banner565

banner622

banner472

banner458

banner457

banner626

30.06.2016, 08:00 11536

Türkiye’nin Avrupa’dan alacağı

İngiltere, AB’den ayrılma kararı aldı. Bekleniyordu. Çünkü İngiltere AB’nin “yarım” üyesiydi, AB’den en az yararlanan üye idi, sanayi devrimini yapmış bir ülke idi ama üretimden değil, “paradan para” kazanıyordu. Eski sömürgelerine dönmek ve yeniden güç kazanmak için “AB mükellefiyetler”inden kurtulmayı seçti.

AB’nin ekonomik patronu Almanya, kalan 27 üye ile yoluna devam edeceğini açıkladı. Ancak herkes söylüyor, bu “yeni Avrupa” olacak fakat içinde Türkiye olmayacak. Bu “yeni Avrupa!” kaç yılda toparlanır ve istikbali ne olur, belli değil.

Küresel “taş”lar 25 yıldır yerli yerine oturmadı. Bu taşların en büyük yirmisinden biri de Türkiye’dir, o da yerini bulamadı. Türkiye’nin, biri Avrupa’ya, diğeri kendine, söylenmemiş iki sözü var. Türkiye bu iki sözünü söyledikten sonra yerini bulacak.

Türkiye’nin Avrupa’ya sözü çok önemlidir. Avrupa 1950’den 2000 yılına elli yılda, tarihinin en parlak ekonomik dönemini yaşadı. Avrupa bu dönemde zenginleşti. Avrupa zenginleşmesini iki ülke korudu. Bunlardan biri NATO’nun patronu ABD, diğeri de NATO’nun Doğu Kanat kalkanı Türkiye idi. Türkiye’nin koruduğu Avrupa bu dönemde “refah devletleri topluluğu” olurken Türkiye orta gelirin en alt basamaklarında kaldı. Dünya düzeni ve dengeleri yeniden şekillenirken  Türkiye “hakkını” istemektedir. Türkiye Avrupa’dan, altmış yıllık hakkını alacak, hem de Avrupa’ya, “Gölge etme başka ihsan istemem” deme hakkını saklı tutacaktır.

Türkiye’nin kendine söyleyecek sözü ise “küresel rekabette öne çıkmak”tır. Bunun da tek çaresi, düşük teknoloji ile üretmekten çıkıp, ileri teknoloji ile üreten bir ekonomiye sahip olmaktır. Olabilir mi?

Bu soru 20 yıl önce belki anlamlı idi, ama bugün değil. Çünkü Türkiye bazı stratejik sektörlerde ‘Orta Yüksek ve Yüksek Tenoloji’ ile üretime geçebileceğini bugün için açıkça göstermiş bulunuyor. Bu sektörlerin önde gelen biri ‘Savunma Sanayi’, diğeri de ‘Uzay ve Havacılık Sanayi’dir.

‘Savunma Sanayi’ ile ‘Uzay ve Havacılık Sanayi’nde Türkiye’nin kaydettiği ileri teknolojiye yönelik gelişme, reklam ve tanıtımdan görece muaf tutulduğu için kamuoyu tarafından yeterince bilinmiyor. Konuyu bu sayımızın kapak dosyası haline getirmemizin nedeni budur. Türkiye’de kabiliyeti ileri teknolojilerle üretime geçmeye elverişli düzeye gelmiş birkaç on bin KOBİ bulunmaktadır. İleri teknolojiye geçiş projelerine cömert destekler sağlayan kamu kurumları bu KOBİ’lerden proje beklemektedir. ASELSAN, HAVELSAN, TAI-TUSAŞ, TÜRKSAT gibi, ‘Savunma, Uzay ve Havacılık Sanayi’nde milyarlarca dolar bütçeli projeler yürüten şirketler KOBİ’leri, kendilerinin alt yüklenicisi olmaya çağırmaktadırlar. Kendini hazır gören KOBİ bu çağrıların peşinden koşmalıdır. Ayrıca sektörün büyük sanayi kuruluşlarına alt yüklenici olan KOBİ, kendine yeni alt yükleniciler edinerek büyümekte, diğer KOBİ’leri de büyütmektedir. KOBİ’lerimiz bu alana gözünü dört açarak bakmalıdırlar.

İleri teknolojilere giden KOBİ yolculuğunun uğraklarından biri de teknoloji yoğun sektörlerde ortaya çıkan “Küme”lerdir. ‘Küme’ler girişimci KOBİ’ler için  adeta bir “büyüme ekosistemi” işlevi görmektedir. Türkiye’de teknoloji yoğun sektörlerde kümelenme hareketi çok geç başladı ama çok hızlı gelişti. KOBİ’ler bir an bile beklememeli,  kendine en yakın bulduğu kümelenmeye katılmalı. Kolay gelsin!

Ramazan Bayramınızı kutlar, sağlık, mutluluk, huzur, barış, başarı ve bereket dilerim.

Yorumlar (0)
banner557