UMUDUN İHTİYATLI İYİMSERLİĞİ
Sevgi, saygı, hoşgörü, ahlak, erdem, iyi, doğru, güzel, liyakat, hak, hukuk ve vicdan ile bezenmiş; barışın, adaletin, eşitliğin, özgürlüğün, paylaşımın, yardımlaşmanın, dayanışmanın, işbirliğinin, güçbirliğinin, duyarlılığın (insan, hayvan, çevre), birlik ve beraberliğin başat olduğu; sağlıklı, huzurlu, mutlu, başarılı, bereketli, esenlikli, ferah ve aydınlık yeni bir yıl diliyorum.
Koronavirüs’ün damgasını vurduğu, bütün dengelerin bozulduğu, zorlu ve sıkıntılı; kabus gibi bir yılı (2020) geride bıraktık. Aşı ile umutları çoğalttığımız yeni yıla (2021) girerken Pandemi sürecinden henüz kurtulmuş değiliz. Her geçen gün, sağlığımız, psikolojimiz, işimiz, ekonomimiz ve sosyal yaşamımız olumsuz etkileniyor ve hasar alıyor. Zorunlu olarak Pandemi nedeniyle uygulamaya konan tedbirler de maddi ve manevi birçok sorunu daha da derinleştirip, ağırlaştırıyor. Öyle ki Pandemi süreci eşitsizliği ve yoksulluğu arttırarak, gelir dağılımını daha da bozdu, bozuyor. Bu süreç, herkese; bireylere, işletmelere ve ülkelere büyük zarar verdi.
Yeni yıl; yeni umut, yeni enerji demek. Bir yandan Pandemi sürecinin tehditleriyle mücadele ederken diğer yandan da fırsatlarına odaklanmalıyız. Umudun ihtiyatlı iyimserliği ile kararlı ve istikrarlı ilerlemek zorundayız. Yeni bir hikaye yazabilmek için yeni bir vizyona, stratejiye ve yol haritasına ihtiyacımız var. Yatırım ve üretim ortamının iyileşmesiyle oluşacak iklimin sinerjisi ekonomide ihtiyacımız olan sıçramayı yapmamızı sağlayacaktır; bu potansiyele sahibiz.
Yeni ekonomi yönetiminin katılımcı bir anlayış ve yöntemle hazırlamaya çalıştığı yapısal reformların, bir an önce uygulamaya konması gerekiyor. Demokraside, hukukta ve ekonomide belirsizlikleri gideren, para ve maliye politikalarındaki uyumla istikrar ve güven ortamı oluşturan adımlar; OECD’nin ‘Aralık Ayı Geçici Dönem Ekonomik Görünüm Raporu’nda vurgulandığı gibi; yatırımları, istihdamı, üretimi ve ihracatı artırarak, ülkemizin kalıcı kalkınmasını ve büyümesini sağlayacaktır. Piyasaların bu beklentiye kredi açtığı görülüyor, bu gelişmeyi iyi değerlendirmeliyiz.
Sivil toplum kuruluşlarımız (STK’larımız); kamu, üniversite ve özel sektör işbirliğiyle; uzman ve akademisyenlerin de katkı ve katılımlarıyla çok önemli etkinlikler gerçekleştiriyorlar; hepsini tebrik ediyorum. Bizim de dergi olarak desteklediğimiz bu etkinliklerde işbirliği yapmaktan mutluluk duyuyoruz.
Daha önceki dönem Yönetim Kurulu Başkanı, şimdi ise Denetim Kurulu Üyesi olmaktan onur duyduğum, işbirliğiyle gerçekleştirdiği uluslararası proje ve etkinliklerle 31 yılı geride bırakan, başarı ve etkinliğiyle rol model bir sivil toplumu kuruluşu olan TOSYÖV, dergimiz KobiEfor’un da yıllardır olduğu gibi bu yıl da çözüm ortağı olarak yer aldığı XVI. KOBİ Zirvesi’ni, Pandemi nedeniyle tamamen dijital ortamda düzenledi. Destek veren ve emeği geçen herkese çok teşekkür ediyorum.
‘Pandemi Süreci ve İhracat’ ana temasının işlendiği Zirve, KOBİ’lere ve girişimcilere bir vizyon ve yol haritası oluşturmaya çalıştı. Benim de ‘Pandeminin Ekonomiye Etkileri (Fırsatlar ve Tehditler)’ oturumunu yönettiğim Zirve, Pandemi’nin olumsuz etkilerinden çıkış yolunu; ‘ihracat’ olarak gösterdi ve KOBİ merkezli stratejik plan yapılmasının zorunluluğunu vurguladı. Pandemi’den her sektörün farklı etkilendiği açıklanan Zirve’de, genel anlamda acil devreye sokulması önerilen desteklerde kaybeden sektörlere pozitif ayrımcılık yapılması ve fırtına karşısında duvar örmek yerine yel değirmeni inşa edilmesi istendi.
Zirve’de, Pandemi sürecinde ve ‘Yeni Normal’de sıkıntılar ve tehditler kadar çözümler ve fırsatlar olduğu değerlendirildi ve açıklandı. Dijital dönüşümün hızlandığı ve etkisini her alanda; insan, iş, üretim, ticaret, sosyal, toplumsal, ülke ve küresel ilişkilerde artırdığı ve hızlandırdığı belirtildi. Kaçınılmaz ve zorunlu olan bu gelişmenin ihtiyaç duyduğu insan kaynağının, ortamın, altyapının ve ekosistemin kaliteli, verimli ve etkin yapılandırılması gerekiyor. Çünkü sürdürülebilir rekabet gücünün ve yüksek katmadeğer üretmenin yolu buradan geçiyor.
Tekrar hatırlatmakta ve önermekte fayda görüyorum; küresel tedarik zinciri ağlarında yer değiştirmenin ve yeniden yapılanmanın beklendiği bir süreci yaşıyoruz. Türkiye, fırsat olarak değerlendirirse; ‘Tedarik Zinciri Yönetim Merkezi’ olabilir.
‘Yeni Normal’de hassas bir dengede sağlığımızı koruyarak, çalışıp üretmek zorundayız. Koronavirüs ile mücadelede ‘Maske-Mesafe-Temizlik’ kurallarına özenle uymalıyız. Fedakar sağlık çalışanlarımıza sonsuz teşekkürler.
HEP BİRLİKTE BAŞARACAĞIZ.