banner565

banner622

banner472

banner458

banner457

banner626

Dijital ekonomiye yeni ve etkili bir platform:

SOSYAL MEDYA: Dijital ekonomiye yeni bir unsur olarak katılan sosyal medya, şirketlere ve markalara büyük fırsatlar sunuyor.

KAPAK 01.08.2013, 17:09 01.08.2013, 17:09
18756
Dijital ekonomiye yeni ve etkili bir platform:
banner625



Dünyamız dijital gelişme temelli bir dönüşüm geçiriyor. Bilgi toplumuna doğru hızlı bir gidişat yaşanıyor. Bu dönüşüm yeni bir ekonomiyi de beraberinde oluşturuyor. Buna DİJİTAL EKONOMİ deniyor. “Bilişim ekonomisi” ya da “e-ekonomi” diyenler de az değil.
Dijital Ekonomi denildiğinde bankacılıktan, sağlık sektörüne, eğitimden, online perakende ve satışa, e-ticaretten müşteri hizmetlerine uzanan devasa bir ekonomiyi anlamak gerekiyor.
Dijital ekonomi derken sanal cüzdanlar, dijital ödeme sistemleri, online reklamcılık, parayla satılan dijital servis ve ürünlere kadar çok geniş bir dünyadan da bahsetmiş oluruz.
Özet bir tanıma gidersek şu denebilir: Dijital ekonominin tork (döndürme kuvveti) ve beygir gücünün sanayi ekonomisininkinden 5 kat daha fazla olduğu hesaplanıyor. Bu bir büyük devrim demektir. Dijital Ekonomi enformasyon çağının ekonomisidir. Eski ekonomiyi aynen taşımaktadır fakat DNA’sını mutasyona uğratmıştır. Globalleşen, hızlılaşan, klasik mal ve hizmet üretiminde maliyet unsurlarını optimize ederken ekonomik sınırları azaltan bir yeni ekonomidir. Milyonlarca üretici ile milyarlarca tüketiciyi aynı mekanda toplamıştır. Tüketim alışkanlıklarını değiştirmiş, her türlü mal ve hizmetin tedarik zincirinde yeri vazgeçilmez ve sabit bir  aktör durumuna gelmiştir. Teknolojik değişim ve gelişimi, insan hayatında doğumdan ölüme kadar her dönemde temel  ve vazgeçilemez bir kavram haline dönüştürmüştür.
Görülüyor ki; Dijital Ekonomiyi geleneksel ekonomiden soyutlarsak eksik anlarız. Bütünsel ekonomideki yerini görmek için bakarsak bize şu üç ayrı alanda gözükecektir:
1. Bilişim ürünlerinin (yazılım ve donanım) üretim ve pazarlaması.
2. Bilişimin “ağırlığı olan madde üretimi ve  pazarlanmasına” yaptığı katkı.
3. “Verimlilik artışı”nı hızlandırması.

Dijital ekonominin teknik temelini İNTERNET oluşturuyor. İnternet üzerinde yükselen Dijital Ekonomi’nin, kimi “etki”, kimi “hizmet”, kimi “zaman” ve kimi de “ticaret” olan çeşitli bileşenleri ve boyutları var. 
Kapak dosyamızda son yılların en gözde iletişim mecrası olan Sosyal Medya’nın ekonomi amaçlı kulanım biçimlerine bakacağız. Ekonomi için kullanılması e-ticareti de hızlandıran Sosyal Medya’nın KOBİ’lerimiz tarafından kullanılması için gerekli özet ve ön bilgileri de aktaracağız.

Türkiye çok ‘konuşuyor’!
Türkiye bilişim altyapısının ayaklarından birini yoğun kullanıyor. Mobil telefonla kişi başı konuşma süremiz aylık 291 dakikaya ulaştı. Ayrıca Türkiye’de kişilerin kendi aralarında ayda 175 milyar adet kısa mesajlı iletişim gerçekleştirdiğini de not edelim. Her iki konuda da Avrupa birincisiyiz. “İlletişimci” bir toplum olduğumuz çok açık.
Bu iki şeyi birden gösterir: Türkiye’nin GSM altyapısı güçlüdür. İnsanımız mobil teknolojiye sahip olmuştur. Örneğin Türkiye’de geniş bant internet abone sayısı 20 milyona, mobil abone sayısı 68 milyona ve nüfusa oranıyla yüzde 89'a yükselmiştir. Kentlerde oran yüzde 95’tir. 68 milyon mobil abonenin 43.9 milyonu 3G abonesi’dir.
Akıllı telefonların adet olarak artışı mobil e-ticareti kolaylaştıracak, online perakendeciliği büyütecek önemli bir altyapı faktörüdür.
Ayrıca cep telefonlarının kırsal alanlarda da benimsenmesi, şehir ve kırsal alanlar arasında dijital uçurumu giderek daraltacaktır. Kırsal bölgelerde yaşayan nüfusun yüzde 28'i masaüstü veya dizüstü bilgisayara veya her ikisine birden sahipken şehirlerde bu oran yüzde 72’dir.
Demek ki teknolojiye sahip olma ve kullanma yönünden Türkiye’de ilk merhale aşılmıştır.

Türkiye’de internet
Dijital ekonomi esas olarak internet teknolojisi üzerinde gelişmektedir. Türkiye'de internet erişim oranı hane bazında şehirlerde yüzde 57, kırsal alanlarda yüzde 26, toplam nüfusa oranla yüzde 47.2 düzeyindedir. Yaş gruplarına göre internet kullanıcılarının o yaş nüfusuna oranı şöyledir:
16-24 yaş grubu yüzde 68, 35-44 yaş grubu yüzde 43, 55-64 yaş grubu yüzde 12
Türkiye’de 16-24 yaş grubu içinde erkeklerin yüzde 81'i internetten yararlanırken, bu oran kadınlar için yüzde 55'tir. İnternet kullanımında cinsel uçurumdan daha büyük uçurum, bölgeler arasındadır.
Tüm internet kullanıcılarının yüzde 50’si konutundan, yüzde 34’ü çalışma alanından, yüzde 16'sı ise internet kafelerden erişim yapmaktadır. Türkiye’nin internet kullanıcıları haftada ortalama 38 saat online olmaktadır.
Türk kullanıcının online olduğu haftalık 38 saat verisi BRICI ülkeleri (Brezilya, Rusya, Hindistan, Çin ve Endonezya) gibi gelişmekte olan ülkelerle aşağı yukarı aynı düzeydedir; ancak Birleşik Krallık (26 saat), Fransa (24 saat) ve Almanya (20 saat) gibi gelişmiş ekonomilerdeki ortalamalardan fazladır.
AB’de internet kullananların oranı yüzde 71’dir. Artış hızı yavaşlamıştır. Türkiye'de ise artış hızlıdır.  2012’de internete erişimi olan yüzde 47.2 hane oranına, yüzde 19.7'den kalkılarak son 5 yılda gelinmiştir. Aynı 5 yılda Türkiye’de kullanıcı sayısı da 21 milyondan 36 milyona gelmiştir.

Dünya İnternet ekonomisi
İnternet ekonomisi geleneksel dağıtım kanalı ve mağazacılığın teknoloji kullanılarak insanların efor harcamadan erişebilecekleri noktalara yani internet ve mobile taşınmasıdır. Ancak dijital ekonomi elbette sadece e-ticaret değildir. Kurumlara ve bireylere sunulan sayısal hizmetler, yazılımlar ve bu alanda verilen servislerin bütününe Dijital Ekonomi demek doğrudur.
Dünya genelinde internet araçlarının yarattığı 10 trilyon dolar olarak ifade edilen bir ekonomik hacim mevcuttur. G20 ülkelerinde ‘internet ekonomisi’ 2016 yılında iki katına çıkacak. Bu artışın büyük bölümü mobil aygıtlar ve cep telefonlarının daha yaygın kullanımından gelecek.
ABD’de yüzde 5 olan e-ticaret payının 2016’da yüzde 7.1’e yükselerek 456 milyar dolara ulaşması bekleniyor. Aynı şekilde 27 AB ülkesinde 2016 itibarıyla e-ticaretin büyüklüğünün 650 milyar dolara yükseleceği tahmin ediliyor. Türkiye’de ise şu anda 4-5 milyar dolar olan e-ticaret hacminin 2016’da en az 9 milyar dolara çıkması öngörülüyor.

Türkiye internet ekonomisi
Mobil teknoloji ve internet kullanıcısı olma oranıyla birlikte, oluşan internet ekonomisinin düzeyi her zaman bu oranlarla paralel gitmez. Türkiye, gitmediğinin örneği olan ülkelerdendir. Çünkü ekonomi yaratılması Mobil teknoloji ve interneti kullanım amacına göre değişmektedir.Bu konuda Türkiye’nin verili durumuna değişik açılardan bakalım:
Tüketicilerin internete verdiği değere ‘tüketici fazlası’ denilir.
Tüketici fazlası Türkiye'de senede kişi başına 600 TL olarak hesaplanıyor. Halbuki Türkiye’nin de üyesi olduğu G-20 ülkelerinde bu miktarın ortalaması yaklaşık 2.600 TL'dir. Bu da Türkiye’nin e-ticarete henüz alışamadığının göstergesidir. Örneğin nüfusun yüzde 50’ye yakını İnternet kullandığı halde Türkiye’de perakende satışların yüzde 1'inden daha azı internetten yapılmaktadır.
Neden? KobiEfor, ilk e-ticaret portallarının kurulduğu 12 yıl öncesinde, KOBİ’leri bilişim teknolojileriyle buluşturmadan ve bu ticaret şeklinin hukuki altyapısını oluşturmadan e-ticaretin gelişmeyeceğine dikkat çekmişti. Nitekim öyle de oldu, toplum e-ticarete hep mesafeli durdu. Niçini sorulduğunda, internet kullanıcılarının yüzde 27'si güvenliği, yüzde 17'si de gizlilik kaygılarını sebep olarak gösteriyor.
Türkiye’nin internet ekonomisine yakından bakalım. Toplam “İnternet Milli Geliri”nin yaklaşık yüzde 70'ini oluşturan tüketim, Türkiye internet ekonomisinin en büyük öğesidir. Bunların ilki perakende, e-ticarette yaklaşık 4.5 milyar TL olan tüketici harcamalarıdır. Bu harcamalar içinde seyahat ve tüketici elektroniği en büyük payı oluşturur.
İnternet ekonomimizin ikinci kısmını ise 11.4 milyar tutan internet servis sağlayıcıları (İSS) ve internet erişim aygıtları için yapılan harcamalar oluşturur.
E-ticaretin erişim harcamalarına oranının bu kadar gerilerde olması, Türkiye'nin internet ekonomisinin gelişiminin daha ilk seviyelerinde olduğunu gösterir.
Ancak internet ekonomisinin e-ticaret ile sınırlı olmadığını da unutmamak gerekir. Temel alışveriş çevrimdışı olsa da tüketiciler perakende ürünleri online olarak araştırarak İnternet'ten yararlanmaktadır ve bu şekilde harcanan tutar 2012 yılında yaklaşık 70 milyar TL'yi bulmuştur.
İnternet ekonomisinin bir diğer girdisi de Türkiye reklam sektörünün yüzde 14'ünü teşkil eden dijital reklam harcamalarıdır. Banner'lar, sponsorlu metin bağlantıları ve özel online reklamlar dahil online reklam alanı 2012'de yaklaşık 990 milyon TL ciro elde etmiştir.
Özel sektör yatırımları İnternet milli gelirine 7 milyar TL katkı sağlamaktadır. Türkiye'de internet ile ilgili devlet harcamaları 1.6 milyar TL'dir.
Türkiye internet kullanıcıları arasında interneti online oyunlar için kullananların oranı nispeten fazladır. 2011'in ikinci çeyreğinde Türkiye'de online oyun oynayanların sayısı dünya genelinde dördüncü sıradadır. Ayrıca Türkiye, kullanıcıları arasında interneti dizinler ve kaynaklar için kullananların oranı bakımından tüm BRICI ülkelerinden büyüktür.
10 veya daha fazla elemanı olan şirketler ile yapılan bir araştırmaya göre firmaların yüzde 55'inin web sayfası vardır. Ancak Türkiye'de devletin internete katılımı, tüketici ve işletmelerden daha geridedir.
Pek çok online perakende dalında fırsatlar vardır, ancak en büyük alanlar; giyim ve elektronik aletlerdir. Türkiye, aktif internet bankacılığı kullanıcısı sayısında sıradışı bir büyüme kaydetmiş; 2006'da 3 milyon olan rakam 2011'de 8 milyona ulaşmıştır. Aynı dönemde online olarak yapılan işlem payının yüzde 10'dan yüzde 25'e çıktığı tahmin edilmektedir. Çünkü bankacılık sektöründe, online bir işlemin maliyeti şubedeki maliyetin 15'te 1'idir."

Sosyal Medya nedir ?
En genel tanım olarak;  Yüksek erişilebilir ve ölçeklenenebilir iletişim araçları ve platformlar üzerinden oluşturulan  sosyal etkileşim ve paylaşım ortamlarına  “Sosyal Medya” deniyor.
Tanımı biraz daha güncelleştirerek açarsak şu oluyor: “İnsanların fikirlerini, görüşlerini, deneyimlerini, perspektiflerini paylaşmak ve birbirleriyle iletişim halinde bulunmak için kullandıkları online platformlar.”
Ancak şu iki popüler somut örnek tanımı açık hale getiriyor: facebook ve twitter. İkisi de global ölçekte yaygın bir şekilde milyarlarca insan tarafından kullanılıyor. Bu iki sosyal paylaşım sitesinin klasik medyaya göre  inanılmaz etkin bir iletişim mecrası oldukları artık hiç kimse tarafından tartışılmıyor.
Türkiye facebook ve twitter gibi sosyal ağların da çok etkin kullanıldığı bir ülke durumuna gelmiştir. Facebook, Google'ın ardından Türkiye'de en çok ziyaret edilen ikinci sitedir. Türkiye, 2012 Eylül ayı itibarıyla neredeyse ülke nüfusunun yarısına denk gelen 31 milyon profil ile Facebook kullanıcı sayısı açısından dünyada yedinci ülkedir. Ancak bu kullanıcı yoğunluğunun bir Sosyal Medya ekonomisi yarattığı söylenemez. Bu konuda yapılacak çok iş vardır.
Halen milyarlarca kişinin kullandığı ve her biri kendi alanında önemli işlevsel etkilere sahip bulunan sosyal medya araçlarından bazıları şunlardır:
Facebook
Twitter
Bloglar (Web günlükleri)
Mikrobloglar
Sosyal ağlar
Açıkkaynak ansiklopediler
Sosyal bookmarking (imleme) siteleri
Sosyal haber imleme siteleri
Fotograf paylaşım siteleri
Video paylaşım siteleri
Ses ve müzik paylaşım siteleri,
Anlık mesajlaşma uygulamaları
Forumlar
Sanal oyunlar
Sanal topluluklar

Sosyal medyanın fizik hacmi
Sosyal Medya’nın girişimciye, büyümek isteyen KOBİ’ye veya herhangi bir işletmeye ve kişiye sunduğu imkanı görebilmek için dünyadaki hacmine  bakmak yeterli olacaktır.
Google, günlük arama: 1 milyar
Facebook, kullanıcı sayısı: 845 milyon
Facebook, Türk kullanıcı: 30 milyon
Facebook’a entegre web site: 2.5 milyon
Facebook’a günde gelen uygulama: 20 milyon
Facebook’a aylık giren harici link: 250 milyon
Linkedin, Türk kullanıcı: 1.2 milyon
Twitter, günlük paylaşım:  140 milyon
Twitter, günlük yeni hesap: 460 bin
Instagram, (günlük) fotoğraf: 5 milyon 
Youtube, günlük izlenme: 4 milyar

Sosyal Medya’nın ekonomisi
Sosyal medya, ‘geleceğin ekonomisi’ni yaratıyor. Her an her yerde bilgiye erişime izin vermesi sayesinde, aynı anda birden fazla yerde olmaya imkan tanıyan internet teknolojisinin en büyük meyvesi olan sosyal medya, üretimden pazarlamaya kadar pek çok alanda şirketlere fayda sağlıyor.
Firmaların tüketicilere sosyal teknolojiler üzerinden ulaşarak ürünlerini talepler doğrultusunda geliştirip, pazarlama ve müşteri servislerini de buradan yürütmesi şirketleri de oyunun içine çekti.
Şirketlerin sanal da olsa tüketiciye dokunduğu sosyal medya, dünya ekonomisine de yön veriyor. Tüketicilerin, şirketlerin iş yapış modellerinde söz sahibi olmasını sağlayan sosyal medya sayesinde, dünya genelinde şirketler cirolarında yılda 1.3 trilyon dolar katkı sağlıyorlar.
Sosyal teknolojiler şu anda dört ana sektör üzerinde etkisini gösteriyor: Gıda, perakende, sanayi üretimi ve hizmet. Değer zincirindeki üretkenliği artıran bu teknolojiler, dört sektöre yılda trilyon dolarlık değer kazandırıyor.
Şirketlerin sosyal medya üzerinden tüketicilere ulaşmak için satın aldıkları yazılımlar da her yıl yüzde 61 oranında büyüyor. Şirketlerin sadece sosyal medya yazılımları için harcadığı paranın, 2016 yılına gelindiğinde 6.4 milyar dolara ulaşması bekleniyor.

KOBİ’ ler ve Sosyal Medya
Bu kadar milyar insan bir araya gelmişken sizin onlara söyleyecek bir kaç kelimelik sözünüz mü yoktur. Varsa eğer, bir an önce sosyal medyayı ekonomik hedefleriniz için kullanmaya başlamalısınız. Hesaplı, ölçülü, dikkatli ve cesurca kullanırsanız kısa sürede ve maliyetsiz, hedeflerinize ulaşabilirsiniz.
Sosyal Medya özellikle KOBİ’ler için eşsiz bir tanıtım ve pazarlama mecrası oluşturuyor. Sosyal Medya araçları üzerinden yapılacak doğrudan pazarlama iletişimi ile milyonlarca tüketiciye kolayca ulaşılıyor. Anadolu’nun herhangi bir şehrinde mal ve hizmet üreten bir KOBİ, Sosyal Medya’yı kullanarak Türkiye’nin bütün tüketicilerine, hem de global pazarın milyonlarca kurumsal ve milyarlarca birey üyesine ulaşabilir. Ulaştığı bu kurumlara ve insanlara işletmesini, ürünü veya hizmetlerini en geniş biçimiyle tanıtabilir. Geleneksel tanıtım ve pazarlama araçlarını kullanarak milyon, hatta milyar dolarla yapacağı işi sosyal medya üzerinden bir kuruş bile harcamadan yapabilir.
Türkiye sosyal paylaşımı en fazla kullanan ülkeler arasında yer alıyor. Ama ekonomisini yaratmada aynı ölçüde başarılı değil. Bu da sosyal medyanın nasıl kullanılacağını bilmemekten ileri geliyor.
Hesaplı, ölçülü, dikkatli ve cesur olmak gerektiğini söylemiştik. Bu nedenle önceden kendinize özgü bir Sosyal Medya Stratejisi hazırlamanız ve bunu titizlikle uygulamanız gerekir.

Sosyal Medya’ya adım adım
1. Adım-Kadrolaşma: Sosyal Medya dünyasını izlemekle başlayın. Bunu yapacak kabiliyette profesyonel birini işe alın. İleride bu bir kişi ekipleşecektir. İnternette ve sosyal medyada, sektörünüz, ürettiğiniz ürün veya hizmetlerin muadilleri, bu ürün ve hizmetlerin Türkiye ve dünya coğrafyası üzerinde yoğunlukları ve sirkülasyonu konularında dinamik bir arşiviniz oluşmaya başlayacaktır.
2. adım ekip-bütçe: İşletmenizin büyüklüğüne, insan kaynakları imkanlarına ve bütçe imkanlarına bağlı olarak sosyal medya araçlarını kullanacak yönlendirici ekip ve bütçe oluşturmak, konuyu ciddi ölçülerde ele aldığınızı gösterecektir. Sosyal medya araçlarından sıfır bütçe ile yararlanmak da mümkündür. Ancak profesyonel içeriklere de ihtiyacınız olabilecektir.
3. adım-etik kurallar: Unutulmayacak ilk kural, Sosyal Medya’da “yalan”ın yasak olduğudur. Kalıcı bir etki ancak böyle yaratılabilir. Dahası işletmenizin adı veya ürün-hizmet markanız Sosyal Medya’ya yerleşirken aynı süreç içinde sadece size ait olan bir değerler sistemi de oluşacaktır. Yaptığınız bir tür pazarlamadır fakat siz asla “pazarlamacı” olmayacaksınız. Bu nedenle önceden belirlenmiş etik kurallar koymalısınız.
4. adım- katılımcılık: İşletmeniz ve ürününüz hakkında Sosyal Medya’ya aktardığınız “söz”ünüze –yalan olmadığına göre– çalışanlarınız, onların sosyal çevresi ve sadık müşterileriniz de katılarak tanıklık edeceklerdir. Bu katılım size ve markanıza dair yeni içerikler oluşturacaktır. Bunlarla yayılacaksınız.
5. adım-araçları çoğaltmak: İşletme ve markanızın özelliklerini, onlara kazandırmak istediğiniz somut ve soyut değerleri anlatan, markanızın sosyal ağlarda ve internette görünür yüzü olacak olan nitelikli bloglar, microbloglar, facebook profili, forumlar oluşturun.
6. adım-kalıcı bilgiler ve tanımlar: Wikipedia gibi açık ansiklopedilere ve diğer bilgi sitelerine yönelin. Adınızla ve markanızla ilgili fikir, yorum, bilgilendirme içerikleriyle yer alın. Bu sitelerde konuyla ilgili varolan içeriklere yeni katkılar yapın.
7. adım- zengin faydalı bilgiler: İmkanlar ölçüsünde video bloglarında, youtube gibi video paylaşım siteleri, facebook gibi sosyal ağlar, flickr gibi fotoğraf paylaşım siteleri başta olmak üzere diğer görsel paylaşım sitelerine çarpıcı, ilgi çekici, markanızı farklı soyut değerler üzerinden, doğrudan ya da dolaylı bir şekilde anlatan görüntüler koyun.
8. adım- uzmanlık desteği: İşletme bütçesi izin veriyorsa Sosyal Medya Uzmanları’ndan  profesyonel hizmet almaya başlayabilirsiniz.

TÜRKİYE’DE GENÇ SOSYAL MEDYA
Gençler, bütün bir hafta 50 saatini sosyal medyada geçiriyor. (25 saat hafta içi, 25 saat hafta sonu) Bu süre 25 adet film izleme ile eşdeğer.
- Üniversite öğrencilerinin ortalama arkadaş sayısı 400, lise öğrencilerinin ise 439. Facebook’ta ortalama 415 arkadaşları var; Yani, bir markanın sadece 2.500 kişi bir araya getirerek 1 milyon kişiye ulaşma imkanı var!
- Üniversitelilerin yüzde 71’i en çok akşam 20.00-02:00 arası Facebook’a giriyor. Liselilerin ise yüzde 67’si 16:00-00.00 arası Facebook’ta daha çok vakit geçiriyor. Dolayısıyla, markaların gençleri en hızlı yakalayabilmeleri için bu saatlerin dikkate alınması gerekiyor.
- Facebook’ta yaklaşık her iki gençten biri, en az bir markanın sayfasını takip ediyor. Facebook’ta marka sayfalarının takip edilme oranı üniversite öğrencileri için yüzde 43, lise öğrencileri için ise yüzde 49. Beğenilen/takip edilen marka sayısı, ortalama 17. En çok beğenilen sayfalar, hazır giyim ve telekomünikasyon markalarının sayfaları.
- Sosyal medyada çıkan markalar hakkındaki olumlu ve olumsuz yorumlar, her iki gençten birini etkiliyor. Olumsuz yorumlardan etkilenme oranı, olumlu yorumlara göre daha fazla.
- Twitter’da üniversite öğrencilerinin takip ettiği ortalama ünlü sayısı 24, lisede ise 22.8.
- Twitter’da liselilerin yüzde 43’ü ve üniversitelilerin yüzde 39’u en az 1 ünlü sayfasını takip ederken, en az 1 marka sayfasını takip etme oranları sırası ile yüzde 18 ve yüzde 9.
- Haftada ortalama 6 gün Facebook’a, 5 gün Twitter’a giriliyor. Gençlerin tamamına yakını her gün facebook’u ziyaret ediyor. Twitter hesabı olanlar ise haftada en az 4 kere hesaplarına giriş yapıyor ve tweetleri takip ediyor.
- Her 10 gençten yalnızca 1’i kendisine ait bir bloga sahip. Blog sahipleri, haftada ortalama 2 kere paylaşım yapıyor. (Youth Insight araştırması)

Yorumlar (0)