01.09.2013, 08:53
8254
KOBİ’ler dövizin gidişatından mutlu değil…
Son aylarda dövizde yaşanılan hareketlilik KOBİ’leri tedirgin ediyor. Önce dövizde yaşanılanlara bakarsak, Nisan ayında Dolar 1.79, Euro ise 2.34 dolayında idi. 27 Ağustos günü itibarıyla Dolar 2.0335 TL, Euro ise 2.7250 TL (sepet kur 2.3830) ile tarihi zirvesini yeniledi.
Suriye’ye olası operasyon gelişmeleri ve Suriye riski Türkiye’yi diğer ülkelerden daha fazla etkileyeceğe benziyor. Ekonomistlerin yaptığı analizlerde Dolar’ın 2 TL’nin üzerinde kalması halinde 2.10-2.20 seviyesinin görülebileceği öngörülüyor. Dolar’ın 2 TL’yi aşması piyasalarda psikolojik bir eşik olarak görülüyor. Keza dövizdeki bu artışın başta enerji, doğalgaz ve elektrik birim fiyatlarında artışa neden olacağına kesin gözüyle bakılıyor.
Merkez Bankası Başkanı Erdem Başçı, “Döviz kurunun bugün yanlış yerde olduğunu belirtirken bunu herkes biliyor. Merkez Bankası’na Ekim sonuna kadar süre verin. Biz TL’nin değerini aslanlar gibi koruyacağız. Bunu sadece döviz silahıyla yapacağız. Faiz silahını kullanmayacağız. Türk Lirası’na değer kazandırıcı şokları bizden bekleyin. Çok enteresan manevralar yapacağız. Faiz konusunda bizden şok beklemeyin. Faiz artışı beklemeyin, faiz sabit beklentisini bekleyin” açıklamasıyla piyasaları rahatlatmaya çalıştı.
Piyasaların bu açıklamaya tepkisi ise Başçı’nın açıklamasıyla çelişir durumda.
Keza Merkez Bankası’nın enflasyon hedeflemesinde başarılı olamadığı sık sık hedefleri revize etmek zorunda kalındığı her kesimin belleğinde.
“Enerjide ne olacak?” sorusuna da Enerji Bakanı Taner Yıldız’ın Eylül ayında doğalgaz ve elektrikte bir artışın olmayacağını söylemesi sanırım bugünkü konjonktürde yapılmış bir açıklama.
Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan ise “Benim anlayışıma göre MB’nın Dolar’ın yükselişine ilişkin müdahale yapmasına bir gerek yok. Çıkacağı yere kadar çıkar. Dövizle borçlanan özel sektörün de gerekli tedbiri aldığını varsayarak bunu söylüyorum. Eğer bu tedbir alınmışsa fazla da endişelenecek bir şey yoktur. Bu noktada MB’sının kaynaklarını boşu boşuna harcamanın, müdahale etmenin bana göre bir anlamı yok. Bunu aslında faiz beklentisi ve faizlerin artırılması ile ilgili bir baskı olarak yorumluyorum” değerlendirmesini yapmış.
Açıklamaların yapıldığı günün akşamı KOBİ sahibi iki arkadaşımla birlikte idim. Konuştuğum kişilerin biri plastik sektöründe diğeri de tekstilde üretim yapan orta ölçekli işletmenin sahipleri. Plastik sektöründe üretim yapan işletme sahibi Hüseyin Semerci, diğer arkadaşa kıyasla oldukça tedirgin: “Kişisel olarak işletmemizde yaşadığımız sorunlar, başkanı olduğum PAGDER üyelerimiz için de geçerli. Yılbaşında yapılan sözleşmelerde geçerli dövizlerle son aylarda ciddi sıkınıtılar yaşanıyor. Örneğin 2013 yılı Ocak ayında; Dolar 1.7793, Euro’da 2.3592 TL idi. Sektörde üretimde kullanılan hammaddenin yüzde 80-85’i ithal ürün, ödemelerin bir bölümünü Dolar bir bölümünü de Euro cinsinden yapıyoruz.
Son aylarda alınan hammaddelere yapılan ödemeler sonucu işletmelerin bırakın kar etmesini artışların farkını deyim yerindeyse cepten karşılamak zorunda kalınıyor. Bu da zaten sınırlı olan işletme sermayemizin erimesine neden olmakta. Bir başka tedirginliğimizde doğalgaz, elektrik ve akaryakıta zam olabileceği yönünde. Çünkü Türkiye’de ne zaman döviz artsa doğal olarak bu artış enerji girdilerine ve akaryakıta yansıtılıyor. Bir başka sıkıntıda işletmelerin kısa süreli işletme sermayesi takviyesi için alınan banka kredilerindeki faiz artışlarından doğmakta. Şu günlerde üyelerimiz fiyatlandırmada da ciddi sorunlarla karşılaşmakta. Ortadoğu ve Körfez ülkeleriyle olan iş bağlantıları olan Gaziantepli üyelerimiz bu ülkelerin bazılarında yaşanılan sorunlar nedeniyle son aylarda daha da zorlandıklarını dile getiriyorlar.” Plastik sektöründe durum özetle böyle.
Tekstil sektöründeki arkadaşıma gelince; “Biz üretimde kullandığımız ürünlerin yaklaşık yüzde 30’unu dış piyasadan alıyor ve üretimimizin bir bölümünü yurtdışına fason üretiyor, büyükçe bölümünü de iç piyasaya veriyoruz. Biz hem döviz artışından hem de içerideki likidite sıkıntısından etkileniyoruz. Örneğin; ödemelerde 30 günlük süre neredeyse 90 güne çıktı. Yeni çek yasasıyla tahsilatta zorlanıyoruz. Akaryakıta gelen zamlar nakliye giderlerini sürekli arttırır durumda. Biz de önümüzdeki aylarda enerjiye zam olabileceğini düşünüyor bundan da endişe ediyoruz.”
İki KOBİ sahibinin (biri aynı zamanda PAGDER Başkanı) dövizdeki hareketliliğin getirdiği sorunlara ilişkin değerlendirmeleri ve tespitleri özetle bunlar.
Suriye’ye olası operasyon gelişmeleri ve Suriye riski Türkiye’yi diğer ülkelerden daha fazla etkileyeceğe benziyor. Ekonomistlerin yaptığı analizlerde Dolar’ın 2 TL’nin üzerinde kalması halinde 2.10-2.20 seviyesinin görülebileceği öngörülüyor. Dolar’ın 2 TL’yi aşması piyasalarda psikolojik bir eşik olarak görülüyor. Keza dövizdeki bu artışın başta enerji, doğalgaz ve elektrik birim fiyatlarında artışa neden olacağına kesin gözüyle bakılıyor.
Merkez Bankası Başkanı Erdem Başçı, “Döviz kurunun bugün yanlış yerde olduğunu belirtirken bunu herkes biliyor. Merkez Bankası’na Ekim sonuna kadar süre verin. Biz TL’nin değerini aslanlar gibi koruyacağız. Bunu sadece döviz silahıyla yapacağız. Faiz silahını kullanmayacağız. Türk Lirası’na değer kazandırıcı şokları bizden bekleyin. Çok enteresan manevralar yapacağız. Faiz konusunda bizden şok beklemeyin. Faiz artışı beklemeyin, faiz sabit beklentisini bekleyin” açıklamasıyla piyasaları rahatlatmaya çalıştı.
Piyasaların bu açıklamaya tepkisi ise Başçı’nın açıklamasıyla çelişir durumda.
Keza Merkez Bankası’nın enflasyon hedeflemesinde başarılı olamadığı sık sık hedefleri revize etmek zorunda kalındığı her kesimin belleğinde.
“Enerjide ne olacak?” sorusuna da Enerji Bakanı Taner Yıldız’ın Eylül ayında doğalgaz ve elektrikte bir artışın olmayacağını söylemesi sanırım bugünkü konjonktürde yapılmış bir açıklama.
Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan ise “Benim anlayışıma göre MB’nın Dolar’ın yükselişine ilişkin müdahale yapmasına bir gerek yok. Çıkacağı yere kadar çıkar. Dövizle borçlanan özel sektörün de gerekli tedbiri aldığını varsayarak bunu söylüyorum. Eğer bu tedbir alınmışsa fazla da endişelenecek bir şey yoktur. Bu noktada MB’sının kaynaklarını boşu boşuna harcamanın, müdahale etmenin bana göre bir anlamı yok. Bunu aslında faiz beklentisi ve faizlerin artırılması ile ilgili bir baskı olarak yorumluyorum” değerlendirmesini yapmış.
Açıklamaların yapıldığı günün akşamı KOBİ sahibi iki arkadaşımla birlikte idim. Konuştuğum kişilerin biri plastik sektöründe diğeri de tekstilde üretim yapan orta ölçekli işletmenin sahipleri. Plastik sektöründe üretim yapan işletme sahibi Hüseyin Semerci, diğer arkadaşa kıyasla oldukça tedirgin: “Kişisel olarak işletmemizde yaşadığımız sorunlar, başkanı olduğum PAGDER üyelerimiz için de geçerli. Yılbaşında yapılan sözleşmelerde geçerli dövizlerle son aylarda ciddi sıkınıtılar yaşanıyor. Örneğin 2013 yılı Ocak ayında; Dolar 1.7793, Euro’da 2.3592 TL idi. Sektörde üretimde kullanılan hammaddenin yüzde 80-85’i ithal ürün, ödemelerin bir bölümünü Dolar bir bölümünü de Euro cinsinden yapıyoruz.
Son aylarda alınan hammaddelere yapılan ödemeler sonucu işletmelerin bırakın kar etmesini artışların farkını deyim yerindeyse cepten karşılamak zorunda kalınıyor. Bu da zaten sınırlı olan işletme sermayemizin erimesine neden olmakta. Bir başka tedirginliğimizde doğalgaz, elektrik ve akaryakıta zam olabileceği yönünde. Çünkü Türkiye’de ne zaman döviz artsa doğal olarak bu artış enerji girdilerine ve akaryakıta yansıtılıyor. Bir başka sıkıntıda işletmelerin kısa süreli işletme sermayesi takviyesi için alınan banka kredilerindeki faiz artışlarından doğmakta. Şu günlerde üyelerimiz fiyatlandırmada da ciddi sorunlarla karşılaşmakta. Ortadoğu ve Körfez ülkeleriyle olan iş bağlantıları olan Gaziantepli üyelerimiz bu ülkelerin bazılarında yaşanılan sorunlar nedeniyle son aylarda daha da zorlandıklarını dile getiriyorlar.” Plastik sektöründe durum özetle böyle.
Tekstil sektöründeki arkadaşıma gelince; “Biz üretimde kullandığımız ürünlerin yaklaşık yüzde 30’unu dış piyasadan alıyor ve üretimimizin bir bölümünü yurtdışına fason üretiyor, büyükçe bölümünü de iç piyasaya veriyoruz. Biz hem döviz artışından hem de içerideki likidite sıkıntısından etkileniyoruz. Örneğin; ödemelerde 30 günlük süre neredeyse 90 güne çıktı. Yeni çek yasasıyla tahsilatta zorlanıyoruz. Akaryakıta gelen zamlar nakliye giderlerini sürekli arttırır durumda. Biz de önümüzdeki aylarda enerjiye zam olabileceğini düşünüyor bundan da endişe ediyoruz.”
İki KOBİ sahibinin (biri aynı zamanda PAGDER Başkanı) dövizdeki hareketliliğin getirdiği sorunlara ilişkin değerlendirmeleri ve tespitleri özetle bunlar.