31.05.2015, 18:38
7452
Akciğer kanseri ve tedavide yenilikler
Danışmanımız ve Yazarımız Dr. Gülsemin Güloğlu, Vehbi Koç Vakfı Amerikan Hastanesi Medikal Onkoloji Bölümü’nden Prof.Dr. Nil Molinas Mandel ile akciğer kanseri ve tedavide yenilikler üzerine konuştu.
Risk faktörleri neler?
Ülkemizde erkekler arasında en sık görülen akciğer kanserinin kadınlarda görülme sıklığı da giderek artıyor. Bunda sigara kullanımının kadınlar arasında yaygınlaşmış olması önemli bir rol oynuyor. Akciğer kanserinin en sık belirtileri öksürük, balgam, kan tükürme, nefes darlığı veya hırıltılı solunum, bazen zayıflama, terleme ve ateş oluyor. Bazen kol ve sırt ağrısı, ses kısıklığı eşlik edebiliyor.
Tanı nasıl konuyor?
Akciğer kanserinin tanısında akciğer röntgeni, bilgisayarlı tomografi ve şüphe varsa PET/BT (positron emisyon tomografisi) çekiliyor. Kanserden şüpheleniliyorsa bronkoskopi yapılarak, bronş içine ışıklı bir boru ile bakılıyor. Görünen tümor dokusundan veya şüpheli bölgeden parça veya hücre (biyopsi) alınıyor. Böylece ameliyatsız tanı koymak mümkün oluyor. Bazen de tanı için göğüs duvarından iğne ile girilip, tümörden biyopsi yapılıyor ve hastalığın kesin tanısı konulmuş oluyor.
Tedavi nasıl planlanıyor?
Akciğer kanserleri, küçük hücreli olanlar ve küçük hücreli dışı akciğer kanserleri diye iki ana başlıkta toplanıyor. Tedavi planlaması evrelere ve hücre tipine göre yapılıyor. Erken tanı konulan 1. ve 2. evre hastalarda en seçkin tedavi cerrahidir. 3. evredeki hastaların bir kısmında gene cerrahi şansı denenir, tedaviye kemoterapi ve radyoterapi de eklenir.
Ameliyat olması tıbbi yönden sakıncalı olan hastalarda, cerrahi yerine komşu dokuların korunduğu stereotaktik radyoterapi yapılıyor. İlaç tedavisinde de hücre tipine ve moleküler özelliklere göre farklı ilaçlar kullanılıyor.
Bunun yanı sıra hücrelerin gen yapısındaki özellikler, bazı mutasyonların varlığı ve bunların gen kopya sayısıyla ilişkili olarak “hedefli tedaviler” uygulanabiliyor. Kişiye özel kemoterapisiz tedaviler de gelişmeye başladı. Yakın zamanda Amerika Birleşik Devletler’inde onay alan immunoterapi ilaçları (PDL-1 hedefli tedaviler) akciğer kanserinin seyrini değiştirecek gibi duruyor.
Cerrahi tekniklerde de önemli gelişmeler oldu. Küçük tümörlerde, daha sınırlı cerrahiler yapılarak ya da endoskopik cerrahi uygulayarak, uygunsa robotik cerrahi yapılarak, açık ameliyatlarla aynı sonuçlara ulaşılabiliyor.
Risk faktörleri neler?
Ülkemizde erkekler arasında en sık görülen akciğer kanserinin kadınlarda görülme sıklığı da giderek artıyor. Bunda sigara kullanımının kadınlar arasında yaygınlaşmış olması önemli bir rol oynuyor. Akciğer kanserinin en sık belirtileri öksürük, balgam, kan tükürme, nefes darlığı veya hırıltılı solunum, bazen zayıflama, terleme ve ateş oluyor. Bazen kol ve sırt ağrısı, ses kısıklığı eşlik edebiliyor.
Tanı nasıl konuyor?
Akciğer kanserinin tanısında akciğer röntgeni, bilgisayarlı tomografi ve şüphe varsa PET/BT (positron emisyon tomografisi) çekiliyor. Kanserden şüpheleniliyorsa bronkoskopi yapılarak, bronş içine ışıklı bir boru ile bakılıyor. Görünen tümor dokusundan veya şüpheli bölgeden parça veya hücre (biyopsi) alınıyor. Böylece ameliyatsız tanı koymak mümkün oluyor. Bazen de tanı için göğüs duvarından iğne ile girilip, tümörden biyopsi yapılıyor ve hastalığın kesin tanısı konulmuş oluyor.
Tedavi nasıl planlanıyor?
Akciğer kanserleri, küçük hücreli olanlar ve küçük hücreli dışı akciğer kanserleri diye iki ana başlıkta toplanıyor. Tedavi planlaması evrelere ve hücre tipine göre yapılıyor. Erken tanı konulan 1. ve 2. evre hastalarda en seçkin tedavi cerrahidir. 3. evredeki hastaların bir kısmında gene cerrahi şansı denenir, tedaviye kemoterapi ve radyoterapi de eklenir.
Ameliyat olması tıbbi yönden sakıncalı olan hastalarda, cerrahi yerine komşu dokuların korunduğu stereotaktik radyoterapi yapılıyor. İlaç tedavisinde de hücre tipine ve moleküler özelliklere göre farklı ilaçlar kullanılıyor.
Bunun yanı sıra hücrelerin gen yapısındaki özellikler, bazı mutasyonların varlığı ve bunların gen kopya sayısıyla ilişkili olarak “hedefli tedaviler” uygulanabiliyor. Kişiye özel kemoterapisiz tedaviler de gelişmeye başladı. Yakın zamanda Amerika Birleşik Devletler’inde onay alan immunoterapi ilaçları (PDL-1 hedefli tedaviler) akciğer kanserinin seyrini değiştirecek gibi duruyor.
Cerrahi tekniklerde de önemli gelişmeler oldu. Küçük tümörlerde, daha sınırlı cerrahiler yapılarak ya da endoskopik cerrahi uygulayarak, uygunsa robotik cerrahi yapılarak, açık ameliyatlarla aynı sonuçlara ulaşılabiliyor.