Dijitalleşmenin aslında çok katmanlı bir değişim olduğunu hep beraber deneyimliyoruz. İş yapma biçimleri değiştikçe meslekler, hukuksal çerçeve, iletişim biçimleri, fiziksel unsurlar, hemen her bileşen baş döndürücü bir hızla değişiyor. “Uzun soluklu” tarifi “Tek kullanımlık” ile yer değiştiriyor. Eğer bundan sonrasını planlayacaksak; bu yeni düzenin çalışabileceği bir ekosistem planlamalıyız.
İş dünyası yeni nesil üretim ve Endüstri 4.0 uyumunu hedeflerken; KOBİ’ler de bu dönüşümü mümkün kılan altyapıları kurgulamak durumunda! Ülke olarak rekabet gücümüz yenidünya düzenine uyumdan geçiyor. Ancak bu büyük puzzleda parçaların etkililiği değişiyor. Biz de hangi parçayı temsil edeceğimizi bilerek ilerlemeliyiz. Tabii ki zayıf ve güçlü yanlarımızı bilerek.
Ülkemizin fason endüstri üretiminden sıyrılması ve teknolojisini kendi geliştirebildiği bir sanayi ekosistemi kurabilmesinin inovasyona bağlı olduğunu biliyoruz. Ar-Ge’nin GSYH’nin içindeki harcama payının yüzde 1’lerden yüzde 3-4’lere yükselmesi ve küresel inovasyon endeksinde üst sıralarda yer alınması özellikle 2023 hedefleri için son derece önemli olduğu için bu konuda topyekûn hareket etmeliyiz.
Eğitim bizim gibi göreceli olarak daha genç bir nüfusun olduğu ülkeler için kritik bir önemde kuşkusuz! Ve gelecekte dünyanın talep ettiği nitelikli işgücü ve yeni meslek grupları için bu alanda ciddi bir reform olmalı diye düşünüyorum. Endüstri ve üretim alanında ise ciddi bir yol göstericiliğe ihtiyaç var, teşvik ve düzenlemelerle de desteklenmesi gerekiyor.
2017 her şekilde silkinerek arındığımız, geleceğimize odaklandığımız, reformlarla önümüzü açtığımız ve yenilere yol açtığımız bir yıl olmalı diye düşünüyorum.