31.03.2016, 23:59
16662
Yeniden Girişimcilik
Kapsamlı ve derin bir ekonomik-sosyal değişimi ifade eden girişimcilik Türkiye’nin güncel yakıcı sorunlarının başında geliyor. Bu tespitten hareketle biz de TOSYÖV olarak 27-28 Nisan tarihlerinde, ana teması “Girişimci Ekosistemi” olan XII. KOBİ Zirvesi’ni İstanbul’da gerçekleştireceğiz. Amacımız, Türkiye’nin “girişimci gücünü” bir kere daha tarih sahnesine çıkarmak, küresel gelişmelerin peşine takılmak yerine, önünde giden bir Türkiye’yi görünür kılmaktır.
Günümüzün gerçekliğini ve ihtiyaçlarını kavramak ve karşılamak bakımından tarihimizi doğru okumak şarttır. Cumhuriyet döneminde Türkiye’nin girişimci gücü üç kez tarih sahnesinde göründü. İlk 20 yılda bu güç “girişimci devlet” olarak sahneye çıktı ve Türkiye’nin sanayileşme altyapısı bu güçle kuruldu. Girişimci gücümüzün tarih sahnesine ikinci çıkışı, 1960 sonrasındadır; bu kez sadece devlet değildir; özel kesimin de katılmasıyla “karma”dır ve “dışarıdan almayalım, içeride üretelim” politikası bu girişimci güç sayesinde hayata geçirilmiştir. O günün üniversiteleri, teknik okulları ve meslek okullarının yetiştirdiği planlamacı ve üretici insan gücüne erişmek için bugün üç-beş üniversite bitirmekle dahi ulaşılamamaktadır. Ayrıca bugün iyi eğitim almış üçüncü kuşak tarafından yönetilen ve küresel rekabet gücüne erişmiş olan KOBİ’lerimiz, 1960 sonrasındaki ithal ikameci dönemin mirasıdır.
Girişimci gücümüzün sahneye üçünçü çıkışına Özal döneminde yaşanan liberalleşme hamlesi ile tanık olduk. Bu dönemde öne çıkardığımız güç, “ticari girişimcilik” olmuştur. Çantasına ürün portföy broşürünü koyan girişimci dünyanın öbür ucuna gitmiş ve orada müşterisini bulmuştur. Bu sayede Türkiye’nin geleneksel ihraç ürünleri duvarı yıkılmış, geleneksel dış pazarlar büyütülürken yeni pazarlar keşfedilmiş, bunu yapan girişimciler sayesinde dış ticaretimiz tarihte ilk kez çift haneli milyar dolarlara tırmanmış, ülke dünya pazarları ile tanışmış ve küresel tanınır duruma yükselmiştir. Son yıllarda dış ticarette sağladığımız parlak başarılar bu dönemin girişimciliğinin mirasıdır.
Bugün 21. yüzyılın ilk dilimindeyiz ve küresel gelişmelere ve dayatmalara paralel olarak yeni bir değişimin eşiğindeyiz. Bilişim teknolojilerindeki gelişmeler ve yaşadığımız iletişim devrimi üretimin yapısını kökten değiştiriyor ve “akıllı fabrikalar” dönemi başlıyor. Üretim “akıllı” olduğunda tüm yaşam alanlarının da “akıllı” olması gerekiyor. Bu değişime 4. Sanayi Devrimi adı veriliyor. Dünya durumu bu olunca Türkiye’nin de 4. Sanayi Devrimi’ne katılması zorunlu hale geliyor. Türkiye’nin girişimci gücünün bir kere daha tarih sahnesine çıkarılmasına olan ihtiyaç da buradan kaynaklanıyor. Bugün donanımı ve kapasitesi çok daha yüksek, yaratıcı ve yenilikçi, bilgiyi ve iletişim teknolojilerini en ileri düzeyde kullanan, keşfedebilen, küresel düşünebilen bir girişimci kuşaktır aradığımız.
XII. KOBİ Zirvesi’nde Türkiye’yi A’dan Z’ye değiştirmek ve aradığımız çağdaş girişimciyi bize verecek bir “Girişimci Ekosistemi”ne dönüştürmek için izlememiz gereken politikaları, yapmamız gereken düzenlemeleri, girişimci eğitimlerini ve girişimciliğe sağlanacak destekleri bu konuda kamunun ve özel kesimin en yetkin temsilcileri ile birlikte konuşacağız ve bir yol haritası çıkarmaya çalışacağız. Türkiye’nin girişimci güç ve kapasitesini tarih sahnesine çıkarmada XII. KOBİ Zirvesi’nin önemli katkı sağlayacağına inanıyorum.
KobiEfor Dergisi’nin ilgi ve etkinlik alanlarından biri olan Avrasya Ekonomi Zirveleri’nin 19.’su, 40’tan fazla ülkenin en üst düzeyde katılımıyla 5-7 Nisan tarihlerinde İstanbul’da toplanarak Avrasya ve Ortadoğu’daki gelişmeleri ele alacak. Avrasya Ekonomi Zirvesi’nin ‘Barış’ ve ‘Mülteci’ sorunlarına odaklanarak hükümetler arası işbirliği ve daha aktif politikalar izlenmesinde özendirici olacağını umuyoruz.
Nisan ayında yapacağımız bu iki büyük Zirve’de buluşmaya okurlarımızı davet ediyorum.
Günümüzün gerçekliğini ve ihtiyaçlarını kavramak ve karşılamak bakımından tarihimizi doğru okumak şarttır. Cumhuriyet döneminde Türkiye’nin girişimci gücü üç kez tarih sahnesinde göründü. İlk 20 yılda bu güç “girişimci devlet” olarak sahneye çıktı ve Türkiye’nin sanayileşme altyapısı bu güçle kuruldu. Girişimci gücümüzün tarih sahnesine ikinci çıkışı, 1960 sonrasındadır; bu kez sadece devlet değildir; özel kesimin de katılmasıyla “karma”dır ve “dışarıdan almayalım, içeride üretelim” politikası bu girişimci güç sayesinde hayata geçirilmiştir. O günün üniversiteleri, teknik okulları ve meslek okullarının yetiştirdiği planlamacı ve üretici insan gücüne erişmek için bugün üç-beş üniversite bitirmekle dahi ulaşılamamaktadır. Ayrıca bugün iyi eğitim almış üçüncü kuşak tarafından yönetilen ve küresel rekabet gücüne erişmiş olan KOBİ’lerimiz, 1960 sonrasındaki ithal ikameci dönemin mirasıdır.
Girişimci gücümüzün sahneye üçünçü çıkışına Özal döneminde yaşanan liberalleşme hamlesi ile tanık olduk. Bu dönemde öne çıkardığımız güç, “ticari girişimcilik” olmuştur. Çantasına ürün portföy broşürünü koyan girişimci dünyanın öbür ucuna gitmiş ve orada müşterisini bulmuştur. Bu sayede Türkiye’nin geleneksel ihraç ürünleri duvarı yıkılmış, geleneksel dış pazarlar büyütülürken yeni pazarlar keşfedilmiş, bunu yapan girişimciler sayesinde dış ticaretimiz tarihte ilk kez çift haneli milyar dolarlara tırmanmış, ülke dünya pazarları ile tanışmış ve küresel tanınır duruma yükselmiştir. Son yıllarda dış ticarette sağladığımız parlak başarılar bu dönemin girişimciliğinin mirasıdır.
Bugün 21. yüzyılın ilk dilimindeyiz ve küresel gelişmelere ve dayatmalara paralel olarak yeni bir değişimin eşiğindeyiz. Bilişim teknolojilerindeki gelişmeler ve yaşadığımız iletişim devrimi üretimin yapısını kökten değiştiriyor ve “akıllı fabrikalar” dönemi başlıyor. Üretim “akıllı” olduğunda tüm yaşam alanlarının da “akıllı” olması gerekiyor. Bu değişime 4. Sanayi Devrimi adı veriliyor. Dünya durumu bu olunca Türkiye’nin de 4. Sanayi Devrimi’ne katılması zorunlu hale geliyor. Türkiye’nin girişimci gücünün bir kere daha tarih sahnesine çıkarılmasına olan ihtiyaç da buradan kaynaklanıyor. Bugün donanımı ve kapasitesi çok daha yüksek, yaratıcı ve yenilikçi, bilgiyi ve iletişim teknolojilerini en ileri düzeyde kullanan, keşfedebilen, küresel düşünebilen bir girişimci kuşaktır aradığımız.
XII. KOBİ Zirvesi’nde Türkiye’yi A’dan Z’ye değiştirmek ve aradığımız çağdaş girişimciyi bize verecek bir “Girişimci Ekosistemi”ne dönüştürmek için izlememiz gereken politikaları, yapmamız gereken düzenlemeleri, girişimci eğitimlerini ve girişimciliğe sağlanacak destekleri bu konuda kamunun ve özel kesimin en yetkin temsilcileri ile birlikte konuşacağız ve bir yol haritası çıkarmaya çalışacağız. Türkiye’nin girişimci güç ve kapasitesini tarih sahnesine çıkarmada XII. KOBİ Zirvesi’nin önemli katkı sağlayacağına inanıyorum.
KobiEfor Dergisi’nin ilgi ve etkinlik alanlarından biri olan Avrasya Ekonomi Zirveleri’nin 19.’su, 40’tan fazla ülkenin en üst düzeyde katılımıyla 5-7 Nisan tarihlerinde İstanbul’da toplanarak Avrasya ve Ortadoğu’daki gelişmeleri ele alacak. Avrasya Ekonomi Zirvesi’nin ‘Barış’ ve ‘Mülteci’ sorunlarına odaklanarak hükümetler arası işbirliği ve daha aktif politikalar izlenmesinde özendirici olacağını umuyoruz.
Nisan ayında yapacağımız bu iki büyük Zirve’de buluşmaya okurlarımızı davet ediyorum.