Page 97 - KobiEfor Şubat 2023 Sayı 281
P. 97

UZMAN


                                     Sen Maççı mısın?...


                                         3 yaşında iki büklüm yürüyen, zor   arı, duru ve sade düşünebilen ve bir
                                         duyan ve Muğla aksanıyla ne ko-  sözcükle çok anlatabilen bir başkasını
                                    9 nuştuğunu anlayamadığım ama       fazla tanımadım diyebilirim…
                                     aynı zamanda sevecen bakan bir Ana-  Yine yıllar önce hayatında okul yüzü
                                     dolu kadını Fatma Nine; Gökova’da   görmemiş; tüm hayatı köyde geç-
                                     kiraladığım köy evinin üstünde yalnız   miş; bir zamanlar üç yüz hane olan
                                     başına yaşıyor ve ev sahibinin anne-  bir köyde oğlu, kızıyla yaşayan yaşlı
           Prof.Dr.Turgay Biçer      si. Resmen iki büklüm dolaşıyor ama   ve şimdi rahmetli olan bir köylüm ile
           turgay@marmara.edu.tr     konuşurken birden doğrulup dim-    kardeşimle birlikte köyümüzü ziyaret
                                     dik olabiliyor; kısa boylu fakat sıcak   ettiğimde karşılaşmıştık. Oğlu balcı-
                                     bakan, yardımsever, insancıl bir üst   lık yapıyordu ve bal almaya uğramış-
                                     komşum Fatma Nine. Hayatı bahçe-   tık. Selam verip kendimizi tanıtırken
           İnsanı                    si. “Bahçe olmazsa yaşayamam” di-  bir ara kardeşim; “Ben de Ahmet” de-
           olgunlaştıran,            yor. Nazar değmesin. Kışları oğlunun   yince yaşlı rahmetli köylüm; “Sen de
           bilge                     Muğla Ortaca’daki evinde kalıyor ama   hoş geldin Ahmet Bey oğlum” dedi.
           yapan ve                  “illa da evim” deyip duran ve tek başı-  Bana “Bey” diye hitaplara alışığım
           erdemli                   na yaşamayı; özgürlüğünü hiçbir şeye   ama kardeşim pek değil; kendisine
           davranışların             değişmeyen bir can yürekli komşum   “Bey” diye hitap edilince kardeşim,
           okullardan                benim Fatma Ninem.                 “Bey olan ağabeyim ben değilim”
           veya                      Sabah sürprizler yapıyor bazen. Bah-  deyince yaşlı köylüm de bize dönüp,
           kitaplardan               çeden topladığı mevsimlik domates,   “Öyle deme evlat, herkesin içinde bir
           daha çok                  biber, patlıcan kısaca ne varsa ka-  Bey vardır” dedi...
           hayattan ve               pımın önüne bırakıyor gidiyor. Bizde   Ben şaşkındım. Böyle bir yanıt bek-
           insanın                   eşimle kendisini mutlu etmek uğru-  lemiyordum. Böyle bir bilgelik karşı-
           kendi                     na çarşıya çıkmışsak mutlaka sevdiği   sında nutkum tutulmuştu. Kendime
           başına                    şeylerden alıyoruz. Kısa sürede birbi-  bir süre gelemedim ve bu yaşlı ama
           öğrendiğine               rimize kaynaştık ve bizim için özel bir   bilge amcanın nasıl böyle konuşa-
           kanaat                    yere sahip gönlümüzde. İstanbul’a   bildiğini düşünmeye başladım ve
           getirdim.                 döndüğümüzde telefon ediyoruz ama   insanı olgunlaştıran, bilge yapan ve
           Sayıları                  zor duyduğu için konuşmasak da bi-  erdemli davranışların okullardan
           az da olsa                zim aradığımızı kızı olan ve yine aynı   veya kitaplardan daha çok hayattan
           böyle                     adı taşıyan Fatma Hanım’a iletiyoruz.   ve insanın kendi başına öğrendiğine
           insanların                Sağ olsun Fatma Hanım da bizim se-  kanaat getirdim. Sayıları az da olsa
           bilgeliğinin              lamımızı ve kendisini aradığımızı ile-  böyle insanların bilgeliğinin ortak
           ortak                     tiyor. İyi anlaşıyoruz ve kısa sohbetle-  noktaları ana dilde düşünmeyi öğ-
           noktaları                 rimiz bizim için gerçekten çok değerli   renmeleri, hayatın içindeki tecrü-
           ana dilde                 hale geldi.                        belerini doğru ve saf dille anlama
                                     Birgün mesleğimi, sporcularla ça-
                                                                        ve anlatma yetileridir aynı -ilk akla
           düşünmeyi                 lışmamı ve yaptığım işi anlatırken   gelenler- Yunus Emre, Aşık Veysel
           öğrenmeleri,              doğal olarak kendisine yabancı ge-  ve Karacaoğlan, Köroğlu, Nasrettin
           hayatın                   lince bana, “Ha anladım, sen maççı-  Hoca gibi… Daha binlerce böyle in-
           içindeki                  sın” dedi. İnanamadım duyduğuma;   sanımız var bunların hemen hemen
           tecrübelerini             “Evet” dedim, “Maççıyım.” Belki de   hepsi kendini aşmış ve yetiştirmiş
           doğru ve                  hayatımda duyduğum en anlamlı, en   gönül bağı açık insanlar…
           saf dille                 değerli ve bir o kadar da Anadolu an-  Umut veriyor karanlık anlarda böyle
           anlama ve                 layışını, sadeliğini ve duygusunu yan-  insanlar yüreğime. Mutlu oluyor ve
           anlatma                   sıtan biz sözdü “Sen maççısın…”    coşuyor, aynı zamanda daha ne ka-
           yetileridir.              Kendini aydın sanan, yabancı sözcük-  dar öğrenmem gerektiğini hatırlıyor,
                                     lerle Türkçe konuşmayı bir şey zanne-  “Acaba, ben de bu insanların bilgelik
                                     den bazılarını düşününce Fatma Nine   seviyesine gelebilecek miyim?” diye
                                     kadar kendi değerlerine âşık, yalın,   kendime sormadan da edemiyorum…
                                                                                       ìXEDW      KobiEfor 97
   92   93   94   95   96   97   98   99   100   101   102