01.08.2013, 17:48
8996
Ekonomideki iyileşme tabana yayılamıyor
İstanbul Sanayi Odası’nca (İSO) geleneksel hale gelen “Türkiye’nin 500 Büyük Sanayi Kuruluşu” araştırması geçtiğimiz günlerde açıklandı. İSO ilk 500 verilerine bakıldığında büyük şirketlerin işi her yönüyle iyiye gidiyor. Açıklamanın geneli değerlendirildiğinde 500 Büyük Sanayi Kuruluşu’nun dönem kârı açısından da iyi bir performans gösterdiği görülüyor. İstihdam açısından küresel krize karşın şirketlerimizde 2011 yılında 574 bin 589 kişi istihdam edilirken 2012’de bu rakam 596 bin 55 kişiye çıkması olumlu bir sonuçtur.
Karlılıkta da artış görülmektedir. Örneğin, 2011 yılında, 22 milyar 752 milyon lira kârlılığı olduğu gözönünde tutulursa, 2012 yılında bu rakam yüzde 6.3’lik bir artışla 24 milyar 192 milyon liraya çıkmış. 2011’de kâr eden şirketlerin sayısı 380 iken 2012’de bu rakam 437’ye çıkmış. İhracat açısından bakıldığında şirketler diğer alanlarda gösterdikleri performansı burada gösterememişler. İhracattaki büyüme çok düşük kalmış. 2011 yılında toplam ihracatı 63 milyar 337 milyon dolar olan büyük şirketlerin ihracat performansı, 2012’de 63 milyar 712 milyon dolar olmuş. Karlılık olarak görülen 353.6 milyar TL’lik gelirinin yüzde 27.1’inin ihracattan kaynaklandığını geri kalan karlılılığın kaynağının ise faaliyet dışı gelirlerden oluştuğu görülmekte.
Genel bir değerlendirme ile ağırlıklı ve doğru olanı faaliyetten elde edilen kar olması gerekirken faaliyet dışı karların yüksek olması sanayi kuruluşlarında bir zaafiyeti göstermektedir.
Kişisel görüşüm sanayi kuruluşlarımızca yeterince katmadeğerli üretim yapamadığımızın bir göstergesi olarak değerlendirilmelidir. Araştırmada, ülkemizde yabancı sermeyenin doğrudan yatırım tercihi yerine bankacılık ve hizmet sektörüne ağırlık verdiğinin bir göstergesi de ilk beşyüzdeki yabancı sermaye şirketlerinin durumu olarak görülmekte. İlk 500 Araştırması’nın ülkemizde büyük şirketler açısından değerlendirildiğinde ekonomide gidişatın iyiye gittiği söylenebilir. Bunu doğru olarak kabul edenlerin, ülkemizdeki işletmelerin yüzde 95’ini oluşturan KOBİ’lerin durumunu da dikkatle izlemeleri ve değerlendirmeleri gerekmektedir.
Değerli Okurlarımız; dikkatlerinizi KOBİ’lere çekmek isterken, İSO 500’deki şirketleri karalamak ya da gelinen noktayı görmemezlikten gelme olarak görmemenizi rica edeceğim.
Allah daha çok versin, 2012 yılını, İSO ilk 500 şirketleri ortalama yüzde 6.3, bankalar rekor karlarla kapatırken KOBİ’ler hala finansman sorunu yaşıyorsa, ana sanayi - yan sanayi ilişkilerinde sorunlar yaşıyorsa bu kesimlerin yaşadıkları mutluluğu KOBİ’lerin de yaşadığını nasıl söyleyebiliriz?
KOBİ’lerin sorunlarını yıllardır bilen, çözümler için öneriler sunan bir kişi olarak, “Ekonomideki iyileşmenin tabana yayıldığını söylemek çok zor olsa gerek.” Hiçbir komplekse kapılmadan ve önyargılardan uzak olarak ‘makro ekonomideki iyileşmeyi gösteren veriler neden tabana yansımıyor?’u sorgulamamız gerekir. Bakın, sayın Başbakan faiz lobicilerinden, bankalardan şikayetçi, Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan, Merkez Bankası’nın para politikalarını, Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Nihat Ergün, bankaları eleştiriyorlarsa KOBİ’ler ne yapsın?
Kusura bakılmasın herşeyi güllük gülüstanlık gösterme ya da herşeyi karanlık gösterme alışkanlıklarımızdan vazgeçmez isek, bu alışkanlığımız bu ülkeye yapılacak en büyük kötülük olarak görülmelidir.
İlk 500’de yer alan şirketlerde görülen borç/özkaynak makasının açılması, kur ve faizlerin artması, borç bağımlılığının yüksekliği risk oluşturmakta ve dolayısıyla özellikle kârlılığı olumsuz etkiliyorsa ki bana göre de doğru ancak sadece iç kaynaklardan kredi bulabilen KOBİ’ler ne yapsın?
Kurlarda ve banka faiz oranlarında, hammadde ve enerji girdilerindeki anormal artışlar, vergilerin yüksekliği gibi faktörler ile tahsilattaki gecikmeler nedeniyle KOBİ’lerin borçluluk oranlarında yükselmeler sonucu bozulan bilançolarla bankalardan kredi almaları gitgide zorlaşmaktadır. Sonuç olarak, yapılanları, alınan kararları gözardı etmeden makro ekonomideki iyileşmenin tabana yayılmasını sağlayacak kararların da gecikmeden alınması gerekiyor.
Okurlarımızın Ramazan Bayramı’nı kutlar, sevdikleriyle birlikte sağlık, mutluluk ve bol kazançlı nice bayramlar dilerim.
Karlılıkta da artış görülmektedir. Örneğin, 2011 yılında, 22 milyar 752 milyon lira kârlılığı olduğu gözönünde tutulursa, 2012 yılında bu rakam yüzde 6.3’lik bir artışla 24 milyar 192 milyon liraya çıkmış. 2011’de kâr eden şirketlerin sayısı 380 iken 2012’de bu rakam 437’ye çıkmış. İhracat açısından bakıldığında şirketler diğer alanlarda gösterdikleri performansı burada gösterememişler. İhracattaki büyüme çok düşük kalmış. 2011 yılında toplam ihracatı 63 milyar 337 milyon dolar olan büyük şirketlerin ihracat performansı, 2012’de 63 milyar 712 milyon dolar olmuş. Karlılık olarak görülen 353.6 milyar TL’lik gelirinin yüzde 27.1’inin ihracattan kaynaklandığını geri kalan karlılılığın kaynağının ise faaliyet dışı gelirlerden oluştuğu görülmekte.
Genel bir değerlendirme ile ağırlıklı ve doğru olanı faaliyetten elde edilen kar olması gerekirken faaliyet dışı karların yüksek olması sanayi kuruluşlarında bir zaafiyeti göstermektedir.
Kişisel görüşüm sanayi kuruluşlarımızca yeterince katmadeğerli üretim yapamadığımızın bir göstergesi olarak değerlendirilmelidir. Araştırmada, ülkemizde yabancı sermeyenin doğrudan yatırım tercihi yerine bankacılık ve hizmet sektörüne ağırlık verdiğinin bir göstergesi de ilk beşyüzdeki yabancı sermaye şirketlerinin durumu olarak görülmekte. İlk 500 Araştırması’nın ülkemizde büyük şirketler açısından değerlendirildiğinde ekonomide gidişatın iyiye gittiği söylenebilir. Bunu doğru olarak kabul edenlerin, ülkemizdeki işletmelerin yüzde 95’ini oluşturan KOBİ’lerin durumunu da dikkatle izlemeleri ve değerlendirmeleri gerekmektedir.
Değerli Okurlarımız; dikkatlerinizi KOBİ’lere çekmek isterken, İSO 500’deki şirketleri karalamak ya da gelinen noktayı görmemezlikten gelme olarak görmemenizi rica edeceğim.
Allah daha çok versin, 2012 yılını, İSO ilk 500 şirketleri ortalama yüzde 6.3, bankalar rekor karlarla kapatırken KOBİ’ler hala finansman sorunu yaşıyorsa, ana sanayi - yan sanayi ilişkilerinde sorunlar yaşıyorsa bu kesimlerin yaşadıkları mutluluğu KOBİ’lerin de yaşadığını nasıl söyleyebiliriz?
KOBİ’lerin sorunlarını yıllardır bilen, çözümler için öneriler sunan bir kişi olarak, “Ekonomideki iyileşmenin tabana yayıldığını söylemek çok zor olsa gerek.” Hiçbir komplekse kapılmadan ve önyargılardan uzak olarak ‘makro ekonomideki iyileşmeyi gösteren veriler neden tabana yansımıyor?’u sorgulamamız gerekir. Bakın, sayın Başbakan faiz lobicilerinden, bankalardan şikayetçi, Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan, Merkez Bankası’nın para politikalarını, Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Nihat Ergün, bankaları eleştiriyorlarsa KOBİ’ler ne yapsın?
Kusura bakılmasın herşeyi güllük gülüstanlık gösterme ya da herşeyi karanlık gösterme alışkanlıklarımızdan vazgeçmez isek, bu alışkanlığımız bu ülkeye yapılacak en büyük kötülük olarak görülmelidir.
İlk 500’de yer alan şirketlerde görülen borç/özkaynak makasının açılması, kur ve faizlerin artması, borç bağımlılığının yüksekliği risk oluşturmakta ve dolayısıyla özellikle kârlılığı olumsuz etkiliyorsa ki bana göre de doğru ancak sadece iç kaynaklardan kredi bulabilen KOBİ’ler ne yapsın?
Kurlarda ve banka faiz oranlarında, hammadde ve enerji girdilerindeki anormal artışlar, vergilerin yüksekliği gibi faktörler ile tahsilattaki gecikmeler nedeniyle KOBİ’lerin borçluluk oranlarında yükselmeler sonucu bozulan bilançolarla bankalardan kredi almaları gitgide zorlaşmaktadır. Sonuç olarak, yapılanları, alınan kararları gözardı etmeden makro ekonomideki iyileşmenin tabana yayılmasını sağlayacak kararların da gecikmeden alınması gerekiyor.
Okurlarımızın Ramazan Bayramı’nı kutlar, sevdikleriyle birlikte sağlık, mutluluk ve bol kazançlı nice bayramlar dilerim.