Haliç Üniversitesi, ekosistemini tamamlıyor; öğrenci merkezli öğrenme modelini uyguluyor
Eğitim öğretim sektöründe 24. yıla ulaşan Haliç Üniversitesi, bilim ve teknolojiyi birleştirerek, öğrenci merkezli öğrenmeyi öğrenme modelini uyguluyor. Haliç Üniversitesi Rektörü Prof.Dr. Zafer Utlu, “Bizim bu konuda en çok önemsediğimiz olay öğrencilerimizin kendi projelerini aktif şekilde üretebilecekleri bir ekosistemin kurulması” dedi.
Bizim Lösemili Çocuklar Vakfı tarafından 1998 yılında kurulan Haliç Üniversitesi, 24. yılını tamamladı. Ülkemizin 62’nci üniversitesi olan Haliç Üniversitesi’nde, 7 fakülte, 3 yüksekokul, 1 meslek yüksekokulu, 1 lisansüstü eğitim enstitüsü bulunuyor.
Fakültelerinde toplam 43 bölüm, meslek yüksekokulunda 19 bölüm, yüksek lisansüstünde; 7 bölüm doktora, 54 bölüm yüksek tezli ve tezsiz yüksek lisans programı bulunan, 2022 yılı YKS sonuçları dikkate alındığında 15 binin üzerinde öğrenci sayısına erişmiş Haliç Üniversitesi’nde yaklaşık olarak 450 tam zamanlı akademik personel mevcut.
Haliç Üniversitesi Rektörü Prof.Dr. Zafer Utlu, “Bununla birlikte özellikle öğrencilerin gelişimine faydası olacağını düşündüğümüz, ders saati ücreti dediğimiz, diğer üniversitelerde kendi alanında iyi olan akademisyenler ile sektörde bulunan, akademik titri olan akademisyenlerimize, sektör temsilcilerimize de üniversitede ders verdiriyoruz. Bunların sayısı da yaklaşık olarak 300 civarında. Ayrıca bin 350 civarında da idari personelle üniversitenin iç idari yapısını yürütmeye çalışıyoruz” dedi.
Haliç Üniversitesi; bilim ve teknolojiyi birleştirerek, öğrenci merkezli öğrenmeyi öğrenme modelini uyguluyor. Rektör Utlu, şunları söyledi: “İlk olarak; bilim ve teknolojinin birleştirilmesi demek, burada bizim araştırmaya önem verdiğimizin göstergesidir. Öğrenmeyi öğrenme merkezli demek, öğrenci odaklı kabul ettiğimiz zaman da eğitim-öğretim programlarımızın daha düzgün olmasını sağlayabilmektir. Bizim temel eğitim felsefemiz de çok iyi bir üniversite eğitimi vermek, bununla birlikte araştırma ve geliştirme olanaklarını arttırarak, öğrenciyi bu araştırma geliştirme olanaklarının içerisine doğrudan doğruya koyabilmektir.”
Üniversite sektör işbirliği farklılık yaratıyor
Üniversite sanayi işbirliği kavramının sadece sanki mühendislik fakültesi veya meslek yüksekokulunun ilgili teknik branşlarını kapsadığı gibi yanlış bir algının bulunduğunun altını çizen Utlu, bu alandaki iddialarını şöyle anlattı: “Buna üniversite-sanayi işbirliği yerine üniversite-sektör işbirliği demenin daha faydalı olduğunu düşünüyoruz. Bu sektörlerle biz sürekli olarak içli dışlı olmak zorundayız. Bunların kendi içerisinde şu anda yürütmüş olduğu sistemleri bizim yakından takip etmemiz gerekiyor. Çünkü biz onlara öğrenci yetiştiriyoruz, onlara işgücü yetiştiriyoruz. Diğer taraftan bu etkinliği arttırabilmek için bizim her bölümün bir danışma kurulu var ve bu her bölümdeki danışma kurullarında da mutlak surette sektör temsilcileri yer almakta. Böylelikle sektörün o günün koşulları içerisindeki durumunu rahatlıkla takip edebiliyoruz. Geleceğe yönelik o sektörle ilgili çalışmaların neler olduğunu, neler olabileceğini belirliyoruz ve biz de bu kapsamda kendi ders programlarımızı, ders müfredatlarımızı yeniden güncelleyerek öğrencilerimizin sektörlerinden uzak kalmamasını sağlıyoruz.”
Ayrıca bu kapsamda; stajlara da çok büyük önem verdiklerini ve sadece sağlık bilimleri odaklı olan staj yapısını üniversitenin geneline yaymış bulunduklarını paylaşan Utlu, “Birçok bölümümüzde stajlar zorunlu hâle getirildi. Diğer taraftan stajyer ihtiyacı olmayan bölümlerde de bunu seçmeli bir şekilde veya tercihe bağlı bir staj sistemine dönüştürmüş olduk. Buradaki tek amacımız öğrencinin sektörle içli dışlı olması ve sektörle işbirliğinin arttırılması. Diğer yandan sektördeki yapılan çalışmaları ve yenilikleri anlatabilmek için sektör temsilcilerimizi üniversitemize davet ederek ilgili bölümlere seminer ve kurs vermelerini sağlıyoruz” diye konuştu.
Dijital çağa uygun eğitim öğretim sistemi kullanılıyor
Haliç Üniversitesi, şu anda yaşadığımız yüzyıl ve yüzyılın gerektirdiği yenilikler ve yeterlilikler kapsamında; öğrencilerin kendi mesleklerini bundan 15-20 yıl sonrasında devam ettirebilecek bir yapıya sahip olmasını istiyor. Utlu, öğrencilerin farklılaşma çizgisini ise şöyle ifade etti: “Öğrenci profilini yetiştirirken; dijital çağa uygun olarak eğitim-öğretim müfredatımızı, yapımızı düzenliyoruz. İkincisi sektör işbirlikleri. Daha önce de ifade ettiğim sektör işbirlikleri, bizim için öncelikli ve sektörle sürekli içli bir çalışma ortamı içerisindeyiz. Üçüncüsü staj programlarını mutlaka aktif hâle getiriyoruz. Dördüncüsü ise öğrencilerimize aktif çift anadal, yan dal yapma imkânlarını sunuyoruz. Bunların da bizde ücretsiz olması, bir çekim gücünü ortaya koyuyor. Diğer taraftan vereceğimiz kurslar ile yer almış olacakları Sürekli Eğitim Merkezi kapsamında seminer, kurs ve eğitim faaliyetleriyle de kendilerinin daha farklı yeteneklere ve yeterliliklere sahip olmalarını sağlamaya çalışıyoruz.”
Yeni bölümler açılacak
Haliç Üniversitesi’nde önümüzdeki dönem itibarıyla açılacak birçok bölüm bulunuyor. Utlu, bunların bir kısmını çeşitli nedenlerden dolayı aktif hâle getiremediklerini ancak uzay ve havacılık, biyomedikal, yeni medya ve iletişimle ilgili alanlarda gelecekte çeşitli bölümler açmayı düşündüklerini belirtti.
Utlu, şunları aktardı: “Özellikle e-pazarlama, e-ticaret konularını daha aktif bir şekilde öğrencilerimize aktarmak; yani bilgi vermek, bu konularda öğrenci yetiştirmek istiyoruz ki bununla ilgili de üniversitemizin hem fizikî altyapısının hem de eğitim altyapısının yeterli olduğunu düşünüyoruz. Bununla ilgili çalışmalarımız devam ediyor. Özellikle yazılım, bilgisayar gibi konulardan daha farklı alanlara yönelmek istiyoruz. 21’inci yüzyılın mesleklerindeki değişimi, biz de kendi üniversitemizde yaşatmak istiyoruz. En basitinden bir yapay zekâ mühendisliği veya robotik kodlamayı tüm sisteme yayarak bunun farklı bir alanda bir kurs yapısı içerisine geliştirilmesi gibi çeşitli konularda, öğrencilerimizi geleceğe yönelik hazırlayacağız ve bu konu ile ilgili eğitim programlarını, bölümlerini açacağız.”
TTO ve Kuluçka Merkezi kuruldu
Haliç Üniversitesi’nin yatırım alanlarından birini de teknoloji transfer ofisi oluşturuyor. Utlu şu bilgileri verdi: “Son iki yıldan beri bu konuda ciddi bir aşama kaydetmiş bulunuyoruz. Öncelikle Teknoloji Transfer Ofisi Araştırma ve Uygulama Merkezi şeklinde kurduk ve burada çalışmalarımız devam ediyor. Bununla birlikte Kuluçka Merkezi’mizi kurduk. Sanal gerçeklik kuluçka merkezi olarak ifade ettiğimiz bir kuluçka merkezimiz aktif olarak çalışıyor. Bu kuluçka merkezimizde hem öğrencilerimizden hem de sektörden talep edenlere, vermiş oldukları projeleri değerlendirme sonucunda, ücretsiz olarak gerekli altyapıyı sağlayarak üniversitemizde çalışmalarını sağlıyoruz. Buradaki amaç; öğrencilerimizin kendi elde ettikleri fikirlerin kuluçka merkezinde geliştirilmesi, onlara her türlü desteğin verilmesi.”
Desteklere ilişkin de bilgi veren Utlu, şunları söyledi: “Nedir bu destekler? Bir; bulundukları yerde rahat çalışma imkânının olması, ücretsiz bir şekilde alan yaratılması, bunlara mentorluk yapılması… Tıkandıkları noktada daha farklı bir yardımda bulunulması şeklinde öğrencilerimize bu konumu destekliyoruz. Sektörden gelen kişileri ise kendi kuluçka merkezimizde istihdam ederek, onların öğrencilerimize vereceği katkıları arttırmak ve kuluçka merkezimizden yararlanamayan öğrencilerimizi de yapacakları toplantılar, seminerler ve kurslarla sektöre hazırlanmaları noktasında desteklemelerini sağlamak istiyoruz.”
Diğer taraftan Teknoloji Geliştirme Merkezi denilen TEKMER ile ilgili kurulum aşaması çalışmalarının devam ettiğini, KOSGEB’e yapılan başvurunun şu anda tamamlanmak üzere olduğunu aktaran Utlu, teknopark kısmında da yine aynı şekilde çalışmaları planladıklarının altını çizdi.
Utlu, şu bilgileri verdi: “Bizim bu konuda en çok önemsediğimiz olay ise öğrencilerimizin kendi projelerini aktif şekilde üretebilecekleri bir ekosistemin kurulması. Bu bizim temel felsefemiz. Bu kapsamda da Kuluçka Merkezi, Teknopark veya Teknoloji Transfer Ofisi dışında tüm öğrencilerimizin, özellikle üçüncü ve dördüncü sınıftaki öğrencilerimizin bitirme projelerini danışmanlarıyla birlikte TÜBİTAK’a başvuracak şekilde hazırlamalarını sağlıyoruz. Bunlarla en azından proje kültürünü oluşturmak, kendi üretebileceklerini ve bunların kayda değer olduğunu kendilerine gösterebilmek için çalışmalarımızı yürütüyoruz. Bu kapsamda; geçen dönem yaklaşık 52 öğrenci projemiz, TÜBİTAK’tan geçmiş bulunuyor ve TÜBİTAK tarafından destekleniyor. Bu da bize büyük bir gurur sağlamakta.”