Hayal Kurmak ve Hayalcilik Üzerine…
Hayal gücü önemli bir yaratıcılık potansiyelidir, buluşların ve yenilikçi olmanın ön koşuludur. Hayalcilik ise hayal kurup harekete geçememeyi ve hayal âleminde yaşayarak potansiyeli harekete geçirememe özelliğidir. Çok insan hayal kurar ama hayallerinin peşinden koşacak sabra, girişimciliğe ve sebata çok az kişi sahiptir.
”Hayal gücü bilgiden önemlidir” derken A. Einstein hayal kurmanın yeni üretimlerin temel kaynağı olduğunu ve hayal kurabilmenin insana özgü ve temel içi kaynağı olduğunu ve sürekli bunu kullanabilmenin önemini anlatmak istemişti aslında. Zira her bilgi -ne olursa olsun- bir gün eskir ve artık işe yaramaz hale gelir. Bu nedenle hayal kurabilmek ve hayal gücünü yeni yaratımların öznesi olarak kullanabilmek her bireyin temel özelliğidir ve ne yapmışsak ve hatta ne yapmamışsak hayal gücü ile yapılmış ve yapılamamıştır…
Hayal gücü önemli bir yaratıcılık potansiyelidir, buluşların ve yenilikçi olmanın ön koşuludur. Hayalcilik ise hayal kurup harekete geçememeyi ve hayal âleminde yaşayarak potansiyeli harekete geçirememe özelliğidir. Çok insan hayal kurar ama hayallerinin peşinden koşacak sabra, girişimciliğe ve sebata çok az kişi sahiptir.
Bir yerde okumuştum. Biraz genelleme içerse de bence doğru bir söz. Diyor ki yazar; “Batılılar birtakım şeyler başarmak için hayal kurar; Doğulular ise gerçeklerden kaçmak için hayallere sığınır…” Bence harika bir söz. Hayalperestlik başa beladır ama hayal gücü ise girişimcilerin, başarıyı kendine şiar edinenlerin ve hayata karşı meydan okuyanların önemli bir iç kaynağıdır.
Nedense hayal gücü küçümsenir bizde gerçekçilik adına. Adı üstünde hayal gücü. Güç bu doğru kullanıldığında. Yanlış kullanıldığında ise o kadar da zararlı. Hayal gücü çocuklarda çok tatlı durur, onların dünyası zaten hayallerdir ve hayaller onları şirin ve sevimli kılar. Yetişkinlerin hayal gücü ise gerçekçilik adına küçümsenir. Oysa yeryüzünde üretilmiş ve bulunmuş ne varsa birileri bu küçümsenme ve dışlanma engeline rağmen yine de hayal kurmaya ve hayallerinin peşinden koşmaya kendilerini adamışlardır.
Hayal kuranları ve hayalleri olanları desteklemek ve onları dinlemek ve hatta cesaretlendirmek gerekir. Tabii hayal kurmak eyleme geçme ve çaba içinde olmayla; hataları bir öğrenme süreci kabul etmeyle değer kazanır. Amerika’da bazı kuruluşlardan biliyorum. Bazı uçuk kaçık düşünen ve hayal gücü yüksek kişileri işe alırlar; onlara yüklü para verirler ve serbest bırakırlar ve “Git, dolaş, kafana göre takıl, bana yılda bir kaç proje getir” derler bu düşünce kuruluşları. Hepsi bu kadar. Bu kuruluşlar bu projeler üzerinde çalışarak yeni buluşlar ve bir takım yenilikler getirmeye odaklanır ve milyon dolar paralar kazanırlar.
Gelişmiş ülke olmak böyle bir şey galiba. Ortada fol yok yumurta yok ama adamların bakış açısı ve geliştirdikleri zihniyet nedeniyle dünyaya çok konuda önderlik ediyorlar; çünkü onlar hayal gücünün, bilginin ve insan zekasının önemini biliyor ve yatırım yapıyorlar. Ve hatta bu insanlar kendi ırkından veya milletinden olmak zorunda da değil. Kimden nasıl faydalanacaklarını biliyorlar ve ona göre ortam hazırlıyor ve gerekeni yapıyorlar. Bu nedenle öyle bir cazibe yaratıyorlar ki herkes oralara gitmek ve orada değer bulmak ve hayatlarını kazanmak istiyorlar.
Özgürlük ve özgür ortamlar hayal gücünü teşvik eder ve geliştirir, bizim gibi gelişmekte olan ülkeler için hayal kurmak daha değerlidir ki dünyayı yakalayalım. Halay kurmak ve hayallerimizin peşinden koşarken yetkililerin de hayalleri olanları dinlemesi ve onlara ortam yaratması da ayrı önem taşımaktadır.
İnsan hayal kurduğu sürece gençtir ve dinçtir. Hayaller bizi başka boyutlara taşır; hayal kurmak ve hayal kurmaya devam etmek temel yaşam becerilerinden birisi olmalıdır, hayal kurmayı bırakmak ise kişinin kendine yapacağı haksızlıktır.