Gündem yapısal reformlar
Dünya ekonomisi korumacılığa yöneliyor, ticaret savaşları başlıyor. Türkiye’de enflasyon, faizleri de arttırarak yükseliyor, TL değer kaybediyor, yatırım eğilimi durgun ve yabancı sermaye girişi çok zayıf.
Türkiye bu yeni dönemde ‘Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ne geçiş yaptı. Hükümeti ve yönetici bürokratik yapıyı Cumhurbaşkanı şekillendirecek. Ekonomik kararlar hızla alınabilecek.
İş dünyasının beklentisi reform, reform, reform…
Türkiye 24 Haziran 2018’de Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin ilk Cumhurbaşkanı’nı ve Milletvekilleri’ni seçti. Yüksek Seçim Kurulu (YSK) seçimlerin kesin sonuçlarını 5 Temmuz Perşembe günü açıklayacak. Sonuçların açıklanmasını takip eden üçüncü gün olan 8 Temmuz Pazar günü TBMM Genel Kurulu, çağrısız olarak, saat 14:00’te toplanacak. Önce 600 milletvekili yemin edecek, daha sonra Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yemin edeceği takvim belirlenecek. Cumhurbaşkanı yemin ettikten sonra kararnamelerle yürütmeyi belirleyecek. Yeni sistemde Cumhurbaşkanı Yardımcıları ve Bakanlar, Meclis dışından atanacak. Bakanlar da Meclis’te yemin ederek görevlerine başlayacaklar. Cumhurbaşkanı yemin edinceye kadar Hükümet, Meclis kapanmadan önce Meclis’ten çıkardığı yetki kanunu çerçevesinde çıkaracağı kararnamelerle mevzuatta ‘Başbakan’, ‘Başbakanlık’ gibi ibarelerin ayıklanması ve mevzuatın temizlenmesine ilişkin düzenlemeleri yapacak.
Yeni Yönetim Sistemi’nin ilk Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, devletin ‘Yürütme’ alanını seçimden önce özetleyerek seçmenlere açıkladı. Bu yönüyle seçmen Türkiye devletinin yeni yürütme organlarını ve yönetici üst bürokrasisini de şematik manada onaylamış oldu.
Üç adet zirve yapılanma
Açıklanan taslak şemaya göre, Cumhurbaşkanı Erdoğan kendi etrafında, kendisine bağlı 3 yapılanma oluşturuyor. Şemanın güneş sistemine benzemesi, Tayyip Erdoğan’ın merkezde konumlanması, etrafındaki 3’lü yapılanmanın da güneşe bağlı gezegen ve uydulara benzemesi kurulacak yapıyı anlamamızı kolaylaştırıyor.
Kabine: Yürütme şemasında 26 Bakanlık yerine 16 bakanlık, 5 ofis ve 9 kuruldan oluşan bir kabine planlanıyor. Cumhurbaşkanı’nın iki yardımcısı olacak, ayrıca özel kalemi ve idari işler başkanlığı bulunacak.
Önemli değişikliklerin başında şunlar var:
- Maliye-Hazine birleşiyor.
- Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) Müsteşarlığı Başkanlığa dönüştürülüyor; Milli İstihbarat Başkanlığı oluyor.
- Mevcut 21 bakanlık 16 bakanlık olarak birleştiriliyor ve yeniden yapılandırılıyor.
Bakanlıklar: Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nde şu 16 bakanlık yer alıyor:
- Adalet Bakanlığı,
- Dışişleri Bakanlığı,
- İçişleri Bakanlığı,
- Milli Savunma Bakanlığı,
- Milli Eğitim Bakanlığı,
- Sağlık Bakanlığı,
- Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı,
- Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı,
- Çevre ve Şehircilik Bakanlığı,
- Tarım ve Orman Bakanlığı,
- Kültür ve Turizm Bakanlığı,
- Gençlik ve Spor Bakanlığı,
- Çalışma, Sosyal Hizmetler ve Aile Bakanlığı
- Hazine ve Maliye Bakanlığı,
- Ticaret Bakanlığı,
- Sanayi ve Kalkınma Bakanlığı.
AB Bakanlığı, Dışişleri Bakanlığı bünyesine alınıyor.
Ofisler: Cumhurbaşkanı’na bağlı olarak kurulacak ve ekonominin farklı alanlarının yönetileceği ‘Ofisler’ de belli oldu. Şu 5 adet Ofis kurulacak:
- Finans Ofisi,
- İletişim Ofisi,
- İnsan Kaynakları Ofisi,
- Teknoloji Ofisi,
- Yatırım Ofisi.
Kurullar: Hükümetlere politikalar hazırlayan ve bakanlıkların bileşimi tarzında oluşturulacak 9 adet Kurul aşağıdaki temalar temelinde kurulacak; bu kurullar ilgili bakanlık, ofis, kurum ve kuruluşların da katılımıyla üyelik biçiminde yapılanacak.
- Bilim, teknoloji ve yenilik politikaları,
- Eğitim ve öğretim politikaları,
- Ekonomi politikaları,
- Güvenlik ve dış politika,
- Hukuk politikaları,
- Sağlık ve gıda politikaları,
- Sosyal politikalar,
- Yerel yönetim politikaları.
Başkanlıklar: Yeni hükümet modelinde Cumhurbaşkanı’na doğrudan bağlı kuruluşlara da yer verildi. Bağlı kuruluşların tamamı ‘başkanlık’ olarak yapılandırılacak.
Bu başkanlıklar şunlar olacak:
- Devlet Denetleme Kurulu,
- Milli Güvenlik Kurulu,
- Milli İstihbarat Başkanlığı,
- Genelkurmay Başkanlığı,
- Savunma Sanayii Müsteşarlığı,
- Diyanet İşleri Başkanlığı,
- Strateji ve Bütçe Başkanlığı.
Ekonomi yönetimi: Taslağa göre ekonomi yönetimi üç bakanlığa teslim edilecek. Bu yeni yapılanmada Maliye Bakanlığı ve Hazine birleştirilecek, Hazine ve Maliye Bakanlığı oluşturulacak.
Devlet Planlama Teşkilatı (DPT) kapatılıyor, Kalkınma Bakanlığı’na verilen planlama görevi de yeniden düzenleniyor, Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı ile birleştirilerek Sanayi ve Kalkınma Bakanlığı adı veriliyor.
Bir başka önemli değişiklik ise Gümrük ve Ticaret Bakanlığı; Ticaret Bakanlığı olarak birleştirildi. Yeni düzenlemeyle iç ve dış ticaret tek kurumdan yönetilecek.
Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı ile Orman ve Su İşleri Bakanlığı da geçmişte olduğu gibi birleştirilecek, Tarım ve Orman Bakanlığı oluşturulacak.
Hükümetin bütçe yönetimi için ise doğrudan Cumhurbaşkanı’na bağlı ‘Strateji ve Bütçe Başkanlığı’ adıyla bir idari yapı kurulması öngörüldü.
Cumhurbaşkanı Yardımcılığı: Başkanlık sistemi ile devlet örgütlenmesi içinde ilk kez kurulacak, “Cumhurbaşkanı Yardımcısı” kurumunun bir adet olması öngörülüyor; iki de olabilir.
2 idari uydu: Yardımcısı veya yardımcılarından sonra Başkan’a en yakın birimler ise Özel Kalem ve İdari İşler Başkanlığı oluyor; Genel Sekreterlik makamı kaldırılıyor.
KÜRESEL EKONOMİ: (2018 İLK YARI)
Dünya ekonomisi yeni bir mecraya girdi. 2018 yılı ilk yarısında ABD, Çin’den ve AB’den demir-çelik ve alüminyum mamulleri ithalatına 300 milyar doları aşan gümrük vergileri getirdi. ABD’nin bu korumacı politikalara yönelimi ticaret savaşlarını başlattı. G-6 ülkeleri birleşerek ABD’ye karşı tutum aldı. Dolar bütün dünyada güçlendi. Bu gelişmeler dünya ekonomisi üzerinde olumsuz etkide bulundu.
Faiz-kur: Nisan ayının son haftalarında gelişmiş ekonomilerin para politikaları dünyayı etkiledi. FED’in Nisan ayında faiz artırımı yapmasıyla ABD 10 yıllık Hazine Tahvili’nin faizi yüzde 3 düzeyini aştı ve dolar güçlendi. Mayıs ayınde FED’in faiz artırmaması faiz artırımlarında aceleci olmayacağına işaret etti. Avro/Dolar paritesi, Avro Alanı’nda ekonomik aktivitenin hız kestiği sinyallerini verdi.
İngiltere’de enflasyon beklentilerin altında kalınca Merkez Bankası Başkanı Carney’in faiz artırımlarının daha geniş bir zaman aralığına yayılabileceğine işaret etmesi, gelişmekte olan ülkeler tarafında rahatlık yarattı.
Büyüme: ABD ekonomisi ilk çeyrekte yıllıklandırılmış olarak yüzde 2.3 büyüyerek piyasa tahmininin (yüzde 2) üzerinde bir performans sergiledi. İlk çeyrekte ABD’de tüketim harcamaları yüzde 1.1 ile yaklaşık son beş yılın en düşük artışını kaydetmesi GSYH’ya dair olumlu değerlendirmeleri gölgeledi. 2017’nin son çeyreğine kıyasla ABD ve Avro Alanı ekonomileri ivme kaybederken Çin ekonomisinde yıllık büyüme yüzde 6.8 ile yatay seyretti.
Brexit: Brexit sonrası süreçte en düşük 1.15’i gören GBP/USD paritesi, 17 Nisan tarihinde 1.4376 ile Brexit kararından bu yana en yüksek düzeyine ulaştı. Bu gelişmede, AB’den çıkış sürecinin öngörülenden daha ılımlı gerçekleşeceği ve İngiltere Merkez Bankası’nın sıkı para politikası izleyeceğine yönelik beklentiler rol oynadı.
Jeopolitik gelişmeler: Suriye kaynaklı ABD-Rusya gerilimi ve ABD’nin İran’a yönelik yeniden sert yaptırımlar uygulayabileceğine dair beklentiler piyasalar üzerinde baskı yarattı. ABD’nin Rusya’ya dair söylemleri, gelişmekte olan ülkelere yönelik risk algısını olumsuz yönde etkiledi.
İran gerilimi ise daha çok petrol fiyatlarında hissedildi. ABD’de artan petrol kuyusu sayısına rağmen Nisan’da petrol fiyatları hızlı yükseldi.
Orta Doğu kaynaklı artan jeopolitik risklerin yanı sıra OPEC’in üretim kesintisi taahhüdüne uymakta kararlılık göstermesi fiyatları yukarı taşıdı. Nisan ayını aylık bazda yüzde 10’un üzerinde bir yükselişle 76.6 dolardan tamamlayan Brent türü ham petrolün varil fiyatı Mayıs ayının ilk günlerinde bir miktar gerilese de son dört yılın en yüksek seviyelerinde seyretmeye devam ediyor. ABD-Kuzey Kore arasındaki yakınlaşma da küresel ekonominin artı hanesine yazıldı.
IMF: Küresel değerlendirmesi: IMF, Dünya Ekonomik Görünüm Raporu’nun Nisan ayı güncellemesi 2018 ile 2019 yılları için büyüme tahminlerini yüzde 3.9’da tuttu ve daha ilginci, artan korumacı ticaret politikalarına karşın küresel ticaretin daha hızlı büyüyeceğini öngördü. Ticaret ile yatırımlara ilişkin olumlu değerlendirmelerine paralel IMF, gelişmekte olan ülkelerin büyüme ivmelerini büyük ölçüde koruyacaklarını öngörürken Brezilya ile Güney Afrika’ya dair büyüme öngörülerini belirgin biçimde yükseltti.
TÜRKİYE EKONOMİSİ: (2018 İLK YARI)
Büyüme: IMF Türkiye için 2018 yılı büyüme tahminini yüzde 4.3’ten 4.4’e yükseltmişti fakat Türkiye ekonomisi 2018'in ilk 3 aylık döneminde yüzde 7.4 büyüdü. Piyasa beklentisi büyümenin yüzde 7 olacağı yönündeydi. Yüksek büyüme tüketimin desteklenmesine dayandı.
Sanayide büyüme: Takvim etkisinden arındırılmış sanayi üretimi Ocak ayında kaydettiği yüzde 12’lik yıllık artışın ardından Şubat ayında da yüzde 9.9 artarak yılın ilk çeyreğinde ekonomik aktivitedeki güçlü performansa katkıda bulundu. Nisan ayına ilişkin PMI verisi (üretim girdileri) imalat sanayiinde bir yılı aşkın sürenin ardından ilk kez küçülme sinyali verdi.
Dış ticaret açığı: Dış ticaret açığımız ilk çeyrekte yıllık bazda yüzde 64 oranında genişledi.
Nisan ayında dış ticaret açığındaki yıllık artış yüzde 32.8 oldu. Cari açık ise Şubat’ta yıllık bazda yüzde 61.8 oranında genişleyerek 4.2 milyar dolar düzeyinde gerçekleşti. 12 aylık kümülatif cari açık da bu dönemde 53.3 milyar dolara ulaştı.
Cari açığın finansmanı tarafında doğrudan yatırımlardaki zayıf seyir dikkat çekerken portföy yatırımlarında da ivme kaybı izlendi. Ocak ayında 7.4 milyar dolar ile güçlü sermaye girişinin kaydedildiği diğer yatırımlar kalemi Şubat’ta cari açığın finansmanına 3.1 milyar dolar tutarında katkı sağladı. Rezerv varlıklarda Şubat’ta 263 milyon dolar ile sınırlı miktarda düşüş kaydedilirken, net hata ve noksan kaleminde 1.4 milyar dolarlık sermaye girişi yaşandı.
Enflasyon: Nisan’da TÜFE aylık bazda yüzde 1.87 ile beklentilerin üzerinde arttı. Yıllık TÜFE enflasyonu da yüzde 10.85 ile son dört ayın en yükseğinde gerçekleşti. 2018 yılı Mayıs ayında ise bir önceki aya göre yüzde 1.62, bir önceki yılın Aralık ayına göre yüzde 6.39, bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 12.15 ve on iki aylık ortalamalara göre yüzde 11.10 artış gerçekleşti. Enflasyondaki bu beklenmedik atak ekonomik sorunların merkezine oturdu.
Faiz: Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB), 23 Mayıs 2018 Geç Likidite Penceresi (GLP) faiz oranını yüzde 13.5'ten yüzde 16.5'e yükseltti. Gecelik faiz oranları, değiştirilmedi. Marjinal fonlama oranı yüzde 9.25, Merkez Bankası borçlanma faiz oranı yüzde 7.25 düzeyinde sabit tutuldu.
Güven bozulması: Yurtiçinde reel kesim güven endeksi Nisan’da aylık bazda 0.7 puan gerileyerek 111.2 seviyesinde gerçekleşti. Son 3 aya yönelik toplam sipariş miktarında iyileşme dikkat çekerken genel gidişatta hızlı bozulma görüldü. Aynı dönemde imalat sanayiinde kapasite kullanım oranı (KKO) ise bir önceki aya göre 0.5 puan azalarak yüzde 77.3 düzeyinde gerçekleşti. TÜİK tarafından açıklanan sektörel güven endeksleri de hizmet, perakende ticaret ve inşaat sektörlerinde güvenin bozulduğuna işaret etti.
Konut satışları: TÜİK’in açıkladığı konut satış istatistiklerine göre, Türkiye genelinde konut satışları Mart ayında yıllık bazda yüzde 14 oranında azalarak 110.905 adet düzeyinde gerçekleşti. Bu dönemde ipotekli konut satışları bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 35 oranında daralırken yabancılara yapılan konut satışları artmaya devam ederek yüzde 15.8 oranında yükseldi. Konut alımında faizlerin düşürülmesi Haziran ayında konut satışlarını yeniden hızlandırdı. Konut fiyatlarındaki artış enflasyon oranının altında kalmaya devam etti.
Beyaz eşya sektörü: Beyaz eşya sektörüne yönelik teşvikin sona ermesinin ardından yurt içi satışlarda görülen gerileme eğilimi devam etti. Mart ayında yurtiçi satışlar geçtiğimiz yılın aynı ayına kıyasla yüzde 24 düşüş kaydetti. Bu dönemde ihracat ise yüzde 9 oranında artarak 1.58 milyon adet olarak gerçekleşti. Yılın ilk çeyreğinde yurt içi satışlar yüzde 19 gerilerken ihracat yüzde 10 yükseldi.
Döviz kurlarında dalgalı seyir: TL cinsi varlıklara olan ilginin azalmasıyla birlikte TL’nin Mart ayının ardından Nisan ayında da baskı altında kaldığı görüldü. TL, ABD doları ve avro karşısında hızlı değer kaybederek 11 Nisan tarihinde USD/TL 4.1920, EUR/TL 5.1914 ile tarihi yüksek seviyesine çıktı. Ancak takip eden günlerde gelen erken seçim kararı ve TCMB’nin faizi yukarı çektikten sonra piyasayı GLP’den fonlamaya devam etmesi TL’ye destek sağladı. 30 Nisan itibarıyla ağırlıklı ortalama fonlama maliyeti yüzde 13.5 olurken USD/TL ve EUR/TL sırasıyla 4.07 ve 4.91 seviyesinde gerçekleşti. Öte yandan S&P’nin Türkiye’nin notunu indirmesi ve ABD dolarının uluslararası piyasalarda güçlenmesi Mayıs ayına TL’nin baskı altında başlamasına neden oldu, 24 Haziran seçiminden sonra baskı hafifledi.
Bankacılık: BDDK tarafından yayımlanan Haftalık Bülten verilerine göre, 20 Nisan itibarıyla toplam mevduat hacmi 2017 sonuna göre yüzde 7.2 oranında genişleyerek 1.931 milyar TL oldu. Kur etkisinden arındırıldığında mevduat hacmi artışı aynı dönem itibarıyla yüzde 4.0 düzeyine geriliyor. Bu dönemde TP mevduat hacmi yüzde 6.1 oranında artarak 1.038 milyar TL olurken USD bazında YP mevduat hacmi yüzde 1.5 oranında genişleyerek 221 milyar doları aştı. Yıllık artış hızına bakıldığında toplam mevduat hacminin yüzde 17.7 oranında genişlediği görülüyor. Bu dönemde TP mevduat hacmi yüzde 16.9 oranında artarken USD bazında YP mevduat hacmi yüzde 6.2 oranında yükseldi. Kredi hacminin yıllık büyüme hızı yüzde 20.6 oldu. 20 Nisan 2018 itibarıyla toplam kredi hacmi 2017 sonuna göre yüzde 6.5 oranında genişleyerek 2.272 milyar TL oldu.
Kur etkisinden arındırıldığında ise bu kalemdeki artışın yüzde 4.1’e gerilediği görülüyor. Bu dönemde TP krediler yüzde 4.5 oranında genişlerken dolar bazında YP krediler yüzde 3.3 oranında arttı.
YENİ HÜKÜMET’İN EKONOMİK GÜNDEMİ
Seçimler Türkiye’yi yeni bir hükümet modeline ve aynı zamanda yeni bir ekonomik gündeme taşıdı. İş dünyası seçim sonuçlarına, belirsizliği ortadan kaldırdığı için olumlu baktı. Artık ekonomide 2023 hedeflerinin gerçekleştirilmesi ve güçlü Türkiye’ye giden yolun açılması için yeni bir seferberlik beklentisi var.
Ekonomi yönetiminin gündemi: Yeni dönemde, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından oluşturulacak ekonomi yönetiminin önünde yüklü bir gündem bulunacak. Seçim öncesi verilmiş gider artırıcı vaadler var, bunların bütçe üzerindeki negatif etkisinin önlenmesi gerekiyor. Bir diğer konu, makroekonomik göstergelerdeki bozulma olacak. Bunlar arasında da yüksek enflasyon, yüzde 10 civarındaki işsizlik ve 57 milyar dolara ulaşan cari açık da var.
Maliye politikaları: Maliye Bakanı Naci Ağbal, seçimden önce yaptığı açıklamada seçimin ardından sıkı para politikası uygulanacağını söylemişti. Buna göre özellikle tüketimin ve tüketici kredilerinin maliyetini artıracak politikalar ön plana çıkacak.
AK Parti’nin “İstikrarlı ve Güçlü Ekonomi” başlıklı seçim beyannamesine göre, Merkez Bankası’nın fiyat istikrarını sağlamak için uygulayacağı para politikası araçlarını doğrudan kendisinin belirlemesi esas olmaya devam edecek. Enflasyon hedeflemesi rejimine devam edilecek. Enflasyon hedefleri, hükümet ve Merkez Bankası tarafından üçer yıllık vadeler için belirlenecek. Dalgalı döviz kuru rejimi sürdürülecek. Döviz piyasaları yakından takip edilecek, gerektiğinde dengeleyici döviz likiditesi araçları kullanılacak.
TL’nin itibarı: Fiyat istikrarını desteklemek ve döviz kuru kaynaklı olası dalgalanmaların makro-finansal istikrara etkilerini sınırlamak üzere sözleşmelerde Türk Lirası’nın kullanımı özendirilecek, firmaların döviz kuru riskini daha etkin bir şekilde yönetebilmeleri için gerekli mekanizma ve teşvikler oluşturulacak. İhracat reeskont kredileri aracılığıyla rezerv biriktirilmeye devam edilecek. Maliye politikası fiyat istikrarının sağlanmasında destekleyici olacak. Enflasyonda katılığa neden olan yapısal unsurların belirlenmesi ve giderilmesine katkıda bulunmak amacıyla kamu tarafından yönetilen/yönlendirilen fiyatlar ve vergi ayarlamaları enflasyon hedefleri ile uyumlu olacak.
Faiz baskısı: Sermaye piyasaları güçlendirilerek, bankacılık kesiminin toplam finans sistemi içerisindeki payı azaltılacak. Girişim sermayesi fonları gibi yeni finansman yöntemleri geliştirilerek bankacılık sistemine erişimi kısıtlı olan yeni girişimler finanse edilecek. Bankacılık sistemindeki düzenleyici çerçeve bankacılık kesiminin operasyonel maliyetlerini düşürücü ve daha verimli çalışmasına yönelik geliştirilecek. Katılım bankacılığının bankacılık sistemi içerisindeki payı artırılacak. KOBİ’ler başta olmak üzere işletmelerin finansmana erişimi kolaylaştırılacak.
Yeni mali araçlar: Gıdada, üretimden son tüketiciye kadar olan tedarik zincirine ilişkin kayıt sistemi güçlendirilecek. Lisanslı depoculuğun yaygınlaştırılması için yasal ve kurumsal düzenlemelere devam edilecek. Tarladan tüketiciye soğuk zincir yatırımları desteklenecek. Emlak Bankası yeniden açılacak.
Reel sektörün finansmanında sermaye piyasasından daha fazla yararlanması sağlanacak. Kredi Garanti Fonu öncelikle yatırım ve ihracatın desteklenmesinde kullanılacak. Türkiye Varlık Fonu’nun finansal piyasalardaki etkinliği artırılacak. Finansal hizmetler sektörü üzerindeki maliyetler düşürülecek.
İstanbul Finans Merkezi projesi hızlandırılacak. İstanbul Tahkim Merkezi daha etkin hale getirilecek. Yatırımlara, uzun vadeli finansman sağlayan kalkınma bankacılığı geliştirilecek. Emlak Bankası sektöre yeniden kazandırılarak ekonomik gelişime katkı sağlanacak. Mali piyasalarda Ar-Ge faaliyetleri desteklenecek.
Çin tahvil piyasasında borçlanma
2018 yılı içerisinde ilk defa Çin tahvil piyasasında bir borçlanma işlemi gerçekleştirilmesine ilişkin çalışmalar geliştirilerek diğer ülkelere yaygınlaştırılacak. Sigortacılık ve Özel Emeklilik Sektörleri Gözetim ve Denetim Politika Belgesi hazırlanacak. Alacak sigortasının, KOBİ’ler arasında yaygınlaştırılması sağlanacak. Faizsiz finans politika belgesi hazırlanacak. Katılım bankalarında risk-paylaşımına dayalı finansman modelleri yaygınlaştırılacak. Katılım finans şirketlerince ortaklaşa olarak KOBİ finansmanı sağlayacak bir kitle fonlama şirketi kurulacak. Altyapı başta olmak üzere kamu yatırımlarında faizsiz finans araçlarının payı artırılacak. Hazine destekli kredi garanti uygulaması yatırım ve ihracat ağırlıklı olmak üzere sürdürülecek.
Tek Hazine Kurumlar Hesabı kurulacak. Bu hesapla kamunun nakit kaynaklarının Hazine tarafından tek bir hesapta izlenebilmesi ve kamu nakit kaynaklarının banka hesaplarında atıl olarak beklemesinin önüne geçilmesi yoluyla kamu nakit yönetimi etkinliği artırılacak. Tarım ürünlerinin işlem göreceği ürün ihtisas borsaları çeşitlendirilecek. Kamu harcama ve gelirlerinde etkinlik artırılacak. Mevcut harcama programları gözden geçirilerek, verimsiz harcamalar tasfiye edilecek.
Tarım destekleri: Tarımsal desteklerin belirlenmesinde ekonomik, sosyal ve çevresel etkiler dikkate alınacak, desteklerde sadeleştirmeye gidilerek etkinlik artırılacak. Kamuda taşıt ve hizmet binası edinim ve kullanımlarında uyulacak usul ve esasları güncellenecek. Zorunlu haller dışında kamu hizmet binası yapımına izin verilmeyecek. Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu güncellenecek. Kamu kurumlarının kamu hizmetlerine odaklanmasını sağlayacak şekilde program bazlı performans bütçelemeye ilişkin çalışmalar tamamlanacak.
İhale mevzuatı: Kamu ihale mevzuatı yerli üretimin desteklenmesi yönünde güncellenecek. Gelir Vergisi Kanunu, Kurumlar Vergisi Kanunu ve Vergi Usul Kanunu kapsamlı bir şekilde reforma tabi tutulacak.
Yeni kurulacak Risk Analiz Merkezi’nde; sahte ve muhteviyatı itibarıyla yanıltıcı belge düzenleyenlerle ve kullananlarla daha etkin mücadele edilecek. Katma Değer Vergisi mükelleflerine hasılat esasına dayanan daha basit bir KDV sistemini kullanma imkanı getirilecek.
Satış, kira, irtifak hakkı ve yatırım teşvik amaçlı olarak oluşturulan Hazine taşınmaz portföyü genişletilerek 50 bin adet Hazine taşınmazı, web sitesinde ilana çıkılarak vatandaşlara arz edilecek.
Girişimcilik ve KOBİ’ler
Yabancı erken aşama fonlarının Türkiye’de ofis açmaları veya yerli fonlara ortak olmaları, yabancı kurumsal yatırımcıların Türkiye’deki fonlara yatırım yapmaları özendirilecek.
Finansman eksiğinin en çok hissedildiği erken aşama girişimciliğe yönelik üst fonları etkin bir şekilde çalıştırılacak.
KOBİ’ler için, özel kesim tahvil arzının ve KOBİ Borsaları’nın yer aldığı sermaye piyasası araçları yaygınlaştırılacak. Ar-Ge yapan KOBİ’lere teknolojik ürün ticarileştirmesine yönelik personel desteği sağlanacak. 2023'e kadar 50 yeni OSB kurulacak, tüm OSB’lerdeki istihdam 2.5 milyona çıkarılacak. Teknoloji Geliştirme Bölgeleri sayısı 105’e çıkarılacak.
İstihdam: 2023 yılı itibarıyla istihdam oranı yüzde 53’e yükseltilecek. İşgücüne katılma oranı yüzde 41 düzeyine çıkarılacak. Önümüzdeki beş yıllık dönemde 5 milyonun üzerinde ek istihdam oluşturulacak.
2023 yılında Tarımsal Gayrisafi Yurtiçi Hasıla 150 milyar dolara, tarımsal ihracat 40 milyar dolara çıkarılacak. 81 il ve 250 köyde Birlikte Üretim Modeli hayata geçirilecek. Sertifikalı tohum üretimi 2 milyon tona çıkarılacak.
İŞ DÜNYASININ ‘BAŞKANLIK SİSTEMİ’NDEN REFORM BEKLENTİLERİ
M. RİFAT HİSARCIKLIOĞLU
TOBB (Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği)
Yönetim Kurulu Başkanı
“Artık ekonomiye, reformlara odaklanarak, geleceğin büyük Türkiye’sini inşa zamanıdır”
“Yeni yönetim sistemi, ülkemizde istikrar ve güvenin daha da güçlenmesi açısından büyük bir fırsattır. Türkiye'nin son yıllarda elde ettiği tüm kazanımların temelinde, güven ve istikrar yatıyor. Dolayısıyla önümüzdeki yeni dönemde bu güven ve istikrarla yeni bir sıçrama gerçekleştirmek mümkündür. Ülkemizde son 3 yılda 4 farklı seçim süreci yaşadık. Artık ekonomiye, reformlara odaklanarak geleceğin büyük Türkiye’sini inşa zamanıdır.”
MEHMET BÜYÜKEKŞİ
TİM (Türkiye İhracatçılar Meclisi)
Yönetim Kurulu Başkanı
“Millet tercihini istikrardan yana yaptı”
“Türkiye demokrasiye olan inancını, gerçekleştirilen Cumhurbaşkanlığı ve TBMM seçimlerinde vatandaşlarının yüksek katılımı ile bir kez daha göstermiştir. Milletimiz bu seçimlerde de iradesini ortaya koymuş ve tercihini istikrardan yana yapmıştır.
Erken seçim kararının, mevcut belirsizliğin ve yeni yönetim sistemimizin tam anlamıyla uygulanması için gerekliliğine dikkat çektiğimiz gibi bürokrasinin azaltılması başta olmak üzere yeni sistemin vadettiği yeniliklerin de takipçisi olmayı sürdüreceğiz.
İhracat ailesi olarak beklentimiz her zamanki gibi istikrarlı bir 5 yıllık dönem ve hızlı karar alınmasını sağlayacak yeni sistemin bileşenlerinin tam anlamıyla uygulanması olacaktır.
Bizler de ekonominin en önemli aktörlerinden biri olarak yeni yönetimle yapıcı ve uyumlu çalışmalarımıza devam edeceğiz.”
BENDEVİ PALANDÖKEN
TESK (Türkiye Esnaf ve Sanatkârları Konfederasyonu)
Genel Başkanı
“Artık ekonomiye odaklanmalıyız”
“Yeni hükümet kurulur kurulmaz öncelikli olarak halkın sorunları ile ilgilenilmeli ve ekonomideki yapısal reformlar bir an önce hayata geçirilmeli. Ekonomide öncelikli hedefler; işsizlik ve enflasyon. Seçim öncesinde hızla artan dolar ve Euro, seçim sonrasında aynı hızla düşmeye başladı. Dövizdeki ateşin sönmesi mutlaka enflasyon oranlarına da yansıyacaktır. Diğer taraftan, yeni hükümet işsizlikte kalıcı bir düşüş için orta ve uzun vadeli bir strateji belirlemeli. Tersine beyin göçü, kentten köye tersine göçün teşvik edilmesi, istihdam odaklı yatırımların daha çok teşvik edilmesi gibi politikalarla işsizlik birkaç yıl içinde yüzde 5-8 aralığına düşebilir.
TESK olarak bundan önce olduğu gibi bundan sonra da esnafın sorunlarının çözümü için elimizden gelen gayreti göstereceğiz. Esnafın öncelikli sorunlarını ve taleplerini yeni hükümetin tüm üyeleriyle en kısa sürede paylaşacağız. Son dönemde spekülatörler tarafından yüksek fiyat hareketleri son bulacak. En önemlisi bu spekülatörlerin yaptıkları yanlarına kalmayacak ve bunlara da artık iyi bir denetim gelecek. Bu denetim sonucunda patetes ve soğan gibi ürünlerin fiyatları gerçek seviyesine gelecek. En önemlisi Cumhuriyetimizin kuruluşunun yüzüncü yılına sadece 5 yıl kaldı. Yüzüncü yılında güçlü bir Türkiye, güçlü bir esnafla olacaktır.”
NAİL OLPAK
DEİK (Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu)
Yönetim Kurulu Başkanı
“Demokrasi, sistemde değişim, iktidarda istikrar”
“Seçimler demokrasinin önemli bir yapı taşıdır… Bu seçim, sandıktan çıkan sonuçtan bağımsız olarak, ülkemiz demokrasi tarihi açısından yeni bir dönemin başlangıcı anlamına geliyor.
Halkımız, güçlü bir yürütme için iradesini Cumhurbaşkanı ve Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi için ortaya koyarken Meclis’i de aynı yönde yapılandırdı ve siyasi istikrara tam not verdi. Umutların pusulalara işlendiği bugünün sonucu, ‘güçlü Yürütme ve güçlü Meclis’tir.
95 yıllık siyasi geleneğimizde, önemli bir kilometre taşını geride bırakıyor ve 16 Nisan referandumuyla hayatımıza zaten girmiş olan Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemiyle, hep birlikte yeni bir sayfa açıyoruz. Eminim ki, Cumhuriyetimiz’in kuruluşundaki güçlü Türkiye iradesi, bu sistemle daha da perçinlenecektir. Bu değişim, hepimiz, en çok da gücünü artırarak yoluna devam eden Türkiye için bir dönüm noktasıdır. Bu seçimin kazananı, ülkemizi gelecek hedeflerine ulaştırmak için büyük bir irade sergileyen Türk milleti olmuştur.
DEİK olarak, bu yeni dönemde de her zamanki gibi, Türkiye’nin ekonomik gücünü tüm dünyada başarıyla temsil etmeye devam edeceğiz. Türk iş dünyasının tamamını buluşturan bir platform olarak, gerek yabancı yatırımların gerekse ülkemiz dış ticaretinin artması için yürüttüğümüz ticari diplomasi faaliyetlerini, daha da yüksek bir motivasyonla sürdüreceğiz. Daha da güçlü bir ekonomi, daha da ileri bir demokrasi ve çok daha büyük bir Türkiye için çalışmaya devam edeceğiz.”
AYHAN ZEYTİNOĞLU
İKV (İktisadi Kalkınma Vakfı)
Yönetim Kurulu Başkanı
“AB çıpasının geçerlilik kazanması ve reformlara geri dönülmesi elzemdir”
“Yeni dönemde ülkemiz için önemli bir çıpa olan AB sürecinin yeniden canlandırılmasına yönelik gerekli adımların atılması, OHAL'in sona ermesi, ekonominin ihtiyaç duyduğu yapısal reformlara hız verilmesi ve siyasi alanda demokratik bir hukuk devletinin gereği olan ilerlemelerin sağlanmasını bekliyoruz.
Dünya dengelerinin değiştiği, ticaret savaşlarının dünyadaki üretim ve tüketim eğilimlerini etkilediği, yakın bölgelerde çatışma ve istikrarsızlığın devam ettiği kırılgan bir uluslararası ortamdan geçmekteyiz. Ekonomideki sorunların aşılması ve kalkınma hamlesinin devamı açısından, uluslararası sermaye akışlarının sağlanması için AB çıpasının geçerlik kazanması ve reformlara geri dönülmesi elzemdir. Türkiye’de güçlü yürütmenin yanında etkili bir yasama ve bağımsız yargının da bu yeni dönemde pekişeceğini ümit ediyoruz.”
ORHAN TURAN
TÜRKONFED (Türk Girişim ve İş Dünyası Konfederasyonu)
Yönetim Kurulu Başkanı
“Ekonomi ve demokrasi için uzlaşma vakti”
“Üyesi 29 federasyon ve 235 dernek ile Türkiye’nin en kapsayıcı iş dünyası çatı örgütü olan TÜRKONFED olarak ‘Demokrasi ve ekonomi için uzlaşma zamanı’ çağrısında bulunuyoruz. Zaman, ‘demokrasi ve ekonomi’ için ‘uzlaşma’ zamanıdır.
İş dünyası olarak beklentilerimizi tekrar kamuoyuna hatırlatmakta fayda görüyoruz. Evrensel ölçülerde kişi hak ve özgürlüklerine saygılı, katılımcı ve çoğulcu demokrasi, piyasa ekonomisinin hukuksal ve kurumsal alt yapısının güçlendirilmesi, dış politikada ise barışçıl, iyi komşuluk ile ekonomik ve ticari diplomasinin ön plana çıkarılması konuları yeni seçilen cumhurbaşkanımızın icra programında yer almalıdır. Bütün Cumhurbaşkanı adaylarının programlarında ve taahhütleri arasında yer alan OHAL’in bir an evvel kaldırılması bu programın başlangıcı için çok iyi bir adım olacaktır.
Gelişmiş bir ekonomi ancak gelişmiş bir demokrasi kültürüyle mümkündür. Gelişmiş bir demokrasinin inşasının temeli, kurumsal bir yaklaşım ve katılımcı ruhla ülkemizin; kapsayıcı ve bütünleştirici bir sivil anayasayı hazırlanması da hala gündemimizdeki yerini korumaktadır.
Dünyanın hızlı bir değişim ve dönüşüm yaşadığı günümüzde, bu dönüşümün en önemli parçası olan dijitalleşme adına Türkiye’nin; tüketen değil, üreten ve geleceği tasarlayan bir stratejiye sahip olması öncelikli hedef olmalıdır. Bu hedefe ulaşmak için; tarım, sanayi ve hizmet sektörlerinde topyekûn dönüşümün daha güçlü desteklenmesine; KOBİ’lerin verimlilik seviyelerinin yükseltilmesine, kalite, kurumsal yönetim, rekabet gücü gibi alanlarda niteliksel gelişim sağlanmasına, kadınların reel ekonomide güçlendirilmesine ve yatırımların reel sektöre yönlendirilmesine ihtiyaç vardır.
Toplum, iş ve siyaset dünyası olarak, ortak akılla el ele vererek ülkemizin demokrasi standartlarını ve refah düzeyini yükselteceğimize inanıyoruz.”
EROL BİLECİK
TÜSİAD (Türk Sanayicileri ve İş İnsanları Derneği)
Yönetim Kurulu Başkanı
“Şimdi toplumsal uzlaşma içinde reform zamanı”
“Seçimlerin ardından, 21. yüzyılda Türkiye’ye yakışan güçlü bir demokrasi sınavımız devam ediyor. İlk uygulamanın sonraki dönemler için emsal olacağı bilinciyle yeni meclisimizin katılımcı kanun yapma, etkin denetim ve partiler arası uzlaşmaya dayalı yeni bir çalışma geleneği oluşturmayı başarmasını temenni ediyoruz. Şimdi yeni yasama ve yürütme erkinin acil olarak odaklanması gereken kapsamlı bir politika ve reform gündemi var:
- Hukuk devletinin ve özgürlüklerin en ileri demokrasiler düzeyinde tesisi;
- Yüksek enflasyon ve cari açık sorunlarının çözümüne yönelik akılcı bir ekonomi programı ve mali disiplin;
- Bağımsızlığı ve kararları ile ulusal ve uluslararası düzeyde güven veren bir Merkez Bankası ve tüm kurumlarda liyakat temelli atama sistemi;
- Vergi reformu ile verginin tabana yayılması ve kayıt dışılık ile etkin mücadele;
- 4. Sanayi Devrimi’nin temeli olan dijital dönüşüme ve doğayla uyumlu nitelikli büyümeye uygun bir kalkınma anlayışı;
- Türkiye’nin en önemli küresel güçlerinden birinin insan kaynakları olduğunun bilinciyle ve toplumsal uzlaşma içinde hazırlanacak köklü bir eğitim reformu;
- Eğitim, çalışma yaşamı, karar alma ve toplumsal yaşamın her alanında kadın-erkek eşitliğinin sağlanması;
- Uluslararası rekabet gücümüz ve dünyanın bütün bölgelerine yönelik etkimiz açısından elzem olan Avrupa Birliği’ne uyum sürecinin hızlanması.
Türk iş dünyasının ulusal ve uluslararası düzeyde en önde gelen sivil toplum kuruluşu olan TÜSİAD olarak ülkemizin 21. yüzyılda güçlü bir demokrasi, güçlü bir ekonomi ve refah seviyesi yüksek bir toplum olması için her zaman olduğu gibi azim ve kararlılık içinde seferber olacağız.”
ABDURRAHMAN KAAN
MÜSİAD (Müstakil Sanayici ve İşadamları Derneği)
Genel Başkanı
“Meselemiz Türkiye’dir”
“Halkımız bu seçimde de güçlü Türkiye’den, güçlü liderden, istikrardan, adaletten ve kalkınmadan yana oyunu kullanmıştır; hayırlı uğurlu olsun. 24 Haziran Cumhurbaşkanlığı ve Milletvekili Seçimleri, diğer seçimler gibi çıktığımız ‘Güçlü Türkiye’ yolunda, bir duraktı ve bizler bu durağı sağ salim geçtik. Şimdi vakit, ‘meselemiz Türkiye’dir diyerek ülkemiz için canla başla çalışma vaktidir.”
AHMET ERDEM
YASED (Uluslararası Yatırımcılar Derneği)
Yönetim Kurulu Başkanı
“Yatırım ortamını iyileştirecek ekonomik ve yasal makro reformların hızla hayata geçirilmesi yeni dönemde de önemli”
“Türkiye’ye doğrudan yatırım yapmış uluslararası yatırımcı şirketlerin en önemli temsilcisi olan YASED olarak temennimiz Türkiye’nin refah içinde yarınlara ulaşmasıdır. Ülkemizin, global ekonomiye entegrasyonunu artırarak kalkınma sürecini devam ettirmesi ve yatırım ortamını iyileştirecek ekonomik ve yasal makro reformların hızla hayata geçirilmesi yeni dönemde de önem taşımaktadır. Bugünden itibaren, uzun ve meşakkatli çabalarla oluşturulan sürdürülebilir yatırım akışının ve her alanda küresel rekabet gücümüzün artırılması için, yatırım ortamının iyileştirilmesi çalışmalarımıza hız kesmeden devam etmemiz gerekmektedir. Bu nedenle ülkemizin ihracat hacminin arttırılmasında, bölgesel bir yatırım merkezi olarak konumlandırılmasında ve sürdürülebilir ekonomik büyümesinde çok önemli bir katkıya sahip olan uluslararası doğrudan yatırımları artıracak politikaların en önemli öncelik olması, ülkemiz için bugün her zamankinden çok daha önemlidir. YASED olarak, ülkemizi bu hedeflere taşıyacak tüm ekonomik ve yapısal reformlara destek vermek üzere hazır olduğumuzu ve uluslararası yatırımcılar olarak, ülkemizin potansiyeline olan inanç ve desteğimizin tam olduğunu iletirim.”
KUDRET ÖNEN
TİSK (Türkiye İşveren Sendikaları Konfederasyonu)
Yönetim Kurulu Başkanı
“Yeni Sistem’de ortak hedef; ‘Güçlü Türkiye’ için daha çok üreten, rekabetçi sanayi”
“Halkın iradesi ve demokrasinin zaferi ile tecelli eden seçimde, Cumhurbaşkanlığı ve Hükümet Sistemi’nin ülkemiz için büyük kazanımlar sağlayacağı inancındayız. Hukuk, adalet ve demokrasi üçlüsünün, güçlü bir ekonominin tamamlayıcıları olduğuna inanıyoruz. Ülkemizin küresel rekabet gücünü artırabilmek, istikrarlı bir büyüme sağlayabilmek bu üç temel unsur ile bağlantılıdır.
İşletmeler üzerindeki yüklerin azaltılması, rekabet gücümüzü artıracaktır. Yüksek rekabet gücü, sanayiye dayalı güçlü bir ekonomi ve ihracatta başarıyı sağlayacaktır. Rekabet gücümüzün geliştirilmesi ülkemize daha fazla yatırım çekilmesine imkan tanıyacaktır. Yatırımlar, üretim ve ihracatımızı artırarak istihdamı destekleyecektir.
Beşeri sermayenin niteliğinin artırılması, doğal kaynakların yenilenmesi ve geliştirilmesi, Ar-Ge çalışmalarının teşvik edilmesi ve teknolojik gelişmelere hızla uyum sağlanması, rekabet gücüne olumlu etki yapacaktır.
İhracat kapasitemizi artırmak en önemli önceliğimizdir. Bu çerçevede Avrupa Birliği ile ilişkilerin canlandırılması, uluslararası pazarlarda ekonomik ilişkilerimizin güçlenmesini sağlayacaktır.
Türk işverenleri olarak, daha çok üreten Türkiye için, işgücü piyasalarındaki katılıkları ve işletmeler üzerindeki mali yükleri ortadan kaldıracak, makroekonomik istikrarı sağlayacak, yapısal reformlarla verimliliği ve dolayısıyla küresel rekabet gücümüzü artıracak stratejilerin milletin iradesiyle seçilen yeni hükümet tarafından öncelikle geliştireceğine olan inancımız tamdır.
Sanayi 4.0’a ve dijital dönüşüme uyumlu, nitelikli işgücü ihtiyacını karşılayacak mesleki eğitimin yaygınlaştırması güçlü Türkiye için şarttır. Eğitim-istihdam ilişkisi, işgücünün niteliği ve becerilerin artırılması amacıyla alınacak önlemlerle kuvvetlendirilmelidir. TİSK ve tüm sendikalar, gençlerimizi iş yaşamıyla tanıştırmaya yönelik bugüne kadar gerçekleştirdikleri çalışmaları artan bir tempo ile sürdürecektir. Mesleki eğitimin her alanında yeni teşvikler ile donatılması bu süreci hızlandırır.
Büyüme stratejisinin temelini, sanayinin gelişimi ve teknolojik dönüşümü oluşturmaktadır. Rekabet gücü, verimlilik ve istihdam artışına imkan sağlayabilecek dijital dönüşüm, sanayimizin verimliliği için çok önemlidir. Yüksek teknolojiye dayalı üretim süreçlerinin desteklenmesi sanayimizin rekabetçiliğini artıracaktır.
Ülkemizin rekabet gücünü koruyabilmesi için asgari ücret, ekonomik ve sosyal dengeler gözetilerek belirlenmelidir. Asgari ücretin kalıcı, sürdürülebilir ve daha fazla çalışanı kapsayacak bir seviyeye ulaşabilmesinin, yatırım ortamının güçlendirilmesi ve iyileştirilmesine bağlı olduğuna inanıyoruz. Küresel dünyada varlık gösterebilmek için ülkemizdeki asgari ücret sisteminin daha geniş bir perspektifle daha rasyonel ve makroekonomik verileri gözeten bir bakış açısıyla güncellenmesi gereği ortadadır.
Toplumsal barış, birlik ve beraberlik kültürümüzün güçlenmesi güven ve istikrar getirir. Yeni dönemde; işvereni, işçisi, kamu çalışanı, çiftçisi, memuru ile her kesiminden insanımızın, özellikle geleceğimiz olan gençlerin müreffeh ve huzurlu bir ülkede yaşamasını sağlayacak, ekonomik ve yapısal reformların destekçisi olacağız.”
TİMUR BAYINDIR
TÜROB (Türkiye Otelciler Birliği)
Yönetim Kurulu Başkanı
“Ekonomide yeni bir atılım dönemi bekliyoruz”
“Kazanan demokrasimiz olmuştur. Turizm dünyasının temsilcileri olarak, her zaman istikrardan ve büyüyen Türkiye’den yana olduk. Belirsizlik ortamının kalkması ile ekonomide ve turizm sektöründe canlılık artacaktır. Turizm, Türkiye ekonomisinin vazgeçilmezidir. Yeni dönemde kurulacak hükümet ile uyumlu ve daha da yüksek bir motivasyonla çalışarak ‘kamu-özel sektör’ işbirliğinde turizmde atılım dönemini başlatacağımızı umuyoruz. Bu dönemde yapısal reformlar hızlandırılmalı ve ekonomi ana gündem maddesi olmalıdır. Ekonominin ve dolayısıyla sektörümüzün büyümesi, gelişmesi için elimizden gelen tüm katkıyı sunacağız.”
MEMİŞ KÜTÜKCÜ
OSBÜK (OSB Üst Kuruluşu)
Yönetim Kurulu Başkanı
“Artık bizim için reformlara hız verme, daha fazla çalışma ve daha fazla üretme zamanı”
“Artık bizim için reformlara hız verme, daha fazla çalışma ve daha fazla üretme zamanıdır. Türkiye’nin üreten gücü organize sanayi bölgeleri olarak bugüne kadar hep istikrardan, güvenden ve üretimden yana olduk. Bundan sonra da bu anlayışla çalışarak, planlı sanayileşmede şehirlerimizin ve ülkemizin kalkınmasında itici güç olmaya devam edeceğiz.”
ERDAL BAHÇIVAN
İSO (İstanbul Sanayi Odası)
Yönetim Kurulu Başkanı
“Yeni dönemde ekonomi ana gündem olmalı, istikrar her açıdan korunmalı”
“Yeni yönetim modeli Cumhurbaşkanlığı Sistemi’nin ilk seçimine halkımızın yüksek katılım sağlaması dünyaya örnek olacak bir davranıştır. Halkımız sorunlarına ve beklentilerine yönelik çözümü her zaman olduğu gibi seçimlerde ve sandıkta görüyor. Demokrasi adına bu önemli ve kıymetli bir toplumsal özelliğimizdir. Oluşan neticelerin hayırlı olmasını diliyoruz. Yeni dönemde istikrarın her açıdan korunmasına önem verilerek ekonominin ana gündem maddesi olmasını bekliyoruz.”
ŞEKİB AVDAGİÇ
İTO (İstanbul Ticaret Odası)
Yönetim Kurulu Başkanı
“Seçim sonuçları bize Türkiye’nin ilk gündem maddesinin üretim, yatırım ve büyüme olduğunu söylüyor”
“Seçim sonuçları bize Türkiye’nin ilk gündem maddesinin üretim, yatırım, büyüme olduğunu söylüyor. İş dünyamızı yeni atılım döneminde; yeni atılımlara, yeni yatırımlara çağırıyorum.
İnanıyorum ki Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan liderliğinde hem 2023 vizyonunu daha çabuk gerçekleştireceğiz hem de ilk 10 ekonomi hedefimizi daha hızlı yakalayacağız. Zihniyet değişikliği ile yerli ve milli üretim projelerimiz kalkınmamızın lokomotifi olacaktır.
Türkiye’nin küresel ekonomide güçlü bir şekilde yer alması, dijital kalkınmayla bilgi ekonomisiyle mümkün olacak... Seçim sonrası planlarımızda ileri teknolojiye dayalı bir ufuk planlıyoruz. Dijital kalkınma ile Türkiye’yi çok daha ileri taşıyacak bir yol haritasının oluşturulmasından yanayız... Elbette temel öncelik yapısal reformların hızlandırılmasıdır. Piyasa tarafında da reel sektörde de oyun değiştirici politikaları hayata geçirmeliyiz.
24 Haziran’dan itibaren ekonomide en önemli ‘çıpa’lardan biri devlet refleksini hızlandıracak Cumhurbaşkanlığı sistemi olacak. Yeni sistemle birlikte güçlü liderlikle beslenen yönetim biçiminin ekonomideki pozitif yansımalarını hep birlikte yaşayacağız.... Türkiye nasıl siyasette eski kapasiteyi zorlayıp kendine yeni alan açtıysa ekonomide de devletimizin alacağı hızlı kararlara yetişebilmek için iş dünyası olarak ilave yatırımlara gideceğiz. İş dünyamızı yeni atılım döneminde; yeni atılımlara, yeni yatırımlara çağırıyorum.”
NURETTİN ÖZDEBİR
ASO (Ankara Sanayi Odası)
Yönetim Kurulu Başkanı
“Türkiye, Cumhurbaşkanlığı Sistemi ile yeni bir hikaye yazacaktır”
“Seçimin galibi Türkiye olmuştur. Türkiye, bu seçimlerle tüm dünyaya demokrasi dersi vermiştir. Bu seçimle ilk defa uygulanacak olan Cumhurbaşkanlığı yönetim sistemiyle Türkiye yeni bir hikaye yazacaktır. Yeni sistemle Türkiye, prangalarından kurtuldu. Daha hızlı karar alıp uygulayabileceğimiz bu sistemle erkler birbirinden ayrılacak, işler daha hızlı yürüyecek, bürokratik imparatorluklar yıkılacak.
Seçimin sona ermesiyle gerginlikler ve kutuplaşmalar bir yana bırakılıp ülkenin geleceğine odaklanmamız gerekir. Belirsizlik artık sona erdi. Bundan sonra Türkiye’yi hedeflerine ulaştıracak reformlara ve özellikle ekonomiye odaklanmamız gerekir. Yatırım ve üretim ortamını iyileştirecek yapısal reformları ve özellikle mesleki eğitim reformunun süratle gerçekleştirilmesi için çaba göstermeliyiz. İş dünyasına da sesleniyorum: Seçimler geride kaldı, belirsizlik sona erdi. Artık tüm gücümüzle işimize dönelim, üretime ihracata ve bu ülkeye katkı vermeye devam edelim.”