Olabileceğinin En İyisi Olmak…

Mutsuz ve beceriksiz insanların hâkim olduğu bir dünya yerine mutlu, kendisiyle barışık ve üretken; olabileceğinin en iyisine odaklanan insanların yarattığı bir dünya herkesin hayali olmalıdır…

Makale “İnsan nedir, kimdir, doğası nedir?” gibi beylik arayışlardan daha çok “ne olabileceğimiz ve ne yapabileceğimiz” üzerine bir düşünce üretmek üzere yazılmıştır. Kendimce onca yıldır tecrübelerim ışığında kendimi serbest çağrışıma bırakıp dizüstü bilgisayarımın önünde elim ne yazacak ben de merak içinde yazıyorum.
Son yıllarda kiminle çalışırsam çalışayım, ister CEO, yönetici, sporcu, sanatçı veya herhangi bir performans uzmanı olsun onlara tek bir gerçek ve büyük bir amacın olduğunu söylüyorum o da; “Kişi olabileceğinin en iyisi olmalıdır” ifadesi. “Şimdi ne demek olabileceğinin en iyisi olmak? Ne işe yarar, olası mıdır, başka amaç olamaz mı hayatta, kim diyor olabileceğinin en iyisi olmak?” gibi sorular sorulabilir ve doğrudur, sorulmalıdır da. Bununla birlikte olabileceğinin en iyisi olmayı ben şöyle düşünüyor ve anlıyorum, açıklayayım.
İnsanı her açıdan ele aldığımızda bir yapısı var zaten. Önemli disiplinler biyolojik, psikolojik, sosyolojik ve ruhsal yönden ele alıp insanı ve davranışlarını anlamaya çalışıyor ama insan öyle bir kavram, varlık ve yapı ki içinde tutarlılık bulunmuyor. Bir anlamda insan “mantık dışı bir varlıktır.” İnsanın ne olacağı, ne yapacağı ve ne yapması gerektiği tam olarak çözülemiyor. Mantıklı bir insanın mantıksızca, mantıksız denilen bir insanın mantıklıca davrandığı ve çok zaman “umulmayan taşın baş yardığı” görülebiliyor. İnsanı ve davranışını küçümsemek çok zaman büyük hatalara neden olabiliyor. O nedenle insanı tanımlayan, anlatan; bir anlamda biçimlendirmeye çalışan öğretiler çok zaman işe yaramıyor, bazen de bir insanı bir uçtan diğerine savurabiliyor. Hani çadırının önünde torunuyla oturan Kızılderili reisin sohbet esnasında torununun kavga eden köpeklerden hangisinin kazanacağını sorduğunda reis gülerek, “Ben hangisini beslersem o kazanacak” bilgeliğinde anlatılan öğreti gibi. İnsan her özelliği kendinde bulundurur ama önemli olan hangisine yönünü döndüğü ve hangi özelliğini biçimlendirmeye ve eğitmeye çalıştığıdır.
İşte bu öğretilerden esinlenerek diyorum ki tek bir amacımız var ve kendimizin en iyisi olabilmek asıl hayat mücadelemiz olmalı ve o uğurda var gücümüzle çalışmalıyız. Kendimizin kim ve ne yapacağı konusunda ise önemli olan ilgi alanlarımızı keşfetmek, neyin bizi kendine çektiğini bulmak ve “Ne yaparsak hayatı yaşamış oluruz?” sorusuna içten, samimi ve doğu yanıt verebilmekten geçer. Sonrası çorap söküğü gibi arkadan gelecektir. Bu çaba başkasını kıskanmayı, başkalarını küçültmeye uğraşmayı ve onlarla yarış halinde olmayı yok eder. Onun yerine kişiyi kendi ve kendi yapacaklarına odaklar. İç barış sağlanır. Başkalarından öğrenilir, onlardan faydalanılır ama daha çok öğrenmeye ve kendini daha da geliştirmeye ve bulunduğu noktadan daha ileri taşımaya tüm enerjisini vermeye iter.
Sevgili Tarkan’ın “Başkası olma kendin ol” şarkısında dediği gibi. “Her türlü yolculuk kendine yapılan yolculuktur” öğretisinde olduğu gibi kendimizin en iyisi olmaktan başka çare yoktur. Bunun için de kendi potansiyelimizi keşfetmek, o uğurda disiplinli ve fedakârca yol almak ve çalışmaktan başka seçenek de yoktur. Bir ustanın dediği gibi; “Güneşi hedefle ıskalarsan da yıldızlarla dost olursun” bilgeliği bizlere kendi davranışlarımızdan başka şeyi kontrol edemeyeceğimizi ama kendi yapacaklarımıza odaklandığımızda çevremizi ne kadar etkileyebileceğimizi göstermiş olacaktır.
Olabileceğinin en iyisine odaklanan insanın o zaman yapabileceğinin en iyisini yapmaktan başka seçeneği kalmaz ve o insan ne yaparsa yapsın en iyisini yapar, en doğrusuna odaklanır ve insan olabilmenin hakkını verdiği gibi dünyayı da yaşanabilir, barışçı ve muhteşem bir yer haline getirir. Yapamayan ve bu gücü fark edemeyen mutsuz ve kendinden hoşnut olmayan yığınlarsa dünyayı yaşanmaz hale getirir ve bizleri o olumsuz duygu sarmalında boğmaya zaman harcarlar…
Mutsuz ve beceriksiz insanların hâkim olduğu bir dünya yerine mutlu, kendisiyle barışık ve üretken; olabileceğinin en iyisine odaklanan insanların yarattığı bir dünya herkesin hayali olmalıdır…