01.10.2013, 16:12
3098
Mükemmelliği Paylaşmak
Günümüzün hızlı ve sürekli rekabet ortamında başarı kolaylıkla elde edilebilecek bir kazanım olmaktan çıkmıştır.
Çok az sayıda kuruluş başarılı olurken bazıları da ancak dönemsel başarılar kazanabilmekte ve hatta birçoğu amaçlarına ulaşamadan kaybolmaktadır. Küresel ekonominin iç ve dış beklenmedik gelişmeleri işletmeleri etkilemekte ve küresel bir oyuncu olmanın üstesinden gelemeyenler erimektedir.
Tüm kuruluşların ana amacı başarılı olmak ve ekonomik değer üretmektir. Kalıcı olmak ancak böylesi bir değer birikiminin ardından gelir. Unutulmamalıdır ki rekabet edebilir olmanın tek yolu tüm paydaşların beklentilerini karşılayacak hatta aşacak sürdürülebilir yüksek performans gerçekleştirmekten geçmektedir. Bu da ancak çağdaş ve bütünsel bir yönetim sisteminin uygulanmasıyla mümkün olabilir. Organizasyonlar için hayati bir gereklilik olan yönetim sisteminin kurulması ve işletilmesi sürdürülebilir başarı için tek yoldur.
20 yılı aşkın bir süredir KalDer Avrupa Kalite Yönetim Vakfı (EFQM) Mükemmellik Modeli ile; tüm kuruluşlarda misyon, vizyon, strateji ve politikaların belirlenmesinden, dengeli sonuçların elde edilerek izlenmesi ve iyileştirmesine kadar bütünsel bir yönetim yaklaşımını egemen kılmaya çalışılmaktadır. Onlarca ülke, binlerce kuruluş tarafından kullanılmakta olan Mükemmellik Modeli çağın yönetim anlayışına damgasını vurmuştur.
EFQM Mükemmellik Modeli’ni 22 yıldır bir yönetim ve yaşam biçimi olarak benimsemiş yerli ve yabancı kuruluşların bu yolculukta edindikleri deneyimleri; büyük şehirlerden ve Anadolu’dan tüm ölçek, yapı ve sektörden kuruluşlarla paylaşabilmesini sağlamak, KalDer’in çatı örgüt kimliğinin bir gereğidir. Günümüzde katılımcı ve paylaşımcı bir yönetim anlayışının yükselen trend olduğu günlerden geçiyoruz.
İyi uygulamaların paylaşılabilir olduğu ortamları yakalamanın güçlüğü rekabetin de etkisiyle giderek daralan bir fırsat , imkan olarak gözükmektedir.
Bu amaçla; 22. Kalite Kongresi’nin ana teması “Mükemmelliği Paylaşmak” olarak belirlenmiştir. Kalite Kongresi 12-13 Kasım tarihlerinde İstanbul Kongre Merkezi’nde düzenlenecek.
Aslında kalitenin en yalın tanımı mükemmelliktir. Bugün ülkeleri bu çerçevede değerlendirebileceğimiz bir mekanizma, metodoloji yoktur. Onun için farklı göstergelerden yaklaşımlar çıkartarak sonuçlara ulaşmak mümkündür. Bunlardan birisi Dünya Rekabet Endeksi’dir. WEF tarafından yapılan değerlendirmeler önemli göstergelerden biridir.
2012-2013 yılı değerlendirmelere göre 144 ülke arasında 43’ncü sırada yeralmaktadır. Bulunduğu kategori itibariyle de verimlilik odaklı ülke ekonomilerinden inovasyon odaklı ülkelere geçiş sürecindedir. Özel kesimde işlemelerimizin performanslarında yüksek kalite anlayışının gelişimi etkileyicidir. Bu gelişim sıralamadaki yerimizin 60’lardan 40’lara gelmesini sağlamıştır. Ödül alan kuruluşlarımızın Avrupa Kalite Ödülleri’nde de başarılı olmaları bunun küresel boyutta karşılık bulduğunun göstergesidir. Halen Türkiye, Avrupa Kalite Ödül yarışmalarında en fazla ödül alan 2. sıradadır.
Ancak aynı şeyi kamu kesimi için ifade edebilmemiz zordur. Bir başka ayrışım noktamızda yenileşim aşamasına geçiş sürecinde gerekli performası gösteremeyişimiz olarak tanımlanabilir. KOBİ’lerimizde kurumsallaşma olgusunun henüz istenen düzeye çıkamayışı verimliliğimizi etkileyen bir diğer unsurdur.
Kalite bütünsel bir kavramdır. Sadece üretimde kaliteden sözedemeyiz. fiayet eğitim, sağlık, altyapı, vb.. temel faktörlerde benzer gelişmeyi sağlayamazsanız ülke bütününde gelişmişlik sorunları ile karşı karşıya kalırsınız. Bu açıdan KalDer vizyonunda “ülkemizi çağdaş yaşam düzeyine ulaştırmak amacı ile Türkiye’nin tüm bölgelerinde mükemmellik kültürünü içselleştirmiş, rekabetçi kurum ve kuruluşlar yaratılmasına katkıda bulunan bir kuruluş olmak” kavramını getirmiştir.
Çok az sayıda kuruluş başarılı olurken bazıları da ancak dönemsel başarılar kazanabilmekte ve hatta birçoğu amaçlarına ulaşamadan kaybolmaktadır. Küresel ekonominin iç ve dış beklenmedik gelişmeleri işletmeleri etkilemekte ve küresel bir oyuncu olmanın üstesinden gelemeyenler erimektedir.
Tüm kuruluşların ana amacı başarılı olmak ve ekonomik değer üretmektir. Kalıcı olmak ancak böylesi bir değer birikiminin ardından gelir. Unutulmamalıdır ki rekabet edebilir olmanın tek yolu tüm paydaşların beklentilerini karşılayacak hatta aşacak sürdürülebilir yüksek performans gerçekleştirmekten geçmektedir. Bu da ancak çağdaş ve bütünsel bir yönetim sisteminin uygulanmasıyla mümkün olabilir. Organizasyonlar için hayati bir gereklilik olan yönetim sisteminin kurulması ve işletilmesi sürdürülebilir başarı için tek yoldur.
20 yılı aşkın bir süredir KalDer Avrupa Kalite Yönetim Vakfı (EFQM) Mükemmellik Modeli ile; tüm kuruluşlarda misyon, vizyon, strateji ve politikaların belirlenmesinden, dengeli sonuçların elde edilerek izlenmesi ve iyileştirmesine kadar bütünsel bir yönetim yaklaşımını egemen kılmaya çalışılmaktadır. Onlarca ülke, binlerce kuruluş tarafından kullanılmakta olan Mükemmellik Modeli çağın yönetim anlayışına damgasını vurmuştur.
EFQM Mükemmellik Modeli’ni 22 yıldır bir yönetim ve yaşam biçimi olarak benimsemiş yerli ve yabancı kuruluşların bu yolculukta edindikleri deneyimleri; büyük şehirlerden ve Anadolu’dan tüm ölçek, yapı ve sektörden kuruluşlarla paylaşabilmesini sağlamak, KalDer’in çatı örgüt kimliğinin bir gereğidir. Günümüzde katılımcı ve paylaşımcı bir yönetim anlayışının yükselen trend olduğu günlerden geçiyoruz.
İyi uygulamaların paylaşılabilir olduğu ortamları yakalamanın güçlüğü rekabetin de etkisiyle giderek daralan bir fırsat , imkan olarak gözükmektedir.
Bu amaçla; 22. Kalite Kongresi’nin ana teması “Mükemmelliği Paylaşmak” olarak belirlenmiştir. Kalite Kongresi 12-13 Kasım tarihlerinde İstanbul Kongre Merkezi’nde düzenlenecek.
Aslında kalitenin en yalın tanımı mükemmelliktir. Bugün ülkeleri bu çerçevede değerlendirebileceğimiz bir mekanizma, metodoloji yoktur. Onun için farklı göstergelerden yaklaşımlar çıkartarak sonuçlara ulaşmak mümkündür. Bunlardan birisi Dünya Rekabet Endeksi’dir. WEF tarafından yapılan değerlendirmeler önemli göstergelerden biridir.
2012-2013 yılı değerlendirmelere göre 144 ülke arasında 43’ncü sırada yeralmaktadır. Bulunduğu kategori itibariyle de verimlilik odaklı ülke ekonomilerinden inovasyon odaklı ülkelere geçiş sürecindedir. Özel kesimde işlemelerimizin performanslarında yüksek kalite anlayışının gelişimi etkileyicidir. Bu gelişim sıralamadaki yerimizin 60’lardan 40’lara gelmesini sağlamıştır. Ödül alan kuruluşlarımızın Avrupa Kalite Ödülleri’nde de başarılı olmaları bunun küresel boyutta karşılık bulduğunun göstergesidir. Halen Türkiye, Avrupa Kalite Ödül yarışmalarında en fazla ödül alan 2. sıradadır.
Ancak aynı şeyi kamu kesimi için ifade edebilmemiz zordur. Bir başka ayrışım noktamızda yenileşim aşamasına geçiş sürecinde gerekli performası gösteremeyişimiz olarak tanımlanabilir. KOBİ’lerimizde kurumsallaşma olgusunun henüz istenen düzeye çıkamayışı verimliliğimizi etkileyen bir diğer unsurdur.
Kalite bütünsel bir kavramdır. Sadece üretimde kaliteden sözedemeyiz. fiayet eğitim, sağlık, altyapı, vb.. temel faktörlerde benzer gelişmeyi sağlayamazsanız ülke bütününde gelişmişlik sorunları ile karşı karşıya kalırsınız. Bu açıdan KalDer vizyonunda “ülkemizi çağdaş yaşam düzeyine ulaştırmak amacı ile Türkiye’nin tüm bölgelerinde mükemmellik kültürünü içselleştirmiş, rekabetçi kurum ve kuruluşlar yaratılmasına katkıda bulunan bir kuruluş olmak” kavramını getirmiştir.