2014 yılı Türkiye için önemli bir fırsat. 5 yıldır bir küresel kriz lafıdır gidiyor. Ben durumu biraz daha farklı değerlendiriyorum. Son yıllarda “krizden” ziyade “ezberlerin” bozulduğu bir dönem yaşandı. Ticaretin sınırları, akışı, sermayenin yönü değişiyor. Yenilmezler yeniliyor. Geçmişte pek de önemsenmeyen ülkelerin büyüme rakamları küresel ekonomiyi sırtlıyor.
Ticaret erbabları olarak reel kazanç peşinde koşmalıyız. İşte bu yüzden bizim loncalarımızda dedelerimiz nasıl üretip kazandıysa biz de bugün üreterek, satarak kazanacağız.
Türkiye’nin genç, dinamik ve renkli bir nüfusu var. Zaman zaman tansiyonların yükseldiğine şahitlik ediyoruz. Ama ben bunları dezavantaj olarak değil, aksine olumlu değerlendiriyorum. Bu genç nüfus, bu gelecek vaadeden coğrafya hiçbir zaman Türkiye’ye kaybettirmez, aksine uyanık tutar, ayakta tutar. Türkiye’nin, doğru ekonomik politikalara devam etmesi halinde gelecek yıllarda da hem bölgesinde  hem de dünyada ekonomiye ve politikaya yön veren bir ülke olacağına inanıyorum. Dünya zor bir dönemden geçerken ülkemizdeki iç huzurun ve barışın bozulmaması için tüm taraflar ellerinden geleni yapmalıdır. Kardeşler arasında çıkan tartışmalar tek bir düşmanı sevindirir. Bunu unutmamak lazım.