrenci  Dekanı olarak yönetici kimliği,
İstek Vakfı Okulları Yönetim Kurulu Başka- nı danışmanlığı… Bugün; Marmara Üniversitesi İleti- şim Fakültesi’nde “İşletmeye Giriş” dersi veren Öğ- retim  Üyesi... Geçen yıl  298  öğrencisi bulunan Oğuz’un bu dönem 537 öğrencisi bulunuyor. Oğuz, bütün bu yıllarda akademisyen  kimliğinin yanısıra sosyal sorumlulukla birçok sivil toplum kuruluşunda aktif  çalışmaya  devam ediyor. Kadıköy Belediyesi Kent Konsey Üyesi, TEMA  VAKFI  Danışma   Kurulu Üyesi, Marmara Grubu Vakfı Akademik  Konsey Üye- si, Üniversite Sporları Federasyonu Yönetim Kurulu Üyesi, Veteran Tenisciler Birliği Haysiyet Kurulu Üye- si, İTO Eğitim ve Sosyal Hizmetler Vakfı Üyesi, Bü- yük Klüp Üyesi, çeşitli okulların mezunlar derneği, eğitim kurulları, spor kulüpleri üyeliklerinin yanısıra İTKİB Danışma Kurulu Üyesi, Sağlık Eğitim Vakfı Yö- netim Kurulu Asil Üyesi ve aynı zamanda Fahri Tra- fik Müfettişi.