banner565

banner622

banner472

banner458

banner457

banner626

OSTİM Organize Sanayi Bölgesi; OSTİM Teknopark ile farklılaşacak

Ulusal Kalite Hareketi’ne katılarak benimsediği EFQM Mükemmellik Modeli ile kalitesini tescilleyen KOBİ kenti OSTİM Organize Sanayi Bölgesi (OSTİM OSB), OSTİM Yenilenebilir Enerji ve Çevre Teknolojileri kümesinin bilgi birikimi, tecrübesi ve 6 üniversitenin işbirliğiyle kurduğu OSTİM Teknopark ile enerji sorunlarının çözümüne yönelik çalışmalarda ülke çapında tüm paydaşların katkılarıyla ulusal bir referans ve hareketlilik merkezi olmayı hedefliyor.

OSB TANITIM 01.03.2015, 08:55 19.03.2015, 11:02
13339
OSTİM Organize Sanayi Bölgesi; OSTİM Teknopark ile farklılaşacak
banner625

OSTİM Organize Sanayi Bölgesi (OSTİM OSB), başkent Ankara’da, 5 milyon metrekarede, 17 ana sektörde, 139 iş kolunda, onbinlerce farklı ürün, 5 bin 200 işletme, 60 bin çalışanıyla bir sanayi kenti. Ankara’daki 17 üniversite, 6 teknopark, 5 sanayi bölgesi, onbinlerce işletme ve yüzbinden fazla profesyonelle yeni bir kalkınma ekosistemi olan OSTİM OSB, çağın gereklerine uygun altyapı, işbirliği ve dış tedariğe elverişli üstyapı unsurlarıyla rekabetçi ve yenilikçi projelerin bir parçası olmak isteyen yatırımcılara fırsatlar sunan bir cazibe merkezi.
OSTİM OSB Yönetim Kurulu Başkanı Orhan Aydın, OSTİM’in farklı sektörlerde yedek parça ve yan sanayi imalatından komple endüstriyel tesis kurulumuna kadar çok geniş yelpazede faaliyet gösteren esnek imalat yeteneğine sahip işletmeleriyle Türkiye’nin en büyük tedarik merkezi olduğunu söylüyor.
Aydın, makine, imalat, metal işleme, elektrik-elektronik, iş makineleri, imalat ekipmanları, otomotiv, plastik-kauçuk, tıbbi araç gereçler ana başlıklarında üretim yapılan OSTİM’in, kümelenme çalışmaları başta olmak üzere Türkiye’de ve dünyada örnek model oluşturduğunu belirtiyor. Aydın, Türkiye’deki başarısını kanıtlayan ve uluslararası alanda örnek gösterilen 
OSTİM’in bilgi ve tecrübelerini Ortadoğu, Afrika, Orta Asya ve Balkanlar başta olmak üzere tüm dünya ile paylaştığına dikkat çekiyor.
OSTİM’in 6 ayrı sektörde kümelenme modelinin en başarılı örneklerini sergileyerek, yüksek nitelikli KOBİ’ler, üniversiteler, kamu ve sivil toplum kuruluşları gibi değer zinciri oluşturan paydaşlarla ortak bir vizyonda buluştuklarını aktaran Aydın, kümelenme çalışmalarının ulusal ve uluslararası rekabette OSTİM OSB’yi ve küme üyesi firmalara ivme kazandırdığını kaydediyor.

Yüksek teknolojili üretim: Dünya ile rekabette öne çıkmanın ve ülke refahını artırmanın yolunun katmadeğerli, yüksek teknolojili üretimden geçtiğini vurgulayan Aydın, Hükümet’in açıkladığı Yapısal Dönüşüm Programları’nda yerli üretim, stratejik katmadeğeri yüksek ürün üretme, KOBİ’ler ve öncelikleri bulunduğunu, söylenenlerin bir an önce hayata geçirilmesi gerektiğini vurguluyor.
Orhan Aydın, Türkiye’de faizlerin yüksek, kurun düşük olmasının üretimin önündeki en büyük engellerden bir tanesi olduğuna da işaret ediyor.
Enerji üretiminde 
OSTİM’in iddialı pozisyonunu ifade eden Aydın; “Enerji üreten sistemlerimizi kendimiz yapabiliyor olmamız lazım; güneş, rüzgar, hidrolik santraller… Hepsi Türkiye’nin yapabileceği alanlar ama biz yokuz. ‘Neden?’ diye kimse bunu sormuyor” diyerek uyarıyor.

OSTİM Temiz Üretim Merkezi olacak: Türkiye’nin enerji sorununun çözümüne 
OSTİM kendi çalışmalarıyla ortak oluyor. Aydın, OSTİM’i Temiz Üretim Merkezi yapacaklarını açıklıyor: “OSTİM OSB’de yeni bir sayfa açacağız. Fiziki mekanlarımız deprem dayanımı ve statik gibi alanlarda teknik yeterliliği sağlamıyor. Yeni konseptte enerji verimliliği, temiz üretim ve kendi enerjisini üreten binalar olsun istiyoruz. Bunu da buradaki firmalara en az yük getirerek bir takım teşviklerle desteklerle yaptırmak için yollar arıyoruz. Yeni yapılacak binalar ve eskilerin yenilenmesiyle ilgili ayrı çalışmalar yürütüyoruz. 5 yıllık bir dönüşüm planımız var. Farklı bir OSTİM görmenizi diliyoruz. 584 yeni sıfır parselimizde, yeni konseptte binalar yapılacak, ruhsatları ona göre verilecek. OSTİM’li tüm firmaların çatılarının güneş panelleriyle kaplanmasıyla OSTİM büyük bir güneş paneline dönüşecek. OSTİM Yönetim Binası da kendi enerjisini üreten, bacasından sıfır karbondioksit çıkaran, temiz enerjili akıllı bina.” 
OSTİM’in 2015 yılında en önemli projelerinden biri de OSTİM Teknopark. OSTİM OSB Bölge Müdürlüğü tarafından tahsis edilen 87 bin metrekare alana kurulacak OSTİM Teknopark, enerji ve çevre teknolojileri alanında Ar-Ge faaliyetleri yürüten firmalara evsahipliği yapacak.
Türkiye’nin enerji konusunda yaşadığı sorunlara çözüm üreten kurum ve kuruluşların ortak noktası olacak OSTİM Teknopark, bünyesindeki firmalara çeşitli devlet desteklerinden yararlanma olanağı sunacak. 
OSTİM Yenilenebilir Enerji ve Çevre Teknolojileri Kümelenmesi ile elde edilen bilgi birikimi ve işbirliği tecrübesi odağında gelişen merkez, enerji sorunlarının çözümüne yönelik çalışmalar için ülke çapında tüm paydaşların katkılarıyla ulusal bir referans ve hareketlilik merkezi olmayı hedefliyor.
Teknoparkın işletme şirketinin kuruluşunun tamamlandığını aktaran Aydın, enerji teknolojilerinin yerlileştirilmesine yönelik çalışmaların da yapılacağı 
OSTİM Teknopark’ta, Ankara’daki 6 üniversitenin biraraya geldiğini belirtiyor: “Enerji alanında Ar-Ge ve Ür-Ge yapan firmaların buluşma noktası olacak OSTİM Teknopark, Ankara ve ülke genelinde tüm üniversitelere ve enerji sektöründeki firmalara enerji teknolojileri konusunda temel araştırmadan ticarileştirmeye varan süreçte Ar-Ge ve inovasyon olanakları sunacak. OSTİM OSB içinde yeralan bir Teknokent olarak araştırmacıların bölgedeki üretim kabiliyetlerinden de kolaylıkla yararlanması hedeflerimiz arasında. Bir cazibe merkezi haline gelecek OSTİM Teknopark, enerji sorunlarının çözümü ve üretimi için ‘tek durak ofis’ olacak.
Bir üniversite yerine birçok üniversiteyi bir çatı altında buluşturan ve bu sinerjiyi tek bir sektörde; enerji alanında oluşturmasıyla farklılaşacak 
OSTİM Teknopark, Türkiye’de bir ilke imza atacak. İlk ve tek olacak projenin bir başka farklılığı şu; diğer üniversitelerdeki teknoparklar üniversite ağırlıklı oluşuyor, oysa OSTİM Teknopark, tamamen OSTİM ağırlıklı, özel sektör dinamizmiyle işleyen bir yapı olacak. İlkbaharda fiziki mekanların inşaatına başlanacak, etaplar halinde 5 yılda tamamlanacak.
OSTİM Teknopark’ın binaları da kendi konseptine uygun; akıllı, temiz enerjiyle çalışan, çevreci binalar olacak. Proje, toplamda 80 milyon TL yatırım maliyetine sahip. İlk etapta 10 bin metrekarelik kapalı alanda 150 firma kurulabilecek. Proje tamamlandığında toplamda 500-600 firmanın OSTİM Teknopark’ta faaliyet göstereceğini öngörüyoruz. Bölgede yeralacak çözüm ortaklarıyla birlikte yürütülecek yapım aşaması tamamlandığında Ar-Ge birimlerine ek olarak; test ve analiz laboratuvarları, enerji alanında bilgi merkezleri, kütüphane, eşleştirme ve ticarileştirme merkezleri, müze, sergi ve konferans salonları hizmete girecek.  
OSTİM Teknopark’ta temiz enerji üretimiyle ilgili Ar-Ge prototiplerinin üretimi ve küçük ölçekli üretimlerinin yapılabileceği mekanlar da bulunacak. OSTİM Teknopark’ın bir başka farkı da şu: Yeni Teknokent yasasına göre bölgede üretim yapılabiliyor, dolayısıyla OSTİM Teknopark ile ilk defa üretim de yapan bir bölgeyi hizmete sunacağız. ” 
Orhan Aydın 
OSTİM Teknopark’ın tematik kimliğiyle Türkiye’de model olacağını öngörüyor: “Biz burada Türkiye’nin en çok ihtiyaç duyduğu alanı; temiz enerji ve çevreyi kendimize odak noktası seçtik. OSTİM Teknopark’ta Türkiye’nin enerjiyle ilgili sorunlarına  ve dış ticaret açığına cevap verecek çözüm üretmeyi hedefliyoruz. OSTİM Teknopark, bir ihtisas teknoloji bölgesi, bir cazibe merkezi olacak.”
“Yerli üretim ve milli markalar oluşturmalıyız”: Yerli üretimin ve milli markalar oluşturmanın önemini vurgulayan Orhan Aydın, yerli üretim, yerli sanayi, KOBİ, kümelenme denilince OSTİM’in akla geldiğini söylüyor. Türkiye’nin ihtiyaç duyduğu ve dış ticaret açığı verdiği kalemleri yerli üretme konusunda politikalar dahil kamuyla işbirliği yaparak ülkenin yönünü yerli ve milli üretime çevirmeye çalıştıklarını vurgulayan Aydın, yeni çıkan Sanayi İşbirliği Programı Yönetmeliği’ni de değerlendiriyor: “Farkındalığı artırmaya çalışıyoruz, güzel gelişmeler oldu. Yönetmelik yayınlandı. Çok olumlu değerlendiriyorum, Türk sanayisi için bir dönüm noktası diye düşünüyorum. Son derece iyi bir başlangıç olacak ve zaman içerisinde kurumlarda bu kültür oluşturuldukça, savunma sanayinde ki gibi yerli sanayinin farkındalığı da artacak diye düşünüyorum. Kamu alımlarında bunu uyguladığımız zaman herkese yansıyacak. Buradan en çok da KOBİ’ler payını alır.”
OSTİM, Ulusal Kalite Hareketi’ne katıldı: Türkiye Kalite Derneği’nin (KalDer) öncülüğünde yürütülen Ulusal Kalite Hareketi’ne (UKH) 
OSTİM Organize Sanayi Bölge Müdürlüğü de katılmış. KalDer, UKH’ye katılan OSTİM Organize Sanayi Bölge Müdürlüğü’nde, EFQM Mükemmellik Modeli’ni uygulayarak, kurumsallaşmış bir yapının oluşturulmasına ve stratejilerin geliştirilmesine katkı sağlayacak. İyi Niyet Bildirgesi İmza Töreni, OSTİM Yönetim Kurulu Başkanı Orhan Aydın ve KalDer Ankara Yönetim Kurulu Başkanı M. Fahir Altan’ın katılımıyla OSTİM Yönetim Binası’nda gerçekleşmiş.
Orhan Aydın, kalite için atılan imzanın sinerji oluşturacağını vurguluyor: “Kalite anlayışını küme firmaları ile bölgedeki tüm firmalara taşıyacağız. Türkiye’de, uygulamalarından iyi sonuç alınmış ve bizim de inandığımız bu modeli, firmalarımıza da önereceğiz ve onların mükemmeliyet yolculuğunda yol alması için çaba sarfedeceğiz.”

OSTİM’den bir ilk daha; sürdürülebilir OSB kriterleri
OSTİM OSB Bölge Müdürü Adem Arıcı, 2 yıldır yürüttükleri sürdürülebilir sanayi bölgeleri kriterlerini belirleme çalışmalarını anlatıyor: “Bu konuda bir ilk olacağız. Sanayi bölgelerimizin değişim ve dönüşümüyle sürdürülebilirlik kriterlerinin o bölgelerde uygulanmasına yönelik bir çalışma yürütüyoruz. Uzun yıllardır Almanya Ekonomik İşbirliği Teşkilatı ile bir çalışma içerisindeyiz, çalışmanın sonuna gelmiş durumdayız. Bir sanayi bölgesinin sürdürülebilirliliğini sağlayan ölçülebilir kriterleri belirlemek için bu konuda uluslararası tecrübesi olan birçok yerde bu çalışmayı yapmış bir Alman uzmanla 1.5 yıldır çalışıyoruz.  Bu çalışmayı yürütürken kendi bölgemizdeki firmaları ve aynı zamanda paydaşlarımızı  da çalışma gruplarına dahil ettik. Ankara Sanayi Odası, Ankara Ticaret Odası, Ankara Kalkınma Ajansı, KOSGEB ve bölgedeki sivil toplum kuruluşları, dernek başkanları, yöneticileri, kümelerdeki firmalarımız, OSTİM OSB Bölge Müdürlüğü’ndeki çalışan arkadaşlarımızla toplam 3 çalışma grubu oluşturduk. Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığımız ve genel müdürümüz, daire başkanlarımızla görüştük. Çalışmayla hedefimiz şu; ‘Sürdürülebilir bir sanayi bölgesi nasıl olmalı, hangi kriterlere sahip olmalı’ sorularını yanıtlayarak bir model oluşturmaya çalışıyoruz ve bu modeli de Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’na sunup diğer OSB’lerde uygulanmasına yönelik bir çalışma yapıyoruz.”
OSTİM’de sosyal sorumluluk olarak bakılan konuların insanların sosyal hayatlarına girmesi için çalıştıklarını aktaran Arıcı, OSB’lerde sürdürülebilirlik kriterlerinin OSTİM’deki enerji verimliliğinden, atıkların bertarafına, geri dönüşüme, çalışanların sosyal imkanlarının zenginleştirilmesine, çalışanların işyerlerine aidiyet duygularının artırılmasına,  çalışanlarla işverenler arasındaki sosyal barışın sağlanmasına kadar geniş bir yelpazeyi kapsadığını ifade ediyor. Arıcı, bu kriterlerin aslında Anadolu geleneğinde bulunan Ahilik kültürüne çok yakın kriterler olduğuna dikkat çekiyor. Ahilik kriterlerinin günümüze uyarlanması olarak görülebilecek çalışmaya OSBÜK’ü  de (OSB Üst Kuruluşu) dahil ettiklerinden sözediyor: “Çalışmamız Türkiye’deki tüm OSB’lerde bir dönüşüm sağlayacak. KOSGEB
OSTİM, OSBÜK ve Alman Ekonomik İşbirliği Teşkilatı ile birlikte dünyanın 55 ülkesinden uzmanların geldiği uluslararası bir konferansa evsahipliği yaptık ve ‘Sürdürülebilir sanayi bölgeleri nasıl olmalı?’ sorusunu ele aldık. Bir yol haritası çıkaracağız. Çalışmamızı bir kitapçık haline getireceğiz.”
Adem Arıcı, 
OSTİM’in Temiz Üretim Merkezi Projesi ile ilgili yürüttüğü çalışmalara da değiniyor: “Bölgemizin fiziki dönüşümü ile ilgili çalışma yürütüyoruz. OSTİM’in Değişim, Dönüşüm, Revizyon, İmar Planı çalışması. Bölgedeki tüm paydaşlarımızla yaptığımız 1 günlük çalıştayda paydaşlarımızdan aldığımız görüşlerle planlarımızı revize ettik. Planlarımız, Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığımız tarafından onaylandı, uygulamaya başladık. Ekonomik ömürleri dolmuş binaların yıkılıp yeniden yapılmasıyla yeni binalarda enerji verimliliğine duyarlı yapı malzemeleri kullanma şartını getirdik. Dönüşüm esnasında firmalar çatılarına güneş panelleri koyarak kendi enerjilerini kendileri üretme imkanına kavuşacak. Cepheler ve bina bütünlüğüne yönelik bir çalışma yürüttük.”

Girişimci cenneti: Adem Arıcı, nihai hedeflerini açıklıyor: “
OSTİM’i, 5 yıl sonunda;  bir teknoloji geliştirme bölgesi, modern, yenilenebilir enerji kaynaklarının uygulandığı, çatılarında güneş panelleri olan, üretimin yanı sıra daha çok teknolojik ürünlerin üretildiği, Ar-Ge merkezi, içinde teknik üniversitenin de yeralacağı, temiz üretim merkezi ve teknoloji merkezi bir OSB olarak düşünüyoruz. Hayalimiz bu. OSTİM bir girişimci cenneti. OSTİM dünyaca ünlü bir marka.” 
OSTİM 2: Sosyal tesislerini güçlendirdikleri, kreşle ilgili bir çalışma yürüttükleri bilgisini veren Arıcı, OSTİM OSB’de firmaların işletmelerini büyütme ihtiyaçlarına 
OSTİM 2’nin çözüm bulacağını kaydediyor: “OSTİM 2’de tamamen küme firmalarımıza odaklandığımız bir yapıdan sözediyoruz. Bölgede yeralacak firmalarımızın herhangi bir kümede referansı olacak, kesinlikle üretici olacak, ihracatçı olacak, yürüttüğümüz projelerimizin içerisinde olacak. Küme firmalarımızdan 300’e yakınından talep var. OSTİM 2 için yaklaşık 7 kilometre uzağımızda, 5 milyon metrekarelik bir yer öngörüyoruz. Yer seçim komisyonu çalışmalarımız tamamlandı. Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’nın onayını bekliyoruz. OSTİM 2’de OSTİM Teknopark’ın daha büyük bir kampüsü, meslek lisesi, danışmanlık merkezi, otel, kreş, sosyal donatı alanları olacak.”

OSTİM’in iletişimdeki gücü: Arıcı, kurumsal hedefleri çerçevesinde 
OSTİM Basın ve Halkla İlişkiler Müdürlüğü’nün çalışmalarının önemini de vurguluyor: “Medya ile iletişimin yanısıra kurumsal iletişim çalışmaları yapıyoruz. Aylık olarak ‘ KOBİ’lerin Sesi’ sloganıyla OSTİM Gazetesi’ni çıkarıyoruz. Haberlerimiz web sitemizde sürekli güncelleniyor. Sosyal medyada da iddialıyız.”

Sanal Fabrika Projesi
OSTİM Teknoloji A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı Prof.Dr. Sedat Çelikdoğan, OSTİM’in geçmiş deneyimleri, üretim gücü, çözüm ortakları ve paydaşlarıyla kritik sektörlerde tasarım, Ar-Ge, mühendislik, inovasyon ve hareketlilik merkezi olma yolunda ilerlediğini söylüyor. Çelikdoğan, OSTİM’in gelecek vizyonunu belirleyen önemli adımlardan biri olan ‘Sanal Fabrika Projesi’nden sözediyor: “İşletmelerin çekirdek yeteneklerini, makine parkını, nitelikli işgücünü, bilgi ve yazılım sisteminde birleştiren OSTİM, ‘Sanal Fabrika’ Projesi ile ana sanayi kuruluşları için esnek tedarik zinciri, şemsiye işletmeler için entegre üretim merkezi, son kullanıcılar içinse hızlı, ekonomik ve kaliteli üretim yapan dev bir fabrikaya dönüşüyor. İlk etapta 3 firmada sistem kuruldu ve denendi, sonrasında 600 civarında küme firmalarımızla uygulamaya başlamayı düşünüyoruz. Firmalarımızın üretim planlaması ve kapasitelerini programa aktarabilmek için projede kullanılacak kurumsal kaynak planlaması (ERP) ve malzeme kaynak planlaması (MRP) yazılımlarını ve donanımları satın aldık. Kendi bünyemizde de yazılım geliştiriyoruz.”
Aynı zamanda MİLRES (Milli Rüzgar Türbini Projesi) Üretim ve Montajdan Sorumlu Yetkilisi olduğunu belirten Çelikdoğan, 
OSTİM, TÜBİTAK-MAM, TUSAŞ, İstanbul Ulaşım A.Ş., Sabancı Üniversitesi konsorsiyumunda yürütülen MİLRES Projesi gibi büyük projelere de sanal fabrika çalışmasının dahil olacağını anlatıyor. İnsansız Hava Aracı (Zeplin) Projesi; OSKUN’un da devam ettiğini kaydeden Çelikdoğan MİLRES’te son aşamaya gelindiğini açıklıyor: “Nisan ayında rüzgar türbinini dikmek için hazırlanıyoruz.”
Çelikdoğan, 
OSTİM Teknoloji A.Ş.’nin bir TÜBİTAK ve Avrupa Birliği (AB) projesi olan sürdürülebilir temiz sanayi bölgesi; EKOMAN projesinden de sözediyor: “Projenin ortakları arasında İsviçre’nin Lozan Üniversitesi ve Kuzey Batı Üniversitesi, TOBB ETÜ Üniversitesi, ODTÜ, Atılım Üniversitesi ve OSTİM var. Proje ile OSTİM’deki  5200 firma taranacak, ürettikleri malzemeler, atıkları ve çıktıları belirlenecek. Projeyle bir firmanın çıktısı bir diğer firmanın girdisi olacak veya yeni bir prosesle bu atıklar çevreyi kirletmeyen hale getirilecek, değerlendirilecek. Geridönüşüm ve enerji verimliliği sağlanacak. 1 yıldır devam eden proje, 1.5 yıl daha sürecek. Yüzde 75’i hibe olan toplam 600 bin liralık bir proje, başarılı olursa sürdürülebilir, güvenli, gelecekle ilgili planları olan bir OSB ortaya çıkacak.Uygulamasını hem OSTİM’de hem de İsviçre’de ki sanayi bölgesinde yapacağız.”
OSTİM Teknoloji A.Ş. olarak  ARUS’la yürüttükleri Milli Tren ve Milli Metro projelerine de değinen Çelikdoğan, Yüksek Hızlı Tren için de çalışmalar yaptıklarını ifade ediyor: “Türkiye’nin dış ticaret açığını kapatmasının  yolu;  dünya markası çıkarmaktan geçiyor. Dünya markası çıkarabilmeniz için kendi tasarımınızı yapıp en az da yüzde 51’inin Türkiye’de üretilmesi, yerli olması gerekiyor. O zaman biz buna Türk malı diyoruz. Bu itibarla Türk malı meselesi çok önemlidir. Milli Metro çalışmasının tasarımını ağırlıklı olarak OSTİM Teknoloji A.Ş.’de yapıyoruz.”

OSTİM’de üniversite-
sanayi işbirliği
Ana sanayi, tedarikçi ve yan sanayicilerin buluşma noktası 
OSTİM, firmaların eğitim ihtiyacını da çözüyor. İlkokuldan çıraklık eğitim merkezine, endüstri meslek lisesinden yüksek okula kadar OSTİM’de insan kaynaklarını yetiştirecek eğitim kurumları mevcut. ARUS, İŞİM ve Kauçuk Teknolojileri Kümelenmesi olmak üzere 3 kümenin de Yönetim Kurulu Başkanı olan Prof.Dr. Ziya Burhanettin Güvenç, OSTİM’in üniversite-sanayi işbirliğine verdiği önemi vurguluyor: “Kapılarını tek tek çalarak Ankara’daki 20 üniversite ile ilişkilenen OSTİM, bir üniversite kurmayı hedeflediyor: “OSTİM Teknik Üniversitesi.”
Güvenç, yeni kurulması hedeflenen üniversitenin vizyonunu şöyle açıklıyor: “Üniversite-sanayi işbirliğini konuşmayacak, burası sanayinin üniversitesi olacak. Sanayinin sahibi olduğu, sanayinin hastanesi, sanayiye hizmet eden, sanayinin Ar-Ge, Ür-Ge, inovasyon, pazarlama, ticaret, finansman gibi her türlü sorunuyla birebir ilgilenecek, tedavi etmeye çalışacak bir üniversite hayal ediyoruz. Yani bir KOBİ hastanesi olacak. Biz hem öğrenciye hem sanayiciye çok değer verdiğimizi uygulamada da göstermek istiyoruz. Mühendislik, sosyal bölümler ve mimarlık olmak üzere 3 fakülte ve 1 meslek yüksek okulu oluşturulması planlanıyor. YÖK’e başvurumuzu yaptık, sonuçlanmasını bekliyoruz. Eğitim dili İngilizce olacak. Yalnızca 
OSTİM’de değil, dünyanın her yerinde aranan vasıflı elemanı yetiştireceğiz. Mesleğinin ehli, dürüst, işini bilen, iyi bir yabancı dile sahip, tüm dünyada çalışabilecek, özgüvenli, girişimci ruhlu bir insan yetiştireceğiz.  Bütün yasal süreçler tamamlanırsa eğitim-öğretime Eylül 2016’da başlayabileceğimizi öngörüyoruz. Üniversitemizde lisansın yanısıra lisansüstü ve doktora programları, mesleki teknik eğitim, işletmelerin ihtiyacına göre; sertifika programları da olacak. Üniversitede öğrencilerin mezuniyet dahil bütün bitirme projeleri, yüksek lisans ve doktora tezleri mutlaka firmalarımızla eşleştirilerek yapılacak. Mutlaka KOBİ veya büyük işletmelerin sorununa veya bilmediği bir konuya çözüm olacak.”
Güvenç, OSTİM Teknopark ile kurulması hedeflenen üniversite arasında işbirliği yapılacağını da ifade ediyor: “OSTİM Teknopark’ta yapılacak Ar-Ge çalışmalarını doğrudan üniversitemiz destekleyecek.”
“Kümeler sanayinin itici gücüdür”: Avrupa Komisyonu Eski Başkan Yardımcısı Günter Verheugen’in “Avrupa’nın itici gücü kümelerdir” sözüne atıfta bulunan Güvenç, Türkiye’nin sıkıntısının kümeleri bir adım öne taşıyarak inovatif kümelere dönüştürememesi olduğunu kaydediyor.
Güvenç, 
OSTİM’in ilk kümelenme çalışmalarından İŞİM’in adeta bir kuluçka merkezi olduğunu söylüyor: “İŞİM’in yol almasıyla diğer kümeler de kurulmaya başladı. Böylece 6 kümeye ulaştık. Bu 6 kümedeki firmaların hepsinin İŞİM’le bağlantısı var. Kümelerimizin hedefinde bize ait markaların çıkması var. Cari açığa sebep veren ürünlerin yerlileşmesini hedefliyoruz.”
Güvenç, kümelerin mutlaka desteklenmesi gerektiği görüşünde: “Varolan kaynakları sektörlerin önünü açıcı politikalara dönüştürün ve kümelerimizin ihtiyaçlarına harcayın diyoruz. Kümelerin yönetimi çok önemli.”

Gülnaz Karaosmanoğlu  - OSTİM Vakfı Müdürü: Sürdürülebilirliğin teminatı için daha özgün ve güçlü yapılanmalar

1994’den bu yana faaliyet gösteren 
OSTİM Vakfımız; bu gün  bölgede ve çevresinde faaliyet gösteren işletmelerin ortak ihtiyaçları ve rekabetçiliğine destek veren önemli sayıda kuruluş, arayüz ve  projelerin oluşumunu ve ilerlemesini sağlamış bir kuruluş. Görevimiz, OSTİM’in maddi ve manevi mirasına sahip çıkarak büyütmek ve yaşatmak. Başka bir ifadeyle, en temelde, sürekli olarak “Geçmişi ve bu günü geleceğe hem büyüterek hem de sürdürerek nasıl taşıyabiliriz?” sorusunun cevabını arıyoruz. Dolayısıyla aslında bu günden çok gelecekte yaşayan,  geleceği anlamaya çalışarak bugünden doğru adımları atmaya çalışan bir düşünce ve işbirliği kuruluşu. Bugüne kadar oluşturmuş olduğu Ostim Endüstriyel Yatırımlar ve İşletme  A.Ş., bugün ki adıyla Proje Gelişim A.Ş, OSP Sektörel Dış Ticaret Şirketi, ODTÜ-Ostim Teknopark, rekabetçilik analizi çalışması ve sonucunda her geçen gün büyüyerek ilerleyen kümelenmeler, beşeri sermayenin gelişimine yönelik yapılmış çok sayıda projeler vs.. bu yaklaşım ve uğraşın  somut verimi ve bereketini oluşturuyor. 
Peki “2015 yılından 
OSTİM’in geleceğine doğru nasıl bakıyoruz?” sorusunu ise son bir yılda gerçekleştirdiğimiz çekirdek ve yoğun bir çalışmayla cevapladık: Bugüne kadar KOBİ’lerimizin rekabetçiliği için oluşturmuş olduğumuz ve daha çok kendi imkan ve yeteneklerimizle yürütmeye çalıştığımız kuruluş ve organizasyonlarımızı daha kurumsal, çok taraflı ve sürdürülebilir yapılanmalara dönüştürmek. Dolayısıyla OSTİM’in maddi, manevi ve beşeri sermayesini yönlendirdiğimizde çok sayıda kuruluş ve arayüzümüzü çatısı altında toplayarak misyonlarının sürdürülebilirliğinin -ülkemizde ve dünyada- en büyük teminatı olabilecek iki yapı bu sorunun cevabı olarak doğdu: OSTİM Teknopark ve OSTİM Teknik Üniversitesi. Biliyorsunuz OSTİM Teknopark üç yıllık çalışma ve çabalarımızla 2014 yılında resmileşti ve şirket çalışmalarına başladı. OSTİM Teknik Üniversitemiz içinse 2015 yılında kuruluş hakkını kazanma umudu ve dileğiyle hazırlık ve başvuru çalışmalarımızı yoğun bir dikkatle yürütmekteyiz.
Yani 2015 de gözümüzün alabildiği ufukta; 
OSTİM’in; yaklaşık elli yıllık deneyim ve mirasının gücüyle bizzat sanayinin kalbinden doğarak artık tüm ülkeye hizmet edecek olan; köklü, denetimli, sürdürülebilirliği teminat altına alınmış özgün ve güçlü yapılara dönüşümü var. Sanayi ile işbirliğinin ötesinde sanayinin ta kendisi, canlı bir parçası dedirtecek kadar özgün olma hedefine ilerleyen yapılar.

Nurettin Özdebir - Ankara Sanayi Odası (ASO) Yönetim Kurulu Başkanı: Ankara yüksek teknolojinin başkenti
Ankara son yıllarda hızlı bir sanayileşme göstererek ülkemizin ikinci büyük sanayi kenti olmuştur. Ankara’nın bu gücü, yüksek bilgi ve teknoloji üretme kapasitesinden kaynaklanmaktadır. Kentler için rekabet endeksinde Ankara birinci sıradadır.
Türkiye’nin en planlı ve modern Organize Sanayi Bölgeleri Ankara’da yeralmaktadır. Bu durum, sanayi işletmelerinin birlikte iş yapabilme olanaklarını artırmakta, sinerji yaratılmasını sağlamaktadır.
Ankara, özellikle savunma sanayii, yazılım, makina, taşıt, beyaz eşya ve hazır giyim sektörlerinde önemli bir üretim merkezidir.
Ankara’nın çeşitli bölgelerinde faaliyet gösteren işletmeler, Ankara’yı yüksek teknolojide hızla ileriye taşımaktadırlar. Özellikle Ostim Organize Sanayi Bölgesi bir kuluçka makinası gibi çalışmaktadır. Çok sayıda küçük ve mikro ölçekli firma, bir yandan yüksek teknoloji içeren üretimler yaparken bir yandan da hızla büyüyerek Türkiye ve dünya ölçeğinde firmalar haline gelmektedirler.

Özcan Ülgener - ORSİAD (OSTİM Sanayici İşadamı ve Yöneticileri Derneği) Yönetim Kurulu Başkanı: Büyük Türkiye yolundayız
ORSİAD 1999’da OSTİM OSB’deki işletme sahipleri ile kurulmuş bir sivil toplum kuruluşudur.  Biz 16 yıldır sürekli kendini yenileyerek KOBİ’lerimizle beraber hareket ediyoruz. Bugün bölgedeki en büyük sivil toplum kuruluşuyuz. 500’e yakın üyemizle, 9000’e yakın kişiye istihdam sağlıyor, 42’den fazla ülkeye doğrudan aktif ihracat yapıyoruz. 2006’dan bugüne kadar 1000’e yakın sanayicimizi yurtdışı fuar gezilerine götürerek ticaretlerine katkı sağladık. Arkadaşlarımızın birçoğu teknolojilerini yenileme fırsatı buldu, ihracat kapasitelerini artırdı.
KOSGEB ile beraber derneğimizde sağladığımız ‘Kadın Girişimcilik Eğitimleri’ ile 30’dan fazla ‘Kadın Girişimci’ye destek sağladık. Dış ticaret konusunda ücretsiz danışmanlık ve eğitim hizmetlerimiz sürekli tekrarlanıyor.
Bugüne kadar Türkiye’de çok az sanayi bölgesinde uygulanan bir veri tabanı çalışması gerçekleştirdik. Üyelerimize ticaretlerinde doğru atılımlar yapabilecekleri imkanlar sunmaya devam ediyoruz. Ankara Kazan bölgesinde büyük bir arazi aldık. Orada yapımına bu yıl başlanmasını planladığımız bir kooperatifimiz var. 10 bin kişiye istihdam sağlamayı düşünüyoruz.

Ahmet Kurt - OSİAD (OSTİM Sanayici ve İşadamları Derneği) Yönetim Kurulu Başkanı: KOBİ’ler için çözümlerimiz var
OSTİM’de büyüyen 
OSİAD ve Üyeleri, OSTİM OSB’nin de sınırlarını aşarak diğer organize sanayi bölgelerine de dağılmış durumda. 321 nitelikli üyemiz,  OSTİM’den Başkent OSB’ye, Anadolu OSB’ye kadar Ankara’daki bütün organize sanayi bölgelerine ve şehrin birçok alanına yayılmış bir üye profilimiz mevcut. OSİAD üyelerinin güçbirliğiyle kurduğu 98 ortaklı bir anonim şirketimiz var.
Finansmana erişim KOBİ’lerin en büyük problemlerinden bir tanesi. Özellikle küçük işletmeler, finansmana erişimde çok büyük problem yaşıyor.
Önümüzdeki günlerde yeni yönetimimizle KOBİ’lerin sorunlarını inceleyerek eleştiri yerine çözüm üreten öneriler getirmeyi hedefliyoruz. Bu önerilerimizi Hükümet ve diğer ilgili kuruluşlarla paylaşacağız. Bir komisyon oluşturma fikrimiz var. Bu komisyonda oluşturacağımız çözüm önerilerini ilgili kurumlara taşıyacağız.
Mesleki eğitime yönelik bir çalışmamız var. Uzun zamandır yürüttüğümüz çalışmayla mesleki eğitimin yeniden yapılandırılmasıyla ilgili neler yapabileceğimizi ele alıyoruz.  Bir mesleki eğitim çalıştayı düzenleyeceğiz.

ANADOLU RAYLI ULAŞIM SİSTEMLERİ
KÜMELENMESİ (ARUS): “Raylı sistemler milli davamızdır”
Anadolu Raylı Ulaşım Sistemleri Kümelenmesi (ARUS) ve Ostim Teknoloji Merkezi Koordinatörü Dr. İlhami Pektaş,  “Raylı sistemler milli davamızdır” ilkesiyle Türkiye’nin raylı ulaşım sistemlerindeki her türlü ihtiyacının yerli sanayiciler tarafından üretilebileceğini savunan raylı ulaşım sistemleri sanayicileri, destekleyici kurum ve kuruluşların; “işbirliği, güçbirliği ve milli marka” inancıyla biraraya gelerek, Türkiye’nin ilk bölgesel olmayan ve tüm Anadolu’yu kapsayan Anadolu Raylı Ulaşım Sistemleri Kümelenmesi’ni 2013’te kurduğunu anlatıyor. 
ARUS’un 150 kayıtlı üyesi bulunuyor. Pektaş, ARUS’un hedefini, “Tasarımından nihai ürüne kadar yerli ve milli marka raylı ulaşım sistemlerini üretmek ve oluşturulan milli markaları  birer dünya markası haline getirmek” sözleriyle özetliyor.
Türkiye’de demiryolu idaresi ve yerel yönetimlerin son dönemde gerçekleştirdiği hızlı yatırım projeleriyle başta İstanbul olmak üzere, Ankara, İzmir, Bursa, Eskişehir, Adana, Kayseri, Konya, Antalya, Samsun ve Gaziantep dahil toplam 11 ilde farklı ülkelerin markalarından oluşan 2500 adet metro, hafif raylı araçları (LRT) ve tramvaylar satın alındığını belirten Pektaş, ”Türkiye yeni yapılan ihaleler de dahil olmak üzere maalesef yabancı raylı ulaşım araçlarının işgaline uğramış bulunuyor” diyor.
“2003’ten itibaren yapılan yatırımlar sonucunda Türkiye, ‘Yüksek Hızlı Tren’ işleten ülkeler arasında bugün; dünyada 8. sırada, Avrupa’da ise 6. sırada” diyen Pektaş, “Hükümetimiz’in yerli üretime verdiği destek politikalarıyla birlikte yerli malı tebliği, Sanayi İşbirliği Programı (Offset) yönetmeliği, ithal ürün ikamesi gibi sanayi stratejileriyle raylı ulaşım sistemlerinde 2023 yılına kadar ihale edilecek olan yaklaşık 100 milyar doların en az yüzde 51’i olan 51 milyar doları ülke ekonomimize kazandırmamız ve ‘Raylı Ulaşım Sistemleri’nde uluslararası markalar çıkararak uluslararası piyasalarda rekabet edebilmemiz gerekiyor. Türkiye ‘Raylı Ulaşım Sistemleri’nde bu atmosferi yakalamıştır. Milli markalarımız artık birer birer çıkmaya başladı, devletimizin desteğiyle de milli markalarımız yabancı araçların yerine tüm ülke sathında hizmet vermeye ve uluslararası piyasalara çıkmaya hazırdır” diye konuşuyor.
İlhami Pektaş, küme oluşumuyla firmalar arasında birlik ve beraberlik içinde takım çalışmasının önplana çıktığını, tasarımından nihai ürüne kadar yerli ve milli markalar üretilmeye başlandığını dile getiriyor: “Milli Hızlı Tren projesi, Milli Yolcu ve Milli Yük Treni, İpekböceği markası, TCV Trambüs ve Tramvay markası, RTE ve İstanbul Tramvayı, Kayseri ve Bursa’da üretilecek tramvaylar... Bozankaya Firmamız Kayseri’de 30 araçlık tramvay ve Malatya’da 10 adetlik Trambüs  ihalelerini en az yüzde 50 yerli katkı ile Durmazlar Firmamız 6 adetlik İpekböceği ihalesinden sonra bu ay yapılan 60 adet Hafif Raylı LRT Ulaşım Aracı ve 12 adet Tramvay ihalesini de en az yüzde 60 yerlilik şartı ile kazanmıştır. 2012’de Ankara Belediyesi’nin satın alacağı ve CSR/Çin firmasının kazandığı 324 adet Metro aracı ihalesinde 
ARUS’un büyük gayretleri ile eklenen ve Türkiye’de bir milat olan yüzde 51 yerlilik şartından sonra bugün ihalelerde yüzde 60 yerlilik seviyesine gelmiş bulunuyoruz.”
Türkiye artık yerli üretim ve milli markada kritik bir sürece girmiş bulunmaktadır.”
ARUS içinde yeralan firmaların yurtiçi ve yurtdışı raylı ulaşım sistemleri ihalelerine girebildiğini anlatan Pektaş, Kardemir Demir Çelik fabrikasının 140 milyon dolarlık raylı ulaşım aracı teker üretim yatırımı yaptığını, 72 metre boya kadar demiryolu rayları ürettiğini  ve ihraç ettiğini dile getiriyor: “ARUS firmalarımız 2014’te toplamda 151 milyon dolarlık ihracat gerçekleştirdi. İstanbul Ulaşım’ın  yeni marka tramvayı, Durmazlar’ın ürettiği İpekböceği Tramvay ve Green City yeni marka hafif raylı araçlar Ar-Ge sonucudur. ARUS Ar-Ge faaliyetleri yaklaşık 100 milyon Avro civarındadır. Yeni Metro aracı ve Milli Hızlı Tren Ar-Ge çalışmalarıyla harcamalar daha da artacaktır. ARUS, 3 yıl sürecek Ekonomi Bakanlığı UR-GE Projesi kapsamında ihtiyaç analizini ve eğitim faaliyetlerini tamamladı. 2015’ten itibaren pazarlama faaliyetlerine başladı. Toplam bütçesi 4 milyon dolar olan projeyle Orta Doğu ülkeleri, Rusya, Çin, Kuzey Afrika, Türk Cumhuriyetleri, Federal Almanya, Çek Cumhuriyeti, İspanya ve İtalya’da pazar araştırması faaliyetleri yapılarak firmaların ihracat oranı artırılacak. Türkiye’de demiryolları kümeler birliği kurulacak. Demiryollarında İpek Yolu ülkeleri ile İpekyolu Kümeler Birliği oluşturma çalışmaları yapılacak. Alman Demiryolları Birliği ile sanayicilerimiz arasında Türkiye’de en az yüzde 51 yerli katkı ile üretim ve yatırımlar yapılacaktır. İhracatı geliştirmek için uluslararası kümeler arası B2B işbirliği görüşmeleri; İspanya-Rail Grup (OSTİM), İsviçre-Swiss Rail, Federal Almanya Demiryolları Birliği, Japonya-JORSA, Çek Cumhuriyeti ile yapılmıştır.”

OSTİM İŞ ve İNŞAAT MAKİNELERİ KÜMELENMESİ (İŞİM): İş ve inşaat makineleri sektöründe yerli marka hedefi
OSTİM İş ve İnşaat Makineleri Kümelenmesi (İŞİM) Küme Koordinatörü Fevzi Gökalp, OSTİM OSB ile Çankaya Üniversitesi arasında ilk olarak 2007’de yapılan bir protokolle başlayan kümelenme çalışmasının sektör temsilcisi firmalar tarafından onaylanarak İş ve İnşaat Makineleri Kümelenmesi’nin (
İŞİM) 2008’de kurulduğunu belirtiyor. 
Sektörü dünyada daha rekabetçi yapacak, gelecekte daha ileri teknoloji ile ürün üretebilmesini sağlayacak, nanoteknoloji ile katkılandırılabilecek ürün üretebilecek noktaya çekmeyi hedeflediklerini aktaran Fevzi Gökalp, 
İŞİM üyelerinin hafif inşaat makineleri, iş makineleri ve yedek parçaları, beton santralleri, kırma ve eleme tesisleri, asfalt plentleri, araç üstü ekipmanları, konveyör ve iskele sistemleri ürettiklerini söylüyor.
Yaklaşık 33 civarında üyeyle kurulan 
İŞİM’in bugün 133 üye sayısına ulaştığını aktaran Gökalp, “Firmalarımızın ihracatlarını ve ürünlerinin katmadeğerini artırmayı, Türkiye’de iş ve inşaat makineleri sektörünün ihtiyaçlarını karşılayabilmeyi hedefliyoruz” diyor. İŞİM Üyesi firmalarla ortak bir katmadeğerli ürün çıkarmayı da hedeflediklerini kaydeden Gökalp, İŞİM ile birlikte firmaların birbirleriyle alışverişlerinin arttığını, ilişkilerinin geliştiğini ifade ediyor: “Artık firmalarımız makine parklarını ortak kullanıyor, birbirleriyle iş paylaşımı, fuarlarda işbirliği yapıyorlar, birbirlerine iş paslıyorlar.” 
Fevzi Gökalp, Mart ayında tamamladıkları 2 UR-GE projesiyle 
İŞİM üyesi firmaların ihracatlarında yüzde 112 artış görüldüğü bilgisini veriyor: “UR-GE kapsamında dış ticaret istihbarat eğitimi verildi, firmalara yeni personeller yetiştirildi, 2-3 ay boyunca firmalarda bu personeller çalışmalar yürüttü, ardından 8 firmamız bu personelleri işe aldı, dolayısıyla biz firmalarımıza dış ticaret personeli kazandırmış olduk. UR-GE ile en büyük kazanımlarımızdan biri şu; birçok firmamız ihracata kapı açtı, ihracat yapan firmalarımız yeni pazarlara açıldı. Firmalarımız yurtdışı örnekleri inceleyerek yeni Ar-Ge ürünleri yaptı. UR-GE kapsamında yaptığımız son Amerika seyahatinde firmalarımızla Cat ve Case’nin fabrikalarını gezdik ve İŞİM firmalarımız bu firmaların satın alma personelleriyle birebir görüşebildi. Örneğin; bir firmamız Case ile görüşmesini sürdürüyor. 30 firmamızın katıldığı yeni UR-GE projemiz de onaylandı, ihtiyaç analizine başladık, sonrasında yurtdışı gezileri, alım heyetleri ve danışmanlık faaliyetleri devam edecek.”
“Kümemizin 10 yıllık yol haritasını yeniden çıkaracağız, yeni ihtiyaç analiziyle yol haritamızı güncelleyeceğiz. Eğitim ve danışmanlık faaliyetlerimiz sürecek. Firmalarımızın kalkınma ajansı, KOSGEB, TÜBİTAK projelerinden ve devlet desteklerinden yararlanmaları için gerekli eğitimleri sunacağız. Uzun vadeli hedefimiz, 
İŞİM üyeleri ortaklığında katmadeğerli bir ürün üretmek, kümemizin oluşturacağı bir markayla Türkiye’ye ithal edilen bir ürünü yerlileştirerek üretmek” diyen Gökalp, İŞİM üyesi firmalara ortak satınalma ile maliyet avantajları sağlamak için çalıştıklarını da dile getiriyor: “Öncelikle kırtasiye, kargo ve akaryakıtla ilgili çalışmalarımız sürüyor, sonrasında metal hammaddeyle ilgili de çalışmalar yapacağız. Firmalarımız satın alırken kazanacak, önümüzdeki yıl bütün bu çalışmalarımızı hayata geçirmeyi planlıyoruz” diyor.
Gökalp, Türkiye’deki kamu kurumları, yerel yönetimler ve müteahhitlik firmalarının inşaat makinesi konusunda ürün ve yedek parça ihtiyaçlarını yerli çözümlerle karşılamak istediklerini vurguluyor: “Türkiye’de sektörde ithalatı azaltıp, üretimi ve ihracatı artırmak için çalışıyoruz.”

OSTİM KAUÇUK TEKNOLOJİLERİ KÜMELENMESİ: Ortak geri dönüşüm tesisi, kauçuk laboratuvarı ve test merkezi hedefi
OSTİM Kauçuk Teknolojileri Kümelenmesi Küme Koordinatörü Dr. Kayhan Olanca, “Ankara kauçuk sektörünün rekabetçi değer zincirini ve yenilikçi potansiyelini ortaya koyarak taraflar arasında iletişim, iş ve güçbirliğini artırmak, ortaklaşa rekabetle yerli üretimin katmadeğerini ve sektördeki pazar payını yükselterek bölgesel ve ulusal kalkınmaya katkıda bulunmak” amacıyla yola çıktıklarını anlatıyor.
OSTİM’in en genç oluşumu olan Kauçuk Teknolojileri Kümelenmesi’nin kuruluş çalışmalarının 2011’de başladığını, 2013 Ocak ayında ise kurulduğunu belirten Olanca, kümede 48 üye firmanın yeraldığını kaydediyor.
Kauçukçuların birlik oluşturarak yeni teknolojiler geliştirmesi ve ihracatlarının artması için güçbirliği yaptıklarını vurgulayan Olanca, kümeye üye firma sayısını artırmayı hedeflediklerini, OSTİM’de, Ankara ve Kırşehir, Çankırı, Konya gibi çevresindeki illerde; kısaca Orta Anadolu’da faaliyet gösteren bütün kauçukçuları biraraya getirmek için çaba gösterdiklerini söylüyor.
OSTİM Kauçuk Teknolojileri Kümelenmesi’nin en önemli hedeflerinden birinin yüksek teknolojili, katmadeğerli ürün üretmek olduğunu aktaran Olanca, bunun için sektördeki teknolojiyi geliştirmekle ilgili çalışmaları bulunduğunu kaydediyor: “Uzun vadeli hedefimiz; küme üyelerimizin işbirliğiyle katmadeğeri yüksek bir Ar-Ge ürünü üretmek.”
Kauçuk sektöründe çıkan atıklar tehlikeli ve çok tehlikeli sınıfta yeralıyor, geri dönüşüm ise sektörün en büyük problemlerinden biri. Atıkların bertarafı ciddi bir maliyet. Olanca, bu maliyeti ortadan kaldırmak, bu atıkları yeniden üretime kazandırabilmek, kullanılabilir hale getirmek için araştırmalar yaptıklarını belirtiyor: “Geri dönüşüm kümemizin öncelikli hedeflerindendir. ”
Küme üyelerinin ortak olduğu bir anonim şirket, ortak bir kauçuk laboratuvarı ve test merkezi kurmayı planladıklarını açıklayan Olanca, “Araştırmalarımız devam ediyor, yaşayan, sürdürülebilir bir laboratuvar olması için geleceği de düşünerek bir altyapı çalışması yapıyoruz.  Laboratuvarı ve test merkezini 
OSTİM’de, bir üniversitenin işbirliğiyle kurmayı düşünüyoruz” diyor.
Kauçuk iki kaynaktan üretiliyor; petrolden ve kauçuk ağacından. Olanca, küme üyelerinin her iki kaynaktan gelen ürünleri de üretimlerinde kullandığı bilgisini veriyor: “Bir diğer hedefimiz de ortak hammadde satınalmak. Bu konuda fizibilite çalışmamız devam ediyor. Küme üyeleriyle Malezya’ya düzenlediğimiz iş gezisinde hammadde üreticileriyle birebir görüştük. Ortak hammadde satın almayla ciddi avantajlar elde edebileceğimizi gördük. Ayrıca Malezyalı bir firmayla birlikte Türkiye’de yatırım yapmak için görüşmelerimiz sürüyor.”
Küme aynı zamanda kauçuk bitkisinin Türkiye’de üretilebilmesi için de araştırma yapıyor. Olanca, bu konuyla ilgili uluslararası bir platformla işbirliği yaptıklarını dile getiriyor: “Bitki Türkiye’de üretilebilirse Avrupa’da ciddi bir talep sözkonusu olduğu için müşterisi hazır bir endüstriyel tarım ürünü olacak. Hammaddenin yerli bir kaynaktan alınması ve Türkiye’nin kauçuk hammaddesini ihraç edebilmesi de cari açığın azaltılmasına ve ülke ekonomisine ciddi katkı sağlayacak. Ayrıca kauçuk hammaddesi daha ucuza elde edilebilecek.”
Küme aynı zamanda eğitimler de düzenliyor. Standart dış ticaret eğitimlerinin yanısıra Ekonomi Bakanlığı’nın UR-GE Projesi kapsamında 13 firmaya 2 günlük dış ticaret eğitimi verildiğini bildiren Olanca, Mart ayında 2 günlük dış ticaret istihbarat eğitimi de düzenleyeceklerini açıklıyor.
Olanca, çalışmalarının önemli bir çıktısının ise küme olarak Avrupa Birliği’nde (AB) bir kauçuk komisyonu kurulmasına öncülük etmek olduğunu açıklıyor: “Fransız, Belçikalı, Hollandalı kümelerle toplantılar düzenliyoruz, bu oluşumun kurucu üyesi olduk. Komisyonun kurulmasından sonra AB’de kauçukla ilgili alınacak her karar ve yapılacak düzenlemede bizim de onayımız olması gerekecek.”

OSTİM SAVUNMA ve HAVACILIK KÜMELENMESİ (OSSA):OSSA ile savunma ve havacılıkta ihracatı artırmak
OSTİM Savunma ve Havacılık Kümelenmesi (OSSA)  Yönetim Kurulu Başkanı Mithat Ertuğ, yüksek rekabet gücüyle önplana çıkan, savunma ve havacılık sektörlerinde mal veya hizmet üreten KOBİ’lerin biraraya gelerek oluşturduğu ortak hareket sayesinde 2008 yılında kurulduğunu anlatıyor. Aselsan, Havelsan, TAI, TEI, Roketsan, FNSS, Boeing, Sikorsky vb. ana sanayi firmalarının onaylı alt tedarikçisi olan küme üyesi KOBİ’lerin cirosunun önemli bir bölümünün savunma sanayisinden oluştuğunu belirten Ertuğ, istikrarla büyüyen ve gelişen OSSA’nın; ordunun ihtiyaçlarının karşılanmasında yerli üretimin payını artırmayı, savunma sanayi ve havacılıkta KOBİ’leri ulusal ve uluslararası pazarlarda rekabet edebilir hale getirmeyi, artan işbirlikleri ve gelişen yeteneklerle tercih edilen alt tedarikçiler haline gelerek yabancı rakiplere karşı rekabet avantajı oluşturmayı, nihai ürünlerle uluslararası pazarlara açılmayı, sektörel ihtisaslaşmayla bölgesel rekabet avantajı oluşturmayı, akademik faaliyetle ve üniversitelerle çalışarak KOBİ’lere teknoloji transferi yapmayı hedeflediklerini anlatıyor. 
Tüm Türkiye’de savunma ve havacılık sektörüne hizmet veren, üretici 155 üyesi bulunan OSSA’nın kurumsallaştığını aktaran Ertuğ, üye sayılarının 2012’den bu yana yüzde 148 arttığı bilgisini veriyor: “Başlangıçta ihracat yapan üyemiz neredeyse hiç yoktu, şu anda ihracat yapan üyelerimiz var. Ekonomi Bakanlığı’nın Uluslararası Rekabeti Geliştirme (UR-GE)  destekleri savunma ve havacılık sektörünün ihracatına ciddi katkı sağladı. UR-GE Projesi’ni yazarken yüzde 15-20 ihracat artışı hedeflemiştik ancak proje sonunda yüzde 107’lik bir ihracat artışı yakaladık. Firmalarımızın savunma ve havacılık sektörüne özel standartlar konusunda sertifikasyonları yoktu, onlara yardımcı olduk, bu alanda da yüzde 1048 oranında artış oldu. Küme üyesi firmalarımızın uluslararası rekabet edebilen firmalar haline gelmesini istiyorduk onu başardık. Ana sanayi firmalarından yüzde 10 iş artışı sağlandı.” 
OSSA Küme Koordinatörü Hilal Ünal Türkan, ortak katmadeğerli ürün çıkarma hedefinde istedikleri yerde olmadıklarını söylüyor. Ancak bu konuda çalışmalara başladıklarının altını çizen Türkan, “Firmalarımız ortak ürün çıkarma çalışmalarına başladı, 1-2 güzel örneğimiz de sözkonusu. Örneğin; 2 küme üyesi firmamız biraraya gelerek, Ar-Ge çalışmasıyla M60 tanklarının atış kontrol sistemlerini yerli olarak üretti. Firmalarımızda ortak iş yapma kültürü oluştu” diyor.
Devam eden 2 UR-GE projesinden birinin tamamlandığını aktaran Türkan, ilk projede 24 firma, ikinci projede 33 firmayla çalıştıklarını kaydediyor: “Projelerle firmalarımızın sertifikasyon sahibi olma, yazılım ve ürün geliştirme, yurtdışına açılma hedeflerine ulaştık. 30 firmayla çalışacağımız ve yeni yazdığımız 3. UR-GE projemizde ise ana hedefimiz sivil havacılığa yönelik çalışan firmaların sayısını artırmak, firmalarımızı sivil havacılığın iş ihtiyacına göre hazırlamak, yurtdışı ana sanayilerle aracı olmadan, direkt çalışmalarını sağlamak.” 
OSSA üyesi firmaların ihracatlarını artırmak için çalıştıklarını vurgulayan Türkan, eğitim çalışmalarını da düzenli gerçekleştirdikleri bilgisini veriyor. Sivil havacılık alanında yurtdışındaki büyük sanayilerin OSSA Üyesi firmalarla çalışmalarını artırmayı ve OSSA Üyesi birkaç firmanın biraraya gelerek özellikle savunma sanayisine yönelik bir alt sistem üretmesini hedeflediklerini açıklayan Türkan, kümenin çıktılarından da sözediyor: “OSSA Üyesi KOBİ’lerimiz güçlendi, büyüdü, kendilerine güvenleri geldi, yabancı firmalarla aracısız olarak direkt çalışmaya başladılar. Örneğin; Rolls-Royce, Airbus, Bombardier’e ürün üreten firmalarımız var. Bir firmamız nihai ürün olarak yer destek ekipmanları üretiyor, bir diğeri tank koltuğu üretmeye başladı. Uçak içi aydınlatma sistemlerinin Ar-Ge’si ve uçak içi havalandırma sistemi Ar-Ge’si yapan firmaların yanı sıra yurtdışındaki ana sanayilerle Ar-Ge hizmet sözleşmesi yapan yazılım firmalarımız mevcut.”

OSTİM MEDİKAL SANAYİ KÜMELENMESİ: Medikalde Ar-Ge atağı
OSTİM Medikal Sanayi Kümelenmesi’nin, OSTİM’de faaliyet gösteren sektörlerin uluslararası rekabetçilik düzeyinin araştırılması başlığıyla 2007’de tamamlanan “OSTİM Rekabetçilik Analizi”nin çıktıları doğrultusunda 2009’da kurulduğunu anlatan OSTİM Medikal Sanayi Kümelenmesi Küme Koordinatörü Bora Yaşa (MA, MPA), kuruluş amaçlarını; “Sağlık sektörünün ihtiyaçlarının karşılanmasında yerli üretimin payını artırmak ve medikal sanayi KOBİ’lerini uluslararası pazarda rekabet edebilir hale getirmektir. Ayrıca ülkemizin yüzde 85 yurtdışına bağlılığını minimum seviyeye çekmektir” cümleleriyle aktarıyor.
Türkiye’nin 2023 hedeflerinde 5 milyar dolar tıbbi cihaz ihracatıyla önemli bir aktör olmak ve sağlık ihalelerinde yerli üreticilerin katkı oranını arttırmak istediklerini kaydeden Yaşa, kümenin 25’ten fazla sektör temsilcisi işletme, üniversiteler ve kurum/kuruluşlardan oluşan paydaşlarının desteğiyle başladığı yolda, bugün 83 üye firma ve 23 paydaşla kuruluş amacı doğrultusunda faaliyetlerini sürdürdüğünü söylüyor.
Bora Yaşa, bugüne kadar gerçekleştirdikleri faaliyetleri şöyle özetliyor: “Sağlık değer zincirinde yeralan ilgili tarafların en geniş katılımla birarada olduğu İNOVANKARA platformu oluşturuldu. Ekonomi Bakanlığı’nca desteklenen ve üye firmaların ihracat konumlarını güçlendirmeye yönelik ‘İhracat Kapasitesi Geliştirme Projesi’ destek programı kapsamında yapılan ‘Türk Sağlık Teknolojilerinde Ortadoğu ve Afrika Alım Günleri’ organizasyonu, Ekonomi Bakanlığı’nın hazırladığı iyi uygulama örneği seçildi. 2014’te Ekonomi Bakanlığı destekli 2 UR-GE projesi, küme geliştirme ekibi tarafından yazıldı ve bakanlık tarafından onaylandı,  projeyle 33 firmaya Ar-Ge’yi de kapsayan desteklerde yüzde 75 bakanlık desteği alınması planlanıyor.
Ankara Kalkınma Ajansı ‘2011 Yenilikçi Uygulamalar Mali Destek Programı’ kapsamında gerçekleştirilen ‘Sağlık Teknolojileri Endüstriyel Tasarım Koordinasyon Merkezi’ projesi kapsamında 10 üye firmaya ait 10 ürün yeniden tasarlandı. Aynı destek programıyla Türk Kızılayı’nın ithal ettiği ve yerli üreticiler tarafından daha önce üretilmeyen ‘Akıllı Kan Saklama Dolabı’ ve ‘Yerli Kan Çalkalama ve Tartı Cihazı ve Hortum Kapatma’ ürünlerinin geliştirilmesini öngören projelerde Kızılay ile üye firmaların işbirliği yapmaları sağlandı.
Küme üyelerimizden bir firma, Türk Adli Tıp Kurumu Olay Yeri İnceleme Kutusu’nu geliştirerek kuruma 20.000 adet satış gerçekleştirdi. Hedef ülkelerin Ankara’da bulunan büyükelçileri ve ticaret ataşelerini küme üyesi firmalarımızla biraraya getirerek fabrika ziyaretleri gerçekleştirdik. 2015’te 
OSTİM’e gelen yerli, yabancı heyetlerin ve üniversite öğrencilerimizin kümenin ürettiği ürünleri inceleme şansı bulabilmesi için Türkiye’nin ilk Ortak Showroom Projesi’ni gerçekleştireceğiz. Lobi faaliyetleri bünyesinde Sağlık Bakanlığı İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu ile yakın ilişkiler kuruldu.” 
Ortak Showroom Projesi’nin Türkiye’de bir ilk olacağını vurgulayan Yaşa, anlatıyor: “Yurtdışından gelen heyetler ve yurtiçinden gelen satınalmacılar, küme üyelerimizin farklı ürünlerini showroomumuzda birarada görme imkanına sahip olacak.
18 kişilik bir toplantı salonunun yeralacağı ve Haziran ayında açmayı planladığımız showroomda küme içi eğitimleri de vermeyi planlıyoruz. Ayrıca Nisan ayından itibaren küme firmalarımıza hitabet ve vücut dili eğitimi verilecek. Nisan ayından itibaren 33 firmamıza istedikleri 17 farklı dilde 167 saatlik bir dil eğitimi olanağı sunacağız.
Ortak hammadde satınalma konusunda da bir çalışma yaptık, ilk etapta ortak kargo ve kırtasiye konusunda yüzde 4’lük indirim sağladık. Sonrasında çelik, alüminyum, plastik hammadde de ortak satınalma yapmak istiyoruz. Küme üyesi firmalarımızdan biri yoğun bakım bebek kuvözü Design Turkey Ödülü’nü aldı, bir diğer firmamız Turquality programı desteği aldı. Bir firmamız da TÜBİTAK 1511 desteğiyle böbrek taşlarını uzaktan kırabilen İbn-i Sina adlı bir robot geliştirdi, Amerika’daki Üroloji Kongresi’nde gösterilen robotla yurtdışında ürologlara ameliyat yaptırıldı. Robot, 11. Teknoloji Ödülleri’nde küçük ölçekli firmalarda ürün kategorisinde ödül aldı.”

YENİLENEBİLİR ENERJİ VE ÇEVRE TEKNOLOJİLERİ KÜMELENMESİ: Enerjiye odaklı teknopark
Gelecekte Türkiye’yi rekabette bir adım öne taşıyacak sektörlerden biri de yenilenebilir enerji ve çevre teknolojileri. Bu vizyonla 2009’da kurulan kümenin 63 üyesi bulunduğu bilgisini veren Yenilenebilir Enerji ve Çevre Teknolojileri Kümelenmesi Yönetim Kurulu Başkanı Yaşar Çelik, yenilenebilir enerji sektörü değer zincirinde yeralan tüm aktörlerin biraraya gelerek; rüzgar, güneş, enerji verimliliği, biyogaz vb. gibi belirlenmiş stratejik alt gruplarda faaliyet gösteren firmaların Ar-Ge’ye dayalı üretim kapasitelerini ve küme üyesi firmaların ulusal ve uluslararası alanda rekabet güçlerini artırmayı amaçladıklarını söylüyor. Çelik, Ankara’daki firmaları kapsayan kümenin 4 ana stratejisinden sözediyor: “Yurtiçi ve yurtdışı pazar payının artırılması, işbirliklerinin artırılması, kümenin büyümesi ve geliştirilmesi, Ar-Ge ve inovasyon seviyesinin geliştirilmesi.”
Sektörün yerlileşmesini sağlamayı amaçladıklarını vurgulayan Çelik, yabancı üreticilerin hakim olduğu iç pazarda küme üyelerinin pay sahibi olmalarını sağlamak için çalıştıklarını kaydediyor: “Lisanssız üretimi amaçlıyoruz. Küme olarak Ar-Ge’ye çok yatkınız. Firmalarımızın birçoğunda Ar-Ge’ye yatırım yapılıyor. Sorunumuz Ar-Ge ürünlerimizin ticarileştirilmesiyle ilgili, çünkü büyük yatırımlar gerekiyor. Kritik ekipmanların hepsini ithal etmek zorundayız. Bu nedenle katmadeğeri düşük ürünler üreterek ithalata bağımlı sistemler kurmak zorunda kalıyoruz. Küme olarak bu sorunlara çözüm üretmek için projeler geliştiriyoruz.”
Bu sorunların çözümü için 
OSTİM’de Türkiye’nin ilk enerji temelli teknokentini kurma girişiminin önemli aktörlerinden biri olduklarını vurgulayan Çelik, teknoparkın firmaların Ar-Ge yapabilmesi için doğal bir ekosistem oluşturacağını ifade ediyor: “Bizim güçlü yanımız OSTİM Teknopark’ta Ar-Ge ürünlerinin ticarileştirilmesi öncesi araştırma merkezi kurulması olacak. Küme üyesi firmalarımız Ar-Ge’sini yaptıkları ürünlerin ticarileşmesi noktasında bu merkezden destek alabilecekler.”

Yenilenebilir Enerji ve Çevre Teknolojileri Kümelenmesi Küme Koordinatörü Pınar Yalman Akcengiz
, uzun vadeli hedeflerinin ortak, katmadeğerli, inovatif bir yerli ürün geliştirmek olduğunu söylüyor. OSTİM Teknopark’ın altyapısıyla yerli üretimde sektöre yön verebilecek bir merkez haline gelmesini sağlamayı amaçladıklarını belirten Akcengiz, kümenin 2015 yılı hedeflerini ise şöyle özetliyor: “OSTİM Teknopark’ın altyapı işlerinin tamamlanarak, geliştirilecek yatırım planları çerçevesinde inşaat sürecinin başlatılması. OSTİM Teknopark’ı Horizon 2020 programı çerçevesinde projeye dahil etmek. UR-GE Projemiz kapsamında firmalarımıza yönelik eğitim programları, iki adet yurtdışı pazarlama organizasyonu düzenlemek. Küme üyesi firma kapasitelerinin artırılması amacıyla eğitim programları, yurtdışı organizasyonları, teknik ziyaretler düzenlemek. Uluslararasılaşma çalışmalarımız kapsamında yurtdışı partnerlerimizle birlikte en az bir tane AB projesine dahil olmak. Küme üyesi firma sayımızı yüzde 10 oranında artırmak. Küme paydaş sayımızı protokoller çerçevesinde artırmak.”
Ulusal ve uluslararası platformlarda ciddi işbirlikleri geliştirdiklerini anlatan Akcengiz, Ekonomi Bakanlığı aracılığıyla Güney Kore ile işbirliği çalışması başlattıklarından sözediyor: “Güney Kore Bilgi Paylaşım Programı kapsamında pilot uygulama olarak kümemiz seçildi. Çalışmayı finansal olarak Kore Hükümeti destekliyor. Enerji ekipmanlarının ihracat kapasitesinin artırılması konusunda Kore deneyimini Türkiye ile paylaşacak.” 
Akcengiz, Global Enerji Derneği ile yaptıkları stratejik ortaklık protokolü çerçevesinde EIF-Uluslararası Enerji Kongresi kapsamında her yıl işbirliğinde oldukları Avrupa’daki enerji kümelerinin buluşmasına evsahipliği yaptıklarını anlatıyor.
Türkiye’nin 70 milyar dolar enerji ithalatı yaptığı, enerji ihtiyacının rüzgar ve hidrolektrik olmak üzere yalnızca yüzde 29’unun yenilenebilir enerji kaynaklarından sağlandığını anımsatan Akcengiz, Türkiye’nin 2023 hedeflerine ulaşabilmesi için yenilenebilir enerji üretiminin artırılması gerektiğine dikkat çekiyor: “Yenilenebilir enerji kaynakları konusunda oldukça zengin bir ülkeyiz ama bu noktada bile kaynakları ithal ürünlerle enerjiye çeviriyoruz. Bu kaynakları yerli ürünlerle enerjiye çevirmeliyiz. Biz yerli üreticinin bu pazarda söz sahibi olabilmesi için çalışıyoruz.”


ULUSAL FAKTORING ANKARA ŞUBESİ, HIZLA BÜYÜYOR
Ulusal Faktoring Ankara Şube Müdürü Sezgi Demir, halen 13 şubesi bulunan Ulusal Faktoring A.Ş.’nin ilk şubesi olarak Ankara Şubesi’nin 2011 yılı başında faaliyete geçtiğini anlatıyor. Sezgi Demir, “Ankara Şubemiz, 2013 yılından bu yana Ankara sanayisinin belkemiği olan OSTİM Organize Sanayi Bölgesi’nde, Ostim Finans ve İş Merkezi’nde faaliyetine devam etmektedir” diyor.
Sezgi Demir, 2014 yılını 141.000.000 TL ciro ve 38.000.000 TL plasman ile kapatan Ankara Şubesi’nin halen 250 adet aktif müşterisi bulunduğu bilgisini veriyor.
Sezgi Demir, 2015 yılı hedeflerini şöyle açıklıyor: “Ankara Şubesi her sektörden, her ölçekte müşteriye hizmet vermekle birlikte, yeni yapılanmasıyla tabana yayılmayı ve kurumsal müşterilerinin yanısıra KOBİ müşterilerine ağırlık vermeyi, 2015 yılsonunda aktif müşteri sayısını 2 katına çıkartarak 500 aktif müşteriye ulaşmayı hedeflemektedir. Bu hedef doğrultusunda kadrosunu büyütmüş ve pazarlama faaliyetlerine hız vermiştir.”  Demir, ayrıca 2015 yılında Ulusal Faktoring’in Ankara’da ikinci şubesi olan Altındağ Şubesi’nin de faaliyete geçtiğini dile getiriyor.


ESES METAL: “TEKNOLOJİYİ HİZMETİNİZE SUNUYORUZ”
Fiber lazer teknolojisini kullanan ESES Metal Endüstri İnşaat Sanayi ve Ticaret A.Ş., tam otomatik imalat sistemiyle 6500 mm boya kadar her çeşit boru ve profili işleyebiliyor. 
ESES Metal Yönetim Kurulu Başkanı Birol Duygu, “6500 mm boy, 225 mm çapa kadar, boru, profil, NPU, LP, lama, sac, paslanmaz, pirinç, bakır, alüminyumu fiber lazer kesim yapabiliyoruz. Fiber lazer kesim, Türkiye’de ilk ve tek” diyor.
Duygu Makine ile Endermak’ın ortak girişimiyle kurulan 
ESES Metal, 1000 metrekare kapalı alanda faaliyet gösteriyor, savunma sanayisi, otomotiv, aydınlatma, park-bahçe, medikal, mobilya, iş makineleri, yenilenebilir enerji, makine imalat sektörleri ağırlıklı olmak üzere bütün sektörlere hizmet sunuyor.

Sıfır fire:
 
ESES Metal’in fiber teknolojisi sayesinde işlem sürelerini standart lazerlere oranla 6 kata kadar kısaltarak, standart metaller dışında bakır, pirinç, alüminyum, paslanmaz gibi metalleri de işleme imkanı sunduğunu anlatan Birol Duygu, “Hareketli mandren sistemi sayesinde ESES Metal müşterilerine daha düşük fire oranlarıyla kazanç sağlamaktadır. Kendinden merkezli mandrenler ile hassas ve otomatik ölçüm sistemi sayesinde ham malzemelerdeki hataları analiz ederek düşük toleranslarda kaliteli bir imalat sunuyoruz” diyor.
Birol Duygu, teknolojiden aldıkları güçle işçilik zaman ve maliyetlerini minimize ederek hizmet sundukları firmaların verimlilik ve rekabet güçlerini artırdıklarını söylüyor.
Bu yıl içerisinde bir fiber lazer kesim daha alarak makine parkurlarını genişletmeyi planladıklarını aktaran Duygu, OSTİM OSB’de olmaktan memnun olduklarını kaydediyor.

Yorumlar (0)