Teknoparkların Pandemi Sürecindeki Performansı
Bu süreç ile birlikte teknolojiye ve teknoparklara yapılan yatırımların boşa çıkmadığı bir kez daha görülmektedir. Bunun devam ettirilmesi doğal afetten, dış politika krizlerine, salgından savaşa kadar her kriz anında ülkemizi hem dışa bağımlılık hem ekonomik hem de sağlık anlamında koruyacaktır.
Çin’de ortaya çıkan, kısa zamanda tüm dünya ülkelerine yayılan ve Dünya Sağlık Örgütü (WHO) tarafından pandemi olarak ilan edilen Koronavirüs (COVID-19) salgını dolayısıyla olağanüstü bir dönemden geçiyoruz.
Tüm ülkelerin, kurum, kuruluşların, şirketlerin hatta kişilerin ve ilişkilerin bile bir testten geçtiği dönem oluyor.
Özetle söyleyebilirim ki teknokentler bu dönemde rüştünü bir kez daha ispat etti. Nasıl? Teknokentler yapısı gereği bünyesinde büyük oranda küçük şirketler ve startuplardanoluşuyor (firma başı personel ortalaması 9.5). Bu ölçekteki firmalar hızlı bir şekilde karar alıp aksiyona dönüştürebilen firmalar.Pandemi ortaya çıkar çıkmaz da bu firmaların birçoğu kendi alanlarında neler yapabileceğine ilişkin planlamasını yaparak çözümünü ortaya çıkarttı ve kullanıma sundu. Dolayısıyla teknoparklardan çok ciddi bir şekilde Covid-19 ile savaşma ve ekonomik katkı anlamında birçok ürün ortaya çıktı.
Diğer taraftan ise; Covid-19 ile ilgili olarak üretilen tüm çözümlerin hemen hemen tamamı teknoparklardan çıktı. Bu da teknolojiye, bilime ve teknoparklara yapılan yatırımın boş olmadığını “bir kez daha” ortaya çıkarttı.
Teknoparklarla birlikte üniversitelerde yer alan araştırma merkezlerinden, araştırma altyapılarından da sonuçlar çıktığını görmezden gelemeyiz elbet. Burada teknolojiye yapılan yatırımın kritik olduğunu görüyoruz. Teknoparklar şu anda birçok alanda bu virüsle savaşmaktadır. Tanı kitleri, ventilasyon cihazları, temassız termal geçiş sistemleri, yüz koruyucu kalkanlar, kağıt para dezenfektan sistemleri, sosyal mesafe ölçüm yazılımları gibi pek çok ürün gerek teknoparklarda yer alan firmalar tarafından gerekse teknopark yönetimleri tarafından koordine edilen işbirlikleri ile üretilen ürünlerden sadece bir kaçıdır.
Salgın döneminin hayat kurtarıcı en kritik unsurlarından biri olan solunum cihazları (ventilatör),Bilkent Cyberparkbünyesinde geliştirilmiş ve sektör devi firmaların desteği ile seri üretime sokularak hastanelere teslimatları sağlanmıştır.
Bunun yanı sıra 150.000 civarında maskenin ve 40.000 civarında siperliğin teknoparklardan çıktığını da söylemeliyiz. Burada vurgulanması gereken kısım sayıların ötesinde teknopark yönetimlerinin öncülüğünde kolektif bir anlayışla hızlı bir şekilde bu ürünlerin ortaya çıkıyor olması kritik. Bir firma siperliğin tasarımını yapıyor, birkaç firma bünyesinde yer alan 3Dyazıcıları getiriyor, teknopark yönetiminde bir alanda birleşiyorlar ve orada hızlı bir şekilde ilgili organizasyon yapılarak ihtiyaç duyulan ürünlerin üretimi yapılıyor. Bir şekilde aksiyon alınarak işin gereği neyse verilebilecek destek neyse bu destek ilgili yapılara sağlanıyor.
Birçok defa dile getirdiğimiz gibi teknolojinin öneminden sadece bu tip kriz zamanlarında değil sürekli olarak bahsetmemiz gerekiyor. Çünkü sadece bu zamanlarda anlarsak geç oluyor ya da eksik oluyor. Bu ilgili yapılara, şirketlere, startuplara yatırımları sürekli olarak göz önünde tutmamız onları sürekli olarak desteklememiz gerekiyor.
Bu süreç ile birlikte teknolojiye ve teknoparklara yapılan yatırımların boşa çıkmadığı bir kez daha görülmektedir. Bunun devam ettirilmesi doğal afetten, dış politika krizlerine, salgından savaşa kadar her kriz anında ülkemizi hem dışa bağımlılık hem ekonomik hem de sağlık anlamında koruyacaktır.