NESNELERİN İNTERNETİ IoT (Internet of Things)
Dünya ‘dijital dönüşüm’ çağına girdi. Hepimiz içindeyiz bu kesin fakat farkında mıyız; bu kesin değil. Farkında olundukça konu gizemini kaybediyor ve uygulamaya kolayca geçebiliyoruz. İşe bireysel gözlemlerimizden başlayalım, ‘dijital dönüşümü’ işimize ve sosyal hayatımıza aktaralım. Uygulama ‘biz’i de dönüştürecektir.
Bildiğimiz ve yaklaşık yüz yıldır sürekli geliştirdiğimiz otomasyon sistemlerinde öyle bir noktaya gelindi ki durumu anlamamız için yeni kavramlar üretmeye başladık. Bizi bu noktaya ‘Bilgi ve İletişim’ teknolojilerinde sağlanan gelişmeler taşıdı. İnternet bu gelişmelere temel oluşturdu. Gelinen noktada “Nesnelerin İnterneti”, “Endüstri 4.0”, “Siber Fizik” gibi, birbirine kökten bağlı kavramlar kullanıyoruz. “Dijital dönüşüm çağına girdik” diyoruz.
Bu kavramların netleşmesine, içselleştirilmesine ve uygulamaya aktarılmasına en çok ihtiyaç duyulan alanın üretim ve iş dünyası olduğu görülüyor. Bu ihtiyaçtan hareketle KobiEfor, özellikle KOBİ’lere ve girişimcilere yönelik olarak Ağustos 2017 sayısında Nesnelerin İnterneti (IoT) alanını kapak konusu yaptı. Türkiye Bilişim Derneği (TBD) Genel Başkanı Rahmi Aktepe’nin katkılarıyla hazırladığımız yazıyı aktarıyoruz.
‘Akıllı Ortam’ oluşturmak IoT, insanların fiziksel dünyasıyla dijital veri dünyası arasındaki bağlantıdır ve yapay zeka desteği ile insanların düşünceleri bile bu sürece dahil olabilecek. Ama şöyle; internete bağlı nesneler bizim programladığımız şekilde, ama aslında bizim kontrolümüz dışında çalışıyor olacak.Hayatımızda rolü olan birçok alet ve araç kullanıyoruz. Bunların birer internet adresi olsa; bilgi alıp aktarabilseler ve hatta aldıkları bilgiyi yorumlayabilseler fena mı olurdu?
Evimizi örnek alalım: Televizyon, buzdolabı, fırın, ısıtma soğutma cihazı, çay demleyen demlik, müzik aleti, çiçek saksısı… Bunların birer internet adresi olsa, dijital bilgi üretebilseler ve bu bilgiyi ölçecek ve aktaracak duruma gelseler insan yaşamının kalitesi bire on artardı. Evimizdeki alet ve araçlar dijital bilgi üretiyor zaten. Coğrafi konumölçer, ısıölçer, nemölçer, basınçölçer, bir sinyalle TV’mizi ya da kapımızı açıp kapatan, alet ve araçlarımız mevcuttur. Bunları kablosuz internet tekniği ile birbirine bağlarsak Nesnelerin İnterneti altyapısını evimizde kurmuş oluruz. Bunu mekanik bir düzenek olarak yapmıyoruz. Alet ve araçları birbirlerine bilgi ileten, gelen bilgiyi algılayan ve bizlerin oluşturduğu algoritmalar ile yorumlayarak yeni bilgiler haline getiren yeni aparatlarla donatarak “akıllı ortam”lar oluşturuyoruz.
Algoritmik sistemler
Nesneleri internete bağladık ve birbirini gördüler. ‘Sessiz’ bir dünya kurmuş oluruz; ne işimizi görür? Bu işi sistem kurarak yaptığımızda ise her nesne, önceden bağladığımız sisteme tabi olarak canlanır, hareketlenir; birbiriyle veya bizimle iletişime geçerek, aktarmasını programladığımız algı, veri veya ölçümü aktarır. Örneklersek; otomasyon, konum belirleme, iş güvenliği, veri ölçümü, veri analizi, ölçüm çözümleri gibi; anlık olarak ortamdaki sıcaklık, nem, gaz, ışık vb. bilgilerin ölçülerek değerlendirilmesi gibi.
- Bunlarla, enerji tüketiminin yoğun olduğu bölgelerde enerji verimliliğini ölçerek, gereksiz kullanımların önüne geçmek, enerji kullanımını optimize etmek...
- Bina içi veya özel bölgelerde personel ve ekipmanların konumlarını doğru belirleyip dönemsel analizler yapmak…
- Riskli ve tehlikeli ortamlarda çalışmak zorunda olan kişilerin durumlarından anlık olarak haberdar olabilmek…
- İş makinaları, işçiler veya ekipmanlar arasında meydana gelebilecek yaklaşma-çarpışma uyarı sistemi ile kazaları önlemek…
IoT Endüstriyel 4.0 temel bileşeni
“Nesnelerin İnterneti” ile Endüstri 4.0 arasında sebep-sonuç ilişkisi var. Endüstriyel otomasyon ve iletişim çözümleriyle başlayan süreçte bir aşamadan sonra Endüstriyel IoT (Nesnelerin Interneti) vizyonu ortaya çıktı. Bu vizyon bilişim teknolojilerindeki gelişmeler sayesinde realize edilince Endüstri 4.0’a geçilebildi. Endüstri 4.0’a geçilince makine ve cihazlar (IoT ‘Nesne’leri) hakkında sorduğumuz sorular da azaldı:
a) Ölçüm ve denetim yapabiliyor mu?
b) Ne kadar akıllı?
c) Bağlanabilirlik becerileri nedir?
Soruların her biri yeni bir faaliyet alanı açıyor ve Endüstri 4.0 süreçleri hızla derinleşiyor ve zenginleşiyor.
IoT ve ‘Bulut’ hizmetleri
Bulut bilişim, bilişim aygıtları arasında ortak bilgi paylaşımını sağlayan hizmetlere verilen genel ad. Bulut sözcüğü dosyaların sağlandığı konumu işaret etmektedir.
“Nesnelerin İnterneti” hem kendi içinde, hem de nesnelerin dış dünyayla etkileşimleri bağlamında sürekli veri ve bilgi topluyor. Bu bilgileri sürekli kullanıma hazır tutmak için ultra-modern yapılar tarafından arşivlenmesi, değerlendirilerek paylaşılması gibi iş ve işlemler gerekiyor; bunu da en iyi biçimde "Bulut hizmetleri" sağlıyor. Bulut hizmetleri ise sağlanan katmana bağlı olarak altyapı, platform ve yazılım hizmetleri için IaaS, PaaS, SaaS gibi kısaltmalarla anılıyor. Endüstriyel IoT gereksinimlerine uygun çözümleri buradan alıyor, üretim süreçlerimizi gözlemleme, denetleyip ‘İnsan-Makine’ etkileşimlerimizi iyileştirme ve toplam üretkenliğimizi arttırma imkanını yakalıyoruz.
IoT üretim sürecine ne katıyor
Anahtar standartlar: Üretim sistemlerinin birbirine, web tabanlı sistemler ile bağlanması ve artık birçok kuruluşun ve firmanın bunu yapıyor olması, belli anahtar standartlar gerektiriyor. Bu anahtar standartlar ile makinaların, IoT sayesinde daha optimist bir ortamda çalışması sağlanıyor. Anahtar standartlar yeni optimizasyonların ve stratejilerin geliştirilmesinde önemli bir rol oynuyor. Kendini sürekli geliştiren bir üretim projesi yakalanmış oluyor.
Daha iyi ve daha hızlı kararlar: “Nesnelerin İnterneti” çözümlerini, üretim teknolojilerine uygulayan üreticiler, diğer üreticilere göre daha optimize ve daha hızlı kararlar alıyor ve alınan bu kararları hem personeline hem de çalışanlarına daha hızlı iletebiliyor. Cihazlar birbirine bağlandığında, oluşturulan veriler, her cihazın kendi verisini ürettiği yazılımlar aracılığıyla birbirlerine yüksek hızlı internet desteğiyle aktarılıyor ve ortaya çıkan verilerden alınan sonuçlara bakarak daha hızlı ve en etkili kararların alınabilmesi mümkün oluyor. Alınan bu kararlar, yine bu sistemler ile hem iş başındaki personele hem işi takip eden yöneticiye ve ayrıca bütün cihazlara aktarılarak, senkronize bir çalışma ortamı sağlanıyor.
İnsanların yetkilendirilmesi: Üretimin ve sistemlerin akıllanması sonucu “insana gerek kalmayacak” çıkarımı yanlıştır. Aksine, insanın önemi daha da büyüyor, üretimde daha aktif ve verimli bir rol alabiliyor. İşgücünün, gelişen bu teknoloji yönünde eğitimi yaşamsal önem kazanıyor. Çünkü Nesnelerin İnterneti temelinde gerçekleşen üretim sürecindeki neredeyse bütün iş ve birimlerdeki görevler ve sorumluluklar, hem insanın eğitiminden hem de insanın profesyonelleşmesinden etkileniyor. Keza, Endüstri 4.0 ve IoT’un en uygun şekilde entegrasyonunu insan zekası ve bilgisi sağlıyor.
Ana sorun siber-güvenlik: İnternetin geçtiği her yerde olduğu gibi siber güvenlik konusu IoT için de son derece elzem bir konu haline geliyor. Fikri mülkiyet ve ticari sırların hırsızlığı, verilerin belli amaçlar uğruna değiştirilmesi veya tahrip edilmesi, aksamalar ve hatalar gibi birçok problemin ana kaynağını aslında siber güvenlik oluyor. Bu yüzden IoT ile geliştirilen ve öğrenilen birçok projenin ve teknolojinin içinde siber güvenliğin de olması son derece önem kazanıyor. Sistem güvenliği gereksinmesi, güvenlik teknolojilerini geliştiriyor.
Harika cihaz sensörler: Sensörler, fiziksel özellikleri ve şartları tespit eden ve ölçen, yeni nesil teknoloji için olmazsa olmaz, mühendislik harikası cihazlardandır. Sıcaklık, basınç, titreşim, ses, ışık, koku gibi birçok sensör örnek verilebilir. Bu sensörlerin yeni nesiller ile gelişmesi sonucu, Nesnelerin İnterneti teknolojisinin gücü inanılmaz derecede yükselecek ve buna bağlı olarak da Endüstri 4.0 Devrimi hızlanarak devam edebilecek, bu konu tartışılır olmaktan çıktı.
Siber-fiziksel sistemler: Siber-fiziksel sistemler, Nesnelerin İnterneti kapsamında kullanılan bir kavram. Bu kavram, makineler ve depolama sistemlerinin bilişim sistemleriyle donatılması sonucu oluşan, akıllı elektronik sistemlerin toplululaştırılmış yapısına işaret ediyor. Siber-fiziksel sistemler ile daha önceleri üretilemeyen karmaşık ve akıllı ürünlerin geliştirilip üretilmesi hedefleniyor.
Hız katmadeğer oluyor
Bilgi üretebilen ve üretilen bilgiyi iletebilen ve yine bir başka yerde üretilmiş / oluşmuş / belirlenmiş bilgiyi internet ortamında alıp değerlendirebilen her cihaz, her nesne, her ‘şey’ ve bu nesnelerin olduğu her sektör ve ortam ‘yeni bir dünya’ demektir.
Biz bu yeni dünyanın içinde ve onu kurma aşamasındayız. Bu dünya için yaptığımız tanımlar ve ürettiğimiz kavramlar da ‘yeni’dir ve belki de çoğu geçici olacaktır. Nesnelerin İnterneti adıyla açılan yolun üretimde bizi getireceği alana Endüstri 4.0 diyoruz ama üretim katmadeğer olduğuna göre bu sürecin neresindedir? Bunu ayrıca analiz etmemiz gerekiyor ama IoT sürecinin katmadeğeri ‘HIZ’ olmaktadır. Hız, olağanüstü verimli bir kavramdır, üretimde veya yaşamın her yerinde maliyet düşüren ve dolayısıyla kazanç artıran bir etkide bulunmaktadır.
Akıllı şehirler
“Nesnelerin İnterneti” altyapısı üzerinde sadece Endüstri 4.0 gerçekleşmiyor. Bu kapsamda “Akıllı Şehir”ler kuruluyor ve akıllı teknolojiler için sonsuz bir uygulama alanı (pazarı) oluşuyor.
Bu avantaj Türkiye’nin önünde de var. Çünkü Türkiye’de her dört kişiden üçü şehirlerde yaşıyor.
Şehir demek sorun demektir. Şehirlerde konut, altyapı, ulaşım, eğitim, sağlık, güvenlik, çevre, enerji gibi alanlarda sayısız sorunlar yaşanmaktadır. Bu sorunların “akıllı”ca çözülmesi gerekmektedir. Bu noktada, hızla gelişen bilgi ve iletişim teknolojileri, daha yaşanabilir şehirler için “Akıllı Şehir” çözümleri üretmek için devreye girmektedir.
“Akıllı Şehir” çözümleri birbiri ile uyumlu, ihtiyaçları karşılıyor ve mümkün olan en son teknolojileri kapsıyor. O halde ‘Akıllı Şehir’ akıllı sistemlerin entegrasyonuyla oluşmaktadır. Berrak bir tanımla akıllı sistemlerin akıllı çözümler üretmesinin yolu, hergün binlerce sensörden toplanan "Büyük Veri"nin akıllı süreçlerden geçerek şehir halkına ve yöneticilerine katmadeğerli bir bilgiye dönüşmesidir. Elde edilen sonuç ise hizmet üretiminde yüksek katmadeğer sağlanmasıyla sınırlı değildir: şehirlerin sorunları çözülerek daha yaşanılabilir bir ortam yaratılıyor ve insanların hayat kalitesi iyileşiyor.
Türkiye’nin avantajı
Teknolojik gelişmenin tarihi bir ‘yakınsama’ kanununa dayanır.
Uzun tarih dilimlerine bakarsak, ülkelerin teknolojik az veya çok birbirine yaklaştığını görebiliriz. Endüstri devriminin ilk üç safhasında bu yakınsama eğilimi ülkeler arasındaki uçurumları kapatmaya yetmedi. Ancak şimdi durum değişti. Türkiye ve/veya bir başka ülke arasındaki ayrımın ya da uçurumun en az olduğu ortam bilgi teknolojilerinin yoğun yaşanabildiği ortamlardır. Bilgi teknolojileri (ki internet de bu teknolojilerin ve kullanımının itici gücüdür) ülkeler arasındaki yakınlaşmayı (convergence) hayatımıza soktu. Bu konuda teoriye gerek kalmadı. Havadaki frekansları doğru ve özgürce halkın ve endüstrilerin kullanımına sunuyor muyuz, buna bakılmalı.
Açıkça görüldü, ortam sunulmuşsa ülkeler hemen adapte olabiliyorlar. Yani internet kullanımı yaygın ve özgürse altyapı doğru oluşturulmuş demektir. Nesnelerin İnterneti o sağlam altyapı üzerine oturttuğumuz üst yapıdır ve işte o zaman Türkiye ile İngiltere veya Burkina Faso ile Yeni Zelanda arasında Nesnelerin İnterneti uygulaması açısından veya bu uygulamalara teknolojik erişim açısından fark kalmıyor.
KOBİ’lerde IoT
KOBİ’ler şaşırmamalı, çünkü işin içindedirler. Somut ihtiyaçlarını çözerek gelişeceklerdir. Bunu yaparken djital dönüşüme uğramaları kaçınılmazdır.
Şurdan bakalım: KOBİ işyerinde internete bağlı bir hareket sensörü, bir de kamera var; elinde de internete bağlı akıllı cep telefonu. Bu sistem KOBİ’ye işyerindeki her hareketi uzaktan anında öğrenme imkanı sunuyor. Bu basit çözümü çoğaltarak tüm ihtiyaçlara uygulayalım: Ürettiğiniz ürünün hangi yoldan, hangi coğrafyaya, hangi zamanda gittiğini anında bileceksiniz.
Araç ve eleman takip sistemleri ile nerde hangi işi yapmakta olduğunun bilgisini alacaksınız. CNC tezgahınızı internete bağlı tutarak devir ve üretim sayısını sürekli ölçüp arıza ve bakım uyarılarını alabileceksiniz.
Türkiye ve dünyada IoT
“Nesnelerin İnterneti” bağlamında Türkiye’de ve dünyada şu anda internete bağlı cihaz ve makine sayısı 4 milyar adet sayılıyor. 2017 sonunda bu rakamın 5 milyara, 2020 yılında ise 24 milyara ulaşacağı ve her insanın minimum 4 cihazla internete bağlanacağı öngörülüyor.
“Nesnelerin İnterneti” üzerinden yakın gelecek tahayyülü yapmak ve bu yöndeki inovasyon faaliyetlerine odaklanmak için ipucu arayan okurlarımıza 2030 yılına kadar gerçekleşeceği öngörülen kimi örnekler sunarak kapak dosyamızı bağlayalım:
- Sağlık sorunlarının yüzde 80'i yapay zekaya sahip makineler ya da insansı robotlar tarafından çözülecek.
- Restoranların yüzde 90'ı yemeklerini 3 boyutlu yazıcıları kullanarak yapacak.
- Tüm küresel finansal işlemlerin yüzde 10'u Bitcoin veya Bitcoin benzeri kripto paralarla yapılacak.
- Karayollarında kullanılan araçların büyük bir kısmı sürücüsü olmadan seyahat edebilecek.
- İnşaat sektöründeki tüm yeni yapıların yüzde 20'si üç boyutlu yazıcıdan çıkmış yapılardan oluşacak.
- 2 milyar iş yok olacak ve iş kaybı yaşayan insanlar yeni iş alanlarına yönelecek.
- Su ihtiyacının yüzde 100'ünü atmosferden karşılayan şehirler kurulacak.
- Dünya dinleri bugüne oranla yaklaşık yüzde 50 büyüme sağlayacak.
- Geleneksel üniversitelerin yüzde 50'si kapanacak ve yeni bir eğitim sisteminin önü açılacak.
- Bir mesleğe başlamak için en az 6 ay süren mikro eğitimler verilecek sonrasında profesyonelliğe adım atılacak.
- Bilim insanları, hem insanların birbirleriyle hem de diğer türlerle konuşmasını sağlayacak farklı bir iletişim sistemi kuracak.
- Kablosuz enerji kullanarak ampulleri yakmak mümkün olacak.
- Polis kuvvetleri yüzde 50 oranında azaltılacak ve yerini yapay zekaya sahip olan robotlara bırakacak.
- Kızılötesi drone izleme sistemleri sayesinde orman yangınları azaltılacak.
- Geleneksel ilaçlar yerine bireye özel ilaçlar üretilebilecek.
- Kendi kendisine üretim sağlayabilen ve organize olabilen mikro swarmbotlar (küçük taklitçi robotlar) sayesinde kişisel giyim mümkün olabilecek.
- Şirketlerin bir kısmı işgücü maliyetlerinin hesaplanmasında "sinaptik para yaklaşımı”nı kullanacak.
- Arama motorları sadece internetle sınırlı kalmayıp, fiziksel boyutta da aramalar gerçekleştirebilecek şekilde entegre edilecek.
Dr. HÜSEYİN HALICI ENOSAD (Endüstriyel Otomasyon Sanayicileri Derneği) Yönetim Kurulu Başkanı
IoT: İnsanın sosyal ve iş yaşantısına muazzam bir katkı
‘Nesnelerin İnterneti’ (IoT- Internet of Things) aslında bazı kesimlerde Endüstri 4.0 yerine de kullanılan bir kavram olup, en basit şekilde IoT’yi endüstriden makineye, tüketici elektroniğinden tıbbı cihazlara kadar tüm cihazların ağ teknolojisine yani internete bağlanması ve gerektiğinde birbirleri ile iletişim kurması olarak adlandırabiliriz. Kısaca kullandığımız her türlü elektrikli cihazın internette birbiri ile haberleştiği ve kendi kendine karar veren ve denetleyen yapılar.
‘Nesnelerin İnterneti’ (IoT) endüstri, makine, tüketici elektroniği, beyaz eşya, tıp, haberleşme gibi her türlü sektörde kullanılmaktadır. ‘Nesnelerin İnterneti’ (IoT) sayesinde daha optimize, daha fleksible ve daha hızlı üretim yapısı sağlanmaktadır. Kısaca bu altyapının kullanımı sayesinde, nesneler birbiriyle iletişim kurabilir ve hatta ağ üzerinden sürekli veri akışının analizine bağlı olarak, faaliyetleri birbirleri arasında optimize edebilir.
Özellikle bilgisayar teknolojilerinin olağanüstü hızla gelişimine paralel olarak akıllı fabrikalar dönemi başlamaktadır. Bu dönem günümüz başlangıç alınarak Endüstri 4.0 olarak tanımlanıyor. Makinalarda her bileşenin birbiriyle haberleştiği, kendi kendine karar veren ve denetleyen üretim tesisleri devri başlayacaktır. ‘Nesnelerin İnterneti’ ‘IoT’ Internet of Things olarak da tariflenen ‘Yapay Zeka’ya sahip üretim sistemleri hayal edilmektedir. Özetle akıllı makinalar dönemi yaygınlaştığında, ki yaygınlaşma için start alındığını görüyoruz, o zaman en az adamla en az enerji ile en yüksek verim ve kalitenin yaratılması sonucu işletmenin kar maksimizasyonunun yolu açılmış olacaktır. Bunu en çabuk yapan üreticiler rekabette yalnız kalacaklardır. Geleneksel yöntemlerle yapılacak üretimler ise muhtemelen bu durumda girdileri açısından rekabet avantajlarını kaybedecekler ve dolayısıyla satış şanslarını kaybetme riskleri doğacaktır.
‘Nesnelerin İnterneti’ bütün dünyada da yeni olmakla beraber, üzerinde yoğunlukla çalışılan bir yapıdır. Türkiye’de ise ‘Nesnelerin İnterneti’ çok yeni bir konsepttir. Aynı zamanda da teknolojiyi sadece kullanan değil, mutlaka üreten ve geliştiren bir ülke olmamız hedeflenmelidir. ‘Nesnelerin İnterneti’ ise bu amaca yönelik çok iyi bir fırsattır. Ayrıca Türk sanayisinin, ‘Nesnelerin İnterneti’ni dünya ile aynı anda uygulayabileceği bir üretim şekli olduğunu, yani tarihinde ilk defa dünya ile aynı koşullara sahip bir üretim şeklini uygulayacağı bir fırsat olduğunu bilmesi gerekmektedir. Ancak diğer taraftan bu konuda gereken adımlar atılmaz ve gelişme sağlanmaz ise uzun vadede, rekabet gücümüzün çok zayıflayacağı bilinmelidir.
‘Nesnelerin İnterneti’ uygulamaları ile her şeyin birbirine bağlanması ve buna göre kontrol edilmesi söz konusu olacağından, bu durum insanın sosyal ve iş yaşantısına muazzam bir katkı sağlayacaktır. Pek çok büyük ölçekli firmaların büyük yatırımlarla kendileri için oluşturdukları sistemlere daha kolay ve uygun fiyatlara ulaşmaları sağlanacaktır. Bilindiği üzere bir ürün ticarileşmesi durumunda yaygınlaşır ve pek çok kesim tarafından kullanılır. ‘Nesnelerin İnterneti’ uygulamaları da elbette daha uygun ve hızlı bir şekilde KOBİ’lerin dijital dönüşüme etkisini hızlandıracaktır.
Bu arada belirtilmeli; her gelişmenin avantajları olduğu gibi dezavantajları da mevcuttur. ‘Nesnelerin İnterneti’ pek çok avantaj ve kolaylık getirirken güvenlik açısından bir dezavantaj getireceği de gerçektir. Maalesef şu aşamada Nesnelerin İnterneti konusunda güvenliği ve gizliliği garanti etme durumu, soru işareti halinde. Yine de bu alandaki güvenlik konusu gelişmektedir fakat gidilecek hala uzun bir yol var.
‘Nesnelerin İnterneti’, uygulamaları sayesinde sosyal ve iş hayatımızda pek çok avantaj ve kolaylık getirecektir. ‘Nesnelerin İnterneti’ ile insan etkisinin ortadan kalkmasından kaynaklı olarak, maliyetler düşecek, kalite, sürdürülebilirlik ve verimlilik maksimum düzeyde artacaktır. Çünkü bir işletmenin girdileri içerisinde en yüksek maliyetin işçilik olmasından dolayı bu sayede maliyetler minimum düzeye inecektir. Ayrıca ‘Nesnelerin İnterneti’ uygulamaları ile enerji verimliliği de sağlanarak maliyetler daha da düşecektir.
‘Nesnelerin İnterneti’, birbirlerine bağlı cihazlar sayesinde ortaya çıkan veri miktarını inanılmaz derecede arttıracaktır. Bu büyük verilerin çözümlenerek işlenmesi zor ve karmaşık bir iş haline gelecektir. Bu durum yeni meslekler ve iş kollarını da beraberinde ortaya çıkaracaktır. Zaten bu da olması gereken bir olumlu sonuç, çünkü ‘Nesnelerin İnterneti’, fiziksel iş gücünü yok ederken zihinsel işgücü dönüşümüne sebep olacaktır.
Diğer bir konu ise bu veriler ve insanların kullandıkları cihazlar aynı zamanda sosyal hayatımızın internet üzerinden kayıt altına girmesine neden olacaktır. Önümüzdeki yıllarda etkileşimin ve internetin hemen her nesnenin içine gireceği ve farklı nesnelerin ortak amaçlar için hareket edeceği bir döneme gireceğiz. Bu arada insanların fizyolojik ve psikolojik olarak yani kısaca yaşam şeklinin değişeceğini de rahatlıkla söyleyebiliriz.”
Yapay zeka
Basit bir süreç olan ‘yapay zeka’ büyük tartışma yaratıyor. Konuyu önce kavrayalım: İnsan karmaşık problemleri ‘zeka’sıyla çözüyor. Aynı şeyi makina da yapabilir; ama insan zekasının ‘karakter’ine göre çalışarak. O zaman yapılacak iş, insan zekasının karakteristiğini alıp, bilgisayara algoritma olarak uygulamaktır. Talep edilen veya arzulanan ihtiyaçlara göre, hangi etkiye karşı hangi akli tavır sergilenecekse makine üzerinde onu dizayn edeceğiz. Şu da var; bunu yaparken matematik, biyoloji, psikoloji, felsefe ve diğer farklı bilimlerin bize verdiği verileri kullanacağız. Tüm bu alanlardaki bilgileri kombine edeceğiz. Bu süreç, insan zekasına ait özelliklerin keşfedilmesiyle gelişiyor. Bir adım sonrasında, makinelerin üretildiği malzeme silikon da olabilir, kuantum bilgisayarları ya da üretilen malzemenin ve sinir sisteminin hibrit bir kombinasyonu da olabilir.
Günümüzde yapay zekanın kullanılma potansiyeli olan binlerce uygulama alanlı bulunmaktadır. Bu alanlar otonom kontrolü ve hedef tespiti gibi askeri uygulamalardan, bilgisayar oyunları ve robotik hayvanlar gibi eğlence dünyasına kadar geniş bir yelpazede değerlendirilebilir. Bunun yanında bankacılık, sağlık ve sigorta şirketlerinde müşteri davranışları ve trend tespiti gibi çok fazla miktarlarda bilgi işlenmesi gereken alanlarda da kullanılabilir.
Akıllı işyeri ve evler
Akıllı otomasyon çözümleri ile ev ve işyeri dahil her türlü çalışma ve yaşam alanını akıllı hale getirmek artık mümkün. Sağlanan sadece yaşam konforu değil, aynı zamanda ekonomik değer ve avantajlar kazanılmaktadır.
Rutin olarak tekrarladığınız işlemler kendiliğinden gerçekleşeceği için yaratıcı diğer faaliyetlere odaklanmanız mümkün olur. Arızalar ve tehlikeler önceden bilineceği, hata ve arıza raporları alınıp sisteme müdahale imkanı yakalanacağı için çok büyük muhtemel maddi kayıplardan da korunmuş olunacaktır.
İletişim teknolojileri sağladığımız otomasyon, ev ile işyeri arasındaki farkı, “yönetim faaliyeti” açısından büyük oranda kaldırdığı için KOBİ’lerde rekabetçiliğe katkı olmaktadır. İnternet üzerinden buluta bağlı işyeriniz içerisinde oluşabilecek her durum hakkında, dilediğiniz iletişim kanalları üzerinden (e-mail, sms, telefon) bilgi alabiliyorsunuz. Akıllı Bulut Bilişim teknolojisi ve internet bağlantısı olan herhangi bir akıllı telefon, tablet veya bilgisayar üzerinden evinizdeyken işinizin başında, işinizin başında iken evinizdeymiş gibi fonksiyonel olabiliyorsunuz.
‘Sanal Gerçeklik’ nedir?
Sanal gerçeklik, bilgisayarlar aracılığı ile gerçekte var olmayan ortamları gerçek gibi sunmak, aslında bulunulmayan ortamlarda bulunuyormuş gibi çalışmak, tasarım ve uygulama gerçekleştirmektir.
Günümüzde giyilebilir teknoloji ürünlerinin artması, sanal gerçeklik teknolojilerinin de hızla gelişmesine yol açtı ve Sanal görmenin yanı sıra yön, hareket, koku gibi duyularımızı da uygulamaların içine aldı.
Gelinen yerde: Sanal gerçeklik gözlükleri ve beraberinde kullanılabilen platformlar, giysiler ya da konsollarla beraber öğrenciler, eğitim aldıkları konuyu birebir sanki oradaymış gibi sanal gerçeklik ortamında yaşabiliyorlar.
Biyoloji derslerinde insan anatomisini, iç organların nasıl çalıştığını sanki bir insanın içerisindeymiş gibi öğreniyorlar.
Tıp alanında doktorlar, ameliyat simülasyonları sayesinde, ameliyatın gerçeğini yapmaya başladılar.Dünya gerçekten değişiyor ve değişmeye devam edecek.
CENK KIVILCIM; TBV Yönetim Kurulu Üyesi Cisco Genel Müdürü
“Nesnelerin İnterneti Türkiye için fırsattır”
“Nesnelerin İnterneti (IoT), nesnelerin hem birbirleri arasında hem de diğer sistemler ile bağlanmasından doğan fırsatları ifade eder. Burada ‘nesne’ kavramı aslında çok geniştir. Bunlar günlük hayatımızda kullandığımız çok basit objeler olabileceği gibi endüstriyel ortamlardaki cihazlar da olabilir. Örneğin; üretim ortamındaki robotlar, scada, PLC gibi otomosyan cihazları, makinalar, asansörler, jenaratörler ya da trafik sensörleri, kameralar, hergün kullandığımız arabalarımız gibi.
Nesnelerin İnterneti kavramında odaklanılması gereken en önemli nokta bu sistemin bulut, mobil, sosyal medya, büyük veri gibi birden çok teknolojik dönüşüm ile birlikte entegre edilerek bugün içinde olduğumuz yeni dijital dönüşümün getirdiği ekonomik düzenin fırsatlarından faydalanılması. Türkiye’de önümüzdeki 10 yıl içinde dijitalleşme ve Nesnelerin İnterneti uygulamalarının özel sektörde 169.4 milyar dolar değer yaratabileceğini öngörüyoruz.
Nesnelerin İnterneti yarattığı katmadeğer ile bireysel alandan kurumsal dünyaya, tüm endüstrilerdeki iş yapış şeklimizi değiştiriyor ve artarak değiştirmeye devam edecek. Nesnelerin İnterneti üzerine kurulan uygulamalarla akıllı şehirlerden, kendi kendine hareket eden arabalara, giyilebilir teknolojilere, enerji sistemlerine, akıllı tarıma, savunma sanayiinden evde kullandığımız eşyalara kadar çok geniş bir yelpazede hayatımızı kolaylaştıracak birçok yenilik olacak. Mesela önümüzdeki dönemlerde evlerimizde kullanacağımız akıllı sayaçlarla sadece tüketici olmayacağız; kendi elektriğimizi üretip şebekeye verebileceğiz ve bu enerjiyi akıllı sayaçlarla ölçerek bunu satabileceğiz de. Örneğin; artık şehirlerde akıllı park sistemleri ile park yeri arayarak geçirdiğimiz zamandan tasarruf ederken aynı zamanda araçların park yeri ararken oluşturduğu trafiği de ortadan kaldırmış olacağız. Araştırmalar birçok büyük şehirde şehir içi trafiğinin önemli kısmının park yeri arayan araçlardan oluştuğunu ortaya koyuyor. Ya da üretim yapan bir robotun titreşim miktarının artmasından arıza ihtimalini önceden tespit edebileceğiz ve önceden yaptığımız müdahalelerle üretimin kesinti süresini minimuma indireceğiz. Tarımda artık üretilen ürünlerin hava koşulları nem sıcaklık gibi değerleri uzaktan izleme ve takip yöntemi ile çok daha verimli üretim gerçekleştireceğiz.
Nesnelerin İnterneti bugün var olan ve zaten kullandığımız teknolojilerle yeni teknolojilerin çalışması ile mümkün. Bunlar arasında sensör teknolojilerini, yeni geniş ağ şebekeleri, kablosuz internet teknolojileri, veri toplama noktaları gibi altyapı unsurlarının yanı sıra güvenlik, analiz, platform, iş zekâsı ve büyük veri teknolojileri birlikte çalışarak Nesnelerin İnterneti sistemini oluşturuyor.
Bu anlamda Endüstri 4.0 ‘ı da endüstriyel dünyanın teknolojileri ile yeni bilgi teknolojilerinin birlikte çalışması olarak düşünebiliriz. Endüstri 4.0 üretimin cihazların veri toplayıp, analiz edip, geleceğe yönelik tahminler yaparak karar verme yetkinliğine sahip olması anlamına geliyor. Üretim tesislerinde tüm kalite testlerini otomatik sistemler ile gerçekleştirip bu sistemlerden toplanan verileri bilgisayar yazılımlarıyla analiz etmek, toplanan bilgiyi üretim sistemi ve ürünlerin kalitesini artıracak projelerde kullanmak mümkün. Örneğin; bir sulama sisteminin toprağın nemi ile birlikte yağmur yağma olasılığını analiz ederek sulama zamanı ve miktarına karar verebilmesi gibi. Ya da cam ya da çelik üretiminde kullanılan fırınlar gibi uç üretim noktalarından sensörlerle alınan veri belirli noktalarda bir araya getirilerek analiz edilerek bir takım analitik ve yapay zeka araçları sayesinde alınan kararların tekrar bu uç noktalarda uygulanması gibi...
Türkiye’de KOBİ’lerin Nesnelerin İnterneti, dijital dönüşüm ve Sanayi 4.0‘ı takip ettiklerini; bir değişimin ve dönüşümün eşiğinde olduğumuzun ve buna adapte olmanın kaçınılmaz olduğunun bilincinde olduklarını görüyoruz. Bununla birlikte KOBİ'ler şu an ‘dijitalleşmeye tam olarak nereden başlayacaklar’, ‘hangi ekiplerle bunu gerçekleştirecekler’, ‘bu süreçte doğru iş ortaklarını nasıl seçecekler’, ‘altyapıları için hangi teknolojilere yatırım yapacaklar’ gibi sorularla karşı karşıyalar.
KOBİ’ler öncelikle mevcut durumlarını ortaya koymak ve hangi alanda Nesnelerin İnterneti’nin kendilerine fayda sağlayacağının analizini yapmak konusunda destek almalılar. Bu konuda Türkiye’de faaliyet gösteren hem danışmanlık hem de ürün ve çözüm konusunda destek veren şirketlerimiz mevcut.”
Intel Türkiye, IoT, yapay zeka ve buluta odaklandı
Teknoloji liderlerinden Intel, 2016 yılında global stratejisini değiştirdi, daha önce yatayda konumlanan firma, tüm dünyada dikey uzmanlıkları önemsemeye başladı. Intel Türkiye Genel Müdürü Yalım Eriştiren, Intel’in Türkiye’de odaklanacağı dikey alanların; telekom, finans ve ulaşım olduğunu söylüyor. Bu alanlarda transformasyonel projeler geliştirmeye odaklandıklarını aktaran Eriştiren, “2017 yılı içinde telekom, finans ve ulaşım sektörlerinde Nesnelerin İnterneti, yapay zeka ve bulutta çok büyük projeleri hayata geçireceğiz. 2017 yılında ekeceğimiz tohumların, 2018 yılında ete kemiğe bürüneceğini ve Türkiye’nin dijital dönüşümüne olumlu katkı sağlayacağımızı düşünüyoruz, o yüzden çok heyecanlıyız.”
Şubat 2017 itibariyle Intel Türkiye’nin liderliğini üstlenen Yalım Eriştiren, telekom, finans ve ulaşım alanlarının her birinde tüm dünyada parlayabilecek bir proje çıkartabilmeyi de istediğini paylaşıyor: “Projeleri sektör içindeki sahipleriyle birlikte yurtdışındaki konferanslarda anlatabilmek istiyorum. Sadece işin niceliği değil, niteliği de önemli. Özellikle odaklandığımız bu 3 sektörde ilklere imza attığımız projeleri hayata geçirmek istiyoruz. Bu hedef doğrultusunda da Koç, Bahçeşehir, Boğaziçi, İTÜ ve ODTÜ olmak üzere birçok üniversite ile çalışıyoruz” diyor.
Intel’in son 3-4 yıldır üzerinde durduğu konulardan birinin Nesnelerin İnterneti (IoT) olduğunu vurgulayan Eriştiren, bu konuda büyük bir yatırım yaptıklarını kaydediyor. Intel, pazarda nesneleri akıllandıran taraf. Nesneler, odalar, evler, ofisler, fabrikalar, şehirler… IoT, tüm bu sayılanları akıllı yapmak için gerekenlerden bir tanesi. Yalım Eriştiren ancak nesneleri ve ortamları akıllı hale getirmek için işin içine büyük veri, sanal gerçeklik ve en önemlisi yapay zeka konusunun da girdiğine dikkat çekiyor: “Günümüzde yapay zeka kışı denen dönemden sonra yapay zeka yazı denen döneme giriyoruz. Yapay zeka yazında, bu altyapı içinde yapay zekanın çok ciddi biçimde gündeme oturduğunu görüyoruz. Yapay zeka, Endüstri 4.0’da da diğer transformasyonlarda da karşılık buluyor. Dijital dönüşümde en çok gündemde olan ve Intel’in de en fazla yatırım yaptığı alan; yapay zeka. Intel olarak biz, yapay zeka dönüşümünün hızlanması noktasında büyük yatırımlar yapıyoruz.”
Türkiye’nin 2023 hedeflerine ulaşması için bilişimde odaklanılması gereken noktanın yapay zeka olduğunu vurgulayan Eriştiren, Intel’in yeni odak alanlarını; 5G teknolojileri, sanal gerçeklik ve zenginleştirilmiş gerçeklik, otonom arabalar, yapay zeka olarak açıklıyor: “Intel, 5G oyununda yerini alacak. Sanal gerçeklik ve zenginleştirilmiş gerçeklik alanında çok ciddi bir fırsat var. Otonom arabalar, akıllının da ötesinde, normal bir trafikte hiçbir şekilde insan müdahalesine ve sürücüye ihtiyaç duymadan her türlü kararı alıp devam edebilen araçlar. Bunun için Intel, 15.4 milyar dolara, tamamen otonom arabalar üzerine çalışan Mobileye firmasını Şubat 2017’de satın aldı. Firma, yapay zeka destekli görüntü işleme tarafında çok ciddi katkı sağlıyor.”
Bankacılık, üretim, perakende ve enerji sektörlerinin yapay zeka konusuna daha fazla eğileceğini aktaran Eriştiren, “Yapay zeka algoritmalarını, sistemlerini uygulamazsanız eğer Nesnelerin İnterneti de yarım kalmış oluyor. KOBİ’ler, Nesnelerin İnterneti yolculuğuna çıkarken bir yandan da yapay zekayı kafalarının kenarlarına oturtmalarında ve burada da çalışmaya başlamalarında büyük fayda olduğunu düşünüyorum. Altyapı sadece işin birinci basamağı. Yapay zekada öğretiyorsunuz ve sonra da cevap alıyorsunuz. Cevap alma tarafı işin kolay tarafı, bilgisayarların antremanlı oldukları bir alan. Öğrenme vakti uzun bir vakit alıyor. Intel olarak biz 2020 yılı itibariyle bu öğrenme vaktini 100 kat aşağı çekmeyi hedefliyoruz. Yapay zeka sistemleri 100 kat daha hızlı öğrenecekler ve öğrendikten sonra hızla cevap alacaksınız. Intel, bu nedenle 2016 yılı sonunda 400 milyon dolara Nervana adlı firmayı satın aldı, 2018’de Nervana’nın algoritmalarının üzerinde olduğu bir çip üreteceğiz. 2020 hedefimize giden ilk adımda, bu çip öğrenme zamanını geliştirecek; yapay zeka iş yüklerine özel tasarlanmış bir çip olacak. Yapay zekanın ihtiyaçlarını anlamış, ona özel bir çip olacak.
Nesnelerin interneti ve yapay zekanın birleştiği noktalardan bir tanesi de Intel’in bir diğer satın alması; 2016 başında Movidius şirketi. Tamamen görüntü işleme üzerine oluşturulmuş bir çip üretiyoruz. Yapay zeka alanındaki bir başka yatırım; Saffron Technology adlı firmayı satın aldık, yapay zeka süreçlerinin daha hızlı olmasını sağlayan yazılımlar üzerinde çalışıyoruz, hızlı bir şekilde büyümeyi hedefliyoruz.”
IFS, müşterilerinin dijital dönüşüm virajından hızlanarak çıkmasına yardımcı oluyor
IFS Türkiye COO-Kurumsal Operasyonlar Direktörü Mete Yücel, yakın zamanda tanıtılan ve süreç maliyetlerinin düşürülmesine yardımcı olan IFS’in yeni ürünü IFS IoT Business Connector hakkında bilgi verdi.
“İşiniz için sırada ne var? ‘Dijital Dönüşüm’ kavramı işinizdeki varlıklara ve hizmet gereksinimlerine uygulanırsa ne olacağını önceden bilmek suretiyle kazanılabilecek zaman ve paranın tümünü düşünün” diyen IFS Türkiye COO-Kurumsal Operasyonlar Direktörü Mete Yücel, ‘Dijital Dönüşüm’ün birçok sanayide gerçek bir “oyun değiştirici” olarak konumlandırıldığına dikkat çekiyor ve “IFS olarak biz; müşterilerimizin bir sonraki aşamayı güvenle karşılamalarına yardımcı oluyoruz” açıklamasını yapıyor.
Dijital dönüşüm çağında, artık eski üretim fikirlerinin geçerli olmadığını günümüzde üreticilerin artan karmaşıklığı ve kısalan ürün döngülerini yönetebilmek için akıllı üretime uyum sağlayabilen son derece vasıflı ve çevik çalışanlara ihtiyaç duyduğunu belirten Mete Yücel, dijital dönüşümü tamamlamış üreticilerin ürünlerin satışından, kabiliyetlerin satışına geçmeye başlayacaklarını söylüyor: “Örneğin; bir yazıcı satmak yerine günde 50.000 sayfa yazdırma kapasitesini satacaklar. Sonuç olarak, tahmin edilebilir yeni gelir kalemleri oluşturulurken bir yandan da müşterilere daha iyi ve daha tutarlı hizmet sunacaklar.”
IFS IoT Business Connector
IFS’in 2016 yılı 2. çeyreğinde 500 uluslararası şirket üst düzey yöneticisi ile yaptığı anketten sözeden Mete Yücel, katılanların yüzde 86’sının dijital dönüşümün en öncelikli konulardan biri olduğuna inandığını ancak yüzde 40’ının herhangi bir stratejisi olmadığı bilgisini veriyor.
Bu sonucun akla “Dijital dönüşüme hazır mısınız?” sorusunu getirdiğine işaret eden Mete Yücel, “Dijital Dönüşüm”ün verimliliğin artırılması ve mevcut süreç maliyetinin düşürülmesi ile ilgili olduğunu, aynı zamanda ürün tasarımlarını iyileştirmek ve yeni hizmetler sunmak için fırsatlar da sunduğunu ifade ediyor: “Varlık yoğun işletmelerin; ürün, varlık ve cihazlardan toplanan büyük miktarda veriye sahip olma ihtimali çok yüksektir. Ancak günümüzde çok az işletme bu veriyi tam anlamıyla kullanabiliyor. Sadece veriye ihtiyaç duymazsınız, analiz edebileceğiniz verilere ihtiyaç duyarsınız, böylece eyleme dönüştürülebilen anlamlı gözlemleri yakalayabilirsiniz.”
Varlık yoğun endüstriler içinde uzmanlaşmış global kurumsal uygulama şirketi olan IFS’in, müşterilerinin ‘Dijital Dönüşüm’ virajından hızlanarak çıkmasına yardımcı olmak için yola çıktığını anlatan Yücel, “Yakın zamanda tanıtılan IFS IoT Business Connector, veri toplama-analiz ile analiz-eylem arasındaki boşluğa köprü kuran bir araçtır. Tak ve çalıştır mantığı ile müşteriler; kullanıcı tanımlı, otomatikleştirilmiş veya yarı otomatikleştirilmiş işlemleri tetikleyebilir ve eyleme dönüştürülebilirler. Bu şekilde tetiklenen eylemler, önleyici bakım, servis yönetimi, varlık yönetimi ve üretim için kullanılarak süreç maliyetinin düşürülmesine yardımcı olur” diye konuşuyor. Yücel, IFS IoT Business Connector’ın müşterileri için “geliri ve verimliliği artırmak, operasyonları genişletmek, yeni hizmetler önermek ve müşteri memnuniyetini artırmak’tır” anlamına geldiğini kaydediyor.
Bulut yardımcı olur
Mete Yücel IFS’in müşterilerini hızlı hareket edebilen ve çevik hale getirmek için yürüttüğü çalışmalardan sözediyor: “IFS, bulut seçenekleri sunuyor. İşletmelerin birçoğunun işlerini yürütmesi için varlıklara yatırım yapması gerekir. Bulutta çalıştırılan IFS kurumsal kaynak planlaması (ERP), saha hizmeti yönetimi (FSM) ve kurumsal varlık yönetimi (EAM) çözümleri, arka ofis ve ön ofis süreçlerini yönetmek için gerekli sermaye yükünü hafifletir.
IFS’in son verileri; dünyada, yeni işyerlerinin yüzde 34’ünün bulut tabanlı olduğunu gösteriyor. Tercihler IFS’in faaliyet gösterdiği farklı bölgeler arasında oldukça değişmekle birlikte, en azından Amerika Birleşik Devletleri’nde yapılan bir araştırmada, yeni projelerde yazılımların bir hizmet olarak (SaaS) alınması, en çok tercih edilen yöntem olarak görülüyor. Tahminlere göre dünya pazarının önümüzdeki on yıl içinde bu modeli benimsemesi bekleniyor.
IFS, birden fazla kurulum seçeneği sunarak (bulutta veya yerinde) ve ayrıca mevcut çözümleri bir yandan geliştirirken diğer yandan da müşterilerin dijital dönüşüm yolunda adımlar atmasına olanak sağlayan diğer çözümleri de sunarak bu sürece katkıda bulunuyor. Bulut tabanlı IFS IoT Business Connector bu süreçte önemli bir rol oynayacak. Ancak onun bağlı olduğu IFS Kurumsal Operasyonel Zekası (EOI) da aynı derecede önemli olacaktır.”
IFS Business Connector IoT analizlerini IFS Uygulamaları’ndaki eylemler haline getiriyor (ERP, FSM ve EOI dahil). Amaç, çevreyi gözlemlemek ve algılanan zorlukları fırsatlara çevirmek. Mete Yücel, IFS IoT Business Connector’ın kolaylaştığı farklı adımları anlatıyor:
“Veri, Cihazlar ve İletişim: İlk adım; veri toplamaktır. IFS IoT Business Connector, veri toplamanın yanı sıra toplanan verileri, anlamlı hale getirerek aksiyon alınabilir eylemlere dönüştürerek sizin karar verme sürecinize yardımcı olmaktadır.
Keşif: Toplanan verilerin tümünden yararlanmak için bir keşif aşamasından geçilmesi gerekiyor. IFS IoT Discovery Manager (IFS IoT Business Connector’ün bir bileşeni), Microsoft Azure IoT Suite’i keşif platformu olarak kullanırken ek yönetim ve izleme özellikleri sağlar.
IFS IoT Business Connector referans mimarisine uygun olarak tüm IoT Suite bileşenlerinin (hub’lar, akışlar, kanallar vb.) oluşturulmasını ve bağlantısını otomatikleştirir. IFS IoT Business Connector, diğer tedarikçilerin çözümlerini bağlamayı mümkün kılan açık bir arabirime sahiptir.
Verilerin İşlevselleştirilmesi: IFS IoT Discovery Manager, binlerce, hatta yüz binlerce ‘gözlem’i alıp saklayabilir. Ancak verileri operasyonel hale getirmek için harekete geçebilmeniz gerekir. IFS IoT Gateway (IFS IoT Business Connector’ün bir başka bileşeni) bulut tabanlı keşif ve IoT verisinin analizi ile kurum içi veya bulut tabanlı IFS uygulamaları arasındaki iletişimi sağlar.
IFS IoT Business Connector’ün pilot uygulayıcılarının, insan incelemesi ve detaylandırılması ya da (kurallara bağlı) otomatik eylemler ya da her ikisi aracılığıyla toplanan verilerle nasıl işlem yapılabileceğine ilişkin şu örnekleri verebiliriz: Toplu taşıma aracının (örneğin; metro) kapısının açılmaması bir servis çağrısını tetikleyebilir. Dolu ve boşaltılması gereken haşere kapanı, haşere kontrol şirketindeki bir servis mühendisini uyarabilir. Bir ekipman parçasının titreşimi, sıcaklığı veya voltajındaki değişiklikler, ofis saatleri dışında bile bakım şirketine bir uyarı sinyali göndererek üretimin durmasını önleyebilir.
İş Optimizasyonu: Gerçek sonuç, yalnızca işletmenizi optimize etmek için verileri, keşfi ve operasyonları etkili bir şekilde kullandığınızda ortaya çıkar. Bu, yeni gelir kaynakları geliştirmek için para kazanmak anlamına gelir. IFS IoT Controller (IFS IoT Business Connector’ün üçüncü bileşeni), işletmenizle ilgili gözlemlerin analizine dayanarak hangi eylemlerin gerçekleştirileceğini belirlemenize yardımcı olur. Operasyonel teknolojinizi ERP gibi iş uygulamalarınızla eşleştirmenize yardımcı olur.”
KYOCERA, IFS’in IoT uyumlu servis yönetimi çözümünü tercih etti
Mete Yücel “IFS, Nesnelerin İnterneti (IoT) uyumlu servis yönetimi uygulamasını, 17 Avrupa ülkesindeki KYOCERA Doküman Çözümleri şirketleri bünyesinde bulut üzerinde uygulamaya geçirecek. IFS, KYOCERA Document Solutions Europe’un servis süreçlerini optimize etmek ve Avrupa genelinde ortak bir sistem kurmak üzere IFS Service Management™ çözümünü hayata geçirecek” diye konuşuyor.
Mete Yücel şu bilgileri paylaşıyor: “IFS Servis Yönetimi Çözümü ile şirket, servis sürelerini kısaltacak, sözleşme ve garanti yönetimini iyileştirecek ve iş ortaklarıyla verimli bir işbirliği elde edecek. Çözüm; sadece IFS’e ait olan ve tam kapsamlı hizmet sunan bulut ortamı “IFS Managed Cloud on Microsoft Azure” üzerinde hayata geçirilecek.
Projenin ilk fazında Avrupa için standart bir çözüm geliştirilerek KYOCERA Document Solutions Europe genelinde pilot kullanım başlayacak. İkinci fazda bu standart çözüm, Avrupa, Orta Doğu ve Afrika’da bulunan ve aralarında KYOCERA grubunun köklü şirketlerinden Triumph Adler’in de bulunduğu KYOCERA’ya bağlı tüm şirketlerde uygulamaya geçirilecek.”