Ergenlik
Çocuk bedenlerini gençkızlığa ve delikanlılığa taşıyan...
Vehbi Koç Vakfı Amerikan Hastanesi’nden Çocuk ve Ergen Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. Ali Sarper Taşkıran ile konuşma:
Ergenlik derken tam anlamıyla neden bahsediyoruz?
Ergenlik kızlarda 11-12, erkeklerde 13 yaşlarında başlayan ve yirmili yaşların başına kadar devam eden büyüme dönemine verdiğimiz isimdir. Bu dönemi hem bedensel hem de ruhsal olarak tam bir arada kalmışlık olarak tanımlayabiliriz. Ergenler puberteyle birlikte bir anda salgılanmaya başlayan cinsel gelişim hormonlarının etkisinde kalırlar. Çocuk bedenlerini gençkızlığa ve delikanlılığa taşıyan bu hormonların beyindeki etkilerine hazırlıksız yakalanan çocuklar, ergenlikte bu yüzden psikolojik bir ayarsızlık dönemine girerler.
Ergenlik döneminin zorlu geçmesi normal midir?
Bu süreçte ara ara zorlanmaların, duygusal patlamaların yaşanması tamamen normaldir. Ergenlerde beyin gelişimi nedeniyle daha çabuk öfkelenme, alınganlık, riskli davranışlara yatkınlık, heyecan yaşama ihtiyacında artış, uyku bozuklukları, romantik ilgilerde artış, akran ilişkilerine ve yargılarına aşırı önem verme sık gördüğümüz değişikliklerdir. Daha önce uyumlu ve uslu diye nitelendirilen çocuklar bir anda aileleri ve çevrelerini şaşırtacak şekilde davranım değişimleri yaşayabilirler. Bazen malesef aileler de bu beklenmedik duruma aşırı tepki gösterip, ergenleriyle ilişkilerini bozabilmektedir.
Peki ailelerin ergenlere nasıl yaklaşmaları gerekir?
Ergenler nasihat ve telkinle veya sadece azarlama ve yasaklarla ikna olmazlar. Ergenlik bir “kendilik” dönemidir. Onların içinde kendi doğrularını belirleme ve kendi kimliklerini oluşturma için kendi hatalarını yapma dürtüleri vardır. Bu yüzden alınan önlemler sadece cezalandırma ve yaptırımlar olmamalı; onların olumlu ve destekleyici ortamlarda ve kendilerini rahat hissettikleri kişilerle (heyecan verici spor takımları, destekleyici arkadaş grupları, özendikleri ve olumlu örnek olabilecek ağabey ve ablalar) zaman geçirmeleri sağlanmalıdır. Onların değişimlerinin aileler tarafından kabul edilmesi, “uzaktan korumacı” şekilde büyümelerinin desteklenmesi gerekir.
Ergenlerde hırçınlığın, duygusal patlamaların belli bir ölçüde normal karşılanabileceğini söylediniz. Peki ne zaman bir psikiyatriste yönlendirmek gerekir?
Sürekli ve şiddetli bunaltı, aşırı hırçınlık veya kavgacılık, aşırı kaygı, birden bozulan okul performansı, bozulmuş akran ilişkileri, çeşitli bağımlılıklar (alkol, madde, televizyon, bilgisayar), kendine zarar verici davranışlar gibi uyarı işaretleri görüldüğünde mutlaka bir çocuk ve ergen psikiyatristine yönlendirmek gerekir.
Ergenleri en iyi şekilde geleceğe nasıl hazırlayabiliriz?
Ergenlik, fırtınalarla olduğu kadar fırsatlarla da dolu bir dönemdir. Güvenli bir ortamda, uygun ve heyecan verici uyaranlarla büyüyen ergen, topluma özgüven ve sağlam bir kişilik altyapısıyla girer. Ebeveynler, eğitmenler ve hekimler bu dönemin daha rahat atlatılabilmesi için ergenlere yardımcı olabilirler. Öncelikle hormonal ve nörokimyasal gelişimini sürdüren, anne ve babaların ördükleri kozayı yırtıp kendi kimliklerini oluşturmaya çalışan ergenlerde belli ölçülerde öfke ve çelişkinin, duygusal patlamaların, risk alıcı davranışların ve dürtüselliğin normal olduğunu kabul etmemiz gerekir. Onların karar verme yetilerini beslememiz, yeni yeteneklerini geliştirmelerini sağlamamız, heyecan arayışlarına olumlu ve zevkli aktivitelerle karşılamamız, akran ve arkadaş ilişkilerini mesafeli şekilde desteklememiz, alkol ve uyuşturucu maddelerden korumamız, stresleri ile baş etmelerinde yardımcı olmamız gerekir. Bütün bu stratejiler ergenlerin sağlam ve güçlü beyin gelişimine katkıda bulunacak, onları koruyup desteklemenin yanında topluma sorumluk sahibi ve sağlıklı bireyler yetiştirmemizi sağlayacaktır.