banner565

banner622

banner472

banner458

banner457

banner626

31.05.2016, 08:00 4927

Bisiklet Ehliyeti ile TIR Kullanılmaz!

Birçoğumuzun bisiklet ehliyeti yok. Bununla beraber istediğimiz zaman ‘Ehliyetim var mı?’ diye düşünmeden bisiklete rahatlıkla binebiliyoruz. Ancak konu TIR olduğunda kullanmayı aklımıza bile getirmiyoruz. Oysa hiç fark olmamasına rağmen şirket sahibi patronlarımız aynı dikkati ‘şirket kullanımı’ için ne yazık ki gösteremiyorlar.
Oysaki yönetim, kendi kimliği, dinamikleri ve özellikleri olan gerçek bir meslektir. Bu nedenle ‘bir işi biraz yapınca, o işle ilgili şirketi de yönetebilirim’ yaklaşımı şirket küçük ölçeklerde iken ‘bisiklete binmeye’ benzer. Ancak şirket ölçek olarak büyüdükçe o şirketi yönetmek ‘yönetim ehliyeti’ olmadan TIR kullanma şekline dönüşür.
Girişimcilerimiz, genelde, en iyi bildikleri konuda yatırım yapıyor ve şirket kuruyorlar. Şirket küçük boyutlarda iken kolaylıkla da yönetebiliyorlar. Bir çeşit, ‘Ehliyetsiz’ bisiklete biniyorlar. Başarılı olmaya devam edip, şirketleri çalışan sayısı ve ciro gibi parametrelerde büyümeye başladığında şirketler ‘Bisiklet’ olmaktan çıkıp, ‘TIR’ olmaya başlıyor. Ancak patronlarımızın birçoğu bu değişimi fark etmediğinden ‘TIR’ı ehliyetsiz kullanmaya çalışıyorlar ve genelde de başarılı olmakta zorlanıyorlar. Bu nedenle devletlerin ‘Orta gelir’ tuzağına benzer şekilde şirketlerimiz de 20-25 milyon ciro bandına gelip, takılıyor. Daha sonra bütün ‘çırpınmalarına’ rağmen bu bandı aşamıyor ve patronlarımız bunun nedenini de sorgulamıyorlar.
İşadamlarımızı finansal rasyolar konusunda bilgi sahibi olmadan şirketlerinin finansal olarak ‘nabzını’ tutamaz, ‘Stratejik pazarlama’ konusunda bilgi sahibi olmadan sağlıklı ürün-pazar stratejileri geliştiremez, Maslow hiyerarşisini bilmeden mavi ve beyaz yakalı personelini motive etmek için farklı motivasyon yöntemleri kullanması gerektiğini fark edemez, envanter kontrol teorisini bilmeden, ‘optimum’ stok seviyesine ulaşamaz, IT (Bilgi Teknolojileri) ve IS (Bilgi sistemleri) arasındaki farkı bilmeden, bilgisayar teknolojilerine yaptığı yatırımın neden yeteri kadar faydalı olmadığını göremez.
Bu durumun en uç noktası ise Dunning-Kruger sendromuna tutulmaktır. 2000 yılında psikoloji dalında Nobel ödülü kazanmış bu varsayım der ki: “İnsanlar, bir konu hakkında ne kadar az biliyorsa o konu hakkındaki az olan bilgisi aslında ne kadar az bilgi sahibi olduğunu fark etmesini engellediği gibi, sanki konuyla ilgili her şeyi biliyormuşçasına bir özgüven kazandırmaktadır.” Ne yazık ki işadamlarımızın bir kısmı Dunning-Kruger sendromuna çoktan tutulmuş durumdadır.
Patronlarımızın bu problemi çözmeleri için birkaç yöntem önerilebilir. Bunlar; kendilerini yönetim konusunda geliştirmek, profesyonel yönetici yönetme becerisine sahip iseler, etkin bir profesyonel yönetim takımı kurmak ve onları yönetmek, profesyonel yönetim kurulu ülkeleri ile çalışmak, etkin danışmanlar ile çalışmak veya bunların tamamını yapabilmektir.
Okumuş olduğum bir kaynak dokümana göre, günümüzde Çinli işadamları yönetim bilgi ve becerilerini yeterli görmediklerinden, kendilerini geliştirmek üzere çalışmalar yapmaktadırlar. Çin ile rekabetimiz dikkate alındığında, gelecek bizim işadamlarımız için daha da güç olacaktır.
Özet olarak tavsiye etmek isterim ki günümüzde değişimin inanılmaz boyutlarda artması ve buna bağlı olarak tecrübenin öneminin iyice azalması nedeni ile işadamlarımız yönetim konusunda kendileri için acilen öğrenme seferberliği ilan etmelidir.

Yorumlar (0)