Profesyonel Yöneticiden Patron Olabilir mi?
Sabit maaşlı olarak uzun süre çalışmış bir profesyonel yöneticinin kariyerini yine aynı alanda kendisini geliştirerek sürdürmesini öneririm. Patronluğa geçiş kararı ciddi bir sermaye ve paradigma değişimi ihtiyacına ilave olarak çok yüksek risk içerir. Sözün özü; taş yerinde ağırdır, istisnalar kaideyi bozmaz!
Yıllarını üretime vermiş ve bir fabrikanın üretim sorumluluğunu yıllarca başarı ile yürütmüş bir yönetici, çevrenin de etkisi ile bir gün ‘fabrikada bütün üretimi ben yönetiyorum, üretimi patrondan çok daha iyi biliyorum, eğitimimi de bu konuda yaptım. O halde ben de artık buradan ayrılır, kendi şirketimi kurar ve kendi patronum olurum’ diye düşünebilir.
Benzer şekilde, yine yıllarını pazarlamaya vermiş ve bir fabrikanın pazarlama sorumluluğunu yıllarca başarı ile yürütmüş bir yönetici, çevrenin de etkisi ile bir gün ‘bütün pazarlama ve satışı ben yönetiyorum, pazarlama tekniklerini, pazar şartlarını ve müşterileri patronumdan çok daha iyi biliyorum, eğitimimi de bu konuda yaptım. O halde ben de artık buradan ayrılır, kendi şirketimi kurar ve kendi patronum olurum’ diye düşünebilir.
Buna benzer düşüncelerde olan bazı profesyonel yöneticilerin şirketlerinden ayrılıp, kendi işlerini, şirketlerini kurduklarını görüyoruz. Çok özel istisnaları bir kenara ayırırsak, bu tür girişimlerin başarılı olması çok zor, hatta imkansızdır. Neden?
Bu başarısızlığın en önemli nedeni, bir ürünü üretmeyi veya pazarlamayı çok iyi bilmek, o ürünü üreten bir şirketi de çok iyi yönetebileceğimiz anlamına gelmez. Üretim ve pazarlama fonksiyonları, şirketin icra kurulu içinde dikey bir operasyonel faaliyet olduğu halde, şirket patronluğu yönetim kurulu içinde ve her disiplini içeren yatay ve stratejik bir faaliyettir. Bir şirketin yönetim kurulu başkanı veya patronu şirketin yönetimi ile ilgili bütün faaliyetler konusunda yeterli bilgi seviyesine sahiptir ve bundan daha da önemlisi o faaliyet alanını operasyonel olarak yönetecek farklı yetkinlikteki personeli yönetme becerisine sahiptir.
Üretim, pazarlama, finans, nakit akışı, insan kaynakları çok farklı becerilerdir ve farklı dinamikleri vardır. Bunlardan birisinde çok başarılı olunduğunda, diğerlerini de otomatik olarak başarabileceğimiz anlamına gelmez.
Belli bir süre başarılı bir şekilde yönetilmiş olan faal bir şirketi yönetmeyi sürdürmek ile bir şirketi sıfırdan kurmak çok farklı beceriler gerektirir. Ben, fabrika sahası ve üretim tezgahlarını tamamladıktan sonra işletme sermayesi bulamadığı için tek bir ürün üretemeden faaliyetine son veren girişimci biliyorum. Üstelik, sözünü ettiğim bu girişimcinin hayati öneme sahip işletme sermayesi kavramından haberi bile yoktu.
Bir diğer önemli konu, risk üstlenebilme becerisidir. Sabit gelirli bir çalışan veya yönetici makul miktarda aldığı bir tüketici kredisini ödeme konusunda bazen geceleri uykuları kaçacak şekilde kaygı duyarken, ‘çekirdekten’ yetişmiş bir patron bankalara milyonlarca kredi borcu veya ertesi sabah ciddi bir ödeme sorumluluğu varken, keyifle akşam yemeğini yer ve yine güzel bir uyku çekebilir. Çünkü, risk taşıma seviyesi, kendisi bile fark etmese, genelde çok yükselmiştir.
Özellikle bazı pazarlama müdürleri, müşteri veya bayileri ile olan ilişkilerde kendisine gösterilen ilgiyi yanlış yorumlayabilir. Şüphesiz, kendi davranış biçimine, nezaketine ve entelektüel seviyesine bağlı olarak kendisine gösterilen bir ilgi vardır. Ancak bunun çok daha fazlası, ait olduğu şirketin prestijinden gelir. Şirketten ayrıldığı gibi kendisine gösterilen ilgi de çok hızlı bir şekilde azalır. Hatta, şirket ile ilişkilerine zarar gelmesini istemeyen müşteri ve bayiler selamlaşmayı bile kesebilirler.
Bütün bunlara ilave olarak, sabit maaştan vaz geçip, patronluğa karar veren bir kişinin nakit akışı da rutinden çıkacağından ailesi içinde sorunlar bile yaşamaya başlayabilir.
Bütün bu nedenlerle, sabit maaşlı olarak uzun süre çalışmış bir profesyonel yöneticinin kariyerini yine aynı alanda kendisini geliştirerek sürdürmesini öneririm. Patronluğa geçiş kararı ciddi bir sermaye ve paradigma değişimi ihtiyacına ilave olarak çok yüksek risk içerir.
Sözün özü; taş yerinde ağırdır, istisnalar kaideyi bozmaz!