Küreselde fintek pazarı gerilerken; Türkiye’de fintek yatırımları yükselişte   Küreselde fintek pazarı gerilerken; Türkiye’de fintek yatırımları yükselişte  

Küreselleşmeyi hızlandıran konteyner ve parsiyel taşımacılığı dünya ticaretinin artmasını ve maliyetlerin düşmesini sağladığı gibi uzak bölgelerle ticaretin yapılmasını kolaylaştırıyor. Küresel krizlerle yeniden şekillenen dünya ticaretinde, ‘konteyner ve parsiyel taşımacılığı’ sağladığı yüksek ticari faydalarla öne çıkıyor. Yeniden şekillenen tedarik zincirlerinde kilit bir role sahip olan ve hızla büyüyen lojistik ve taşımacılık sektörüyle Türkiye, bu alanda da rekabette ciddi avantajlara sahip.

Küresel krizler konteyner ve parsiyel taşımacılığında rekabette avantaj sağlıyor
UTİKAD (Uluslararası Taşımacılık ve Lojistik Hizmet Üretenleri Derneği) Yönetim Kurulu Başkanı Bilgehan Engin,  son 5 yılda yaşanan ve etkileri hala devam eden küresel krizlerin konteyner ve parsiyel taşımacılığını ön plana çıkardığını söylüyor: “Pandemi, Rusya-Ukrayna Savaşı, iklim krizi ve küresel ekonomik kriz, yeşil ve dijital dönüşüm zorunluluğu, kırılan tedarik zincirlerini ve küresel ticareti yeniden şekillendirirken aynı zamanda dünya üzerinde yüklerin çeşitlenmesini ve taşımacılık taleplerini artırıyor. Özellikle uluslararası taşımacılık hizmetinde tercih edilen konteyner ve parsiyel taşımacılığı; çoğunlukla denizyolu olmak üzere; karayolu, havayolu ve demiryolu ile de yapılıyor.”
Konteynerın, yük taşımacılığında ürünlerin ya da malın taşınmasında kullanılan kaplar olarak adlandırıldığını aktaran Engin, konteyner taşımacılığının dayanıklı ve uzun ömürlü olması sebebiyle genellikle denizyolu taşımacılığında tercih edilse de tüm taşımacılık yöntemlerinde kullanıldığını ifade ediyor: “Konteynerlar sürekli kullanım özelliği bakımından tekrar tekrar taşınmaya uygun oldukları için yaygın olarak tercih ediliyor. Konteyner taşımacılığının dünya ticaretine etkisi çok büyüktür. 1960’lı yıllardan bu yana konteyner taşımacılığının yayılması ve bu taşımacılık modunun küresel ticarete getirdiği esneklik; hızlı taşıma imkanı, düşük hasar ve elleçleme kolaylığı gibi imkanlar sayesinde, bu taşıma kutusunun tedarik zinciri içerisindeki popülaritesi giderek yükseliyor.  Konteyner taşımacılığının bu yükselişine bağlı olarak gemi boyutları ve limanlar bu kutudan daha fazla miktarda taşımak ve elleçlemek için geliştiriliyor. Bu dönüşümün doğal sonucu olarak hem tedarik zincirinde kullanılan taşıma araç türleri, hem de tesis kapasite ve özellikleri ile ayrıca gümrük prosedürleri, ürün maliyeti gibi kritik standartlar ve fonksiyonlar ortaya çıkıyor.”
Parsiyel taşımacılığın ise; bir ya da birden fazla alıcı tarafından ve farklı firmalardan sipariş edilen ürün veya malların tek ve birleştirilmiş yük halinde taşıma sürecine verilen isim olduğunu kaydeden Engin, yük teslimatının denizyolu, havayolu, karayolu ve demiryolu aracılığıyla gerçekleştirildiğini belirtiyor: “Parsiyel taşımacılıkta, alıcıları farklı olan mal ya da ürünler aynı taşıma aracı (konteyner, uçak, tır, kamyon, kamyonet veya vagon) içinde taşınabiliyor. Parsiyel taşımacılık maliyete ek olarak fayda sağlayan ve pratik bir lojistik çözüm yolu olarak öne çıkıyor. Bu taşımacılık türü ekonomik olması, maliyet avantajı sağlaması ve güvenilir bir lojistik çözüm yolu sunması nedeniyle tercih ediliyor. Parsiyel taşımacılıkta yükün takibi ve kontrolü kolaylıkla sağlanabiliyor ve genellikle yüke 7/24 ulaşım bulunuyor.  Aynı zamanda parsiyel taşımacılık, tehlikeli madde ve ve dökme yük dışındaki pek çok yükün taşınması için de oldukça avantaj sağlıyor.”

Türkiye, 1583 yük gemisiyle dünyada 16. sırada
Türkiye denizyolu taşımacılığıyla ön plana çıkıyor: Yüklerin uzun mesafelerde güvenli, ekonomik ve tek seferde yüksek hacimli olarak taşınmasında denizyolu taşımacılığının Türkiye’de ve dünyada yoğun olarak tercih edildiğini bildiren Engin, küresel ticaretin %90 denizyoluyla taşındığı göz önüne alındığında, ticaretin ana taşıma modunun denizyolu olduğunun ifade edilebildiğini söylüyor: “Küresel tedarik zincirinde kapıdan kapıya yapılan teslimatlarda limandan limana yapılan denizyolu taşımacılığı bu sürecin önemli bir parçası olarak ön plana çıkıyor. Türkiye, üç tarafının denizlerle çevrili olması ve jeopolitik konumu ile denizyolu taşımacığında önemli bir avantaja sahip. 2023 yılı verileri incelendiğinde, Türkiye’de bulunan 217 limanın büyük kısmının orta ve küçük ölçekli limanlardan oluştuğu; bunların 67’sinin küçük, 70’inin orta ölçekli, 80’inin ise büyük ölçekli limanlar olduğu gözlemleniyor. 180’e yakın limanımız esas olarak ticarete hizmet ediyor. 46 limanımızda konteyner gemi ve yüklerine hizmet verme izni bulunmakta ancak bu limanların sadece 28’inde konteyner gemi ve yüklerine hizmet verilebiliyor. Türkiye’de 2023’te denizyolu taşımacılığı ithalatta % 62.7, ihracatta ise %78.7 tercih edildi. Hem ithalatta hem de ihracatta denizyolu taşımacılığı ülkemizin dış ticaretinde önemli paya ve role sahip. Türkiye, 2023’te 1.583 yük gemisiyle dünya sıralamasında 16. sırada yer alıyor.”
“Ticaretin yeni rotaları, Türkiye’ye konteyner ve parsiyel taşımacılığında ciddi rekabet avantajı sağlıyor”: Bilgehan Engin, Türkiye’nin doğal bir yarım ada olarak Asya, Avrupa ve Afrika kıtalarının birbirine yaklaştığı noktada konuşlanmasının denizyolu taşımacılığının öne çıkan bir taşıma türü olmasındaki payının büyük olduğunu vurguluyor: “Ayrıca önemli uluslararası taşımacılık koridorları üzerinde bulunan ülkemiz bu koridorlardan taşınan yükler için de önemli bir transit merkez olarak işlev görüyor. Marmara Bölgesi’ndeki limanlar, Akdeniz’de Mersin ve Ege’de İzmir’de bulunan limanlar ülkemizin dış ticaretinde kilit role sahip. Limanlar, özellikle Orta Koridor’da taşınan yüklerin transit olarak aktarılmasında da kullanılıyor. Rusya-Ukrayna Savaşı’nda Kuzey Koridoru’nun kullanım kapasitesinin düştüğü dönemde ülkemizin limanları küresel ticaretin devamlılığını sağlama noktasında önemli roller üstlendi. Küresel tedarik zincirinde önemli bir noktada yer alan ülkemizin bu gibi darboğazların etkilerinden en az etkilenmesi için alternatif güzergahların ve rotaların belirlenmesi ve bu rotaların küresel boyutta rekabetçi güce sahip olması önem taşıyor. Küresel krizler ticareti yeniden şekillendirirken aynı zamanda dünya üzerinde yüklerin çeşitlenmesini ve taşımacılık taleplerini de artırıyor. Bu noktada konteyner  ve parsiyel taşımacılığı kilit rol oynuyor ve ciddi avantajlar sağlıyor.”
Ticaretin artmasına katkı:  Bilgehan Engin, şu bilgileri paylaşıyor: “MEAK Deniz Ticaret Odası yayınları incelendiğinde limanlarımızda gerçekleşen toplam yük elleçleme miktarının 2024 Mart’ta bir önceki yılın aynı ayına göre %9.2 artış göstererek 47.351.510 ton olduğu gözlemleniyor. Denizyoluyla yapılan dış ticaret 2024 Mart’ta bir önceki yılın aynı ayına göre %14.8 artış gösterdi. Limanlarımızda gerçekleştirilen ihracat amaçlı yükleme miktarı 2024 Mart’ta bir önceki yılın aynı ayına göre %19.4 artarak 12.804.476 ton,  ithalat amaçlı boşaltma miktarı 2024 Mart’ta bir önceki yılın aynı ayına göre %12.4 artarak 23.880.435 ton, dış ticaret taşımacılığında (ithalat+ihracat) toplam yük miktarı 2024 Mart’ta bir önceki yılın aynı ayına göre %14.8 artarak 36.684.911 ton oldu. Küreselleşmeyi hızlandıran konteyner ve parsiyel taşımacılığı dünya ticaretinde maliyetlerin düşmesine ve ticaretin artmasına, aynı zamanda uzak bölgelerle ticaretin yapılabilmesine olanak sağlıyor. Elleçlemenin kolay olması, belirli standardizasyonlara göre yüklenebiliyor olması, farklı konteyner tipleri ile farklı ürünlerin taşınmasını sağlaması açısından yüksek ticari faydalar sağlıyor.”

“2053’e kadar bölünmüş yol uzunluğunumuzu 38 bin km’nin üzerine çıkaracağız”
Uluslararası Yol Federasyonu (IRF) Dünya Kongresi, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın video konferans aracılığıyla gerçekleştirdiği açılış konuşmasıyla İstanbul’da başladı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları söyledi: “Büyük atılımlara imza atarak Türkiye’yi ulaşım ve altyapı sahasında iddialı bir seviyeye taşıdık. Avrasya Tüneli’nden Sabuncubeli Tüneli’ne, Erkenek Tüneli’nden Ilgaz 15 Temmuz İstiklal Tüneli'ne, Ovit Tüneli’nden Cankurtaran Tüneli’ne kadar pek çok projeyi hayata geçirdik. Yavuz Sultan Selim ve 1915 Çanakkale Köprülerimiz ülkemizin gurur abideleri oldu. Karadeniz Sahil Yolu, Kuzey Marmara Otoyolu, İstanbul-İzmir Otoyolu gibi projelerimizle şehirlerimiz arasındaki beşeri, lojistik, ekonomik ve ticari bağları güçlendirdik. Türkiye bugün uzunluğu 4 bin km’ye yaklaşan otoyol ve 30 bin km’ye yaklaşan bölünmüş yol ağına sahiptir.” Ulaştırma alanındaki yatırım ve hamlelerine devam edeceklerini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, 2053’e kadar bölünmüş yol uzunluğunu 38000 km’nin, otoyol uzunluğunuysa 8300 km’nin üzerine çıkarmayı hedeflediklerini açıkladı.
Mega projelerin yenileri geliyor: Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu, “Ülkemiz; Orta Koridor’un geliştirilmesi kapsamında, 2017’de faaliyete geçen; Bakü-Tiflis-Kars Demiryolu, Avrasya Tüneli, Marmaray, Yavuz Sultan Selim Köprüsü ve Kuzey Marmara Otoyolu gibi mega projeleri hayata geçirmiş ve yenilerine de devam etmektedir” dedi. 2030’da tamamlanmasını planladıkları Kalkınma Yolu Projesi ile Irak’taki FAV Limanı’ndan Londra’ya kadar kara ve demiryoluyla Avrupa’nın her ülkesine kesintisiz ulaşım sağlayacaklarını belirten Bakan Uraloğlu, şu bilgileri verdi: “Projemiz; Fav Limanı’ndan Türkiye’ye kadar uzanan yaklaşık 1200 km’lik çift yönlü otoyol ve demiryolu inşasını içeriyor. Proje’nin en önemli güzergâhlarından birisi olan Yavuz Sultan Selim Köprüsü’nden geçecek demiryolu projesinin yapımına 2025’in ilk aylarında başlanacak. Türkiye’yi çok modlu taşımacılık altyapısı sunan uluslararası bir lojistik merkeze dönüştürdük. Ulaştırma ve Lojistik Ana Planı doğrultusunda 2023’te 13919 km olan demiryolu ağını 2028’de 17287 km’ye, 2053’te 28600 km’ye, yıllık demiryolu yük taşımacılığını 32 milyon tondan 448 milyon tona çıkarmayı hedefliyoruz. Limanlar, sanayi bölgeleri ve lojistik merkezlerle bağlantılı iltisak hatlarını artırmayı ve lojistik merkez sayısını 28’e çıkarmayı hedeflemekteyiz. Sürdürülebilir, Akıllı Hareketlilik Stratejisi ve Eylem Planı’mızı oluşturduk. Havacılık alanında da Türkiye’yi küresel bir havacılık merkezine dönüştürdük. İç hatlardaki aktif havalimanı sayımızı hizmete açtığımız Çukurova Uluslararası Havalimanı’yla 58’e yükselttik. Dış hatlarda 131 ülkede 347 farklı noktaya havayoluyla ulaşıyoruz. Bu senenin sonunda dış hatlardaki uçuş nokta sayımızı 349’a çıkaracağız. Ülkemiz; karbonsuz havalimanı sertifikasına sahip 50 havalimanıyla Fransa’dan sonraki en yüksek sayıda sertifikaya sahip 2. ülke. İstanbul Havalimanımız günlük ortalama 1500’e yakın uçuşla bugün dünyanın en büyük küresel transit merkezlerinden biri olurken, Avrupa’nın en yoğun havalimanları sıralamasında ilk sırada. Sabiha Gökçen ve Antalya Havalimanları da ilk 10 havalimanı arasında.”

Konteyner taşımacılığı nedir?
Konteyner taşımacılığı; “Aynı boyutlarda, standart ölçülerde üretilen ancak farklı türleri de bulunan konteyner adı verilen sandıklarla yapılan bir nakliye türüdür” diye tanımlanıyor. Bir diğer tanıma göre; “Çeşitli konteyner türleri sayesinde yapılan taşımacılığı anlatır. Konteynerler standart ölçülerde üretildikleri için çok çeşitli şekilde yüklenebilir, farklı araçlara aktarılabilir, bu sayede verimli bir taşıma sağlarlar. Konteynerlerin açılmaksızın gemilere, kargo uçaklarına, trenlere veya karayolu taşımasına uygun araçlara yüklenebilmeleri uluslararası alanda yaygın olarak kullanılmalarını sağlamıştır.”Parsiyel taşımacılığı nedir?
Parsiyel taşımacılık, “Aynı güzergahta yer alan birbirinden farklı müşterilerin eşya, ürün veya yüklerini, aynı taşıma aracıyla taşıma lojistiğine denir. Parsiyel taşımacılığı, ayrıca parça eşya taşımacılığı olarak da bilinir. En temel amaç; aynı istikamet üzerinde taşınması talep edilen bütün yükleri, toplam yük miktarı bir taşıma aracını doldurmasa bile, aynı araca yükleyerek taşıma işleminin gerçekleştirilmesi” diye tanımlanıyor. Bir başka tanıma göre; “Bir ya da birden fazla alıcı tarafından ve farklı firmalardan sipariş edilen ürün ya da malların tek ve birleştirilmiş yük halinde taşıma sürecine verilen isimdir. Yük teslimatı genellikle denizyolu, havayolu, karayolu ve demiryolu aracılığıyla gerçekleştirilmektedir. Parsiyel taşımacılıkta, alıcıları farklı olan mal ya da ürünler aynı taşıma aracı (konteyner, uçak, tır, kamyon, kamyonet veya vagon) içinde taşınabilmektedir.” “OSB’lerin demiryolu ile limanlara bağlanması

Türk sanayisine ivme kazandıracak”
Organize Sanayi Bölgeleri Üst Kuruluşu (OSBÜK) Yönetim Kurulu Başkanı Memiş Kütükcü, Türk sanayisinin bel kemiği olan organize sanayi bölgelerinin (OSB’ler), ülkenin toplam sanayi üretiminin %45’ini gerçekleştirdiğini belirterek, OSB’lerin demiryolları ile limanlara bağlanmasının Türk sanayisine büyük bir ivme kazandıracağını söyledi. Lojistik maliyetlerinin sanayiciler üzerinde büyük bir yük oluşturduğuna ve bu yükün hafifletilmesi için OSB’lerin demiryolu ağına entegre edilmesinin kritik önemine işaret eden Kütükcü, OSBÜK olarak bu süreci yakından takip ettiklerini kaydetti:  "Mevzuat, elektrik, doğalgaz, teşvik ve mesleki eğitim gibi alanlarda faaliyet gösteren komisyonlarımıza bir de Lojistik Komisyonu ekledik. OSBÜK Lojistik Komisyonumuz, OSB’lerimizin lojistik avantajlarını artırmak için çalışmalarına devam ediyor.”
“OSB’lerimizin yatırım ve üretim avantajlarını artırır”: 67 binden fazla fabrikanın üretim yaptığı, 2 milyon 600 binin üzerinde istihdam sağlayan OSB’lerin Türkiye’nin 1000 Büyük Sanayi Kuruluşu’ndan 648’ine de evsahipliği yaptığını aktaran Kütükcü, şunları ifade etti:  “2024-2028 yıllarını kapsayan 12. Kalkınma Planı’nda yer alan OSB’lerimizin limanlara demiryolu ile bağlanması hedefi çok önemli bir hedef. OSBÜK olarak bu hedefi destekliyoruz. Özellikle Anadolu’da limanlara nispeten daha uzak olan OSB’lerimiz başta olmak üzere, tüm OSB’lerimizin demiryolları ile limanlara bağlanması, sanayimizin uluslararası arenadaki gücünü perçinleyecektir. Ayrıca OSB’lerimizin yatırım ve üretim avantajlarını da artıracaktır.”