Üretiminde Avrupa lideri sektörümüz:Ticari Araçlar
Türkiye, ekonomisinin kara taşımacılığı ağırlıklı doğal yapısının bir sonucu olarak ticari araçlar sektöründe üretim, yatırım ve Ar-Ge boyutlarında Avrupa çapında en önde seyreden bir pozisyon yakaladı.
Otomotiv Sanayii Derneği Genel Sekreteri Prof.Dr. Ercan Tezer’le Türkiye ticari araçlar sektörünü ve pazarını konuştuk. Sektör Avrupa ve komşu ülkelere göre krizden daha az etkilenmiş olup, 2010’da toparlanmaya başlamış. Toplam Türkiye otomotiv pazarı ise 2011’de rekorlar kırmış. Pazar gibi, üretimde de memnuniyet verici gelişmeler yaşanmış.
Ercan Tezer, ana ve yan sanayi olarak 20 milyar dolarlık ihracat gerçekleştirdiklerine, Avrupa’da ve diğer önemli pazarlardaki durgunluğa ve daralmaya rağmen otomotiv sanayinin bu seviyedeki ihracatını sürdürebilmesinin çok önemli olduğuna işaret ediyor.
2012’nin verdiği sinyaller
2012 yılında otomobil ve toplam taşıt aracı ihracatı kümülatif olarak azaldı. Tezer, şu bilgiyi verdi: “2012 yılında bir önceki yıla göre toplam taşıt aracı ihracatı yüzde 8 azalarak, 730 bine, ticari araç ihracatı ise yüzde 9 daralarak 317 bin adede geriledi. Genelde 2012 yılı, azalan iç talep ve Avrupa’da yaşanan krizle azalmaya devam eden ihracat sonucunda, sanayimiz için kolay olmayan bir yıl oldu. İhracatımızdaki düşüşün en önemli nedeni Avrupa Birliği’nde otomobil talebinde ve en büyük üreticisi olduğumuz hafif ticari araçlar talebinde meydana gelen azalma olarak karşımıza çıktı. 2012 yılında bir önceki yıla göre hafif ticari araç pazarındaki düşüş yüzde 18 oranında gerçekleşerek, pazar 221 bin adet düzeyine geriledi.
Hafif ticari araçlardaki ÖTV artışı nedeni ile satışlarda 2011 yılı Ekim ayında başlayan düşüş, 2012 yılında da devam etti. Ağır ticari araç talebinde gerileme yıl boyunca devam etti. 2012 yılında bir önceki yıla göre ağır ticari araç pazarı yüzde 14 oranında daralarak, 40 bin adet düzeyinde gerçekleşti. 2012 yılında kamyon pazarında daralma 35 bin adet satışla yüzde 16 oldu. Otobüs pazarı ise yüzde 5 daraldı, 2 bin adet düzeyinde gerçekleşti.
Ticari ve hafif ticaride üretim daralması
Ticari araçlar ve özellikle ÖTV artışına maruz kalan hafif ticari araçlarda, 2012 yılı Ekim ayında başlayan talep azalmasının giderek büyüyen boyutu, ihracattaki daralmaya paralel, üretime de olumsuz yansıdı. 2012 yılında toplam yerli üretim yüzde 10 azaldı. Bu dönemde, toplam üretim 1 milyon 73 bin adede, otomobil üretimi ise 577 bin adede geriledi. 2012 yılında üretim minibüste yüzde 31, midibüste yüzde 18 oranında arttı. Küçük kamyonda yüzde 40, büyük kamyonda yüzde 20, kamyonette yüzde 11 ve otobüste yüzde 7 oranında azalma gösterdi.
Sanayimizin istihdam yapısı değerlendirildiğinde 2012 yılı itibarıyla sanayi firmalarımızda 45 bin toplam çalışan sayısı bulunuyor. 2011 yılı ile kıyaslandığında önemli bir değişiklik gerçekleşmedi.”
2013’te süren eğilimler
Ercan Tezer, 2013 yılı ilk dört ayına ait verilerin şöyle bir tablo sunduğunu dile getiriyor:
“2013 yılı Ocak-Nisan döneminde toplam pazar, 2012 yılı aynı dönemine göre yüzde 13 oranında artarak 238 bin adet düzeyinde gerçekleşti. Aynı aylarda otomobil pazarındaki artış yüzde 20 oldu ve pazar 171 bin adede yükseldi. 2013 yılı Ocak-Nisan döneminde hafif ticari araç pazarı bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 1 oranında azaldı ve pazar 55 bin adet oldu. 2013 yılı Ocak-Nisan döneminde bir önceki yıla göre ağır ticari araç pazarı yüzde 3 oranında arttı ve 12 bin adete yükseldi. 2013 Ocak-Nisan döneminde kamyon pazarı yüzde 10 oranında azalarak 9 bin adet düzeyine gerilerken otobüs pazarı ise özellikle kentiçi yolcu taşımacılığı talebindeki olumlu gelişmeler nedeni ile yüzde 213 gibi önemli oranda arttı ve 1.716 adet oldu.”
Bu noktada bakılması gereken, otomobil pazarında 2012 yılının ikinci yarısından sonra başlayan ithalatın pazar payı artışının devam ettiği ve 2013 Nisan ayında yüzde 79 seviyesine ulaştığıdır. Nisan 2013’te yerli hafif ticari araçların pazar payı da gerilemeye devam etti.
2013’te ticari araçlarda durum
Ticari araç ihracatı: 2013 yılı Ocak-Nisan döneminde ticari araç ihracatı yüzde 10 artış ile 125 bin adet düzeyinde gerçekleşti. Traktör ihracatı ise yüzde 8 oranında azalarak 4.736 adet düzeyine geriledi. 2013 Ocak-Nisan döneminde bir önceki yılın aynı dönemine göre toplam üretim değişmedi.
Ticari araç üretimi: 2013 yılı Ocak-Nisan döneminde üretim; midibüste yüzde 57, minibüste yüzde 44, otobüste yüzde 39, küçük kamyonda yüzde 24, kamyonette yüzde 4 oranında artış gösterdi. Büyük kamyonda ise yüzde 8 oranında azaldı. Traktör üretimi yüzde 26 oranında azalarak 12.882 adet oldu. 2013 yılında üretim ve ihracat adetlerinde önemli bir değişiklik beklenmiyor.
Otomotiv sektöründe yeni dönem
Türkiye’nin 2023 hedefinde 500 milyar dolar ihracata ulaşılması bulunuyor. Otomotiv sanayisi bu hedef içindeki kendi payını yıllık 4 milyon adet üretim ile 75 milyar dolar ihracat olarak tanımladı. Bugün sanayinin üretim kapasitesi 1.6 milyon adet/yıl ve 2012 yılı fiili üretimi 1.073 milyon adettir. Demek ki sektörün bugüne göre yaklaşık 4 katı büyümesi gerekiyor. Büyümenin en önemli unsuru ise yeni yatırımlar olacak. Yakın gelecekte ise motorlu taşıt aracı üretimimizi 2 milyon adede, ihracatımızı ise 1.5 milyon adede çıkarma hedefimiz var. Ercan Tezer bu sektörel vizyonu şöyle temellendiriyor: “Sanayimiz, AB ve dünya sıralamasındaki yerini daha da yükselterek dünyada toplam taşıt üretiminde ilk 10, AB’de toplam taşıt aracı üretiminde ilk 3 ve Ar-Ge’de ilk 5 sırada yer almayı hedefliyor. Yeni yatırımların ülkemize kazandırılabilmesi için etkin ve verimli bir teşvik sisteminin önemi büyüktür. Sanayimizin 2023 hedefine ulaşması Yatırımlarda Devlet Yardımları Mevzuatı’nın objektif, etkili ve verimli olarak uygulanması ile sağlanacaktır.”
Ticari araçların özel konumu
5 marka ile katmadeğer: Otomotiv sanayisinde ticari araçların özel bir yeri var. Tezer, bu araçlarla ekonominin önemli faaliyetlerinde yolcu ve yük taşımacılığı ihtiyacının karşılandığını dile getiriyor: “Ülkemizde yolcu ve yük taşımacılığının yüzde 85’ten fazlasının karayolu ile yapılması ticari araçların ekonomimizdeki önemini gösteriyor. Bu çerçevede lojistik, taşımacılık ve turizm sektörlerinin gelişmesinde yerli olarak üretilen araçların desteği önemlidir. Ülkemizde kentlerde yaşayan nüfusun payı özellikle son 20 yılda hızla artmış ve yüzde 80’lere ulaşmıştır. Bunun sonucu kent için yolcu ve yük taşımacılığı ayrı bir önem taşımaktadır. Bu ihtiyaç büyük ölçüde yerli olarak üretilen ticari araçlarla sağlanmaktadır. Ülkenin bu ihtiyaçlarını karşılamak üzere ülkemizde müşteri isteklerine göre geliştirilen ve üretilen ticari araçlarda ulaşılan amaca yönelik ürün çeşitliliği ve kalite aynı zamanda önemli bir ihracat potansiyeli de yaratmaktadır. Burada ticari araç üretiminde tedarik zincirinin de büyük oranda yerli olarak kurulmuş olması ayrı bir rekabet üstünlüğü sağlamaktadır. Bu gelişmeler sonucu Türkiye hafif ticari araçlar üretiminde AB ülkeleri arasında birinci ve otobüs üretiminde ise ikinci sırada yer almaktadır. Türkiye AB için önemli bir hafif ve ağır ticari araç geliştirme ve üretim merkezi konumundadır. Özellikle otobüs üretiminde 5 adet ‘yerli marka’ ile şirketlerimiz tasarımdan pazarlamaya tüm değer zincirinin sahibi olarak önemli bir katmadeğer de yaratmaktadır.”
Ar-Ge faaliyetlerinin önemi
Ticari araçlarda bu gelişmede Ar-Ge faaliyetlerinin de önemli rolü bulunduğuna değinen Tezer, Ar-Ge faaliyetinin otomotiv sanayisinin gelişmesi, yeni teknolojileri geliştirmesi, verimliliğin ve rekabet gücünün arttırılması ile yeni projelerin devamında stratejik önemde olduğuna ve Ar-Ge desteklerinin yeni projelerle geliştirilerek sürdürülmesinin gerekliliğine dikkat çekiyor: “Ar-Ge merkezleri, kısa sürede Ar-Ge faaliyetlerinin kurumsallaşması, Ar-Ge potansiyelinin artması, üniversite sanayi işbirliklerinin gelişmesi ve Ar-Ge insan gücünün yetişmesinde önemli kazanımlar sağlamıştır. Şubat 2013 tarihi itibarı ile Bilim, Sanayi ve Ticaret Bakanlığı verilerine göre, faaliyet gösteren 137 Ar-Ge merkezi içinde 50 Ar-Ge merkezi ile otomotiv sanayimiz ilk sıradadır.
Diğer taraftan Ar-Ge ve yenilik kapasitemizin güçlü olduğu alanlar, özel sektörün önemli düzeyde Ar-Ge ve yeniliğe kaynak ayırdığı (insan kaynakları ve mali kaynaklar dahil olmak üzere), ihracat yeteneğinin bulunduğu ve Ar-Ge ve yeniliğe dayalı rekabet gücünün göreceli olarak daha yüksek olduğu alanlardır. Otomotiv, makine imalat ve bilgi işlem teknolojileri bu alandadır.
Ar-Ge altyapı çalışmalarının kısa süre içinde tamamlanması ile yurt dışında yapılan test ve Ar-Ge çalışmaları yurt içinde yapılarak, kaynak ve zaman tasarrufu sağlanması hedeflenmektedir. Otomotiv Sanayi Strateji Belgesinde ilk hedef olarak yer alan ‘Ar-Ge Altyapısının İyileştirilmesi Hedefi’nde Ar-Ge altyapısı kapsamındaki test pistinin kurulması ile ilgili çalışmaların hızlandırılması ve en kısa zamanda sonuçlandırılması sanayimiz için büyük önem taşımaktadır.”
SEKTÖR TEŞVİKLERİ
15 Haziran 2012 tarih ve 2012/3305 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile yürürlüğe giren Yatırımlarda Devlet Yardımları Kararı’ndan otomotiv sanayisi temel gelişme alanının ağırlıklı olarak Marmara Bölgesi’nde 1. ve 2. bölge kapsamında bulunması nedeniyle mevcut teşviklerden ancak sınırlı bir şekilde yararlanıyor. Bu uygulama 15 Şubat 2013 tarih ve 28560 Sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 2013/4233 Sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile değiştirilmiştir. Bu yeni düzenleme ile:
• Asgari 300 milyon TL tutarındaki ana sanayi yatırımlarının,
• Asgari 75 milyon TL tutarındaki motor yatırımlarının,
• Asgari 20 milyon TL tutarındaki motor aksamları, aktarma organları ve bunların aksamları ile otomotiv elektroniğine yönelik yatırımların ‘öncelikli yatırımlar’ kapsamına alınarak, 5. bölgede uygulanan desteklerden faydalanmalarına imkan sağlandı.
Otomotiv sanayine getirilen yeni teşvikler ile Türkiye küresel bir cazibe merkezi olarak ortaya çıkacaktır, bu suretle otomotiv sanayisinde yeni yatırımlar ve yeni projeler için yeni bir dönem açılmıştır.