Ekonomimiz için bir risk olarak görülen ‘Cari Açığı’ çokça konuştuğumuz şu günlerde, 2012 yılında, ihracatın yüzde 62.6’sını ve ithalatın yüzde 38.5’ini, KOBİ’ler gerçekleştirmiştir. İronik bir ifadeyle KOBİ’ler, büyük işletmelerin ‘Cari Açığı’nı kapatmışlardır.
Benzer durum, İSO 2012 verilerinde de geçerlidir. İSO ilk 500’ün ihracatı, yalnızca yüzde 0.6 artmışken ikinci 500 ihracatını yüzde 4.6 arttırmıştır. Bu da KOBİ’lerin neler yapabildiğinin bir göstergesidir. Dolayısıyla cari açık meselesinin çözümünde, her fırsatta altını çizdiğimiz ihracat ve büyümenin lokomotifi olan KOBİ’lerin kaliteli finansmana erişiminin önündeki engellerin aşılması etkili olacaktır.
2013 ikinci çeyrekte yüzde 4.5 büyümüştü. 3. çeyrek büyümesi, kötümserlere rağmen 2. çeyrek büyümesine benzer seviyelerde gerçekleşmiştir. Büyümenin kompozisyonunda özel sektör yatırımlarının lehine bir gelişme olması oldukça önemli. Büyümeyi son 6 çeyrektir negatif yönde etkileyen özel sektör yatırımları, 3. çeyrekte  yüzde 5.2 artmıştır. Bu da bize kamu-özel sektör yatırımlarında bir dengelenmeye doğru gidildiğini göstermektedir.
Ülkemizde, tasarruf oranlarının düşüklüğü sebebiyle borca dayalı büyüme maalesef kaçınılmazdır. Dünyanın, değişen iktisadi haritasında, sermaye ihtiyacımızı da gözönünde tutarak, özellikle KOBİ’ler açısından finansmana kolay erişimin, sürdürülebilir ve istikrarlı ekonomi için ne kadar önemli olduğunu bir kez daha vurgulamak isteriz. Bu bağlamda son dönemde, cari açık yoluyla elde edilen finansman kaynaklarının reel sektör yatırımları yerine, özel tüketim harcamalarında kullanılmasını kısıtlamak amacıyla tüketici kredilerindeki büyümeyi yavaşlatmak amacıyla bazı tedbirler alındı. Biz bu uygulamayı, önümüzdeki dönemde elde edilen dış finansmanın üretken yatırımlara kanalize edilmesi açısından oldukça önemli bir adım olduğunu düşünüyoruz.