Yaşam Dersi
Hikâyeler, meseller, yaşantılar, kıssadan hisseler, atasözleri ve bazen fıkralar; doğru yerde, doğru zamanda ve doğru kişiye anlatıldığında eğitimin kralı oluşur; eğitimin amacı davranış değişikliği olduğundan çoğunlukla da kuru bilgilerden daha fazla işe yarar.
Bir veli matematik dersinden ilk vizede 2 alan ve sonra 8 alan oğlunun karnesine ortalama 5 düşmesi gerekiyorken ara karnede 2 olduğunu görünce hışımla ve kızgınlıkla matematik öğretmenini görmeye gider. Oğluna haksızlık yapıldığını ve ortalamanın 5 olması gerektiğini söyleyerek duygularını dile getirir. Zira oğlu diğer derslerinden yüksek not almış ve çalışkan bir öğrencidir. Matematik öğretmeni ise kendisi de öğretmen olan ve alanında ünlü olan bu veliye, “Bakın bayım der; matematikte bir öğrenci 2 hem de 8 alabiliyorsa bu yanlıştır. 2 alan bir öğrenci 8 alamaz, 8 alabilen öğrencinin ise 2 almaya hakkı yoktur; o yüzden takdirim 2’dir; matematik hayat gibidir her zaman neyseniz o olmak zorundasınız ve ona göre davranmanız gerekir” der… Bu söz karşısında utanan veli, özür diler ve matematik öğretmeninden aldığı hayat dersini kendi öğrencilerine anlatır…
Bu veli, benim üniversitede hayran olduğum, ufkumu açan ve kendime örnek aldığım Turgay Renklikurt hocamdır; kendisine hayranlığımdan “İkinci bir Turgay olacağım” demiş ve kondisyon üzerine yazdığı kitaptaki bir buçuk sayfada özetlediği zihinsel antrenman kavramından etkilenip spor psikolojisine yönelmiştim.
Turgay Hocam epeyce yaşlandı ama hala zihni ve aklı dinç. Geçenlerde sevgili sınıf arkadaşım ve kadim dostum Taner Karabulut ile ziyaretine gittik; bir ameliyat geçirdiği için geçmiş olsun, hem de çok özlemiştik kendisini. Çok da iyi oldu. Geçmişi yâd ettik ve mutlu olduk. Kendisi bize başından geçen bu hikâyeyi ta 1980’de anlatmıştı ben de yeri geldiğinde bazı ortamlarda sık sık paylaşırım. Turgay Hoca unutmuş tabii ama hatırlattığımda çok güldü ve hikâyeyi tekrar anlattı. Hikâyeler, meseller, yaşantılar, kıssadan hisseler, atasözleri ve bazen fıkralar böyledir; doğru yerde, doğru zamanda ve doğru kişiye anlatıldığında eğitimin kralı oluşur; eğitimin amacı davranış değişikliği olduğundan çoğunlukla da kuru bilgilerden daha fazla işe yarar.
Benim bu tür yaşanmışlıklara ve bilgeliklere karşı büyük bir merakım vardır. Hemen hemen her kültürün masallarını, hikâyelerini, kahramanlık öykülerini, mesellerini, atasözlerini okur ve biriktiririm. Yakında seçkilerimi bir kitapta toplayıp yayınlamayı düşünüyorum. Zira onların çoğunun işe yaradığını gördüm hem kendim de hem de başkalarında. Mesleğimde de çok işe yarıyor. Ve özellikle masal okumayı tercih ediyorum yatağa uzandığımda; hem bana çocukluğumu hatırlatıyor hem de oradaki bilgelikleri kaslarıma geçirmeye çalışıyorum. Tavsiye ederim gerçekten. Masallar, meseller, yaşanmış hikâyeler çok değerli ve yol gösterici. Bilge ve güngörmüş insanlarla olduğumda ise özellikle onların yaşadığı önemli anları anlatmalarını isterim ve anlatılanları özümsemek için konuşandan dolayı dinleyen olurum. İyi bir dinleyici olduğum söylenir, iyi konuşmacı olmamın yanı sıra ama ben kendimi iyi bir dinleyici olarak kabul ederim. Yine bir gün bir alışveriş sonrası paraları cüzdana öylesine yerleştirdiğim zaman, eşim elimden cüzdanı ve paraları kaptı ve bana söylenerek, “Ne yapıyorsun, paralar öyle konur mu?” dedi. “Neden?” diye sorunca, paradaki Atatürk’ün resimlerini göstererek, “Böyle bir adamın başı asla yere gelemez!” dedi İngiliz asıllı eşim… Ve Atatürk’ün başının yukarı gelmesine özen göstererek paraları düzgünce cüzdana koydu. Şaşkınlığımı anlatamam. O günden beri paraları cüzdanıma yerleştirmeye özen gösteririm. Başınız yere eğilmesin dostlar, başımızdan ne geçerse geçsin dik olmalı ve zira Atamız bizim başımızın hep dik olmasını ister.