banner565

banner622

banner472

banner458

banner457

banner626

01.05.2015, 09:00 9311

Kanserde psikolojik destek

Danışmanımız ve Yazarımız Dr. Gülsemin Güloğlu, Vehbi Koç Vakfı Amerikan Hastanesi Kanser Programı Psiko-Onkoloji Bölümü’nden Uzman Psikolog Aslıhan Kurt Beierlein, kanser tedavisinde psikolojik destek üzerine konuştu.

Kanserde moral nedir/ ne değildir?  Moralli olmak için ne yapmalı, tedavi sürecinde morallerini en çok bozan nedir? Hastalıkla başetme süreci nasıl daha rahat geçirilir?
İyilik hali ya da toplumun “moral” diye tarif ettiği durum, fiziksel, duygusal ve sosyal açıdan sıkıntısız olmaktır. Moral, tabii ki tedaviler için çok önemli bir faktördür. Ancak kanser tanısı almak, travmatik bir durum ve kişinin yaşam düzenini bir anda değiştirdiğinden, kişide ciddi moral bozukluğu yaratabilir. Bu kaçınılmaz ve doğal bir durumdur. Tanıdan hemen sonra şaşkınlık, üzüntü, gelecekle ilgili kaygı duyma veya moralsizlik bir düzeye kadar normal kabul edilir.  Tedavileri alırken süreçle ilgili bilgi sahibi olma, yeniden kontrol hissini kazanma, psikolojik destek alma ve yaşam kalitesinin devamı ile kişiler eskisi gibi “moralli” hissedebilirler. Morale destek olması için psikolog görüşmeleri her zaman şart değildir. Kişinin sevdiği ve keyif aldığı şeyleri ve insanları tedavi alırken de yaşamında tutabilmesi normal hislerin devamına ve morale katkı sağlar. Bununla birlikte hasta yakınlarının tüm bu tedavi süreçlerinin hastanın moralinde iniş çıkışlar yaratabileceğinin farkında olmaları ve bunu anlayışla doğal karşılamaları bu dönemi destekler.
Bu süreçte hastaları en çok yoran, yan etkilerin moral bozucu psikolojik yansımalarıdır. Kemoterapinin yarattığı saç dökülmesi, yaşam düzenlerinin ve gelecek planlarının bir anda bozulması, sürekli hastaneye gidip gelmek, halsizlik, eski gücüne sahip olmama, başkalarından destek alıyor olmak ya da sosyal destek azlığı, hastaların en zorlandıkları konular arasında sayılabilir. Ancak her hastada bu etkiler aynı şekilde ve düzeyde gözlenmeyebilir. Psikolojik tepkiler, hastalığın kişi için anlamı, yaşı, cinsiyeti, önceki hastalık veya kanser deneyimleri, kültürel zemini, kişiliği, o andaki yaşam koşulları, baş etme yolları çeşidi ve sosyal bağlarının durumuna göre değişebilir. Yapılan çalışmalar, iyi sosyal desteğe sahip, yaşamda hastalıklarla ilgili deneyimi olan, aktif baş etme becerilerini kullanabilen hastaların tedavi dönemlerini daha rahat geçirdiklerini bildirmektedir.

Tedavi dönemindeki hastalara psikolojik sağlıklarını koruyabilmek için ve aile üyelerine neler önerilir? Psikologlar bu süreçte ne zaman ve nasıl destek olur?
Bu süreçte hastanın tedavileri hakkında bilgi sahibi olması, psikolojik adaptasyonu için yaşadığı çeşitli duyguları bastırmaması, sağlık ekibi ile iletişimi açık tutması, olabildiğince günlük rutinlerine devam etmesi, kaliteli uyku uyuması, beslenmesine dikkat etmesi, yan etkileri giderici ilaçları düzenli kullanması, mümkünse ruhsal iyileşmeye katkısı olan yaratıcı bir hobi edinmesi ve zorlandığını düşündüğü noktalarda psikolojik destek alması önerilebilir.
Kanser tedavisi, fiziksel ve psikolojik olduğu kadar kişinin sosyal çevresini de etkiler. Bu çift yönlü bir etkileşimdir. Ailelerin, yakınların ve bakım verenlerin hastaya yaklaşımları bu yüzden önem kazanır. Unutulmamalıdır ki her aile üyesi hastalığa karşı farklı tepkiler verebilir. Hayatları birden değiştiği için korku ya da endişe duyabilirler. Yorgun ya da gelecekle ilgili kaygılı olabilenler gibi, bu konu hakkında gergin ve çekingen davrananlar da olabilir. Ne olursa olsun, hastanın tedavi sürecini aksatmamak adına, iletişim çatışmaları ve yanlış anlaşmaları da engellemek için açık iletişim tercih edilmelidir. Bununla birlikte; ailelerin kendi fiziksel ve duygusal ihtiyaçlarının da farkında olmaları, enerjilerini idareli kullanmaları için iş bölümü yapmaları ve gerektiğinde bir uzmandan destek almaları hastanın yaşam kalitesini olumlu yönde etkiler. Tanı öncesi, tedavi ya da tedavi sonrası dönemde, hasta ve ailelerini yaşadıkları zorlayıcı duygular, bir uzman psikolog eşliğinde, tam gizlilik ilkesiyle, belirli aralıklarla yürütülen psikoterapi ve psikolojik destek görüşmeleri ile tanımlanmaya ve hangi başetme kaynaklarının yardımcı olduğu belirlenmeye çalışılır. Psikolojik destek almamak güçlülük göstergesi olmadığı gibi, destek almak da zayıflık değildir. Aksine hasta ve aileler psikolojik destek alarak, tedavi sürecine aktif olarak katılmış ve süreci kendileri için daha da kolaylaştırmış olurlar.

Yorumlar (0)