‘YENİ NORMAL’ DÜZEN
Mayıs’tan itibaren ekonomi dipten dönüş sinyalleri vermeye başlamış; Haziran’da reel sektörde canlanma hız kazanmıştı. Buradan hareketle Türkiye, Haziran’dan başlayarak ve gerekli önlemleri de alarak üretimde ve ticarette çarkları döndürmeye başladı.
“Yeni Normal” dediğimiz ve daha önce hiç yaşamadığımız bir döneme girerken hepimiz, reel sektörde kalıcı ve istikrarlı bir toparlanma süreci başlasın istiyoruz ve bekliyoruz.
Yeni Normal’in ilk uygulama ayında, turizm hariç, otomotiv, tekstil ve mobilya gibi sektörler dirilmeye başladı. Bilişim, sağlık sektörleri ve e-ticaret zaten pandemi yükselirken yüksek bir büyüme ivmesi yakalamışlardı. ‘Yeni Normal’e iyi başladığımız söylenebilir.
Üretimde gözlediğimiz canlanma ekonomiye güvenin ölçülebilir derecede arttığının, bazı sektörlerde maksimum değere (%50) ulaştığının ve yatırım iştahını desteklemeye başladığının göstergesidir. ‘Yeni Normal’ ile birlikte yatırımlarda canlanma beklentisinin de somut bir karşılığı var. Ocak-Mayıs döneminde 67 milyar liralık yatırım teşvik belgesi verildiğini de unutmayalım. Katmadeğerli rekabetçi yerli üretim için yatırım ortamını iyileştiren ve cazibesini arttıran düzenlemeler ihtiyaçlar doğrultusunda kesintisiz sürdürülmelidir.
‘Yeni Normal’de ekonominin pozitif yönde hareketlenmesini yanlış yorumlamamak çok önemli, çünkü ekonomi solunum cihazına bağlı (entübe) olmaktan çıkarak ‘yoğun bakım’a alınmıştır. Bu nedenle en az salgın dönemindeki kadar -hatta daha da fazla- kamunun desteğine muhtaçtır.
Nitekim yönetim ‘Yeni Normal’in ilk ayında büyük bir destek planı hazırladığını en yetkili ağızdan duyurmuştur. Paket kapsamında ‘Hasar Onarım Destekleri, ‘Yatırım Destekleri’, ‘Makro ve Mikro Reform’lar ve ‘Eylem Planları’ gibi başlıkların yer aldığını öğrenmiş bulunuyoruz.
‘Yeni Normal’ dediğimiz dönemin yönetim tarafından mükemmel tasarlanmış olması, ekonomide kalıcı bir toparlanma sağlamaya yetmez. Bunun için bizim; iş dünyası olarak hepimizin, “İş Sağlığı ve Güvenliği” kurumunun Covid-19’a uyarlanmış direktiflerini harfiyen uygulamamız, konulmuş düzenleme ve yasaklara titizlikle uymamız gerekmektedir. Diğer yandan ‘Yeni Normal’ dönemin kalıcı çözüm için küresel başarıya ihtiyacı var.
‘Yeni Normal’de ekonominin başkalaşacağı söyleniyor. Yeni şirketler, yeni sektörler, yeni meslekler eskilerinin yerini alacak. Yeni iş biçimleri, ilişkileri ve olanakları doğacak. Dijitalleşme ve mobilite ekonomik yükselişi hızlandıracak, toparlanmayı yakın vadeye çekebilecektir.
Küresel bir eğilim olarak önümüzdeki dönüşümü şu öngörülerle birlikte okumamız da mümkündür: GSMH odaklı büyümeye bakılmayacak, ekonominin nasıl büyüdüğü önemsenecek. Refahı eşit dağıtan, daha paylaşımcı ve kendi öz kaynaklarını güçlendiren devletler ve düzenler öne çıkacak. Çünkü insan hayatını ekonomiden daha üstün tutan ve dayanışmacı tutum alan devletler krizi en az hasarla atlatmayı başaran devletler oldular.
‘Yeni Normal’de “Vatandaşlık Temel Geliri”nin küresel krizden çıkmanın çaresi olacağı tartışılıyor. Dünya çapında sağlık ve sosyal güvence sistemleri, sosyal dayanışma ağının baştan aşağı yeniden inşa edilmesi ve vergi sisteminde değişiklikler bütün ülkelerin gündemini işgal edecek gibi görünüyor.
“Temizlik, Maske, Mesafe” kurallarına özenle uyarak çalışmak, üretmek ve yaşamak zorundayız. En kötü senaryoya hazırlıklı, pozitif gerçekçilik ve ihtiyatlı iyimserlikle karamsarlığa kapılmadan umutla yılmadan mücadele etmeliyiz. Tüm insanlığa; saygı ve sevgiyle bezenmiş sağlıklı ve esenlik dolu günler diliyorum. HEP BİRLİKTE BAŞARACAĞIZ.
15 Temmuz Demokrasi ve Milli Birlik Günü’müzü kutluyor; şehitlerimizi rahmetle, gazilerimizi minnetle anıyorum. Hakimiyet kayıtsız şartsız milletindir. Yaşasın demokrasi, yaşasın Türkiye Cumhuriyeti.