01.09.2018, 08:00
4327
Şirketlerde Yönetim Kurulu Hayati Önem Taşır!
Evrensel yönetim felsefesine göre şirketler başta olmak üzere bütün kurumlarda, isimleri farklı olsa bile, iki temel organ vardır. Kurumun gelecek vizyonunu, stratejik amaçları ile hedeflerini ve bu hedeflere ulaşmak üzere stratejilerini oluşturan yönetim kurulu ve belirlenen hedeflere ulaşmak üzere stratejileri uygulamaktan sorumlu icra kurulu bu iki temel organı oluşturur. Birincisine yönetim kurulu başkanı liderlik ederken ikincisine genel müdür liderlik eder ve kendisi şirket hedeflerine ulaşma konusunda yönetim kuruluna karşı sorumludur. Bunun istisnası ise her iki fonksiyonu aynı oluşumda birleştiren başkanlık rejimleridir.
Bu iki kurulun zayıflık ve güçlülüklerine bağlı olarak dört farklı durumla karşılaşırız. Şimdi bu durumlara sırası ile bakalım.
Zayıf yönetim kurulu ve zayıf icra kurulu olan kurumlara örnek bulabilmek zordur. Çünkü bu tür kurum ve şirketler hayatta kalamazlar. Hayatta kalma kaygısı olmayan ve lideri de vizyoner olmayan kurumlar içinde örneklere rastlamak bazen mümkün olabilir.
Zayıf yönetim kurulu ve güçlü icra kurulu olan kurumlara daha çok fonksiyonel anlamda etkin yönetim kurulu olmayan şirketlerde rastlanır. Küçük ve orta ölçekli olup, daha çok aile şirketi şeklinde yapılanan şirketlerimizin birçoğu bu kategoriye girer. Bu KOBİ’lerimizin yönetim kurulları genellikle aile üyelerinden ve sadece yasa gereği oluşturuldukları için şirket için hayati olan fonksiyonlarını yerine getirmeleri mümkün olmaz. Bu şirketler, vizyoner bir rakiple karşılaşana kadar hayatta kalır. Pazar payını bu rakibe kaptırdıktan sonra bile bunun nedeninin kendi yapılanmasından olduğunu fark edemez ve büyük bir olasılıkla da yok olup, gider.
Güçlü yönetim kurulu ve zayıf icra kurulu olan kurumlara ülkemizde daha çok sivil toplum kuruluşlarında rastlayabiliriz. Çok güçlü yönetim kurulu olan birçok dernek ve birliğimiz ne yazık ki yeteri kadar yetkilendirilmemiş, zayıf bir genel sekreter ve birkaç çalışandan oluşan icra kurulu ile hedeflerine ulaşmaya çalışır. Ancak bu tür kurumlar da genelde, hayatta kalma kaygıları olmadığından yaşamını bir şekilde sürdürürler.
Güçlü yönetim kurulu ve güçlü icra kurulu olan kurumlara, istisnalar bir kenara bırakılırsa sadece güçlü, bilgili ve vizyoner bir patron veya yönetim kurulu başkanı tarafından yönetilen şirketlerimizde rastlayabiliriz. KOBİ’lerimizi bu kategoriye taşıyabilmek üzere yeni ticaret kanunu ile teşvik edilen ‘Bağımsız Yönetim Kurulu Üyeliği’ de sadece yasa gereği yerine getirilmeye çalışıldığından ve genelde yeteri kadar yetkin olmayan üyeler tarafından oluşturulduğundan amacına ulaşamamıştır.
Unutmayın! Kurumlarda güçlü icra kurulları ‘hayatta kalmanın’, güçlü yönetim kurulları ise ‘Vizyoner bir kurum olmanın ve ona ulaşacak stratejileri üretebilmenin’ sigortasıdır. Zayıf yönetim kurulu olan şirketler bütün fonksiyonları aktif olan ama ‘fonksiyonel bir beyni’ olmayan bir canlıya benzer ve sadece ‘hayatta kalma’ mücadelesi verebilir. O da sınırlı!
Bu iki kurulun zayıflık ve güçlülüklerine bağlı olarak dört farklı durumla karşılaşırız. Şimdi bu durumlara sırası ile bakalım.
Zayıf yönetim kurulu ve zayıf icra kurulu olan kurumlara örnek bulabilmek zordur. Çünkü bu tür kurum ve şirketler hayatta kalamazlar. Hayatta kalma kaygısı olmayan ve lideri de vizyoner olmayan kurumlar içinde örneklere rastlamak bazen mümkün olabilir.
Zayıf yönetim kurulu ve güçlü icra kurulu olan kurumlara daha çok fonksiyonel anlamda etkin yönetim kurulu olmayan şirketlerde rastlanır. Küçük ve orta ölçekli olup, daha çok aile şirketi şeklinde yapılanan şirketlerimizin birçoğu bu kategoriye girer. Bu KOBİ’lerimizin yönetim kurulları genellikle aile üyelerinden ve sadece yasa gereği oluşturuldukları için şirket için hayati olan fonksiyonlarını yerine getirmeleri mümkün olmaz. Bu şirketler, vizyoner bir rakiple karşılaşana kadar hayatta kalır. Pazar payını bu rakibe kaptırdıktan sonra bile bunun nedeninin kendi yapılanmasından olduğunu fark edemez ve büyük bir olasılıkla da yok olup, gider.
Güçlü yönetim kurulu ve zayıf icra kurulu olan kurumlara ülkemizde daha çok sivil toplum kuruluşlarında rastlayabiliriz. Çok güçlü yönetim kurulu olan birçok dernek ve birliğimiz ne yazık ki yeteri kadar yetkilendirilmemiş, zayıf bir genel sekreter ve birkaç çalışandan oluşan icra kurulu ile hedeflerine ulaşmaya çalışır. Ancak bu tür kurumlar da genelde, hayatta kalma kaygıları olmadığından yaşamını bir şekilde sürdürürler.
Güçlü yönetim kurulu ve güçlü icra kurulu olan kurumlara, istisnalar bir kenara bırakılırsa sadece güçlü, bilgili ve vizyoner bir patron veya yönetim kurulu başkanı tarafından yönetilen şirketlerimizde rastlayabiliriz. KOBİ’lerimizi bu kategoriye taşıyabilmek üzere yeni ticaret kanunu ile teşvik edilen ‘Bağımsız Yönetim Kurulu Üyeliği’ de sadece yasa gereği yerine getirilmeye çalışıldığından ve genelde yeteri kadar yetkin olmayan üyeler tarafından oluşturulduğundan amacına ulaşamamıştır.
Unutmayın! Kurumlarda güçlü icra kurulları ‘hayatta kalmanın’, güçlü yönetim kurulları ise ‘Vizyoner bir kurum olmanın ve ona ulaşacak stratejileri üretebilmenin’ sigortasıdır. Zayıf yönetim kurulu olan şirketler bütün fonksiyonları aktif olan ama ‘fonksiyonel bir beyni’ olmayan bir canlıya benzer ve sadece ‘hayatta kalma’ mücadelesi verebilir. O da sınırlı!