Nezaket Bir Erdemdir…
İnsanı insan yapan önemli özellik; başkaları ile ilişkisinde nezaketli olmasıdır. Nezaket bir anlamda gelişmiş insan veya toplumların önemli değerlerinin başında gelir ama gelişmekte olan birey veya toplumlarda ise genellikle zayıflık olarak kabul edilir. Değerlerle dolu ama o kadar da her açıdan güçlü olmaya dönük yeni bir yaşam felsefesini geç olmadan hayata geçirmek gerekiyor en kısa zamanda.
İnsan sosyal bir varlıktır ve başkaları ile bir ekosistemde uyumlu yaşaması bir zorunluluktur. Uyum olmadan yaşam olmaz; yaşamak bir anlamda çevreyi, başkalarını, kendini ve diğer sistemleri önce anlamayı sonra onlarla uyumlu bir birlikteliği nasıl gerçekleştirebileceği bilincine varması gerekir.
İnsanı insan yapan önemli özellik ise başkaları ile ilişkisinde nezaketli olmasıdır. Nezaketin sessiz ve zihnimizdeki gerçek yazılımı ise; karşındaki kişiye; “Seni olduğun gibi kabul ediyorum, saygı duyuyorum ve sen de benim gibi hayatın tüm nimetlerini hak ediyorsun ve barışçıl bir yaşam için birbirimize ihtiyacımız var” inancıdır. Sadece insanlara değil tabii… Doğadaki diğer canlı ve cansız tüm varlıklara “önce zarar vermeme” düsturundan yola çıkarak saygı çerçevesinde davranabilme erdemidir. Zira bu erdem, dünyayı yaşanabilir kılan en önemli ve belki de tek değerdir.
Nezaket bir anlamda gelişmiş insan veya toplumların önemli değerlerinin başında gelir ama gelişmekte olan birey veya toplumlarda ise genellikle zayıflık olarak kabul edilir. Bu durum bazı film, roman ve edebiyat eserlerinde işlenir. Nazik, saygılı ve samimiyseniz siz zayıfsınızdır, hakkınız yenir; aşağılanır ve hakir görülürsünüz. “İnsanlık bende kalsın der, uymayayım bu insanlara” dersiniz ama üstünüze gelirler… Yine de sabır çeker, yolunuza devam edersiniz…
İnsan kalmak zor ve hele biraz yüreğiniz sağlam, değer odaklı ve hayatı ve tüm varlıkları sevmeye odaklanmış ve her şeyin içindeki güzelliği görmek isteyen bir yapınız varsa. Yine de biri gelir sizi sizden eder; örnek mi; otoparkta dörtlünüzü yakmış çıkacak arabaya yol vermek için beklerken birden çıkan arabanın yerine pat diye başka bir araba girer ve siz “Ben bekliyordum” dersiniz; “Görmedim, tapusunu mu aldınız, özgür bir ülkedeyiz vs.” gibi yanıtlar alırsınız, -bunların hepsi yaşanmıştır- siz, ne yapacağınızı bilmez şekilde; “Ama beyefendi/hanımefendi biraz ayıp olmuyor mu?...” dersiniz, onlar size üstün ve galip gelmeye çalışır… Alışveriş yaparsınız bir yerden alışveriş fişini istersiniz birden satıcının yüzü değişir. Son günlerdeki taksi sürücülerinin davranışı ise ayyuka çıktı; kısa mesafe duyan birden canavar kesiliyor. Sanki aya yolculuk yapacak bir müşteri bekliyorlar mübarekler…
Herkesin kendine göre böyle nezaketsizlikler yaşadığı deneyimleri vardır kuşkusuz ama çok sinir bozucu ve o kadar da hoş olmayan bir davranış şekli. Aslında nezaket bir uygarlık erdemidir. Uygar insan nazik, düşünceli, sağduyulu, dürüst ve yüzü kızarabilen bir insandır. Hak yemez, utanır, saygın olmaya ve isminin temiz tutulmasına özen gösterir. Hele son yıllarda akım olan “Kendini düşün; başkalarını boş ver, varsa yoksa sen, sen şöylesin, sen böylesin, tek rakibin kendin, şöyle bakarsan insanları etkilersin, evrene söyle o sana göndersin” türlü virüslü düşünceler; bir anlamda sözde erdemler yüzünden insanların nezaketi unuttuğunu ve; “Nerde o eski günler!” dediklerini çok sık duyar oluyoruz…
Değerlerle dolu ama o kadar da her açıdan güçlü olmaya dönük yeni bir yaşam felsefesini geç olmadan hayata geçirmek gerekiyor en kısa zamanda.