İstanbul Teknokent Entertech, üç alana odaklandı: “Uluslararasılaştırma ve ihracat, ithal ikame ve istihdam”

İstanbul Teknokent Entertech, teknoloji geliştirme bölgesinde girişimcilere yardımcı olacak bir teknokent yönetici şirketi olarak 2009 yılında kuruldu. KOSGEB TEKMER desteği ile ilk girişimcilerini ağırlayan şirket, 2014’te kuluçka merkezini de hayata geçirerek tüm süreç ve faaliyetleriyle aynı yıl bir teknokent olarak şekillendi. 2018’de İstanbul Üniversitesi’nin bölünmesi ve İstanbul Üniversitesi-Cerrahpaşa’nın kurulmasıyla bu iki üniversiteye de hizmet veren bir yapıya dönüştü.
İstanbul Teknokent Entertech Genel Müdürü Yasin Erol, ‘İstanbul Teknokent Entertech’in girişimcilerin hamisi ve başlangıç noktası olarak bir himaye kuruluşu misyonu ile çalıştığını söyledi. Yasin Erol, bünyesinde bulunan tüm firmaların ulusal ya da uluslararası pazarlara çıktıklarında tam anlamıyla hazır olmaları ve güçlü hareket edebilmeleri için onlara gerekli olan bütün yetenekleri kazandırdıklarını belirterek, şunları anlattı: “Bunun için bazı muafiyetlerle desteklenmelerinin yanı sıra mentörlükler ve eğitimlerle de onları güçlendiriyoruz. İlerleyen yıllarda teknoparkların, üniversitelerin iş okullarına dönüştürülmesini ve bir, iki veya üç yıllık MBA kıvamında eğitimler sonrasında girişimcilerimizi bu okullardan mezun etmeyi ümit ediyorum. Gelecekte böyle bir ihtimal söz konusu. Kuluçka merkezlerimiz adeta birer doğumhane. Bu tabiri kullanmamızın en büyük sebebi de bu. Burada bir embriyonun daha sağlıklı bir şekilde belli bir aşamaya ve yaşa gelmesini sağlıyoruz. Aksi halde bünyemizden çıkan girişimcilerin hiçbir hedefi olmadan, en ufak rüzgârdan etkilenen, en ufak zorluklar karşısında kırılganlığı fazla olan firmalara dönüşme riskleri de olabilir.”

“Teknokentlerin üç amacı olmalı”
Teknokentlerin temel olarak Organize Sanayi Bölgeleri gibi çalıştığını vurgulayan Yasin Erol, daha fazla işbirlikleri, destekler, katmadeğer yaratan çalışmalar ve teknolojilerle girişimci-startupları akademisyen ve sanayiyle buluşturduklarının altını çizdi. ‘Teknokentlerin üç temel amacı olması gerektiğini düşünüyorum” diyen Yasin, bunları şöyle açıkladı: “İlk olarak; uluslararasılaşma ve ihracat bulunuyor. Bir alta ithal ikameyi koyuyorum. Bir alta ise her zaman istihdamı ekliyorum. Bu üç aşamayı tamamlayamayan teknoketleri başarısız olarak değerlendirmeliyiz. Uluslararasılaşma bu işin en tepesinde. 2018 yılında İstanbul Kalkınma Ajansı (İSTKA) desteğiyle ICUBE Uluslararası Hızlandırma Programı’mızı başlattık. Bu yapıyı oluştururken network yönetimini stabil hale getirmeyi ve kurumsallaştırmayı amaçlıyorduk. ICUBE ile ilgili ilk adımımızı da Londra’da attık. İlk dönemde 10, ikinci dönemde 11 olmak üzere toplamda 21 firmamızı Londra’daki yatırımcılarımızla buluşturduk. Bu firmalarımız arasından bazıları yatırım alırken bazı firmalarımız da Londra’da ofis açarak İngiltere’de iş yapmaya başladı. Bu yıl, ICUBE programına biraz daha lokasyon ekleyerek projemizin genişletilmiş ikinci versiyonunu hazırladık.”

Bünyesinde bulunan Kuluçka Merkezi ve Teknoloji Transfer Ofisi (TTO) ile bilişim, biyoteknoloji, sağlık, elektronik, fintech, yazılım gibi alanlardan çok sayıda girişimciye ve firmaya ev sahipliği yapan İstanbul Teknokent Entertech; farkındalık, tanıtım, bilgilendirme ve eğitim, ulusal ve uluslararası destek programları, üniversite-sanayi işbirliği, fikri sınai mülkiyet hakları, şirketleşme ve girişimcilik olmak üzere 5 farklı modül ile teknoloji transfer çalışmalarını da sürdürüyor. Girişimcilere; Ar-Ge, üretim, satış, pazarlama gibi tüm aşamalarda danışmanlık ve rehberlik edilmesini sağlayacak İstanbul Teknokent Entertech,  aynı zamanda uluslararasılaştırma misyonuyla hareket ederek şirketlerin yurt dışında da doğru konumlandırma ve çalışmalar yapmasına destek oluyor. Teknokent, yürüttüğü BİGG, InventİST, ICUBE gibi programlar ile paydaşlarına katkı sağlıyor.